Gündem

Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum: 2012'den bugüne 1 milyon 410 bin konutun dönüşümünü sağladık

Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum, "Türkiye'de riskli gördüğümüz, dönüşmesi gereken 6,7 milyon konut var. Yaklaşık 1,5-2 milyonu İstanbul'da. 2012'den bugüne kadar 1 milyon 410 bin konutun dönüşümünü sağladık, bu ciddi bir rakam." dedi.

Zehra Aydın Turapoğlu, Hamdi Çelikbaş, Sefa Şahin  | 17.09.2020 - Güncelleme : 18.09.2020
Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum: 2012'den bugüne 1 milyon 410 bin konutun dönüşümünü sağladık Fotoğraf: Ali Balıkçı/AA

Ankara

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Muş'ta 4,7 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiğini anımsatan Kurum, geçmiş olsun dileklerini iletti.

Elazığ ve Malatya'daki kentsel dönüşüm çalışmaları ve bölgedeki konut inşaatlarının tamamlanma zamanına ilişkin açıklama yapan Kurum, Elazığ'da 24 Ocak'ta meydana gelen depremin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla bütün bakanlıkların hemen bölgeye gittiğini aktardı.

Bakan Kurum, bölgede arama-kurtarma çalışmalarını yürüttüklerini, enkaz kaldırma ve hasar tespit çalışmaları yaptıklarını, her köyde, sokakta, mahallede ekiplerin çalıştığını söyledi.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum, AA Editör Masası'nda

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk oldu. ( Ali Balıkçı - Anadolu Ajansı )

Elazığ ve Malatya'dan 1 ay boyunca çalışmaları yerinde takip ettiklerini anlatan Kurum, yaklaşık 25 bin bağımsız bölümden oluşan bir projeyi gerçekleştirdiklerini ifade etti.

Kentsel dönüşüm proje kapsamında aile kültürünün, sokak dokusunun yeniden yaşatılacağı konutların inşa edildiğini belirten Kurum, şunları söyledi:

"Vatandaşlarımıza bir yıl içerisinde etaplar halinde konutlarımızı bitirip teslim edeceğimizi ifade etmiştik. İlk konutlarımızı Sürsürü'de bitirdik. Burada 15 vatandaşımız hayatını kaybetmişti. Konutlarımızın teslimlerini gerçekleştireceğiz. Bizmişen'de, Malatya Pütürge'de, Doğanyol'da çalışmalarımız hızlı bir şekilde yürümektedir. Bu yıl sonuna kadar 8 bini Elazığ'da, 2 bini Malatya'da olmak üzere 10 bin konutumuzu bitirip vatandaşlarımıza teslim edeceğiz. Kalan 15 bin konutumuzu da önümüzdeki yılın haziran ayına kadar etaplar halinde teslim edeceğiz. Vatandaşlarımıza sağlam, yöresel mimariye uygun, yeşil alanları olan, sosyal donatıları olan, konutlarımızı teslim edeceğiz." 

"Elazığ ve Malatya'daki kardeşlerimizin yaralarını saracağız"

Bölgede inşa edilen konutlara ilişkin son fotoğrafları da gösteren Kurum, şöyle devam etti:

"İhalelerimizi tamamladık. Altyapı sorunlarımız yok. Bütün altyapılara ilişkin projelerimiz, imalatlarımız tamamlandı. Şimdi de üstyapıyı tamamlayıp söz verdiğimiz şekliyle Elazığ ve Malatya'daki kardeşlerimizin yaralarını sarmış olacağız. Deprem bölgesinde yaşıyoruz, sürekli depremlerle iç içeyiz. Depremlerle birlikte yaşamayı öğrenmek zorundayız. Yaptığımız işlerle, hazırladığımız yeni yönetmeliklerle, hazırladığımız projelerle illerimizi hazırlıklı hale getiriyoruz. Ülkemizi depreme hazırlıklı hale getirecek çalışmalarımızı, ülkemizin her yerinde sürdürüyoruz. Elazığ ve Malatya'da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte, milletvekillerimiz, belediye başkanlarımızla birlikte sahada dokunmadığımız vatandaşımız olmadı. Hepsinin sorunlarını tek tek çözmek için çalışmalar yaptık. Şimdi de meyvelerini alıyoruz. Enkaz altında yakınları yitirmiş vatandaşlarımızın bir nebze de mutlu olduğunu görmek, dökülen gözyaşlarının sevince döndüğünü görmek bizleri çok mutlu ediyor."

