Teyitli dezenformasyon

Çağdaş Çetindemir / 21.02.2023

Hatay Defne ve Samandağ'da meydana gelen 20 Şubat tarihli depremler, sahte ihbar sorunuyla ilgili ders alınmadığını ortaya koydu. Teyit edilmemiş ama teyit edilmiş gibi gösterilen ihbarlar nedeniyle sağlık ekipleri, boş yere enerji ve zaman kaybetti. Genel panik haliyle ALO 112'ye iletilen asılsız ihbarlardan ötürü sağlık ekiplerinin iş yükü daha da arttı. Sonuç olarak yine bir ibretlik hal deprem tarihine geçti.

ARKA PLAN VE İDDİALAR

Sorun sadece bir ihbarın asılsız çıkması değil, aynı zamanda sahte ihbarların kasıtlı ve sistematik olarak paylaşılması.

Sosyal medyada; merkez üssü Kahramanmaraş olan ve 11 ilde hissedilen iki depremin ardından paylaşılan bazı acil yardım çağrılarının aynı şekilde tekrar dolaşıma sokulduğu görüldü.

Bazı ihbar paylaşımlarına, gerçekçi ve inandırıcı olması için "Teyitli" olduğu yazıldı.

Son depremlerle ilgisi olmayan bazı içerikler yeniden paylaşıldı, hatta geçmişte yazılan bazı mesajlar hatalı ilişkilendirmeyle yeniymiş gibi sunuldu.

VAKA İHBARI ALO 212’YE, SOSYAL MEDYAYA DEĞİL

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bu sahte ihbarlar nedeniyle Twitter'da bir paylaşımda bulundu.

Afet bölgesinde görevli bir sağlık çalışanının videosunu paylaşan Fahrettin Koca, depremde vaka ihbarlarının ALO 112 hattına yapılmasını istedi. Videoda ise "Vaka ihbar noktası, sosyal medya değil, teyit alındığında aranacak hat 112 Acil Çağrı Merkezi" denildi.

İHBARLAR BOŞ ÇIKTI

Benzer bir deneyimi, afet bölgesinde görev yapan Anadolu Ajansı Yurt Haberler Editörlüğü'ne bağlı muhabirler Sergen Sezgin ve Mustafa Yılmaz da farklı noktalarda yaşadı.

Deneyimlerini AA Teyit Hattı'yla paylaşan Sergen Sezgin, son depremin ardından Samandağ'la ilgili ALO 112'ye çok sayıda ihbar düştüğünü belirterek, "Gidilen ihbarların yüzde 95'i boştu. En çok polis karakoluyla ilgili ihbar geldi ama karakol zaten önceden yıkılmıştı." dedi.

Mustafa Yılmaz ise, "Deprem olunca Antakya'dan Samandağ'a doğru hareket ettik. Sağlık ekipleri de yoğun olarak bölgeye gidiyordu.  Vardığımızda sosyal medyadaki 'Eniştem, amcam enkaz altında' gibi mesajlarda bildirilen adresleri tespit ettik. Böyle 3-4 adres vardı ama tüm ihbarlar asılsızdı. O adreslere çeşitli arama kurtarma ve yardım ekipleri de gelip kontrollerde bulundu, hepsi asılsızdı." diye konuştu.

KÖTÜLÜK STRATEJİSİNE DİKKAT

Sıcak anlarda ortaya atılan asılsız ihbarların ve iddiaların, birçok can kaybına neden olabileceğini unutmamak ve sorumlu davranmak gerek. Sosyal medyada çoğu zaman bir başkasıyla dayanışmak için paylaşılan bu tip ihbarları doğruluk kontrolünden geçirmek önemli. Aksi halde kendimizi afetle mücadeleyi dezenformasyonla baltalamak isteyen bir kötülük stratejisinin içinde bulabiliriz.

Ancak gördük ki teyit edilmemiş bilgileri dolaşıma sokanlarla, bu bilgiyi kaynağı sorgulamaksızın kabul edenler, kasıtlı ya da kasıtsız, sürece büyük bir darbe vurdu.

TÜRKİYE'DE 68,9 MİLYON SOSYAL MEDYA KULLANICISI VAR

Nüfusun yüzde 82'sinin internet kullandığı Türkiye'deki tahribat potansiyeline

dikkat çeken İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Doç. Dr. Turgay Yerlikaya, "68,9 milyon sosyal medya kullanıcısının olduğu ve online haber tüketiminin yüzde 83 dolayında olduğu Türkiye'de, dijital ekosistemin zehirlenmesi bu açıdan ciddi tahribatlar üretme potansiyeline sahip." diyor. 

Yerlikaya'ya göre; afet sürecinde sosyal medya kaynaklı dezenformasyonların ve manipülasyonların farklı amaçları var:

-       Siyasal alanda kutuplaşmayı artırmak

-       Toplumsal çatışmayı körüklemek

-       Resmi kurumlara güveni sarsmak ve yönetilemezlik algısı yaratmak

-       Devlet kurumlarını itibarsızlaştırmak