

Hamas'a bağlı Filistinli silahlı gruplar 7 Ekim 2023 tarihinde düzenledikleri Aksa Tufanı Operasyonu çerçevesinde Gazze'yi çevreyen duvarları iş makineleri ve paramotorlarla aştı. Hamas'a bağlı gruplar kısa sürede İsrail'in sınır kentlerine ulaştı ve aralarında çok sayıda askerin de bulunduğu 200'den fazla kişiyi o gün esir aldı.
İsrail Ordusu, (IDF) Hamas'ın ülkeye sızdığı ilk günlerden itibaren Gazze Şeridi'ni şiddetli şekilde bombalamaya başlayarak üç aydan kısa bir süre içinde çoğunluğu çocuk 20 binden fazla Gazzeli'nin ölümüne neden oldu. İsrailli rehinelerin tutulduğu Gazze'nin kuzeyine yönelik hava bombardımanı sonucu binlerce yapı enkaza döndü. Rehinelerin kurtarılması için gerçekleştirilen eylemlere rağmen IDF, saldırının dozunu düşürmedi.
İsrail Ordusu'nun 7 Ekim tarihinden itibaren başlattığı operasyonlarda çok sayıda rehinenin 'dost ateşiyle' öldürülmesi, geçmişte defalarca gündeme gelen "Hannibal Protokolü" tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
Yasmin Porat: "Tank ateşinden sonra çığlık sesleri kesildi"
Aksa Tufanı'nın yaşandığı saatlerde Necef Çölü'ndeki Nova Müzik Festivali düzenleniyordu. Festival alanından rehin alınan bazı İsrailliler, bölgedeki bir eve götürüldü. Bu ev ilerleyen saatlerde İsrail Ordusu tarafından kuşatıldı ve taraflar arasında çatışmalar patlak verdi. İsrail Ordusu'nun evi tankla bombalaması sonucu, rehin alınan sivillerden bazılarının hayatını kaybettiği ortaya çıktı.
Ancak o günü yaşayan İsrailli görgü tanığı Yasmin Porat, İsrail Devlet Radyosu KAN'a verdiği röportajda, olay günüyle ilgili detayları paylaştı. Bir Hamas üyesinin kendisini kalkan olarak kullanıp, teslim olduğunu söyleyen Porat, daha sonra eve yaklaşan İsrail tankının iki kez ateş ettiğini gözleriyle gördüğünü açıkladı.
Porat, İsrail'in müdahalesi sonrası kurtarılan ev sahibinin kendisine "Kız (Liel) bütün o saatler boyunca çığlık atmayı kesmedi. O iki tank ateşi geldiğinde çığlık sesleri kesildi. O zaman sessizlik oldu." dediğini ifade etti.
Haaretz: "İsrail helikopteri konser alanındaki sivillere taradı"
Haaretz gazetesi 19 Kasım’da, yayımladığı haberde İsrail savaş helikopterlerinin konser alanında Hamas üyelerine ateş açarken, sivilleri de vurduğunu yazdı.
Haberde "Bir polis kaynağına göre, soruşturma aynı zamanda olay yerine gelen ve görünüşte oradaki teröristlere ateş açan İsrail ordusuna ait bir savaş helikopterinin de bazı festival katılımcılarını vurduğunu gösteriyor. Polise göre festivalde 364 kişi öldürüldü." ifadeleri yer aldı.
Yedioth Ahronoth Gazetesi ise konuyla ilgili okuyucularına servis ettiği başka bir haberde, "Hamaslılar kalabalığın arasına yavaşça karışmaları ve ne olursa olsun kıpırdamamaları yönünde talimat aldı. Böylelikle hava kuvvetlerini aşağıdakilerin İsrailli olduğuna inandırmaya çalıştılar. Bu aldatmaca, Apache helikopterleri tüm kısıtlamalardan kurtulmak zorunda kalana kadar bir süre işe yaradı. Pilotlar kimin terörist kimin İsrailli olduğunu ayırmanın zor olduğunu anlayınca saat 09.00 sıralarında bazıları üstlerinden izin almadan bağımsız olarak top mermisi kullanmaya karar verdi." dedi.
Konuya ilişkin Haaretz gazetesine konuşan İsrailli savaş pilotu Yarbay Nof Erez, 7 Ekim'de Hamas'ın saldırısına müdahale eden İsrail güçlerinin esir alınma riski olan İsraillilerin öldürülmesini öngören "Hannibal Protokolü"nü uygulamış olabileceğine dikkati çekti.
IDF: "Şifa Hastanesi yakınlarında iki rehine ölü bulundu"
Gazze'nin kuzeyinde kara harekatı kapsamında Hamas tarafından karargah olarak kullanıldığını öne sürdüğü Şifa Hastanesi'ni kuşatan IDF günlerce sağlık kompleksinin çevresini bombaladı.
İsrail Ordusu, 11 Kasım 2023'te Şifa Hastanesi yakınlarındaki bir evde Noa Marciano isimli askerin ve başka bir sivilin cesedinin bulunduğunu duyurdu. İsrail Ordusu, Noa'nın kendi operasyonları sırasında yara aldığını kabul etti.