"Elazığ ve Malatya'da 9 milyar liralık yatırım"

"Deprem bölgesinde karşılaşılan en genel problem neydi?" sorusu üzerine Kurum, şu bilgileri verdi:

"Binaların yapı ömürleri tamamlamış, yeterli mühendislik hizmeti almamış, zemin etütlerinin çok iyi yapılmamış olduğunu gördük. Bu noktada bir kısmı kaçak, bir kısmı ruhsata uymayan, projesine uymayan yapıları gördük. Sürsürü mahallesinde hem zemin iyileştirmesi yaptık hem de bodrum kat yaparak zeminin daha geniş bir alana yayılmasını sağladık. Bu çerçevede zemini emniyete alarak inşatlarımızı yaptık. Yoğunluğu kısmen azalttık. Önceki konut sayısından daha az yaparak, daha sağlam az katlı ve Elazığ, Malatya mimarisine uygun inşaatlarımızı gerçekleştirdik. Elazığ ve Malatya'da 9 milyar lirayı bulan bir yatırım gerçekleştiriyoruz. Bu yatırım Türkiye tarihinde de bir ilktir. Tek seferde Toplu Konut İdaresi Başkanlığımızın da 25 bin bağımsız bölümü bir yıl içerisinde tamamlayıp bitireceği bir süreci yürütüyoruz. Hem Türkiye'ye hem de dünyaya örnek olacak bir dönüşüm projesi olacak. Elazığ ve Malatya bugünden daha güzel olacaktır. Millet bahçeleriyle, sosyal donatılarıyla, yeni sağlam okulları, camileri, yürüyüş alanlarıyla daha yaşanabilir bir şehir olacaktır."

Giresun'da yaşanan sel felaketinin hemen ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla ilgili 5 bakanın bölgeye ulaştığını ve vatandaşların yaralarını sarmak için çalışmalara başladığını belirten kurum, bir yandan arama-kurtarma çalışmaları yürütülürken, diğer yandan da hasar tespit çalışmalarının gerçekleştirildiğini aktardı.

Kısa sürede hafriyat çalışmalarına başlanıldığını ve İller Bankası Genel Müdürlüğü kanalıyla içme suyu, kanalizasyon ve yağmur suyu hasarlarının giderildiğini ifade eden Kurum, "Belediyelerimize de yaklaşık 37 milyon lira acil ödenek sağladık." dedi. 

Bu süreçte yapılması gereken projeleri planladıklarını ve hızlı bir şekilde altyapıya ilişkin süreçleri yönettiklerini aktaran ve Giresun'un Dereli ilçesindeki çalışmalara ilişkin bilgiler veren Kurum, "Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüz, Tarım ve Orman Bakanlığımız ile birlikte ortak çalışmamız suretiyle dere taşkın kotunu, kret kotunu belirledik. Bu taşkın kotu üzerinde kalan ne kadar bina varsa yaklaşık 100'ün üzerinde binanın yıkımını gerçekleştirdik." diye konuştu.

"Yeni Dereli'nin inşasına başlayıp 7-8 ayda tamamlayacağız"

Dereli ilçesi için taşkın riskini ortadan kaldıracak yeni bir yerleşim planı hazırladıklarını ve "Yeni Dereli" adını verdikleri bölgede çalışmalara başladıklarını anlatan Kurum, şunları kaydetti: 

"Yeni Dereli'nin inşaasına inşallah en kısa zamanda başlayıp önümüzdeki yılın 6'ncı ayına kadar da teslim edeceğiz. Yani 7-8 aylık bir zamanda Yeni Dereli'nin inşallah inşasını yapıp vatandaşlarımıza teslim etmiş olacağız. Binalarımız dere üzerindeydi, bu binaları geriye çekmek suretiyle alışverişin canlandığı, yeşil alanların oluştuğu, üzerinde vatandaşımızın vakit geçirebileceği alanların olduğu örnek bir projeyi hayata geçiriyoruz. Bu çerçevede çalışmalarımıza başladık. 

Tabii üç alanda çalışıyoruz. Bu 25 bin metrekarelik ilk alanımız, şehir merkezindeki alan. Şehir merkezini yeniliyoruz. Yeni projemiz inşallah bu 25 bin metrekarelik şehrin merkezindeki alan. Burada belediye binamızın olduğu, konutlarımızın olduğu, ticari ünitelerin arkada yoğun bir şekilde faaliyet gösterebileceği, yine arkada kamu alanlarımızın emniyetimizin, kaymakamlığımızın, öğretmenevimizin, bunların tamamını yeniliyoruz. Hepsini buradan çıkarıyoruz ve daha sağlam, daha güvenli alanlara inşasını gerçekleştiriyoruz. Yaklaşık 25 bin metrekarede regülasyon alanlarıyla, gezinti alanlarıyla örnek bir proje olacak. Bu bizim iklim değişikliği ile ilgili aslında attığımız çok önemli bir adımdır. Yani Karadeniz Bölgesi'nde bilhassa Doğu Karadeniz Bölgesi'nde iklim değişikliğinin etkilerini aza indirmek adına bu bölgede yaptığımız çalışmalardır."

10 bin bina risk altında

Bakanlığa bağlı Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğünün simülasyon olarak derelerdeki taşkınları hesap ettiğini ve dereler üzerindeki riskli binaların tespitlerinin yapıldığını belirten Kurum, "yaklaşık 10 bin binanın risk altında olduğuna" dikkati çekti.

Bakan Kurum, Trabzon, Rize, Giresun, Artvin ve Doğu Karadeniz'in tamamında bu çalışmaları tamamladıklarını ve rezerv konutlar üreterek vatandaşlara çağrıda bulunduklarını ifade ederek, "Diyoruz ki vatandaşımıza; 'Sizin binanınız taşkın riski altında, dere güzergahı üzerinde, olası herhangi bir selde risk altında. Dolayısıyla sizi sağlam, güvenli alanlara taşımak zorundayız'. Yani çaresiz bırakmıyoruz. Vatandaşımıza, 'Ne halin varsa gör, ne yapacaksan yap ama buradan çık' diyemeyiz. Dolayısıyla onlarla birlikte, onların rızasını alarak bu süreci yönetmeye çalışıyoruz." diye konuştu.

