Asya-Pasifik'te 2025'in bakiyesi çatışma ve krizler, 2026'da da baş ağrıtacak

Uzmanlara göre, Asya-Pasifik bölgesinde 2025 yılında süregelen siyasi krizler ve askeri çatışmalar ile sorunlara yönelik çözüm arayışları, 2026'da da hem iç kamuoylarında tartışılmaya devam edecek hem de uluslararası toplumun gündeminde yer alacak.

Bu yıl gündemi en çok meşgul eden konular arasında Tayland ve Kamboçya arasındaki sınır çatışmaları, Hindistan ile Pakistan'ı sınırda savaşın eşiğine getiren karşılıklı saldırılar, Japonya ve Çin'in "Tayvan" anlaşmazlığı ile Bangladeş'te 2024 protestoları sonrası 2026'da düzenlenmesi planlanan seçimler öne çıkıyor.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

Siyaset ve kriz yönetimi uzmanlarına göre, Asya-Pasifik bölgesinde 2025 yılında süregelen kriz ve askeri çatışmalar ile bu sorunlara çözüm arayışları 2026'da da hem kriz bölgesindeki toplumları hem de uluslararası arabulucuları meşgul edecek.

AA muhabirine konuşan uzmanlar, Bangladeş'te Şubat 2026'daki seçimlerin ülkede siyasi meşruiyeti hedefleyeceği; Tokyo-Pekin arası ilişkileri aşağı yönlü etkileyen Tayvan krizinde tarafların "geri adım atmayacağı" değerlendirmesini yapıyor.

Yaşanan askeri çatışmalar nedeniyle "nükleer sınır komşuları" Yeni Delhi ve İslamabad arasındaki ilişkilerde kısa vadede "değişiklik beklenmediğini" kaydeden uzmanlar, Tayland-Kamboçya sınır çatışmalarına yönelik "büyük güçlerin" daha fazla baskısının gerekeceğini söylüyor.

Bangladeş'te 2024'in mirası kriz

Bangladeş'te 1971'deki Bağımsızlık Savaşı'nda görev alan kişilerin çocuklarına kamuda kontenjan ayrılması kararının ardından Temmuz 2024'te öğrencilerin başını çektiği protestolar başlamıştı. Yüksek Mahkemenin kontenjan kotası oranlarını düşürmesiyle protestolara son verildiği duyurulmuştu.

Gösterilerdeki şiddet olaylarından sorumlu tutulan Cemaat-i İslami Partisi ve öğrenci kanadının yasaklanmasının ardından protestocular, bu kez de gösterilerde yaşamını yitirenler için "adalet" çağrısıyla sokaklara dökülmüştü.

Bangladeş'teki gösteriler sırasında şiddet olaylarında yüzlerce kişi hayatını kaybetmiş, binlerce kişi gözaltına alınmıştı.

Şiddet olayları artarak devam ederken Başbakan Şeyh Hasina, resmi konutundan ayrılarak askeri helikopterle Hindistan'a gitmiş, bu sırada göstericiler Başbakan'ın resmi konutunu basmıştı.

Nobel ödüllü Muhammed Yunus, 8 Ağustos 2024'te geçici hükümet başkanı olarak yemin edip göreve başlamıştı.

Bangladeş Uluslararası Suçlar Mahkemesi (ICT), 2024'teki protestolarda meydana gelen can kayıplarından sorumlu olduğu gerekçesiyle Hasina'yı idam cezasına çarptırmıştı.

Reformların geçiş döneminin ötesinde "sürdürülebilirliği"

Bangladeş Hint-Pasifik İşleri Merkezi İcra Direktörü Prof. Dr. Shahab Enam Khan, geçici hükümetin hem başarı hem de engeller yaşadığını vurgulayarak, Şubat 2026'daki seçimleri, Bangladeş'in "demokratik gelişiminde önemli bir dönüm noktası" olarak nitelendirdi.

"Süreci sorunsuz olarak tanımlamak abartılı olur." diyen Khan, ekonomik zorluk ve siyasi gerilimlerle dolu süreçte geçici yönetimin "seçimlere ilerleyişte önemli direnç gösterdiğini" kaydetti.

