Ankara'da yaşayan 67 yaşındaki diyaliz hastası Süleyman Karagöz, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının olumsuz şartlarına rağmen böbrek nakli olarak 13 yıldır girdiği diyalizden kurtuldu.

Yıllarca diyalize giren ve nakil olması gereken Karagöz için beklediği haber İzmir'den geldi. Beyin ölümü gerçekleşen bir hastanın böbreği, başka çaresi kalmayan Süleyman Karagöz'e nakledildi.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesinde böbrek nakli olan Karagöz, operasyon sonrası yaşadığı mutluluğu, AA muhabirine gözyaşları içinde anlattı.

13 yılın ardından artık umudunun kalmadığını ifade eden Karagöz, "Çok yorulmuştum. Hiçbir yerimde bir şey kalmamıştı. Bilmiyorum ki bulunur mu bulunmaz mı, dokular uyar mı uymaz mı? Gece 01.30'da uyumlu böbrek bulunduğu haberi geldi. Sabaha kadar uyuyamadım. Tetkikler yapıldıktan sonra ameliyata girdim." dedi.

İki günde bir diyalize girdiği için hiçbir yere gidemediğini belirten Karagöz, İbni Sina Hastanesinde diyaliz tedavisini sürdürdüğünü söyledi.

Karagöz, koronavirüs salgını sebebiyle kendisini korumaya çalıştığını aktararak, "Kendimi koruduğum kadar bilmiyorum başkaları da korudu mu? Pandemide ben ailemden bile kendimi korudum. Diyalize giriyorsun. Bende takılacak damar yolunu bile bulamıyorlar. Bu şekilde yaşadım. Çocuklarımdan, torunlarımdan bile uzak durdum. Evde yine aynı şekilde uygulayacağım." diye konuştu.

"Pandemi organ bağışını azalttı"

Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Böbrek ve Pankreas Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. Acar Tüzüner de nakil sürecine ilişkin yaptığı açıklamada, salgının organ nakillerini de ciddi boyutta etkilediğini söyledi.

Salgının başından itibaren acil nakiller dışında "elektif" denilen planlı nakilleri de az ve kontrollü yaptıklarını anlatan Tüzüner, "Bir grup hasta var acil nakil olmak üzere. Bu hastamız da bu hastalardan biriydi. 13 seneden beri diyalize giren bir hasta. Sonunda bütün diyaliz yollarını tükettikten sonra tek şansı böbrek nakliydi. Acil böbrek nakli olması gerekiyordu. Bu hastanın şansızlığı canlı donör yok. Organ naklini hastanın yakınlarından ya da kadavra dediğimiz beyin ölümü gerçekleşmiş hastalardan alarak yapıyoruz. Bu hastanın canlı donörü yoktu ve onun için de diyalizdeydi." ifadelerini kullandı.

İzmir'de beyin ölümü gerçekleşen bir hastanın böbreği sayesinde nakil yapılabildiğini dile getiren Tüzüner, "Bu hasta için acil olarak bildirime çıktık. Bundan önce acil çıktığımızda bir, iki hafta içerisinde bize organ teklif edilirdi. Hastamız, bir, iki ay bekledi. Bu da Türkiye'de, pandemiden dolayı organ bağışlarının ne kadar azaldığını gösteriyor. En nihayetinde bulduk, şu anda her şey yolunda gidiyor, hayatı değişti diyebiliriz. " değerlendirmesini yaptı.

"Acil ya da yarı aciller dışında nakilleri dikkatli seçerek yapıyoruz"

Prof. Dr. Tüzüner, yeni tip koronavirüs pandemisinin organ bağışı üzerindeki etkilerini de şöyle anlattı:

"Pandeminin en büyük negatif etkisi bize organ bağışını çok azalttı. Bu dönemde bizim altını çizmemiz gereken noktalardan biri de bu. Tüm dünyada kadavradan yapılan bağışlar neredeyse yok denecek kadar azaldı. Kalp, karaciğer ve acil böbrek bekleyenler şu an büyük bir sıkıntıya girmiş durumdalar. Martta ilk üç ayda hemen hemen acil nakiller hariç hiç nakil yapmadık. Durdurduk. Türkiye'de vakaların nasıl seyredeceği bilinmiyordu. Haziran'dan sonra açtık ama kontrollü gidiyoruz. Pandemi sürecinde özellikle nakil hastaları bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar aldığı için çok elzem olmadığı sürece acil nakiller dışında ya da yarı aciller dışında nakilleri dikkatli seçerek yapıyoruz. Bizim sayılarımız da normal, bir iki sene öncesine göre çok düştü."