Giresun'un genelinde toplamda 612 konut yaptıklarını, 436 milyon liralık yatırım başlattıklarını aktaran Kurum, "diğer bakanlıklarla birlikte Giresun'da, Dereli'de, Doğankent'te toplam 2 milyar lirayı bulacak yatırım yaptıklarının" altını çizdi.

Dereli ve Doğankent'te inşa edilecek projeleri 2021 Haziran'da bitirmeyi planladıklarını vurgulayan Kurum, bölgedeki esnaf için çelik konteyner ve çelik konstrüksiyondan prefabrik yapılarla geçici dükkanlar inşa etmeye başladıklarını ve yaklaşık 20 tanesinin tamamlandığını söyledi.

"250 köy konutu inşa edilecek"

Selde bölgedeki çok sayıda köyün de büyük hasar gördüğünü hatırlatan Bakan Kurum, köylerde yaşayan vatandaşlar için de 250 köy konutu inşa edecekleri bilgisini verdi. Altında ahırı olan, üstünde yöresel mimariye uygun şekilde brüt 91,5 net 76 metrekare olan evlerin ihalesinin de yarın yapılacağını belirtti.

Bu projenin köylere dönüşü ve kırsal kalkınmayı sağlayacağını anlatan Kurum, gelen taleplerin TOKİ üzerinden alınacağını bildirdi.

Hem Elazığ'da hem de Malatya'da şu an yapılan inşaatlar olduğunu hatırlatan Kurum, söz konusu konutların maliyetinin, 250 ila 350 bin liraya arasında değiştiğini, ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın takdirleri ile bir indirim söz konusu olacağını müjdeledi. 

Hem altyapı bedellerinin alınmayacağını hem de üstyapıya ilişkin Cumhurbaşkanının takdir ettiği, vatandaşların ödeyebileceği şartlarda bir ödemeye yönelik çalışma yapıldığını aktaran Kurum, "İnşallah Sayın Cumhurbaşkanımız, yakın zamanda açıklayacaktır." dedi.

Doğankent'te de 26 bin metrekarelik bir alanda dönüşüm projesi başlattıklarını belirten Kurum, konutlardan ticari ünitelere kadar "Yeni Doğankent"in inşa edileceğini belirterek, "Geçmişte Elazığ'da, Malatya'da, Van'da, Bingöl'de ne yaptıysak, 83 milyon vatandaşımızdan kimseyi ayırt etmeksizin, her mahalleye, her köye ulaşmak suretiyle onlara yardım elini uzatmaya ve yaralarını sarmaya gayret gösteriyoruz." dedi.

                    

İklim değişikliği eylem planları hazırlıklarının hangi aşamada olduğuna yönelik soru üzerine Kurum, uluslararası gündemdeki en önemli sorunun iklim değişikliği ve iklim değişikliğiyle mücadele olduğunu vurguladı.

Kurum, dün G-20 Çevre Bakanları Toplantısı'na iştirak ettiklerini hatırlatarak, iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında her ülkenin kendi eylem planlarını hazırladığını ve bu planlar çerçevesinde uygulamaları hayata geçirdiklerini aktardı.

Türkiye'nin 7 bölgesine ilişkin hazırlanan eylem planının uygulanmaya başlandığını anımsatan Kurum, "Bu çerçevede Karadeniz'de az önce de anlattığım gibi çalışmalarımız yoğun bir şekilde sürmektedir. Tabii Polatlı'da yaşanan kum fırtınası bilhassa insan sağlığını da etkileyecek, çocuklarımızı, gençlerimizi, bu noktada dışarıda kalan vatandaşlarımızı da etkileyecek, kurak bölgelere ilişkin Türkiye'de ender görülen bir hortum olayı." diye konuştu.

"İklim değişikliğiyle mücadele planını büyükşehirleri dikkate alarak genişlettik"

Kurum, bu çerçevede eylem planlarının çerçevesini 30 büyükşehir belediyesini de dikkate alarak genişlettiklerini ifade ederek, Bakanlık olarak eylem planlarına hem hibe desteği hem de proje desteği vermeye çalıştıklarını kaydetti.

İklim değişikliğine ve yaşanan doğa olaylarına değinen Kurum, şunları söyledi:

"Tabii bu tür ülkemizde daha önce görmediğimiz olaylarla karşılacağız. Yoğun yağışlar, seller, heyelanlar daha da sık görülmeye başlayacak. Çünkü tüm dünya böyle. Hava sıcaklığı artıyor, deniz suyu seviyesi yine bu noktada buzulların erimesi sebebiyle yükseliyor. Şu an bunlarla mücadele etmek durumundayız ve topyekün mücadele etmek durumundayız."

