

Daha fazlası için Instagram’dan takip edin
Almanya’da orduya yıllarca hizmet eden Türk kökenli subay Yunus Emre Yar, İsrail’in Gazze'de soykırım yaptığını söylemesi, cuma namazlarına gitmesi ve helal yemekleri tercih etmesi sebebiyle ihracı sonrası mahkeme kararıyla görevine iade edildi.
Askeri istihbaratın sürekli denetimine tabi tutulan Yar, 4 yıllık çalışma süresinin ardından hakkındaki iddialar nedeniyle ordudan uzaklaştırıldı.
Subay, cuma namazına gitmesi, helal yemekleri tercih etmesi, çocuk yaşta okçuluk derneğine katılması ve babasının siyasi parti üyeliği gerekçe gösterilerek suçlandı.
Mahkeme, kararında bunların hiçbirinin anayasal ya da askeri kurallara aykırı olmadığını ve iddiaların temelsiz olduğunu vurguladı.
Hakimler, ayrıca Yar’ın İsrail’in Gazze’deki saldırılarını “savaş suçu” ve “soykırım” olarak nitelendirmesinin kişisel görüşü olduğunu, bunun görevini yerine getirmesine engel teşkil etmediğini belirterek, orduya iadesine ve geriye dönük maaşlarının ödenmesine hükmetti.
Avukatı Yalçın Tekinoğlu, müvekkilinin yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
Cuma namazına gitmesi, aşırıcılık görüldü
Tekinoğlu, müvekkilinin yıllarca disiplinli ve başarılı şekilde görev yapmasına rağmen devamlı aralıklarla soruşturmalara maruz kaldığını söyledi.
Müvekkilinin “Ülkücü”, “İslamcı” veya “antisemitist” gibi yaftalamalarla karşılaştığını kaydeden Tekinoğlu, ordudan atılması sonrası Münih İdare Mahkemesinde açtıkları davayı kazandıklarını dile getirdi.
Tekinoğlu, “Kararın ardından Alman ordusu, Yunus Emre Yar’ın rütbesini iade etti, maaşlarını geriye dönük ödeyeceğini bildirdi ancak Savunma Bakanlığı, karara itiraz ederek üst mahkemeye başvuracağını açıkladı.” dedi.
Müvekkilinin cuma namazlarına gitmesi ve helal yemek yemesinin aşırıcılık görüldüğüne dikkati çeken Tekinoğlu, Yar'a Gazze’deki saldırılar ve sözde Ermeni soykırımı üzerine de soruların yöneltildiğini dile getirdi.
Tekinoğlu, mahkemenin ordunun tüm iddialarını şüphe düzeyinde değerlendirdiğini ifade etti.
Kararın önemini vurgulayan Tekinoğlu, şunları kaydetti:
“Mahkeme, çok net bir şekilde ordunun iddialarını yalnızca şüphe düzeyinde gördü ve hiçbirini kabul etmedi. Müvekkilimin cuma namazına gitmesi ya da helal yemek yemesi bir aşırılık değildir. Bu, dinini yaşama hakkının doğal bir parçasıdır. Ordunun bunları gerekçe göstermesi hem anayasal haklara hem de temel insan haklarına aykırıdır. Hatta 7 yaşında gittiği bir okçuluk derneğini bile dosyaya eklediler. Böyle bir gerekçenin bir insanın mesleki geleceğini belirlemesi kabul edilemez.”
Ayrımcılık, sistematik sorun haline geldi
Tekinoğlu, ayrıca Almanya’da yalnızca askerlerin değil Türk kökenli öğretmenlerin, memurların ve kamu görevlilerinin de benzer ayrımcı uygulamalarla karşılaştığına, bunun giderek sistematik sorun haline geldiğine dikkati çekti.
Almanya’daki Türk kökenlilerin karşılaştığı ayrımcılıkların sık görüldüğüne işaret eden Tekinoğlu, “Türk kökenli öğretmenler, yabancı uyruklu öğretmenler, başörtülü öğretmenler, çok sayıda maalesef böyle ırkçı, ayrımcılık vakalarıyla karşılaşıyoruz. Ders sayısı kısıtlanıyor. Başka okullara veriliyorlar. Başka göreve atılıyorlar. Yani bunları maalesef sürekli yaşıyoruz.” ifadelerini kullandı.