Çıplaklığın normalleştirilmesi "teşhir ekonomisi"ni besliyor

Halil İbrahim Medet
24.06.2025
İstanbul

"Cenazeye dekolteyle gidebilir misiniz? Böyle sayısız örnekler insanların rahatsız olmasını doğal kılar. Özgürlüğün bir dengesi, makul ortalaması olmalı"

Daha fazlası için Instagram’dan takip edin

Gündelik yaşamda "özgürlük" söylemiyle teşhircilik ve çıplaklığın normalleştirilmesinin kadın bedeninin metalaşmasını hızlandırdığı, genç kuşaklar arasında kolay yoldan para kazanma fikrinin yaygınlaşmasına da zemin hazırladığı belirtildi.

Kendilik, kimlik, seçilmiş kimlikler ve feminizm üzerine çalışmalar yapan "Kendilik Cesareti" ve "İçine Açan İnsan" kitaplarının yazarı Zeynep Merdan, AA muhabirine, teşhirciliğin "özgürlük" söylemiyle savunulmasını, bu durumu eleştirenlerin ise ayrıştırıcı ve dışlayıcı tepkilerle karşılaşmasını değerlendirdi.

Merdan, "İstediğimi giyerim, bana kimse karışamaz." anlayışının artık suistimal edildiğinin ve özgürlüğün sınır tanımayacak kadar sınırsız olmaması gerektiğinin altını çizerek, "Bu anlayış, tabiri caizse artık suistimal edilmeye başladı çünkü yarın bir başkası çıkıp 'Ben çıplak gezmek istiyorum.' diyebilir. Bu söylemin tutarlı olması için o durumda da aynı özgürlüğü savunmamız gerekecek. Yani bu işin ucu oraya gidiyor." dedi.

Kimi mekanların kendine has kıyafet kurallarına sahip olduğunu ve birlikte yaşamanın zarafetinin başkalarını rahatsız etmeme inceliğini de gerektirdiğini kaydeden Merdan, "Cenazeye dekolteyle gidebilir misiniz? Böyle sayısız örnekler insanların rahatsız olmasını doğal kılar. Özgürlüğün bir dengesi, makul ortalaması olmalı." ifadesini kullandı.

Merdan, teşhirin ve çıplaklığın günlük hayatta giderek daha fazla normalleştiğini ve bu durumun uzun vadede ciddi sosyokültürel sorunlara yol açabileceğini anlatarak, şunları söyledi:

"Bakın, şu an bu durum yaşanıyor. Birçok genç kız şöyle düşünüyor: '10-15 yıl çalışacağım, sınavlara hazırlanacağım, bir memuriyet için yıllarca emek vereceğim... Bu çok uzun. Onun yerine bir hesap açar, yoluma bakarım.' Bu artık normalleşiyor. Bu konuların linç malzemesi haline getirilmeden, yazan, çizen ve düşünen insanlar tarafından doğru tonla, sağduyulu şekilde tartışılması gerekiyor."

"Çıplaklığı savunmak özgürlük, eleştirmek linç sebebi"

Çıplaklık ve teşhirciliğin yalnızca dindarları değil, seküler ya da farklı yaşam tarzlarına sahip bireyleri de rahatsız edebileceğini ifade eden Merdan, konuya sert ve yargılayıcı dil kullanmadan dahi yaklaşanların sosyal medyada hakaret ve linç kültürüne maruz kaldığını belirtti.

Merdan, kılık-kıyafetle ilgili kuralların sadece Türkiye'ye özgü olmadığını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Herkesin aklına kolayca gelebilecek bir örnekle Amerika'da bir kadın, şort giydiği gerekçesiyle uçağa alınmamıştı. Bu konu, dünyanın birçok yerinde zaman zaman tartışmalara sebep oluyor ancak siz Türkiye'de bu konuda sert veya yargılayıcı ton kullanmadan birkaç cümle sarf ettiğinizde bile, 'Yallah Arabistan'a' ya da 'Yallah Afganistan'a' gibi söylemlerle karşılaşıyorsunuz. Gerçekten artık bu 'eleştiri' değil, küfürler, hakaretler ve çok zorba bir dil olduğu için ben bu aşamaya artık saldırganlık diyorum."

Teşhirciliğin ve çıplaklığın dijital platformlar aracılığıyla yalnızca normalleştirilmediğini, aynı zamanda ticarileştirildiğini söyleyen Merdan, özellikle bazı mecralarda kadın bedeninin gelir kapısına dönüştürüldüğüne dikkati çekti.

Merdan, "Suça sürüklenen kadınla bunu isteyerek yapan kadın arasında fark var ancak bu durum (beden teşhiri ile para kazanma) bile ekranlarda artık meydan okuyuş gibi sunuluyor. Bu, beden üzerinden para kazanmanın artık idealize edildiği bir düzleme evrildi." değerlendirmesini yaptı.

"Birçok feminist kuramcı da çıplaklığın normalleşmesine ve endüstrisine karşı çıkıyor"

Çıplaklık ve teşhirciliğe karşı eleştiri ortaya koyanların "yaşlı veya yobaz" gibi ifadelerle damgalanmaya çalışılsa da hakikatin böyle olmadığını vurgulayan Merdan, feminist teorisyenlerin de kadın bedeninin ticarileştirilmesi ve erkek için arzu nesnesi olarak kullanılmasını eleştirdiğini anlattı.

Merdan, bir haber programında örneğin Filistin'le ilgili bir patlama haberini bile erkeklerin zevkine hitap eden spikerlerce sunulması Laura Mulvey isimli feminist teorisyenin kuramından hareketle örneklendirerek, feminist kuramcıların da kadın bedeninin nesneleştirilmesi ve erkek bakışına (male gaze) hizmet etmesine karşı çıktığını ifade etti.

Amerikalı feminist yazar Catharine Mackinnon'un da teşhirci ve pornografik uygulamaların aslında kadınların sistematik olarak aşağılanmasına hizmet ettiğini düşündüğünü aktaran Merdan, bu endüstrilerdeki kadınların bunu isteyerek yapmasının bu hadisenin bir sömürü biçimi olduğunu değiştirmediğini ve "öz sömürü" diye bir kavramla bu durumun tanımlanabileceğini kaydetti.

Merdan, son olarak sosyal medyada yaşanan spesifik örneklere takılmadan ama onlardan hareketle meselenin çetrefilli tarafına ilişkin herkesin fikri tahammül içinde bu meseleleri gün yüzüne ve sosyal medya gündemine makul tonla taşıması gerektiğinin altını çizdi.