Yalan, tarihi boyunca insanın sık sık başvurduğu bir yol oldu. Gerçeği keşfetmek için hep yalanla mücadele etmek gerekti ve bu mücadele hiçbir zaman bitmedi. Günümüzde de sürüyor.
Bugün (2 Şubat), insana bağlanarak yalan atıp atmadığını tespit etmeye çalışan yalan makinesinin 1935'te ilk kez denendiği gün. 1950'lerden itibaren popüler hale gelen yalan makinesine duyulan ilgi, 30 yılda sönse de son dönemde yapay zeka çalışmalarıyla yeniden alevlenebilecek gibi duruyor.

MEZOPOTAMYA, ÇİN, ANTİK YUNAN…
Çok eskilerden beri insanın işlediği suçu yalanla gizleyip gizlemediğini anlamak için çeşitli yollar denendi. Mezopotamya'da nehre atılan yalancıların cezalandırılacağı inanışı vardı. 4 bin yıl önce yaygın olan bu inanışa göre; şüpheliler nehre atılır, boğulanlar suçlu, boğulmayanlar suçsuz sayılırdı.
Çinliler baskı altında yalan söyleyenlerin ağızlarının kuruduğunu düşünürdü. 3 bin yıl önce bu inanış nedeniyle sorgudaki şüphelilerin ağzı pirinçle doldurulurdu. Bir süre sonra pirinçler dışarı çıkarılır ve kontrol edilirdi. Pirinçler hala kuruysa şüpheliler yalan söylemiş kabul edilirdi.
2 bin 300 yıl önce Antik Yunan'da anatomi uzmanı doktor Erasistratus, yalanla suçunu inkar edenlerin nabızlarının normalden hızlı attığını gözlemledi. O dönemde şüphelilerin sorgulanırken yalan söyleyip söylemediği nabız ölçümüyle tespit edilmeye çalışıldı.

KİM İCAT ETTİ? KİM DENEDİ?
Daha yakın tarihte de yalanla mücadelenin devam ettiği görülüyor. 1881'de İtalyan tıp bilim insanı Cesare Lombrosso, sorguda yalan atanların kan basıncının değiştiğini ileri sürdü. Tezini ispatlamak için bu değişimi kaydeden bir makine icat etti. 1914'te İtalyan psikolog Vittorio Benussi, sorguda şüphelilerin nefes ritminde değişim gözledi.
1921'de de Kanadalı John Larson, sorgu sırasında şüphelilerin nabız, tansiyon ve nefes ritmindeki değişimi kaydeden bir yalan makinesi üretti. ABD’nin California eyaletine bağlı Berkeley'de polis olan Larson'un geliştirdiği bu makineye poligraf adı verildi. Larson'a destek veren ABD'li bilim insanı Leonarde Keeler ise 2 Şubat 1935'te ilk yalan makinesini deneyen kişi oldu.

1938'de bu makineye şüphelilerin terleme oranlarındaki değişimi gösteren sayısal veriler eklendi ve poligraf biraz daha geliştirildi.
1966'da bu kez ABD'li biyolog Cleve Backster'in icat ettiği yalan makinesiyle elektrotları bitkilere bağlayarak yapılan ilk deneyde, makinenin ibresinin insan heyecanlarına karşılık gelen çizgilere benzer çizgiler çizdiği saptandı. 1992'de ise poligrafla elde edilen veriler, bilgisayar ortamına aktarılmaya başladı.

YALAN MAKİNESİ NASIL İŞLİYOR?
Uygulamada şüpheliler yalan makinesine bağlanıyor. Şüphelilere sorular yöneltiliyor. Suçla ilgili sorulara ve suçla ilgisiz sorulara verilen yanıtlar sırasındaki grafik değişimleri analiz edilerek şüphelinin yalan söyleyip söylemediği belirleniyor. Ancak makinenin gerçeğe ulaşma oranı tartışmalı. "Yalan makinesine güvenilir mi?" ya da "Yalan makinesi aldatılabilir mi?" gibi sorular yoruma açık.
Yalan söyleyenlerin; nefes alma hızı, tansiyon, nabız, terleme oranı, mimikleri, sesi ve beyin aktivitelerinin normalden farklı olduğu iddiasıyla yürütülen çalışmalar günümüzde de sürüyor.

TARİHTE YÜZDE 100 BAŞARILI BİR YALAN MAKİNESİ YAPILMADI
Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nin eski rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut, yalan makineleriyle ilgili olarak Anadolu Ajansı Teyit Hattı'na değerlendirmede bulundu.

- Yalan makinesi, makineye bağlanan kişinin yalan söylediğini kan dolaşımının hızlanması, göz bebeklerinin büyümesi gibi değişkenlerle tespit edebilen bir yapıya sahip.
- 1950'lerde 1960'larda 1970'lerde yalan makinesi çok modaydı. Ancak tarihte yüzde 100 başarılı bir yalan makinesi yapılmadı. Hiçbir zaman iyi bir yalan makinesi üretilmedi.
- Yalan makinesi, geçmişte mahkemelerde denendi ama başarılı olmadı. Yalan makinesiyle ilgili gelişim süreci sekteye uğradı ve sonraki dönemde yalan makinesi eski ilgiyi görmedi.
- Şimdi son dönemde yapay zekayla ilgili gelişmeler var. Yapay zekadan yararlanılarak bir şey yapılabilir mi? Çalışmalar var. Yapay zeka, geçmişte ne kadar bilgi varsa, o bilgiden hareketle sonuç çıkarıyor. Bu alanda üniversitelerden ziyade şirketler çalışıyor. Henüz bildiğimiz, yapay zeka ürünü öyle bir sistem -yalan makinesi- yok ama konu yapay zeka kullanılarak çeşitli tekniklerle araştırılıyor, deneniyor.

Kimya profesörü olan Ural Akbulut, açık kaynaklardan erişilebilen Yalan makinesi: Gerçeği ortaya çıkarıyor mu? başlıklı yazısında da özetle şöyle diyor:
- Üreticiler, yalan makinesinin iyi eğitimli sorgulayıcılarca kullanılması durumunda yüzde 90 düzeyde doğru sonuç alındığını öne sürüyor.
- Bazı bilimsel çalışmalar, yalan makinesinin çok güvenilir olmadığını gösterdi. Bu çalışmalara göre; sorgulayıcıların bazılarının eğitimi yetersiz, bazıları objektif değildi. Yalan makinesiyle yapılan sorgulamaların doğruluk oranı yüzde 50 civarında.
- Bazı bilim insanları, her insanın fizyolojik yapısı farklı olduğu için bugünkü tekniklerle yalan söyleyenlerin hatasız olarak belirlenemeyeceğini öne sürüyor.