17 Aralık 1994'te UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girmeyi başaran tarihi ilçe, aradan geçen zamanda kültürel değerlerini koruyor.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Osmanlı döneminden kalma han, hamam, konak, çeşme, cami ve köprülerin yer aldığı ilçede, 1994'ten bu yana 600 basit onarım, 260 restorasyon ve 75 çeşme onarımı yapıldı.
Karabük Üniversitesi Safranbolu Başak Cengiz Mimarlık Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yasin Dönmez, AA muhabirine, 1970'li yıllarda başlayan korumacılık anlayışı ile dönemin idarecileri, kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve yerel halkın da desteğiyle sayısız tarihi yapının kazanıldığını söyledi.
Ecdadın bıraktığı mirası gelecek nesillere aktarmak için korumacılık anlayışıyla çalışmalara devam ettiklerini belirten Dönmez, "UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girmesi kente kazandırmış olduğu ünvanın yanında bizlere de çok büyük sorumluluk yüklemektedir. Çünkü buraya gelen turistlerin gittikleri yerlere bizleri en iyi şekilde anlatmaları, temsil etmeleri bizlerin buradaki en büyük kazancıdır." diye konuştu.
Dönmez, Safranbolu'nun ulusal ve uluslararası çok büyük öneme sahip olduğuna değinerek, şöyle devam etti:
"Çünkü kent ölçeğinde bu kadar çok tarihi varlığın olması, bununla beraber somut ve somut olmayan kültürel mirasların, bütün değerlerin hepsini bir arada alması açısından örnek teşkil etmektedir. Böyle bir listeye girmesi tabii ki ulusal ve uluslararası tanınırlığını artırmıştır. Bu kapsamda ziyaretçi sayısı her geçen yıl artmaya devam etmektedir. Tanınırlık noktasında çok büyük katkı sağladı. Bunun yanında alan yönetim planının hazırlık aşamasına devam etmekteyiz. Burada bir alan yönetim başkanlığı kurulacak ve bununla önümüzdeki yıllarda neler yapılması gerektiği, ortak akıl üretilerek bizlere bırakılan bu mirasın gelecek nesillere en doğru, en akılcı, sorunları nasıl çözebiliriz, bu arayış içerisine girilecek."
UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girdikten sonra ilçede korumacılık anlayışının hız kesmeden devam ettiğini belirten Dönmez, "Sayıları 2000'den fazla olan mimari yapıların restorasyon çalışmaları devam ediyor. Biz de bu yapıları gelecek nesillere aktarmak için çalışmalar yapıyoruz. Çünkü bizlere bırakılan bu kadim kenti gelecek nesillere en iyi şekilde aktarmanın yolları, arayışı içerisindeyiz." dedi.
Dönmez, 31 yıl önce Safranbolu'nun UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne 8. sıradan girdiğini anımsatarak, "Güncel listede ülkemizden 22 alan ve kent bu listeye dahil edilmiş oldu. UNESCO'nun genel listesine baktığımızda bu sayı 1500 civarında. O sebeple bu kadar çok özelliğe sahip olan başka bir kent çok azdır. Halen Safranbolu'yu görmeyenler varsa sizleri misafir etmekten onur duyacağımızı bildirmek isterim." ifadesini kullandı.
Safranbolu'nun UNESCO Dünya Miras Listesi'ne alınışının 31. yılı etkinliklerle kutlandı
Safranbolu Belediyesi ev sahipliğinde, Karabük Üniversitesi ve Safranbolu Kültür ve Turizm Vakfı paydaşlığında düzenlenen program kapsamında, Safranbolu Belediyesi Leyla Dizdar Kültür Merkezi'nde "Tarihte Safranbolu" temalı sempozyum gerçekleştirildi.
Sempozyumun açılışında konuşan Safranbolu Kaymakamı Hayrettin Baskın, ilçenin UNESCO'daki 31. yılını kutlamanın gururunu yaşadıklarını söyledi.
UNESCO'nun kendilerine tarihi misyon yüklediğini belirten Baskın, "Bu misyonu en iyi şekilde yerine getirmeye çalışıyoruz. Tarihi Çarşı'mızın en iyi koşullarda korumaya çalışıyoruz. Geçmişten devraldığımız bu miras bizler için büyük yükümlülük ifade ediyor." dedi.
Konuşmaların ardından koleksiyoner Mustafa Gezici'nin "Türk Dilinin Sessiz Tanıkları: Türk Boy Damgaları" ve demir ustası Hüseyin Şahin Özdemir'in "Demirin İzinde" sergileri ziyaretçilerle buluştu.
Koleksiyoner Gezici, gazetecilere, Türk boy damgalarının Anadolu'da hayvanlara vurulan damgalar olduğunu ifade etti.
Damgaların son 50 yıldır kullanılmaz olduğunu anlatan Gezici, "Bu hayvan damgaları tarihin sessiz tanıklarıdır. Bunları köy köy, ilçe ilçe, il il gezerek topladım. Yaklaşık 90 tane topladım. Bunlar Türklerin Anadolu'ya 1071'den daha önce geldiğine dair belgedir. Yılda yaklaşık 4 tane falan bulabiliyoruz. Bunlar 40 yıllık emek. Türkiye'nin çeşitli illerinden Kastamonu, Kayseri, Samsun, Yozgat, Erzurum, Elazığ ve Erzincan gibi illerden topladım. 3-4 tane de Moğolistan'dan geldi." diye konuştu.
Gezici, damgaların büyükbaş hayvanların butlarına, küçükbaş hayvanların da kulaklarına vurulduğunu dile getirerek, "Türkler hayvanlara vurulan kulak küpesinin ilk mucididir. Köy köy, boy boy, oba oba bellidir bunlar. Hatta iki kardeş boyun bile damgaları ayrıdır. Sergide 39 damga yer alıyor." dedi.
Etkinlikler yarın sona erecek.