Khan, seçim öncesi planlanan reformların amacının geçiş döneminin ötesinde de sürdürülebilirliği sağlamak olduğunu kaydetti.

Hindistan için "rahatsız edici üçgen"

Bu süreçte Yeni Delhi yönetiminin "rahatsız edici bir üçgende sıkıştığını" dile getiren Khan, Awami Birliği lideri firari Başbakan Hasina'nın Hindistan'da bulunmasının oluşturduğu soruna dikkati çekti.

Khan, "(Şeyh Hasina) Eski başbakanın her açıklaması, Hindistan yönetiminin, (Dakka'daki) geçici hükümet ve muhtemelen onu takip edecek seçilmiş hükümetle ilişkilerini yeniden düzenleme kapasitesini daha da karmaşık hale getiriyor." değerlendirmesinde bulundu.

Lider kadrosu "hapsedilmiş ya da sürgüne gönderilmiş" olduğu için Awami Ligi'nin örgütlenme kapasitesinin zayıfladığına değinen Khan, partinin destekçilerinin "siyasi süreçten kalıcı olarak dışlanmış hissetmeleri" durumunda seçim sonrası itirazların ülke için risk oluşturabileceğini söyledi.

Ulusal çapta koordineli bir potansiyel aksamanın olası görünmediğini kaydeden Khan, seçimin kısa vadede "siyasi meşruiyetin tesisine, yatırımcı güveninin teşvikine ve sosyal uzlaşının sağlanmasına" yardımcı olması gerektiğini belirtti.

Doğu Asya'da "Tayvan" anlaşmazlığı

Japonya Başbakanı Takaiçi Sanae, kasımda ulusal parlamentoda Tayvan Boğazı'na yönelik olası bir müdahaleyi "ülkesinin varlığını tehdit eden durum" olarak değerlendireceklerini bildirmişti.

Takaiçi'nin "askeri güç kullanabileceği" sinyali vermesi, bölgeyi topraklarının parçası gören Çin yönetiminin tepkisine yol açmıştı.

Böylelikle ilk kez bir Japonya Başbakanı, ülkenin bu konuda izlediği "stratejik belirsizlik" yaklaşımından farklı şekilde, Tayvan'ın işgali halinde Japonya'nın askeri güç kullanacağını beyan etmişti.

Japon Başbakan, tepkiler üzerine sözlerini geri almayı reddetmiş ancak Tayvan'a ilişkin sözlerinin varsayımsal olduğunu, gelecekte bu tür yorumlardan kaçınacağını söylemişti.

Bunun üzerine Pekin yönetimi, Japonya'nın Pekin Büyükelçisi'ni Dışişleri Bakanlığına çağırarak protesto notası vermişti.

Çin Dışişleri Bakanlığı, Japonya'da güvenlik koşullarının uygun olmadığı gerekçesiyle "seyahat" uyarısı, Çin Eğitim Bakanlığı ise "eğitim" uyarısı yayımlamıştı.

"Çin'e taviz" ya da "olumsuz etkileşim"

Sasakawa Barış Vakfı (SPF) Uluslararası Barış ve Güvenlik Bölümü Kıdemli Uzmanı Watanabe Tsuneo, komşu yönetimler arası krizin "Çin merkezli" olduğunu bildirdi.

Watanabe, Japon halkının çoğunluğunun, Takaiçi'nin Tayvan'a yönelik sergilediği tutumda "Çin'e taviz verilmemesini" ve "olumsuz etkileşimi tırmandırmamayı" beklediğini belirtti.

Japon şirketlerinin Çin'e yatırımlarını yavaşlatmak istemediğini kaydeden Watanabe, "Sonuçta, Japonya ile gerginliğin tırmanmasının kendi çıkarlarına olmadığını anlayacak olan Çin tarafı." dedi.

ABD'den "Çin'i tahrik etme" sinyali

Tokyo'daki Tama Üniversitesi Kural Koyucu Stratejiler Merkezi (CRS) Müdür Yardımcısı Brad Glosserman, iki ülke ilişkilerinde "bir süre daha" düzelme beklemediğini bildirdi.

