

ABD'de yapay zekayla ünlüleri taklit eden ve deepfake içerikler üreten kötü niyetli kullanıcılarla mücadeleyi amaçlayan Take It Down -internetten kaldırma- yasa tasarısıyla ilgili süreç işliyor. Tasarı "Take It Down Yasası" ya da "Web Siteleri ve Ağlarda Deepfakeleri Hareketsizleştirerek Bilinen İstismarı Ele Alma Araçları Yasası" olarak anılıyor. Tasarıyla özellikle çocukların ve kadınların dijital ortamdaki zararlı paylaşımlardan korunması için, internetteki deepfake (yapay zeka destekli sahte) içeriklerin kaldırılması öngörülüyor.
Tasarıya göre teknoloji şirketlerinin ve sosyal medya platformlarının, çocuk istismarı ve müstehcen görüntülerle ilgili olarak, mağdurun bildiriminden itibaren 48 saat içinde içeriği kaldırmasının zorunlu kılınması sağlanacak.
Genel olarak rızaya dayanmayan mahrem görsel tasvirlerin internet ortamından kaldırılmasını öngören tasarıyla çiftlerin birbirine gönderdiği özel videoların, ilişki sonrası internette dolaşıma sokularak intikam videosuna dönüşmesinin önlenmesi de hedefleniyor.
BAŞKAN TRUMP VE FIRST LADY'DEN TAM DESTEK
ABD Başkanı Donald Trump ve eşi First Lady Melania Trump, Kongre'ye sunulan tasarıya destek verdiklerini açıkladı. ABD Başkanı Donald Trump, bu tasarı Temsilciler Meclisi'nden geçtiğinde, yasalaşması için imzalamayı sabırsızlıkla beklediğini söyledi.
SENATO'DAN GEÇTİ, GÖZLER TEMSİLCİLER MECLİSİ'NDE
Texas'ın Cumhuriyetçi Senatörü Ted Cruz ve Minnesota Demokrat Senatör Amy Klobuchar tarafından Kongre'ye sunulan söz konusu tasarı şubatta Senato'dan geçmişti. İleriki günlerde Temsilciler Meclisi'ne gelmesi beklenen tasarı ile yapay zeka veya bilgisayar tarafından oluşturulmuş, kişilere yönelik müstehcen görüntü ve videoların çevrimiçi platformlarda ve sitelerde yayımlanması yasaklanacak. Konuyla ilgili detaylar, Cruz'un ofisinden 18 Haziran 2024'te yapılan açıklama, yasa tasarısı metni ya da tasarı özetinden incelenebilir.
Senatör Cruz, açıklamada son yıllarda kötü niyetli aktörlerin üretken yapay zeka gibi yeni teknolojilerden faydalanması nedeniyle, çevrimiçi ortamda sömürücü cinsel materyalde çarpıcı bir artışa tanık olunduğunu, birçok kadının ve kız çocuğunun bu suçlardan sonsuza dek zarar gördüğünü ve bunun tekrar tekrar yaşandığını söyledi. Bazı eyaletlerin rıza dışı mahrem görüntülerin mağdurları için yasal çözümler sağladığını ifade eden Cruz, bunların ülke çapında yayınlanmasının kaldırılması ve kovuşturulmasına yardımcı olan tek tip bir federal yasa ile sürecin daha da destekleneceğine dikkati çekti. Tasarıda öngörülen bazı hususlar şöyle:
DEEPFAKE ÇERÇEVESİ
Tasarı kapsamında deepfake (derin sahte) kavramı, "makine öğrenimi teknikleri veya herhangi bir başka bilgisayar tarafından oluşturulan, makine tarafından oluşturulan araçlar kullanılarak oluşturulan, önemli ölçüde değiştirilen bir video veya görüntü" olarak çerçeveleniyor. Bir bireyin görünümünün veya davranışının, yakın ve yanlış biçimde tasvir edilmesinden söz ediliyor.
İNTİKAM VİDEOLARI
Tasarıda internetin intikam videolarıyla dolu olması sorun olarak gösteriliyor. Yapay zeka araçlarıyla üretilen ve rızaya dayanmayan bu içerikler, gerçek insanları çok gerçekçi tasvir ediyor ama sahteler.