"Korunan alan büyüklüğümüzü yüzde 9'dan yüzde 17'ye çekeceğiz"

İklim değişikliğinin etkileriyle mücadele kapsamında yeşil alanların artırılmasına yönelik çalışmalar ve ekolojik koridorlar ile millet bahçesi projelerine yönelik soru üzerine ise Kurum, iklim değişikliği etkilerinin en aza indirilmesi adına çok önemli çalışmalar yürütüldüğünü aktardı. Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Öncelikli olarak ülkemizin kuzeyiyle güneyini, doğusuyla batısını birbirine bağlayacak 4 ana ekolojik koridor oluşturuyoruz. Bu ekolojik koridorları da 22 yan koridorlarla birbirine bağlıyoruz. Tabii şehirlerin içine girdiğinde bu koridorların uzantıları işte millet bahçelerimiz, parklarımız, yeşil alanlarımız, derelerimiz... Şehrin nefes aldığı 2 alan var, biri yeşil alanlarımız, diğeri de denizlerimiz, göllerimiz, akarsularımız. Dolayısıyla bu iki alanı koruyacak, arttıracak çalışmalar yürütüyoruz. OECD verilerine göre korunan alan büyüklüğümüzü yüzde 9'dan yüzde 17'ye çekecek çalışmalar yürütüyoruz.

81 ilde 81 milyon metrekare millet bahçesi projemiz vardı. Bu kapsamda yaklaşık 50 milyon metrekarelik alanı projelendirdik ve 266 tane millet bahçesini hemen hemen her ilimizde olacak şekliyle artık ilçelerimizde dahi millet bahçesi projelerimiz var. 21 ilde 34 millet bahçesinin de açılışını gerçekleştirdik. Açılışa hazır 8 millet bahçemiz daha var. İhalelerini yaptıklarımız, projeleri devam eden yaklaşık 7 milyar lira tutarında şu an devam eden millet bahçesi projelerimiz var. Bakıyorsunuz bu alanlar sadece millet bahçesi, ekolojik koridor olarak değil, depremde toplanma alanları olarak da işlev görüyor."

"Olası depremlerde millet bahçeleri toplanma alanı olacak"

Elazığ depreminin ardından şehir içindeki güvenli alanlarda çadır kurarak vatandaşlara geçici barınma hizmeti verildiğini hatırlatan Kurum, dolayısıyla Ankara'da, İstanbul'daki olası depremlerde millet bahçelerinin çok ciddi toplanma alanı olacağını kaydetti.

Kurum, bu durumda hızlı bir şekilde vatandaşların yaralarının sarılabileceğinin altını çizerek, "Tabii sadece ekolojik koridorlar değil, bu koridorlar dışında da yapılması gereken tüm çevre faaliyetlerini yerel yönetimlerimizle birlikte yoğun bir şekilde yürütüyoruz. Yani hem atıklarımızı hem kanalizasyonumuzu, yağmur suyumuzu, kesitlerimizi, menfezlerimizi hem ilgili bakanlıklarımız hem de biz yürütmeye gayret gösteriyoruz." açıklamasında bulundu.

"Parsel bazında imar planı değişikliği tamamen kaldırılmış durumda"

İmar planı değişikliğindeki değer artış payı düzenlemesine de değinen Kurum, "Gönül Belediyeciliği" kapsamında adalet ve hakkaniyet çerçevesinde şehirlerin içinde parsel bazında imar plan değişikliğini tamamen kaldırdıklarını anımsattı. 

Kurum, "Artık hiçbir adada parsel olarak gidip öbür binalar 5-6 katlıyken herhangi bir parsel 15-20 kat olamayacak. Parsel bazında imar plan değişikliği tamamen kaldırılmış durumda. Yüksekliği serbest olan yerleri tamamen çevre teşekkülü, çevredeki binaların yüksekliği neyse bu yükseklikler çerçevesinde belediyeler indirmek zorunda. Bu da çok önemli bir düzenlemedir. Ada bazında plan değişikliği yapılabilir. Yan parsel neyse sizinki de aynısı olacak. Ada bazında bu bölgenin genişlemesi, düzenlenmesi lazım. Yerel yönetimlerle birlikte bu çalışmalar yapılabilir." değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Kurum, değer artışının kamuya aktarılması sürecine ilişkinse şu bilgileri verdi:

"Büyükşehir belediyeleri olan yerlerde yüzde 25'i büyükşehir belediyesine, yüzde 25'i ilçe belediyesine, yüzde 25'i Bakanlığın kentsel dönüşüm hesabına, yüzde 25'i de Hazine'ye olmak suretiyle bir düzenleme söz konusu. Büyükşehir olmayan yerlerde ise yüzde 40 ilçe belediyesine, yine yüzde 30 Bakanlığımızın dönüşüm hesabına, yüzde 30 Hazine'ye olacak şeklinde bir düzenleme yaptık. Bu sayede şehirlerimizi daha planlı, daha silüeti düzgün, etrafa zarar vermeyen, komşusuna, yandaki parsele zarar vermeyen bir şekliyle yönetmiş olacağız. Çok önemli bir düzenlemedir. İnşallah ülkemize hayırlı olsun.

