

Daha fazlası için Instagram’dan takip edin
AA muhabiri, Filistin’in BM’deki üyelik sürecini, karşılaştığı engelleri ve olası sonuçlarını derledi.
Filistin’in BM süreci, 1974’te Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Genel Kurul’da gözlemci statüsü kazanmasıyla başladı. 1988’de bağımsızlık ilanıyla bu statü doğrudan Filistin’e devredildi. 2012’de ise BM Genel Kurulu, Filistin’i “üye olmayan gözlemci devlet” konumuna yükseltti. Bu karar, Filistin’in kısmi tanınmasını sağlasa da tam üyeliğin hukuki ve diplomatik avantajlarını getirmedi.
Bugün BM üyesi 193 ülkeden 147’si Filistin’i devlet olarak kabul ediyor. NATO’ya üye 32 ülkeden 14’ü, G20 üyelerindense 10’u bu tanımayı gerçekleştirdi. Ancak BM’de tam üyelik için Genel Kurul’un yanı sıra Güvenlik Konseyi’nin tavsiyesi gerekiyor. Burada 15 üyenin en az 9’unun onayı yeterli olsa da, daimi üyelerden birinin “hayır” oyu süreci engellemeye yetiyor.
ABD, İsrail’in güvenliği gerekçesiyle, Filistin’in başvurularını defalarca veto etti. Nisan 2024’te Konsey’de yapılan son oylamada 15 üyeden 12’si “evet” oyu kullandı, 2 ülke çekimser kaldı. Ancak ABD’nin vetosu, süreci bir kez daha çıkmaza soktu.
Tam üyeliğin gerçekleşmesi durumunda Filistin, BM Genel Kurulu’nda oy hakkına sahip olacak, teklif ve değişiklik önergeleri sunabilecek, ayrıca Genel Kurul ve komitelerde resmi görevlere seçilebilecek. Böylece uluslararası sistemde eşit bir aktör haline gelerek diplomatik ve hukuki gücünü artıracak.
Ancak mevcut tablo, ABD’nin vetosu nedeniyle bu hedefin yakın vadede gerçekleşmesini zorlaştırıyor.