Kriz de tarafların "direnç gösterdiğini" kaydeden Glosserman, her iki hükümetin iç siyasi gündeminin "yüreğine dokunduğunu" belirterek, "Hiçbiri geri adım atmayı göze alamaz." dedi.

Takaiçi'nin Tayvan konusunda geri adım atmaması gerektiğini kaydeden Glosserman, "Fikrini ortaya koydu. Ancak Çin'in yüzüne de kendi değerlendirmesini vurmasına da gerek yok." diye konuştu.

Glosserman, "Çin'in baskısı, Japonya'nın bölgesel acil durumlara hazır olması gerektiğinin kanıtı." ifadesini kullandı.

ABD Başkanı Donald Trump'ın, Çin ile süren ticaret "anlaşmasını" tehlikeye atma riskine karşı Japon tarafına "Çin'i tahrik etmemesi" sinyali verdiğini kaydeden Glosserman, şunları söyledi:

"Çin bunu biliyor ve sonuç olarak Japonya'yı zorlamaya devam edecek. Ancak Japonya geri adım atmayı göze alamaz. Kısacası, işler düzelmeden önce muhtemelen daha da kötüleşecek"

Hindistan-Pakistan gerilimi

Hindistan'ın, 22 Nisan'da Cammu Keşmir'in Pahalgam bölgesinde 26 kişinin öldürüldüğü terör saldırısına misilleme gerekçesiyle 6 Mayıs'ta Pakistan toprakları ve Pakistan'ın kontrolündeki Azad Keşmir bölgesine füze saldırıları düzenlemesiyle taraflar arasında çatışmalar başlamıştı.

İslamabad hükümeti can kayıpları için başsağlığı dilerken, saldırıda herhangi bir rolü olduğunu reddetmiş ve Hindistan'ın "pervasız ve sorumsuz davranışlarını" kınamıştı.

Hindistan Başbakanı Narendra Modi, başkanlık ettiği kabine toplantısında, askeri saldırıları "Sindoor Operasyonu" şeklinde adlandırmış ve operasyonu "gurur anı" olarak nitelendirmişti.

Pahalgam saldırısını düzenleyenlerin "Pakistan'dan geldiği" suçlamasında bulunan Hindistan, 1960 tarihli ikili "İndus Suları Anlaşması"nı askıya almıştı.

Yeni Delhi hükümeti, Pahalgam saldırısıyla Pakistan arasında bir bağlantı olduğuna dair herhangi bir kanıt sunmamıştı.

İki ülke, 10 Mayıs'ta ABD'nin arabuluculuğunda ateşkes ilan etmişti.

Kriz, uluslararası uzmanlarca, iki komşu nükleer güç arasında "onlarca yıldır yaşanan en şiddetli çatışma" olarak nitelendiriliyor.

"Her halükarda barıştan fayda görecek" iki komşu

Yeni Delhi merkezli Observer Research Vakfı (ORF) kıdemli üyesi Manoj Joshi, 2026 yılında İslamabad-Yeni Delhi yönetimleri arası ilişkilerde "fazla değişiklik öngörmediğini" bildirdi.

İki ülke dışişleri bakanlarının "henüz resmi bir görüşme planlamadığını" kaydeden Joshi, görüşmeleri halinde ise konunun, Hindistan'ın Pakistan'a yönelik terör suçlamaları olacağını söyledi ve "Pahalgam olayı ve karşılıklı çatışması sonrası pek seçenek yok." dedi.

Joshi, komşu iki ülkenin "her halükarda barıştan fayda görecekleri konusunda şüphe olmadığını" da sözlerine ekledi.

Tayland-Kamboçya anlaşmazlığı

Güneydoğu Asya'da birbiriyle 817 kilometrelik sınır hattı bulunan Tayland ile Kamboçya, uzun süredir toprak anlaşmazlığı yaşıyor.

Tekrarlayan çatışmaların ardından ekimde ilan edilen ateşkese rağmen iki ülke, 7 Aralık'ta yeniden başlayan çatışmalardan birbirini sorumlu tutmuştu.