Bu konuda yönetmelik yayımlandı. Fiilen artık bundan sonra parsel bazında hiçbir şekilde imar plan değişikliği yapılamaz. Tabii kentsel dönüşüm projelerini bunun dışında tutuyoruz. Yani dönüşüm yapılabilmesi amacıyla yine kamu, kamu yatırımları bunların dışında. Yani sonuçta bir planlama yaparken nüfusu, yoğunluğu dikkate alarak planlama yapıyorsunuz. Dolayısıyla altyapıların imkan verdiği yerlerde artık değişiklik yapılabilecek. Yani önüne gelen kendisi gidip işte AVM yapayım, otel yapayım, şehirdeki trafik sorununu, problemini artırayım şekliyle bir düzenleme yapamayacak. Bunu tamamen ortadan kaldırıyoruz. Dolayısıyla genel anlamda, genel ölçekte bakabileceğimiz, alt yapısı, sosyal donatısı olan bir süreci inşallah hayata geçirmiş oluyoruz."

İklim değişikliği ve etkileriyle mücadelede Türkiye'nin diğer ülkelere göre nerede olduğuna ilişkin soruya karşılık Kurum, Paris Anlaşması çerçevesinde hem gelişmekte olan hem de gelişmiş ülkelerin belli taahhütleri olduğuna işaret etti.

Kurum, hem sera gazı emisyonunu azaltmak hem de geleceğe yönelik ülke çapında yapılması gereken projelere ilişkin her sene bir gündem maddesi belirlendiğini belirterek, "Bu gündem maddeleri çerçevesinde ülkeler gerekli tedbirleri, gerekli projeleri yaparak süreci yönetmeye gayret gösteriyor. Ülke olarak bana göre diğer ülkelerin çok çok önündeyiz." dedi.

Yoksul vatandaşların yaşam kalitesini artırmak amacıyla önemli kentsel dönüşüm projeleri yürüttüklerine dikkati çeken Kurum, "Dünyanın hiçbir yerinde yoktur ki 1 milyon sosyal konutu 18-19 yılda yapın ve vatandaşınıza teslim edin. O sağlam güvenli konutlarda, sosyal altyapısı, yeşil alanı olan konutlarda otursun." değerlendirmesinde bulundu.

Kurum, kentsel dönüşüm projeleriyle ciddi dönüşüm sağlandığına dikkati çekerek, "Yeşil alanlarımızın sayısını artırıyoruz. Sıfır Atık Projemiz var. Deniz, göl ve nehirlerimizi koruyoruz. Bu kapsamda Emine Erdoğan Hanımefendi himayelerinde yürüttüğümüz ve 2023'e kadar zorunlu hale getirdiğimiz, atıklarımızı kaynağında ayrıştırdığımız, geri dönüştürdüğümüz adımları atıyoruz. Şu an geri dönüşüm oranımız yüzde 13'lerde, bunu yüzde 35'e getirecek adımları atıyoruz." diye konuştu.

"Depozito sistemi 2021'de hayata geçecek"

Plastik poşetlerin ücretli hale getirildiğini, çevreyi kirleten bazı ürünler için geri kazanım katılım payı (GEKAP) uygulamasına başlandığını hatırlatan Kurum, şöyle devam etti:

"Depozito sistemi getireceğiz ve 2021'de hayata geçecek. Tüm üreticilerde, bu noktada depozito sistemini zorunlu hale getireceğiz. Eskiden olduğu gibi süt şişesi, su şişesini iade edenler hiçbir para ödemeyecek ama iade etmeyenler, o şişenin bedelini, benim toplayacağım, toplamak zorunda olduğum bedeli vermek zorundalar. Dolayısıyla o bedeli alıp geri dönüşüme tabi tutacak toplama sistemini, depozito sistemini Bakanlık olarak kuruyor olacağız. Bu çerçevedeki çalışmalarımız hızlı şekilde yürümektedir."

Kurum, ithalatı engelleyecek, yerli üretimi artıracak ve toplama sistemini teşvik edecek üretimde yüzde 50 yerli malzeme kullanma zorunluluğunu getirdiklerini belirterek, "Cam, metal, kağıt, karton üretiminde yurt içinde yeterli miktarda malzeme toplanmadığı için yurt dışından kağıt ambalaj getirmek suretiyle ham madde olarak kullanıyorduk. Buna yüzde 50 sınırlama getirdik, 'yüzde 50'sini Türkiye'den almak zorundasınız' dedik. Kademe kademe bu oranları artıracağız. 2023'e geldiğimizde yüzde 35-40 toplamalara geldiğimizde tamamını yerli, tükettiğimiz malzemeden yeniden üretime göndereceğimiz bir sürece dahil olacağız." ifadelerini kullandı.

Paris Anlaşması çerçevesinde Türkiye'nin "gelişmiş ülkeler" kategorisine alınarak, maliyetlerinin artırılmaya çalışıldığının hatırlatılması üzerine Kurum, "Paris Anlaşması gereği bizi Türkiye olarak 'gelişmiş ülke' kategorisinde görmek istiyorlar. Biz gelişmekte olan bir ülke olduğumuzu, dolayısıyla bizim taahhütlerimiz ile gelişmiş ülkelerin taahhütlerinin ayrı olması gerektiğini ifade ediyoruz. Bu noktada ısrarlı ve kararlı duruşumuzu devam ettiriyoruz. Haklı mücadelemizde 'gelişmekte olan ülkeler' kategorisine girmek suretiyle toplanan fonlardan da faydalanarak ülkemizdeki gerekli altyapıyı ve yatırımı yapacak süreci işletiyor olacağız." değerlendirmesinde bulundu.

