Adil geçişe G77 ve Çin desteği COP30'da umutları artırdı

14.11.2025
İstanbul

Brezilya’nın Belem kentinde devam eden COP30 kapsamında düzenlenen toplantıda konuşan uzmanlar G77 ve Çin'in Belem Eylem Mekanizması'na olan desteğinin adil geçiş müzakerelerinde umut olabileceğini belirtti.


Doğaya Kulak Verin.
Ekolojik gündem, sürdürülebilirlik ve çevre mücadeleleri artık cebinizde.
Yeşilhat WhatsApp kanalını takip edin.


Fosil yakıtlara dayalı ekonomiden temiz enerjiye yönelirken dezavantajlı grupların zarar görmemesini ve toplumsal, ekonomik dengeleri korumayı amaçlayan stratejiyi ifade eden adil geçiş, son yıllarda birçok iklim zirvesinin olduğu gibi Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 30. Taraflar Konferansı'nın (COP30) da önemli gündem maddelerinden birini oluşturuyor.

Adil geçiş konusunun küresel olarak kurumsallaştırılması adına COP30'da gündeme getirilen Belem Eylem Mekanizması, gelişmekte olan G77 ülkeleri ve Çin'in desteğini almış durumda.

130 ülkeden 1900’den fazla sivil toplum kuruluşunun bir araya gelerek oluşturduğu Uluslararası İklim Eylem Ağı (Climate Network Action/CAN) tarafından COP30 zirvesinde düzenlenen basın toplantısında da dezavantajlı grupların hakları, adil geçiş ve uyum konuları ele alındı.

Toplantıya, Avustralya merkezli sivil toplum örgütü CommonThreads'in Kurucu Ortağı ve Yöneticisi Larissa Baldwin-Roberts, CAN Siyasi Stratejiler Departmanı Başkanı Jacobo Ocharan, Güney Afrika merkezli sivil toplum kuruluşu ActionAid International'ın İklim Adaleti Programı Lideri Teresa Anderson ve uluslararası insani yardım kuruluşu CARE International'ın Küresel Politika Lideri Marlene Achoki katıldı.

Toplantıda ilk sözü alan Larissa Baldwin-Roberts, Avustralya’daki yerel bir topluluğun mensubu olarak COP30 zirvesinin bulunduğu alanda yerel halklar tarafından yapılan protestoları değerlendirmek istediğini söyledi.

Zirveyi "yerli halklar COP’u" yapmanın yolunun, lokasyondan öte yerel topluluklara, problemlerini anlatacak platformlar oluşturulmasından geçtiğini belirten Baldwin-Roberts, "Bugün, birçok yerel topluluk üyesi, topraklarına yapılan müdahaleleri, sularının özelleştirilmesini ve yasadışı madenciliği protesto ediyor ve 'Sesimizi duyun' diyor." dedi.

"İklim krizi, özünde bir adaletsizlik krizidir"

Jacobo Ocharan ise zirvedeki ana gündemlerinin iklim adaleti olduğunu belirterek, "İklim krizi, özünde bir adaletsizlik krizidir. Bu krize en az katkıda bulunanlar en çok acıyı çekiyor. En çok sorumluluğu taşıyanlar ise emisyon azaltımlarında, iklim finansmanında ve kendi ülkelerinde adil geçişi sağlamada yine eksik kaldılar. Bu nedenle COP zirveleri gibi çok taraflı süreçler, özellikle bu adaletsizlikleri gidermeye odaklanmalı. Verilen taahhütler iklim krizini çözmede yetersiz kalıyor. Belem’e, zengin ülkelerin bu krizi sona erdirmek için taahhütlerinde gösterdiği yetersiz çaba nedeniyle hayal kırıklığıyla geldik." ifadelerini kullandı.

Zirvenin ilk haftasında, gelişmiş ülkelerin iklim finansmanı konusundaki yetersizliği ve politik tıkanıklık nedeniyle yeterli ilerlemenin sağlanamadığı değerlendirmesinde bulunan Ocharan, Belem Eylem Mekanizması'nın ise adil geçiş ve iklim adaleti adına umut ışığı olduğunu söyledi.

Bu mekanizmanın önemli aktörler tarafından sahiplenildiğine işaret eden Ocharan, "Gerçek bir umut var çünkü G77 ve Çin, bu fikir etrafında birleşmiş durumda ve müzakere odalarında bunu destekleyeceklerini şimdiden net bir şekilde ortaya koydular. Ancak zengin ülkeler, adil geçiş için güçlü bir koordinasyon ihtiyacını ve gelişmekte olan ülkelerin gerekli kaynaklara erişimini desteklemeyi reddediyor ve sürecin önüne engeller koyuyor." diye konuştu.

"Gelişmiş ülkeler küçük düzenlemelerle yetiniyor"

Teresa Anderson, dünyanın en zengin isimlerinin harcamalarının Küresel Güney'e sağlanan toplam iklim finansmanının çok ötesinde olduğundan bahsederek iklim krizinin çözülememesinin en önemli nedenlerinden birinin sistematik yetersizlik olduğunu dile getirdi.

İklim eyleminin amacının küresel ısınmaya çözüm bulmak ve insanlara yardım etmek olduğunu söyleyen Anderson, "Adil geçiş, hem iklim krizini çözebileceğimizi hem de insanların yaşamlarını iyileştirebileceğimizi gösteren bir yaklaşım. Bunun yapılması halinde hem iklim krizine müdahale edebilecek hem de insanların hayatını daha iyi hale getirebileceğiz." şeklinde konuştu.

G77 ve Küresel Güney ülkelerinin, iklim eylemlerini parçalı ve düzensiz yürütmek yerine koordineli, denetlenebilir ve destekleyici bir mekanizma talep ettiklerine dikkati çeken Anderson, bu talebin, Belem Eylem Mekanizması çerçevesinde sivil toplum tarafından da desteklendiğini söyledi.

Anderson gelişmiş ülkelerin ise ciddi adımlar atmaktan çekindikleri ve taslak metinlerde yalnızca küçük düzenlemeler ve yüzeysel çözümler önermekle yetindikleri eleştirisinde bulundu.

"İklim finansmanı, uyum süreçlerinin temel meselesi"

Toplantının son konuşmasını yapan Marlene Achoki, iklim finansmanını, uyum süreçlerinin temel meselesi olarak nitelendirdi ve COP30 zirvesinin müzakere odalarında asıl tartışmaların finansman üzerine şekillendiğini anlattı.

Halihazırda COP29’da vadedilen iklim finansmanının ihtiyaçları karşılamada yetersiz kaldığının altını çizen Achoki sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu yıl yenilemeyi planladığımız Glasgow İklim Paktı'nın gerçekten iyi finanse edilmesini sağlamamız gerekiyor. Adaptasyon Açığı Raporu da gösteriyor ki uyum finansmanı açığı giderek büyüyor ve mevcut kaynaklar uyum eylemleri için yeterli değil. Bu nedenle göstergelerin sadece göstermelik olmasını istemiyoruz. En önemlisi, iklim finansmanının kamu kaynaklarından gelmesi ve kolay erişilebilir olması gerekiyor. Özel kaynaklardan gelen finansmanı ya da ülkelerin borç almasını istemiyoruz. İşte bu nedenle müzakereler tıkanmış durumda"

KATEGORİDE ÖNE ÇIKANLAR