DEEPFAKE VİDEOLARIN YÜZDE 95'İ NCII
Karşılıklı mutabakata dayanmayan kişisel görüntülerin çevrimiçi veya çevrimdışı paylaşılması anlamına gelen NCII'ler yaratılabiliyor ve bu sahte içerikler internette hızla yayılabiliyor. İnternetteki deepfake videoların yüzde 95'i NCII ve bu eğilim çoğunlukla çocukları ve kadınları hedef alıyor.
MEVZUATA NEDEN İHTİYAÇ VAR?
Tasarı başlıktaki soruya bir yanıt veriyor: Birçok eyalette deepfake ile ilgili ve insanları NCII'den koruyan yasalar bulunuyor. Ancak yasaların suç ve ceza sınıflandırması farklılık gösteriyor. Mağdurlar, söz konusu içeriklerin internetten kaldırılması için mücadele ediyor. 2022'de Kongre, mağdurların NCII'yi yayınlamaktan sorumlu kişilere dava açmaları için hukuki dava hakkı oluşturan bir yasa çıkardı. Fakat hukuki dava açmak, pratik değil, zaman alıcı ve pahalı. Mağdurlar travmayı tekrar tekrar yaşayabilir. Sorunu daha da kötüleştiren şey ise NCII'yi yayınlamaktan kimin sorumlu olduğu her zaman net değil.
ÇÖZÜM: TAKE IT DOWN
Tasarının yasalaşmasıyla mağdurların korunacağı ve sorunun çözüme kavuşturulacağı belirtiliyor. Tasarıda NCII'nin yayınlanması veya eyaletler arası ticarette NCII'yi yayınlama tehdidi suç sayılıyor. Tasarıyla bir kişinin NCII'yi sosyal medyada ve diğer çevrimiçi platformlarda bilerek yayınlaması veya yayınlamakla tehdit etmesi yasadışı hale geliyor. Tasarıda dikkat çekici detaylar şunlar:
- Mağdurun gerçek bir görüntünün oluşturulmasına izin vermesi, mağdurun yayınlanmasına izin verdiği anlamına gelmez.
- İyi niyetli çabalar korunur. Yani NCII'nin kolluk kuvvetlerine veya tıbbi tedavi gibi amaçlarla iyi niyetli olarak ifşa edilmesine izin verilir.
- Tasarı, web sitelerinin, mağdurdan bildirim gelmesi halinde NCII'yi kaldırmasını gerektirir. Sosyal medya ve diğer web sitelerinin, bir mağdurun geçerli talebi üzerine NCII'yi 48 saat içinde kaldırmak için prosedürlere sahip olması gerek.
- Web siteleri görüntülerin kopyalarını kaldırmak için makul çaba göstermelidir. Federal Ticaret Komisyonu (FTC) bu bölümün uygulanmasıyla görevlidir.
- Tasarı, yasal konuşmayı korur. Yasal konuşmayı engellemeden NCII'yi bilerek yayınlamayı suç saymak için dar bir şekilde düzenlenmiştir.
- Tasarı, bilgisayar tarafından oluşturulan NCII'nin bir bireyi gerçekçi bir şekilde tasvir ettiği için "makul kişi" testini karşılamasını gerektiren mevcut birinci değişiklik hukukuna uygundur.
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde araştırma görevlisi olan Dr. Efe Can Karabulat'ın geçen yıl yayımlanan Yapay Zeka, Deepfake ve Yeni Nesil Cinsel Suçlar başlıklı bir çalışması bulunuyor. Yapay zeka marifetiyle üretilen deepfake içeriklerin incelendiği çalışmada "Bu yapay içeriklerin nispeten kolay bir biçimde üretilebiliyor ve paylaşılabiliyor olması, sosyal açıdan büyük sorunlara yol açabilecek niteliktedir" uyarısı yer aldı. Çalışmada Türkiye'de halihazırda yeni nesil cinsel suçların büyük bölümünün yalnızca müstehcenlik suçuyla karşılanabilecek durumda olduğu, bunun da güncel gelişmeler karşısında yetersiz ve eksik kalacağına işaret edildi. Karabulat, Anadolu Ajansı Teyit Hattı'na ABD'deki yasa tasarısını, Türkiye'deki durumu ve hukuki açıdan dijital gelişmeleri değerlendirdi. Karabulat'ın analizi şöyle:
ARTIK ÇOK DAHA GERÇEKÇİ: Yapay zekâ teknolojisindeki gelişmeler ve özellikle üretken yapay zekâ modellerinin ortaya çıkışı ile sentetik fotoğraf, ses ve video üretimi mümkün hale gelmiştir. Bu içerikler arasında temsili insan ses ve görüntüleri de önemli bir yer tutmaktadır. İlk zamanlar bariz hatalar nedeniyle gerçek olmadığı çok belli olan bu içerikler, derin öğrenme metodu kullanan araçlarla artık çok daha gerçekçi bir hal almıştır. Elbette her teknolojik atılım gibi bu gelişmelerin de bir karanlık yüzü mevcuttur. Yapay zekânın sunduğu yeni imkanlar, bazı suçların işlenmesini kolaylaştırdığı gibi, bazı suçlara yeni işleniş biçimleri kazandırmakta veya henüz dünya kamuoyunca bilinmeyen ve hukuk sistemleri tarafından suç olarak tanımlanmamış yeni haksızlıklara vücut verebilmektedir.