Kentsel dönüşüm çalışmaları

Bakan Kurum, Türkiye genelinde yürütülen kentsel dönüşüm çalışmalarında ve tarihi kent meydanlarını gün yüzüne çıkaracak projelerde son durumun sorulması üzerine, Türkiye'de birçok deprem yaşandığına işaret ederek, şehirlerin depreme hazırlıklı hale getirilmesinin zorunlu olduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2012'de İstanbul'da kentsel dönüşüm seferberliğini başlattığını anımsatan Kurum, "Başlatılan seferberlikle bugüne kadar 1 milyon 410 bin konutun dönüşümünü sağladık. Bu 2012 yılından bugüne çok ciddi bir rakam. Türkiye'de toplam riskli gördüğümüz, dönüşmesi gereken, öncelikli dediğimiz 6,7 milyon konut var. Bunun yaklaşık 1,5-2 milyonu da İstanbul'da." dedi.

Kurum, bu çerçevede hedefler belirlediklerini dile getirerek, şöyle konuştu:

"Tüm Türkiye'de 1,5 milyon acil dönüşmesi gereken konut belirledik. Bunun 300 bini İstanbul'da, kalanı diğer illerde olmak suretiyle bir proje ortaya koyduk. Hedefimiz her yıl 300 bin konut olmak üzere 5 yılda bu dönüşümü sağlayacak projeleri adımları atmak. Bu çerçevede Toplu Konut İdaresi Başkanlığımız bugüne kadar 160 bin konutun dönüşümünü sağladı. İstanbul'da fiilen devam eden, kentimizin birçok ilçesinde dönüşüm projemizi görürsünüz. Örnek dönüşümler yapmak istiyoruz. Bitirdiğimizde mahalleye uyan, sosyal dokuya uyan, yine komşuluk ilişkilerinin yaşatıldığı örnek projeler yapmak istiyoruz. Bu çerçevede, 30 bin konutluk projemiz İstanbul'da fiilen devam etmekte. Başladığımız projeyi 1-1,5 yıl içinde tamamlıyoruz."

"Şehrin içinde kalmış sanayi alanlarını şehrin dışına çıkarıyoruz"

Riskli görülen alanlardaki dönüşümlerin yanı sıra sanayi dönüşümleri de gerçekleştirdiklerini ifade eden Kurum, "Şehrin içinde kalmış, köhneleşmiş sanayi alanlarını şehrin dışına çıkarıyoruz. 10 bin bağımsız bölümden oluşan sanayi sitesi inşası şu an fiilen devam ediyor." bilgisini paylaştı.

Kurum, ülke genelinde tarihi kent meydanlarını gün yüzüne çıkaracak dönüşümlerin yapıldığını işaret ederek, farklı illerde tarihi dokuya uygun, yöresel mimariyi yansıtan, güvenli projelerin hayata geçirildiğini anlattı.

"2023'e geldiğimizde çok farklı bir Ankara'yı inşa etmiş olacağız"

Ankara'da Cumhuriyet döneminin ilk toplu konut projelerinden biri olan 112 bin metrekarelik alandaki Saraçoğlu Mahallesi'nin dönüşümünün yapılacağını belirten Kurum, şu bilgileri paylaştı:

"Buradaki tesirli tüm yapıları, ağaçları koruyoruz, restorasyonlarını yapıyoruz ve Ankara'ya, hemşehrilerimize 100 bin metrekarelik, 7 gün 24 saat yaşayacak, Ankara'ya gelen herkesin uğrayacağı, içinde göletlerinin, dinlenme alanlarının, restoranların, kütüphanelerin olduğu çok önemli bir projeyi hayata geçiriyoruz. Bunun ihalesini de yaptık. Hızlı bir şekilde, kısa zamanda bitirerek 2023'e geldiğimizde çok farklı bir Ankara'yı inşallah inşa etmiş olacağız. 210 tescilli anıt ağacımızın, tescilli yapılarımızın bulunduğu tüm alanı korumak ve restorasyonunu yapmak üzere bu projeyi yapacağız. Nasıl İstanbul'da akaretler varsa Ankara'nın da akaretleri Saraçoğlu Mahallesi olacak."

Bakan Kurum, Ankara'da Hergelen Meydanı'nın inşasına başlanacağını bildirerek, "Atatürk Kültür Merkezi'ndeki Millet Bahçemiz bu yıl sonunda bitmiş olacak. Gölbaşı etrafındaki çevre düzenlememiz, Millet Bahçemiz, İmrahor Vadisi'nde ihalesini yaptığımız bahçemiz yine yıl sonunda tamamlanacak. Ankara'nın göbeğinde Cebeci Stadyumu'nu da yıkıyoruz, oraya da Millet Bahçesi yapıyoruz." diye konuştu.

Tüm illerde buna benzer projelerin yapıldığını vurgulayan Kurum, gösterdiği fotoğraflar üzerinden projelere ilişkin bilgi verdi.

