ABD'de Türk öğrenciyi fişleyen Kanarya Misyonu nasıl kuruldu, kim tarafından fonlanıyor?

Ahmet Dursun, Burak Dağ, Tufan Aktaş
27.03.2025
İstanbul

ABD'de gözaltına alınan Türk doktora öğrencisi Rümeysa Öztürk'ü fişleyen İsrail'in ABD'deki fişleme ve yıldırma şebekesi Canary Mission (Kanarya Misyonu) nasıl kuruldu, kim tarafından fonlanıyor?

ABD’de Filistin’i destekleyen akademisyen ve öğrencileri "antisemitist" suçlamasıyla kara listeye alarak itibarsızlaştırmaya çalışan Canary Mission'ın (Kanarya Misyonu) fişlediği Türk doktora öğrencisi Rümeysa Öztürk, ABD İç Güvenlik Bakanlığına (DHS) bağlı Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) görevlileri tarafından gözaltına alındı.

Öztürk'ün gözaltına alınması, kurulduğu 2014 yılından bu yana ABD'deki üniversitelerde Filistin'e destek veren öğrenciler ve profesörlerin yanı sıra medya organlarının da aralarında olduğu uluslararası kuruluşlar hakkında bilgileri derleyerek bu kişi ve kuruluşları "antisemitist" damgasıyla fişleme kampanyası yürüten Kanarya Misyonu'nu yeniden gündeme getirdi. 

İsrail'in ABD'deki fişleme ve yıldırma şebekesi olan misyonun nasıl kurulduğunu ve kim tarafından fonlandığını derledik.

Canary Mission, kendi platformunun amacının ABD, İsrail ve Yahudilere karşı nefret yaydığı iddia edilen kişi ve grupları ifşa etmek olduğunu belirtiyor.

Şebekenin internet sitesinde tıpkı Öztürk gibi ICE polisi tarafından gözaltına alınan, Columbia Üniversitesi protestolarına öncülerinden yüksek lisans öğrencisi Filistinli aktivist Mahmud Halil de yer alıyor.

Sitede, ABD’deki üniversitelerde faaliyet gösteren öğrenci topluluklarının yanı sıra, Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi (CAIR) ve Katar merkezli Al Jazeera gibi medya kuruluşları da kara listeye alınanlar arasında yer alıyor.

Filistin işgaline karşı çıkan Yahudiler de hedef alınıyor

Canary Mission, öncelikli olarak Müslüman, Arap ve göçmen öğrenci ve akademisyenleri hedef alsa da, Filistin işgaline karşı çıkan Yahudiler de bu fişleme sistemine dahil ediliyor. Açık kaynaklardan toplandığı öne sürülen bilgilerin bazılarının kişisel ve özel detaylar içermesi dikkat çekiyor. Örneğin, Stanford Üniversitesi öğrencisi Yahudi kökenli Esther Tsvayg’in çocukluk fotoğraflarının profilinde yer alması, siteye yönelik eleştirileri artırıyor.

Google aramalarında, Canary Mission tarafından fişlenen kişilerin adlarının aşırı sağcı internet sitelerindeki bilgileriyle öne çıkması, platformun bu kişilerin geleceğini doğrudan etkilediğini gösteriyor. Yahudi öğrenci Zoe Jasper, 2019 yılında bu konuyla ilgili kaleme aldığı yazısında, Canary Mission tarafından fişlendiğini öğrendiğinde büyük bir korku yaşadığını belirtti ve kara listede olmanın, kendisini ilerici hareketlere daha fazla dahil olmaya teşvik ettiğini ifade etti.

Finansman ve aşırı sağcı bağlantılar

Kurucuları halen bilinmeyen Canary Mission’ın finansmanı, İsrail merkezli aşırı sağcı kuruluşlar aracılığıyla sağlanıyor. İsrailli Megamot Shalom adlı kuruluşun, platforma fon aktardığı ortaya çıkarken, bu örgütün aşırı sağcı haham Ben Packer ile bağlantılı olduğu tespit edildi.

San Francisco’daki Yahudi Topluluğu Federasyonu tarafından kontrol edilen Amerikan Helen Diller Aile Vakfı’nın, Megamot Shalom üzerinden Canary Mission’a 100 bin dolar bağış yaptığı belgelendi. Bu finansal desteklerin büyük bir kısmı, İsrail’deki aşırı sağcı gruplar ve Yahudi yerleşimcilerle bağlantılı organizasyonlara yönlendirildi.

İsrail, fişleme verilerini kullanıyor

Haaretz gazetesinin haberine göre, İsrail istihbaratı, Canary Mission’ın fişleme faaliyetlerinden doğrudan yararlanıyor. İsrail’e giriş yasağı getirilecek kişileri belirlemede bu verilerin kullanıldığı ifade ediliyor.

Buna örnek olarak, 2018’de Kudüs İbrani Üniversitesi’nde yüksek lisans yapmak için İsrail’e giden Lara el-Kasım’ın, havaalanında gözaltına alınıp sınır dışı edilmesi gösteriliyor. El-Kasım’ın daha önce Canary Mission tarafından fişlenmiş olması, İsrail’in bu platformu aktif biçimde kullandığı yönündeki iddiaları güçlendiriyor.

Fişleme, taciz ve tehdit 

Canary Mission, Filistin yanlısı aktivistleri susturmak için sistematik bir karalama kampanyası yürütüyor. Platform, hedef aldığı kişilerin kimlik bilgilerini ve fotoğraflarını internet sitesinde paylaşarak onları ifşa ediyor.

Daha sonra, sosyal medya üzerinden bu kişileri “antisemitizm” veya “terörizme destek” suçlamalarıyla itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Bu süreçte, çoğunlukla anonim hesaplar devreye girerek, hedef alınan kişilere yönelik hakaret, taciz ve tehdit içeren mesajlar yayılıyor.

Sosyal medyada kural ihlalleri nedeniyle 2018’de askıya alınan Canary Mission’ın Twitter (X) hesabı, kısa süre sonra yeniden aktif hale getirilmişti. Platform, bugün de fişleme ve baskı politikalarını sürdürmeye devam ediyor.