Kamboçya ile Tayland arasında askeri görüşmelere rağmen devam eden sınır çatışmalarında, 7 Aralık'tan bu yana toplamda 96 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi.

"Çin ile Kamboçya; ABD ve AB ile Tayland"

Kyoto Üniversitesi Güneydoğu Asya Çalışmaları Merkezinden Prof. Dr. Pavin Chachavalpongpun, yeniden alevlenen çatışmayı yakın vadede sona erdirmek için "yukarıdan aşağıya siyasi bir taahhüt" ve doğrulanabilir bir askeri geri çekilmenin gerekli olduğunu bildirdi.

Chachavalpongpun, geri çekilme ve ateşkes şartlarına uyumu doğrulamanın önemine değinerek, ASEAN üyesi olmayan bir ülkeden veya Birleşmiş Milletler'den (BM) tarafsız bir izleme misyonunun davet edilmesinin önemini vurguladı.

"Büyük güç" olarak nitelendirilen ülkelerin "ihtiyatlı yaklaşımının" gerekliliğine değinen Chachavalpongpun, bu ülkelerin, iki ülkeyi müzakere yoluyla barışa doğru itmek için forumlar aracılığıyla mesajları koordine ederek, sürekli ve birleşik diplomatik baskı uygulaması gerektiğini söyledi.

Chachavalpongpun, "Çin ile Kamboçya; ABD, Avrupa Birliği (AB) ve Tayland askeri işbirliğini, ticaret tercihlerini ve kalkınma yardımlarını, çatışmanın azaltılması ve barış görüşmelerinde gösterilebilir ilerlemeye bağlayarak koşullu bir kaldıraç gibi kullanmalıdır." dedi.

Yaptırım mekanizmalarından "yoksun" bir ASEAN

Kurumsal kısıtlamaları nedeniyle bölgesel sorunlar konusunda ASEAN'ın "yeterli önleyici tedbirler alamadığı" değerlendirmesine büyük ölçüde katıldığını kaydeden Chachavalpongpun, "Üyelerin iç işlerine müdahale etmeme ve uzlaşmayı vurgulayan 'ASEAN Yolu' temel doktrini, üyeler arası derin çatışma veya iç krizler sırasında, güçlü veya zamanında önleyici eylem kapasitesini ciddi şekilde sınırlandırıyor." diye konuştu.

Chachavalpongpun, ASEAN'ın, güvenlik kararlarına uyumu sağlamak için "özel bir ordu dahil güçlü bir yaptırım gücü" gibi gerekli yaptırım mekanizmalarından yoksun bir diplomatik ve ekonomik topluluk olduğuna dikkati çekti.

ASEAN tarihinde iki üye arası en kötü çatışma

Bangkok merkezli Chulalongkorn Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Profesörü Thitinan Pongsudhirak, iki ülke arası ateşkesin "ticari uzlaşma" beklentisiyle acele ve zorla sağlandığını savundu.

Pongsudhirak, "Bu silahlı çatışma, ASEAN'ın 58 yıllık tarihinde iki üye devlet arasında yaşanan en kötü devletlerarası çatışma haline geldi." dedi.

Bangkok yönetiminin "meseleyi ikili tutmaya" çalıştığını ancak Phnom Penh yönetiminin ise konuyu uluslararasılaştırmaya çalıştığını savunan Pongsudhirak, "Trump'ın gümrük vergisi odaklı diplomasisi de bu sefer yeterli olmayabilir. İkili çatışma kısa vadede kötüleşebilir. ASEAN'ın daha agresif bir şekilde müdahale etmesi gerekiyor." ifadesini kullandı.

​​​​​​​Pongsudhirak, şunları kaydetti:

“(ASEAN Dönem Başkanlığı) Görev süresi sona eren Malezya, halefi Ferdinand Marcos Jr. ile birlikte çalışmalı, (bu çalışma) 2027'de Singapur'u da içeren bir üçlü çalışmaya dönüşmeli. Malezya, Filipinler ve Singapur birlikte, özel mekik diplomasisi yoluyla, Tayland ve Kamboçya'yı en kısa sürede akıllarını başlarına getirmek için yeterli iyi niyet ve çabayı göstermek için doğru karışım olabilir.”