Bursa'da 212 tarihi eseri gün yüzüne çıkaracaklarını ve şehre 12 bin metrekarelik meydan kazandıracaklarını ifade eden Kurum, bunun herkesin gidip göreceği, esnafı, vatandaşı mutlu eden bir proje olacağını söyledi.

Kamulaştırma sürecini başlattıklarını da aktaran Kurum, şunları kaydetti:

"100 milyon lira üzerinde bir kamulaştırma söz konusu. Buna ilişkin projeyi Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığımız ile yürütüyoruz. Yüzde 50'sini Bakanlığımız hibe vermek suretiyle, kalanını da yine İller Bankası Genel Müdürlüğümüz kanalıyla kredibilitesini, kredisini sağlayarak bu süreci yöneteceğiz. Burayı da 2023'e inşallah hazırlanmış, açılmış, 12 bin metrekare meydanıyla yeni, yeşil bir Bursa'yı inşa edeceğiz. Yine Çekirge'de yaklaşık 30 yılı aşkın bir süredir bekleyen, hiçbir inşa faaliyetinin yapılmadığı bu binamızı Cumhurbaşkanımızın talimatıyla kaldırıyoruz. Bu 'Çekirge Teras Projesi' dediğimiz, tamamen yeşil Bursa'yı daha da yeşillendirecek bir proje. Merkezi bir kütüphane, içinde yürüyüş alanlarının, dinlenme alanlarının olduğu, Bursa'yı Çekirge'den seyredeceğiniz bir projeyi hayata geçiriyoruz."

Kurum, ayrıca Konya, Erzurum, Afyonkarahisar, Yozgat, Niğde, Kastamonu dahil hemen hemen her ilde tarihi değerleri ortaya çıkaracak projeler yürüteceklerini de vurguladı.

Türkiye'deki yaklaşık 5 milyon LPG'li araç sahibinin alışveriş merkezleri (AVM) otoparklarına girmesiyle ilgili bir düzenleme çıkmasının beklendiği belirtilerek bununla ilgili son durumun ne olduğunun sorulması üzerine Kurum, Sanayi ve Teknoloji, İçişleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanlıklarıyla yürütülen çalışma sonucunda Otopark Yönetmeliği'nde bir düzenleme yapılacağını, bunun da 10-15 gün sonra hayata geçirileceğini söyledi.

Kurum, Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından belirtilen şartlarda muayeneleri yapılan LPG'li araçların TSE'nin belirlediği şartlardaki otoparklara alınacağını belirterek, "AVM'ler, iş yerleri, gidecekler, otoparkları için Türk Standartları Enstitüsünden 'Otoparkım Türk Standartları Enstitüsüne göre LPG'li araçların girmesine uygundur' belgesi almak suretiyle LPG'li araçlarımız kontrollü bir şekilde otoparklara alınabilecekler." diye konuştu. 

Hem LPG'li araçların hem de otoparkların belli bir standartta olacağına işaret eden Kurum, "LPG'li araçlar, muayenelerini yapacaklar, muayeneleri yapılmış araçlar, TSE tarafından etüt edilmiş, bakılmış, mevzuata, standarda, yönetmeliğe uygun otoparklara girebilecekler." dedi. 

Kurum, bununla ilgili bir etiketlemenin veya bir işaretin olup olmadığı sorusuna şu yanıtı verdi:

"Buna ilişkin tabii Türk Standartları Enstitümüz, AVM'lerden gelen talep doğrultusunda tüm işletmelere bakacaklar ve bu şartları sağlayan AVM'leri, ofisleri, iş yerlerini biz ilan edeceğiz ki orada da AVM'lerin, otoparkların girişinde 'LPG'li araçların girmesine uygundur' şekliyle belgelendirilecek. Geldiğinde muayenesine yapılmış araçlara ilişkin süreçleri de iş yerleri yönetecek." 

"Tarihi bir rekor gerçekleşti"

Kamu bankalarının yaz başında konut kredisi konusunda bir adım attığının ve bunun sonucunda ciddi bir konut satışının gerçekleştiğinin hatırlatılması ve bunun piyasayı nasıl etkilediğinin sorulması üzerine Kurum, inşaat sektörünün 250 sektör olarak kabul edildiği ancak yan sektörleriyle 450 sektörü tetikleyen, besleyen, ekonomi açısından da 'lokomotif' denilen bir sektör olduğunu söyledi.

