Fransız yazar Jovanovic: "Yeni kitabım nedeniyle evime ve yayınevine polis baskını düzenlendi"

Ömer Faruk Madanoğlu /Mehmet Kara
19.05.2025
İstanbul

"Komşularım bana Napoli Caddesi üzerinde bulunan yayınevine polis operasyonu sırasında çektikleri fotoğrafları gönderdi. Almanlar bile 1940-1944 yıllarında yayınevlerine girmemişti"

Instagram'da daha fazlası için takip edin

Finans ve ekonomi üzerine yazdığı kitaplarla tanınan Fransız gazeteci ve yazar Pierre Jovanovic, yeni çıkacak kitabı nedeniyle Fransa polisi tarafından evinin ve yayınevinin basıldığını, bu durum nedeniyle ülkedeki ifade özgürlüğünün büyük bir yara aldığını söyledi.

Yazar Pierre Jovanovic, AA muhabirine Fransa’daki basın özgürlüğü hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Genellikle ana akım medyada yer almayan, alternatif ve eleştirel bakış açılarıyla öne çıkan Jovanovic, 2008 ekonomik krizinin etkilerini incelediği kitabını çıkarmak için gün saydığı sırada evini Fransız polislerinin bastığını söyleyerek, "Bence Macron ve onun Elysee’deki kabinesi bugün çok sinirliler ve kitaptan korkuyorlar. Açıkçası kitabın onları, beni psikiyatri servisine yatırmak isteyecek kadar korkutacağını düşünmüyordum. Bu yüzden polisler gece birde evime baskın yapıp kapımı kırdı." dedi.

Jovanovic, kitabın yayımlandığını düşünen polis ekiplerinin hem evine hem de yayınevine baskın düzenlediğini belirterek, evinde bulamayan polislerin, Paris’in Napoli Caddesi’nde bulunan yayınevinin kapısını kırarak içeri girdiğini, hatta yayınevinin altında bulunan ve sıradan bir vatandaşa ait olan depoya da zorla girdiklerini aktardı.

Amerikan bankacılarının küresel çapta finans sistemini nasıl manipüle ettiğini ortaya koymak amacıyla bu kitabı yazdığını belirten Jovanovic, kitabında Türkiye’nin de bu sürecin hedeflerinden biri olarak yer aldığını vurguladı.

Jovanovic, Fransa’da ifade özgürlüğünün yalnızca hükümet yanlılarına tanındığını dile getirerek, "Bugün Fransa, Cezayir’e, dünya ülkelerine ve özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye’ye ifade özgürlüğüyle ilgili ders vermeye çalışıyor; bu tamamen akıl dışı." diye konuştu.

Jovanovic, evine ve yayınevine baskın için 60 kişilik bir polis, jandarma ve itfaiye ekibinin seferber edildiğini ifade ederek, şunları söyledi:

"Bildiğiniz gibi benim çalışmalarımı, yazılarımı yakından takip eden polis ve jandarmalar var. Onlar bana, tüm polis ekiplerinin beni psikiyatri servisine yatırmak için geldiğini söyledi; hatta bunun için itfaiye ekipleri bile geldi. Toplamda komşuların bana dediğine göre 60 kişilik bir ekip vardı. Bilmiyorum, bunu hayal edebiliyor musunuz? Almanlar bile 1940-1944 yıllarında yayınevlerine girmemişti."

Yayınevine düzenlenen operasyonun görsellerinin komşuları tarafından kendisine gönderildiğini ifade eden Pierre Jovanovic, yayınevinde herhangi bir kitaba el konulmadığını, baskının amacının sansür olduğunu ve yaşananların hukuki takibini başlattıklarını aktardı.

Jovanovic, Fransa’daki demokratik yapı ve hukuk işleyişine dair şüpheleri olduğunu belirterek, "Önceden de sansüre uğradım. Bu benim 15. kitabım ve dünyanın birçok ülkesinde çevirilerim de var. Fransa’da ifade özgürlüğünün sadece Macroncuysanız bir anlamı var; sadece Macron taraftarı ve Macroncu solcuysanız." ifadelerini kullandı.

Avukatlarının "baskın" konusuyla ilgilendiğini ve şikayetçi olduğunu belirten Jovanovic, polisleri polislere şikayet ettiklerini ve soruşturma başlayacağı bilgisini verdi.

Jovanovic, 2008 yılına yeniden dikkat çekerek, Credit Mutuel Bankası’nın o dönemde Fransa’daki yerel gazetelerin yarısını kontrol etmek amacıyla satın aldığını iddia ederek, bu durumu bilgi akışını manipüle etmeye yönelik bir hamle olarak değerlendirdiğini söyledi.

2008 ekonomik krizinin sıradan bir olay olmadığını ve asla unutulmaması gerektiğini vurgulayan Jovanovic, sözlerini şöyle tamamladı:

"Ulusal Polis Müdahale Grupları (GIPN) sadece çok yukarıdan, İçişleri Bakanlığı’ndan bir emirle harekete geçer; yoksa harekete geçmez. Bu da emrin yukarıdan Elysee’den verildiğini gösteriyor. Benim polislerle bir sorunum yok çünkü benim gerçekten intihar edeceğimi düşünüyorlardı. Bununla birlikte yayınevine gidip kapısını kırıp, kitapları toplamaya çalışmak, görüldüğü üzere bunun sahte bir bahane olduğunu gösteriyor."