SAHTE SES… SAHTE GÖRÜNTÜ… Bunlar arasında en yaygın olarak kullanılan ve sıklıkla tartışma konusu yapılan husus "deepfake" denilen yöntemdir. Bu yöntemle, bilgisayar programları, sahip oldukları yapay nöral ağlar vasıtasıyla, bir kişiye ait içerikleri incelemekte ve ona ait yeni ve yapay içerikleri nasıl oluşturacağını derin öğrenme metoduyla öğrenmektedir. Bu içerikler genellikle belli kişi veya kişilerin ses ve görüntüleri kullanılarak, yapay zekâ aracılığı ile onlara söylemedikleri şeylerin söyletilmesi, yapmadıkları şeylerin yaptırılması şeklindedir.
DEEPFAKE SELÇUK BAYRAKTAR VİDEOSU: Bu aracın şu anda çok çeşitli suçların işlenmesi amacıyla kullanıldığını görmekteyiz. Dolandırıcılıktan piyasa manipülasyonlarına, casusluktan şantaja kadar pek çok suç bu şekilde işlenebiliyor. Türkiye’de geçtiğimiz haftalarda Selçuk Bayraktar’a ait bir deepfake video hazırlanarak, "yatırım fırsatı" adı altında bir yere para yatırılması istendiğini ve böylece insanların dolandırıldığını herkes hatırlayacaktır.
SAHTE ZELENSKİY İÇERİĞİ: Dünya genelinde de bunun çok fazla örneğini görmekteyiz. Özellikle de politik amaçlarla, seçim sonuçlarını etkilemek ya da toplumda kaos yaratmak için bu tür videoların hazırlandığına yine yakın zamanda şahit olduk. Rus hackerlar tarafından Zelenskiy'e ait "Teslim olma çağrısı" içeren sahte bir video hazırlanıp dolaşıma sokulması bu araçların ne kadar tehlikeli olabileceğine iyi bir örnektir. Geçtiğimiz birkaç yılda, dünya genelinde böyle onlarca olay meydana geldi.
CİNSEL SUÇLAR: Yine de deepfake meselesiyle ilgili asıl sorun cinsel suçlar. Bu araçlarla üretilen içeriklerin kahir ekseriyeti pornografiktir. Bu içeriklerde de gerçek insanların yüzleri ve sesleri kullanılıyor. İnsanların internette paylaştıkları veya birbirlerine gönderdikleri fotoğraf ve videolar, yapay zekanın eğitim verisi olarak kullanılarak kolaylıkla pornografik videoları veya çıplaklık içeren görüntüleri oluşturulabiliyor. Bunun sonuçları ise, özellikle çocuklar bakımından korkunç. Bu nedenle çok sayıda kız çocuğunun okulunu bırakmak zorunda kaldığı, şehir değiştirdiği, hatta intihar ettiği biliniyor. Ne yazık ki bu araçların kullanımındaki kolaylık nedeniyle, bu suçlar herkes tarafından işlenebilir hale geldi. Dolayısıyla kimsenin güvende olmadığı bir durumla karşı karşıyayız. Her an hepimizin böyle fotoğraf veya videoları ortaya çıkabilir ve onların gerçek olmadığını ispat etmemiz dahi mümkün olmayabilir.