Kurum, Hazine ve Maliye Bakanlığının katkılarıyla haziranda sektöre ciddi bir ivme kazandırıldığını, oranların 0,64 seviyelerine çekilmesi suretiyle inşaat sektörü ve diğer alt sektörlerin de canlandırıldığını, böylece tarihin rekorlarının kırıldığını belirtti. Bunların salgın döneminde yapıldığına dikkati çeken Kurum, şöyle devam etti:

"Sosyal konuta olan talep, yine konut kredilerinin düşmesiyle haziran ayında geçtiğimiz yıl haziran ayına göre yüzde 210 artış, 190 bin satış. Temmuz'da yüzde 125 artış, 230 bin satış, ağustosta bir önceki yıla göre yüzde 55 artış olarak, 170 bin satışın olduğu, kredilendirildiği, kredi verildiği ve vatandaşımızın ev sahibi olduğu bir süreç. Tarihi bir rekor gerçekleşti. İnşallah sektörlerimiz artık yeni projeleri konuşmaya başladı. Yapacağımız yeni yatırımları ve tüm 450 sektörü, giyiminden, beyaz eşyasına, halıcısına, mobilyacısına kadar tüm sektörleri canlandıracak bir sürece başlamış olduk. İnşallah bu kampanyaları hem Toplu Konut İdaresi Başkanlığımız ile Emlak Konut ile hem de diğer sektörlerimizle artırarak çalışmalarımızı yürüteceğiz. Bu noktada Hazine ve Maliye Bakanlığımız ile de ortak yürüttüğümüz projeler var. İnşallah bunların sayısını artırmak suretiyle... Sayın Cumhurbaşkanımız bize, 'Bu ülkede evi olmayan alt gelir grubu vatandaşım kalmayana dek sosyal konut çalışmasının yürütülmesi' talimatı verdiler. Biz de bu çerçevede çalışmalarımızı yürütüyoruz."

"1 milyonuncu konuta çok az kaldı"

Bakan Kurum, 50 bin ve 100 bin sosyal konut projelerinin vatandaşlardan rağbet gördüğü belirtilerek gelecek dönemde yeni sosyal konut projelerinin hayata geçirilmesinin gündemde olup olmadığının sorulmasına, bu projelerin devam edeceği karşılığını verdi. Kurum, 1 milyonuncu konuta çok az kaldığına dikkati çekerek şunları kaydetti:

"50 bin ve 100 bin sosyal konutu Cumhurbaşkanımız biliyorsunuz açıklamıştı. Bu çerçevede tamamının inşa faaliyeti devam ediyor. Yine 100 bine ilişkin tüm projelendirme süreci tamamlandı. Fiilen 30 binin üzerinde konutumuz başladı. Öbür konutlarımız da etaplar halinde çıkacaklar. Dolayısıyla bizim 1 milyon rakamına inşallah yıl sonu gelmeden ulaşacağımızı düşünüyoruz. 1 milyonuncu konutun anahtarını da Sayın Cumhurbaşkanımız vatandaşımıza teslim edecekler."

"Kaçak yapıyla mücadelede kararlıyız"

Özellikle kıyılar, koylar, yaylalar olmak üzere Türkiye'nin her yerinde her gün bir kaçak yapının yıkıldığına şahit olunduğu ifade edilerek, yapı sorunuyla etkin mücadele edilip edilmediği ve sahadaki durumun nasıl olduğunun sorulması üzerine Kurum, şöyle dedi:

"Kaçak yapıyla mücadelede kararlıyız. Hem yerel yönetimlerimizle bu süreci yürütüyoruz, 3 bini aşkın denetim elemanımız sahada fiilen kaçak yapı tespiti yapmaktadır. Özel çevre koruma bölgelerinde 2020 itibarıyla yaklaşık 6 bin 700 kaçak yapı tespiti yaptık. Bir taraftan tespitlerimizi yapıyoruz bir taraftan da yıkım süreçlerini yürütüyoruz. Ayder'imizde, Uzungöl'ümüzde, Bodrum'umuzda, Muğla'mızda, Antalya'mızda, nerede bizim korumamız gereken alan varsa bu alanlarda tespitlerimizi, valilerimiz, belediye başkanlarımızla yapmak suretiyle bu kaçak yapıların yıkımını gerçekleştiriyoruz."

Kurum, köyleri, yaylaları korumak zorunda olduklarını ve bu konuda kararlılıklarını vurgulayarak, vatandaşa "imara uygun bir yapılaşma sürecini birlikte yürütelim." çağrısı yaptı. Bakanlık olarak, bütün il müdürleriyle vatandaşın emrinde olduklarını dile getiren Kurum, tüm illerde yöresel mimariye uygun, o bölgeye ilişkin projelerin mevcut olduğunu, bedelsiz olarak bu projeleri kendilerine verebileceklerini, böylece hem yapılan projenin yöresel dokuya hem de imara uygun olacağını ifade etti. 

Bakan Kurum, şunları ifade etti:

"Yapmış olduğumuz düzenlemelerle köy yerleşim alanları dahil yapılaşmanın nasıl yapılacağını bir düzen altına koyduk ve bu çerçevede yürütüyoruz. Çok basit, hiçbir yapı denetim konusunda ilave bir yük, maliyet getirmeden, vatandaşlarımız, muhtardan izin almak, yine kaymakamlık, valilik kanalıyla, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri eliyle projelerini ruhsatlandırabilirler. Belediyelerimiz bu noktada her türlü yardımı yapıyorlar. Bu çerçevede daha uygun, daha sağlam, herhangi bir afette zarar görmeyecek yapılaşmayı inşallah yürütüyor olacağız. Kaçak yapıyla ilgili duruşumuz da nettir. Hiçbir şekilde imara uymayan yapı bizim şehirlerimizde barınamayacak. Biz bu noktada kararlı duruşumuzu sergileyeceğiz."

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.