

Sosyal medyada, uçakların geride bıraktığı izlerin, halkı zehirlemek için püskürtülen kimyasal maddeler olduğunu öne süren “Chemtrail komplo teorisi’ ile ilgili içeriklere çok sık rastlanıyor. Paylaşımlarda "gizli güçlerin uçaklardan kimyasal madde püskürterek insanları hasta ettiği" gibi çeşitli iddialar ortaya atılıyor.
1990'larda ABD'de ortaya çıkan Chemtrail ifadesi, İngilizce kimyasal anlamına gelen ‘chemical’ ve iz anlamına gelen ‘trail’ kelimelerinin birlleştirilmesiyle oluşuyor. Kavram "Kimyasal püskürtme" olarak da Türkçe’de kendisine yer buldu.
Chemtrail konusu ile ilgili içerikler, sosyal medyada son dönemde çok yaygın. Çeşitli içeriklerde genellikle gizli güçlerin gizli hedefler doğrultusunda uçaklardan kimyasal madde püskürttüğüne dair iddialar aktarılıyor.
Yine Chemtrail konusuyla ilgili olarak TBMM'de söz alan, bir siyasi partinin genel başkan yardımcısı ve milletvekilinin değerlendirmesi de gündem oldu. Açıklamada "Başta İstanbul olmak üzere tüm ülke genelinde Chemtrails yani 'Stratosferik Aerosol Enjeksiyonu' uçaklarının gökyüzünde kimyasal partikülleri üzerimize bıraktığını ve zehirlendiğimiz" belirtildi. Ardından da Dünya Sağlık Örgütü, Paris İklim Antlaşması ve Açık Semalar Antlaşması'ndan çıkılması istendi. Bu gelişme de sosyal medyada yoğun olarak paylaşıldı.
Anadolu Ajansı Teyit Hattı, hesabın söz konusu iddiayı paylaştığı görsel içeriği ve genel açıdan konuyu inceledi. İddiayla ilgili ilk olarak "Uçaklar havada niye iz bırakır?" sorusu araştırıldı. Bu kapsamda neden, çok basitçe "sıcaklık farkı" olarak ifade edilebilir. Daha net anlaşılması için de "Kuyruk izi", "Yoğuşma izi" ya da "Yoğunlaşma izi" gibi kavramların bilimsel açıklamalarına bakılabilir.
EN UFAK BİR DOĞRULUK PAYI OLSAYDI…
Söz konusu uçak izleriyle ilgili bilimsel açıklama bu şekilde ancak "gizli hedefleri olan gizli güçlerin müdahalesiyle uçaklardan kimyasal madde püskürtüldüğü" yönündeki birtakım iddialar bu bilimsel açıklamanın dışında kalıyor. Bu noktada yanıtı aranan ikinci soru ise söz konusu iddiaların gerçekliğini gösterecek bir kanıt olup olmadığı...
Popular Science Türkiye'nin Chemtrail komplo teorisi başlıklı bir yayınında görüşü aktarılan Harvard Üniversitesi Uygulamalı Fizik Profesörü David Keith, iddiaların kanıtsız ve desteksiz olduğuna dikkati çekerek şöyle diyor: "İddiaların olması elbette düşündürücü. Fakat yapılan analizlere, incelemelere, sunulan raporlara baktığımızda bu iddiaları destekleyen bir şey göremiyoruz. Bu iddiaların sahipleri de iddialarını destekleyecek herhangi bir kanıt sunamıyorlar. En ufak bir doğruluk payı olsaydı bizim gibi ya da dünyanın herhangi bir yerinde bu iddiaları kabul etmeyecek sayısız bilim insanı gibi birçok kişi buna karşı çıkar, araştırmalarla bunu kanıtlar ve mutlaka engel olurdu."
Bu doğrultuda yazıya konu edilen örnek içerik incelendiğinde de "Güneşi örtü gibi kapatıyorlar, kimyasalları salıyorlar ve insanların hasta olmalarını sağlıyorlar" iddiasının doğruluk kontrolünü sağlayabilecek net bir kanıta rastlanmadı. Paylaşılan görselin ise bu ve buna benzer içeriklere gelen Topluluk Notlarında da belirtildiği gibi, uçak izinden çok farklı bulut tiplerini yansıttığı da değerlendirilebilir. Bu ve buna benzer içerikler, Dünya Meteoroloji Örgütünün (WMO) Sirrokümülüs vb bulut tipi örnek görselleriyle ve tanımlarıyla karşılaştırılabilir.
Bununla birlikte Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün Meteoroloji Sözlüğü de meteorolojik olaylara dair bilgiler içeriyorsa . Sözlükte Sirrokümülüs tanımı ise şöyle: "Birbirine girmiş veya ayrı ayrı, serpiştirilmiş pudrayı andıran, düzgün şekilde sıralanmış, gölge oluşturmayan ince ve beyaz bulut tabakası. Gökyüzündeki bu ince tabakalar denizlerdeki uskumru balığı gruplarını çağrıştırır ve dalga dalgadır. Altocumuluslarla karıştırılan bir bulut tipidir. Bireysel parça bulutlar olması ve gölge bırakmaması ile diğer bulutlardan ayrılır. Diğer bulutlara göre görülme olasılığı daha az olan bir bulut türüdür."
Söz konusu iddialarla ilgili olarak internette arşiv araştırması ve tersine görsel tarama gerçekleştirildiğinde çok sayıda dijital ize rastlandı. İddia kapsamında birbirine benzeyen birçok içeriğin farklı iddialarla paylaşıldığı belirlendi. Geçmişte Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi sosyal medya hesaplarında uçakların arkasında oluşan izle ilgili ortaya atılan "zehir saçma" iddialarının asılsız olduğunu duyurmuştu.
Anadolu Ajansı Teyit Hattı da konuyla ilgili "Uçakların bıraktığı iz, kimyasal gazlardan mı kaynaklanıyor?" başlıklı bir çalışma yayınlamıştı. Çalışmada ABD'de uçak izleri hakkında Çevre Koruma Ajansı (EPA), Federal Havacılık İdaresi (FAA), Ulusal Havacılık ve Uzay İdaresi (NASA) ve Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA) ortaklığıyla hazırlanan ve söz konusu izlerin "insanlar için sağlık riski oluşturmadığı" ifade edilen bir rapora da işaret edildi.
Sonuç olarak uçak izleri bilimsel olarak açıklanabiliyor ancak farklı yorumlarla paylaşılan iddialar halihazırda ve genel olarak bir komplo teorisi olarak değerlendiriliyor. Bu tip içeriklerle karşılaşıldığında iddiaları dikkatle araştırmak, bilimsel çalışmaları ve tartışmaları takip etmek, bu iddialarla ve bilimsel gelişmelerle ilgili güvenilir bilgiyi güvenilir kaynaklarda aramak faydalı olabilir.