IDF: "Üç rehine dost ateşiyle öldürüldü"
İsrail Ordusu 15 Aralık 2023 tarihinde resmi X hesabından yaptığı açıklamada, İsrail Ordusu'nun Gazze'de serbest bırakılan üç İsrailli rehineyi öldürdüğünü duyurdu. Açıklamada "Ordu güçleri, Şucaiye’deki çatışmalar sırasında 3 İsrailli rehineyi yanlışlıkla tehdit olarak tanımladı. Sonuç olarak askerler onlara ateş açtı ve öldürdü." ifadelerine yer verildi.
'Olayın meydana geldiği bölgede yapılan arama ve kontrollerde ölenlerin kimlikleri konusunda şüphelerin ortaya çıktığı' belirtilen açıklamada, cesetlerin incelenmek üzere İsrail’e nakledildiği aktarıldı. Cesetlerin 3 İsrailli esire ait olduğunun doğrulandığı kaydedildi. Yapılan ayrıntılı incelemenin ardından, hayatını kaybeden İsraillilerin Yotam Haim and Samar Talalka and Alon Shamriz' olduğu belirtildi.
HANNİBAL PROTOKOLÜ MÜ UYGULANDI?
Hamas'a bağlı grupların ilk saldırdığı ilk saatlerden itibaren İsrail'deki sınır kentlerinde başlayan ve sonrasında Gazze'de devam eden rehine krizi boyunca, IDF'in tutumu tartışma konusu oldu. Konser alanında helikopterlerin aşağıdakilere rastgele ateş açması, rehinelerin tutulduğu dairenin tankla hedef alınması, Gazze'nin kuzeyinde onlarca İsrailli rehine bulunmasına rağmen, İsrail Ordusu'nun onlarca binayı enkaza çevirmesi ve bazı rehinelerin beyaz bayrak açarak askerlere yaklaşmasına rağmen kurşunlanarak öldürülmesi geçmişte çok kez akıllara gelen "Hannibal Protokolü" ihtimalini yeniden canlandırdı.
Hannibal Protokolü'yle ilgili İsrail'in resmi bir açıklaması söz konusu olmaması rağmen, ordudan sızan bilgiler bu yönde bir uygulamanın varlığına işaret ediyor. Hannibal Protokolü, temede "Ölü bir askerin, rehin alınan bir askerden daha iyi olduğu" fikrine dayanıyor. Eğer rehinenin kurtarılma ihtimali yoksa, saldırganla beraber öldürülmesi öngörülüyor. Çünkü, İsrail rehine takasında 1 İsrailliye karşılık, onlarca Filistinli mahkumu serbest bırakmaya mecbur kalıyor. Yakın tarihe baktığımızda taraflar arasındaki çatışmalar sonucu ortaya çıkan rehine krizlerinde, bu durumun örneklerine rastlamak mümkün. İsrail askeri Gilad Shalit 2006 yılında Hamas tarafından kaçırıldıktan sonra 5 yıl Gazze'de alıkonuldu. Taraflar arasında anlaşma sağlandığında İsrail yüzlerce Filistinli rehineyi serbest bırakmak zorunda kaldı.
Protokol hakkında önemli bilgileri, 2003 yılında Lübnan'da yedek asker olarak görev yapan İsrailli doktor Avner Shiftan, Haaretz Gazetesi ile temasa geçerek uluslararası kamuoyuyla paylaştı. Bu protokolün Gabi Aşkenazi, Yossi Peled ve Yaakov Amidror isimli üç üst düzey ismin hazırladığını duyurdu.
Emekli Albay Yusuf Alabarda, Hannibal Protokolü'nü şu şekilde değerlendiriyor;
"Protokolde aynen şu ifadeler yer alıyor: 'Bir kaçırma sırasında asli görevimiz, askerlerimize zarar vermek ya da yaralamak pahasına da olsa onları kurtarmaktır. Kaçıranları durdurmaya ve yere yatırmaya zorlamak için hafif silahlarla ateş açmak kifayet etmiyorsa ya da aracı kaçıranlar durmuyorsa, bu askerlerimizi vurmak anlamına gelse bile kaçıranlar tek atışla (keskin nişancıyla) vurulmalıdır. Aracı durdurmak ve kaçmasına izin vermemek için her türlü çaba gösterilmelidir.
Buradan da anlaşılıyor ki İsrail ordusundan bir askerinin rehin düşmesi, zaman içinde kabusa dönebiliyor. İsrailli gazeteci Uri Misgav, Filistinli mahkumların serbest bırakılmasının İsrail yönetimlerince bir aşağılama olarak kabul edildiğini ve bunun İsrail'in ulusça psikolojisini bozduğunu söylüyor. Misgav’a göre Hannibal Protokolü'nün oluşturulmasında bu durum da çok önemli bir etken.
Özetle Hannibal Protokolü, rehin alınan bir askerin gerekirse öldürebilmesine imkan sağlayan son derece vahşi bir protokol. 2011 yılında Hamas tarafından kaçırılan İsrail askeri Gilad Şalit'in serbest bırakılması karşılığında 1027 Filistinli mahkumun serbest bırakıldığı dikkate alınırsa, İsrail’in bu protokole neden ihtiyaç duyduğunu daha iyi anlayabiliriz. Sadece bu rakamlardan dolayı bugün İsrail, sokakta rastgele binlerce kişiyi keyfi olarak tutuklamaya devam ediyor. Devam ediyor ki ileride hiçbir suçu olmayan bu tutsakları pazarlık masasına koyabilsin."