Sosyal medyada Azra bebek travması

Çağdaş Çetindemir / 16.02.2023

Sosyal medyada paylaşılan ve yoğun etkileşime neden olan Azra bebek videosu, yorumlardaki linç etme iştahı, niyet okuyuculuğu ve empati yoksunluğu açısından travmatize bir ruh haline işaret ediyor.

Olağanüstü şartlarla mücadele için doğru ve sağlıklı bir değerlendirme önem kazanıyor.

22'NCİ SAATTE ENKAZDAN ÇIKARILDI

Azra D.M. (3) Hatay Antakya’da yaşıyordu. Annesi babası ve ağabeyiyle birlikte depremde yıkılan bir apartmanın enkazında kaldı. Kız çocuğunu gönüllü arama kurtarma ekibi, 22’nci saatte çıkardı. Ağır yaralıydı. Adana’ya sevk edilen Azra, hayata tutunamadı.

Azra'dan sonra enkazdan çıkarılan babası Mehmet M. ve ağabeyi Y.M.(7) hayatta. İkisi de Mersin’de tedavi görüyor. Enkazdan üçüncü gün çıkarılan anne Fatma M. ise hayatını kaybetti.

KIRPILMIŞ VİDEOYLA AMBULANS ALGISI 

Felaketin ilk gününde Azra’nın enkazdan çıkarıldıktan sonraki anlarını gösteren bir kayıt, sosyal medyada binlerce kez paylaşıldı. Çocuk kucağındayken sosyal medyada canlı yayın açtığı iddia edilen gönüllü, Azra'yı ambulansa teslim etmek yerine 'şov yapmakla' suçlanıyor.

Gönüllüyü sert ifadelerle eleştirenler ve tutuklanmasını isteyenler var. Tepkiyi iki yaklaşım besliyor.

-       Gönüllünün, çocuğu ambulansa teslim etmek yerine, video çektiği/canlı bağlantı açtığı düşünülüyor.  

-       Gönüllünün, ilk yardım kuralları çerçevesinde, çocuğu korumadığı düşünülüyor.

Youtube, Twitter gibi sosyal mecralara yüklenen ve çeşitli hesaplar tarafından paylaşılan videonun, kısa ve uzun versiyonlarına rastlanıyor. Görüntülere göre;

-       Ortamda, videoyu kayda alan ama görünmeyen biri, “Azra bebeği kurtardık” diyen ve Azra’ya telefonuyla ışık tutan bir gönüllü, Azra, yoldan geçen ambulans, bir ara ekranda beliren bir adam ve uzaktan duyulan ambulans sesi var.

-       Uzun versiyonda gönüllünün, yoldan geçen ambulansı elini kaldırarak durdurmak istediği görülüyor. Görüntünün kırpıldığı (ve paylaşan hesabın sonradan sildiği) kısa versiyonda, bu kare yok.

-       Videolarda gönüllünün ve kaydı alanın, durumu ağır görünen Azra’yı kurtardıklarını sandığı anlaşılıyor. Dua eden gönüllü, İstanbul’u anarak, herkesi afet bölgesine yardıma çağırıyor.   

Videoya yönelik bazı yorumlarda, linç etme iştahı, niyet okuyuculuğu ve empati yoksunluğu görülüyor. Birtakım travmatik tepkiler, bazı sosyal medya kullanıcılarının bir yargıya vardığını gösteriyor.

Burada bir an durup düşünmek ve sorgulamak gerek. Bu vakada “doğru değerlendirme” ne olabilirdi? Olağanüstü şartlarda yaşanan şok, ilkyardımı nasıl etkiledi? Acaba bu gönüllü, kurtardıklarını sandığı çocuğun hayata veda ettiğini öğrendiğinde ne hissetti? Yaşadığı duygu, onu sertçe eleştirenlerinkiyle kıyaslanabilir miydi? Ve tabi ki Azra'nın babası ve ağabeyi, bir gün tüm bu yaşananları değerlendirdiğinde ne karar verecek?

İKİNCİL TRAVMA ETKİSİ

İbn Haldun Üniversitesi REDAM Koordinatörü klinik psikolog Mehmet Büyükçorak, Anadolu Ajansı Teyit Hattı’na videodan hareketle yaşanan süreci değerlendirdi.

-       Olağanüstü dönemlerde içeriği ve gerçekliği tam olarak belirlenmeyen birçok içerik, yüzlerce ve hatta binlerce kişinin beğenisini aldıktan sonra artık sorgulanmadan ‘gerçek’ statüsünde değerlendirilebiliyor.

-       Bunları yapan kişiler ve kurumlar, kendi tanınırlıklarını artırmayı ya da ilginin artmasını amaç edinebiliyorlar.

Türkiye’nin ikincil travma etkisinde olduğuna işaret eden Büyükçorak, dikkat edilmesi gereken hususları şöyle anlattı:

-       Enkazdan kurtarılan kişilerin özel hayatına ve mahremiyetine saygı duyun. Her anlarını çekmeyin ve arkalarına duygusal müzikler koyup beğeni ve yorum uğruna kişilerin daha sonraki yaşantılarında belki görmek istemeyecekleri ya da onları yeniden travma edecek hale getirmeyin.

-       Deprem sonrasında birçok masum bebek ve çocuk sosyal medya kanalları üzerinden paylaşılarak ya da video yoluyla yayımlandı. Salt kötü niyetle yapılmıyor olsa dahi; bu içerikleri kötü niyetle kullanacak kişiler olabilir, bununla birlikte bebek ve çocukların yakın aile üyeleri bu süreçten olumsuz etkilenebilirler.

-       Olaydan uzakta olan, ikincil travma halinde bulunan ülke insanımızın stres, kaygı, fiziksel sorunlarının artmasına sebebiyet verebilecek ve travmayı yeniden alevlendirmeyecek haliyle ve de doğru, kesin bilginin paylaşımında bulunmak sosyal medya platformlarını kullanan hepimizin sorumluluğu.

PAYLAŞTIĞIMIZ İÇERİĞİN ETKİSİNE DİKKAT

Bebeklerin, çocukların ya da ihtiyaç sahiplerinin o hallerini çekip paylaşmanın sanki iyilik yapıyormuş gibi gözükmekle birlikte o kişilere fiziksel ve psikolojik zararlar da verdiğini belirten Büyükçorak, “En son örneğini afetten enkazdan çıkarılmış bir bebeği güvenlik görevlilerine sağlık personeline teslim etmek yerine bebekle canlı yayın yapan ve bebeği flaşlı birtakım müdahalelere maruz bırakan kişinin sebep olduğu travmatik etkilerle gündeme geldi. Burada dikkat edilmesi gereken husus, paylaştığımız içerik neye hizmet ediyor, paylaştığımız içerik bölgede zarar görmüş insanlara ve uzakta olanlara bir fayda sağlıyor mu buralara dikkat etmek gerekiyor” dedi.