GERÇEKLİK ALGISI… GÜVEN DUYGUSU… Belki de hepsinden daha büyük sorun, yapay içeriklerin yaygınlaşmasıyla, bireylerin gerçeklik algısının tümüyle yok edildiği, kimseye ve kendi duyuları da dahil hiçbir şeye güvenemedikleri bir durumun ortaya çıkması riskidir. Bu durumun toplumları bir arada tutan ve karşılıklı güvene dayanan sosyal dokuyu yok etmesi asla küçümsenmemesi gereken bir tehlike. Şu anda böyle bir senaryonun yaşanmaması için bütün devletler tedbir alma gayreti içerisindeler.
TAKE IT DOWN YASA TASARISI: ABD'de kısaca Take It Down Act ismiyle anılan yasa tasarısının önemini kavramak için öncelikle ceza hukukunun temel prensiplerine dair bazı meselelere çok kısaca değinmek gerekir: Bir fiilin cezalandırılabilmesi için, onun kanunda bütün unsurları ile açıkça suç olarak tanımlanmış olması gerekir. Bir fiilin, kanundaki tanıma yalnızca benziyor olması, onun cezalandırılması için yeterli değildir. Böylelikle bireyler, hangi davranışlarda bulundukları takdirde ne gibi hukuki sonuçlarla karşılaşacaklarını bilerek hareket etme imkanına sahip olurlar.
CEZA KAPSAMINDA TAM UYUM SORUNU: Gerek ABD’nin gerekse başka devletlerin ceza kanunlarında, deepfake ile içerik üretimi çok yeni bir yöntem olduğu için, bu fiiller suç olarak tanımlanmamaktaydı. Her ne kadar bu fiillerin müstehcenlik, hakaret, cinsel taciz, kişisel verileri yayma gibi suçlar kapsamında cezalandırılabileceği düşünülmekteyse de suç tanımları bu fiiller ile tam bir uyum içerisinde değildi. Bu sorunun giderilmesi için şu anda dünya genelinde yoğun bir yasama çalışmasının mevcut olduğu söylenebilir.
AVRUPA'DA DURUM: Avrupa'nın birçok devletinin ceza kanunlarında halihazırda değişiklikler yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. 2024 yılında Avrupa Birliği’nde yürürlüğe giren Kadına Karşı Şiddet ve Aile İçi Şiddet ile Mücadeleye Yönelik Direktif ile bütün üye devletlere bu fiilleri birer suç olarak düzenleme yükümlülüğü de getirildi ve böylece üye devletler arasında bir tutarlılık ve eylem birliği sağlanmasına çalışılıyor.
ABD'DE 30 EYALET… Esasen ABD’de bu konuda yasama çalışmaları bir süredir devam ediyor. 30 eyalette bu konuda yasa değişiklikleri yapılmış ve gerçek kişilere ait belli sentetik içeriklerin yayımlanması suç olarak tanımlanmıştı.
FEDERAL DÜZENLEME: Take It Down Act'in temel önemi, federal bir düzenleme olması ve bütün eyaletlerdeki uygulamayı yeknesaklaştırmasıdır. Böylelikle bütün eyaletlerde bu tür fiillerin cezalandırılması sağlanmış olacak ve farklı eyaletlerde aynı fiilin işlenmesi durumunda hükmedilecek ceza miktarlarında da tutarlılık sağlanacaktır.
48 SAAT VE UYAR-KALDIR KRİTERİ: Kanunun düzenlediği diğer bir önemli konu ise, bu tür içeriklerin bir internet sitesinde yayımlanması durumunda uyar-kaldır ilkesi uyarınca 48 saat içinde kaldırılmasının sağlanmasına yönelik tedbirlerdir. Böylelikle kendisine ait temsili görüntüler internetteki bir sitede yayımlanan mağdurun, bu görüntüleri hızlıca ortadan kaldırabilmesi ve durumun olumsuz etkilerinin asgariye indirilmesi sağlanabilecektir.
İTİRAZLAR: Kanun metni genel olarak olumlu görünmekle birlikte, toplumda çeşitli itirazların da yükseldiği görülüyor. Bu eleştirilerden ilki, kanun yürürlüğe girdiğinde amacı dışında uygulanacağı ve politik eleştirileri sansürlemekte kullanılacağı yönünde. Özellikle uyar-kaldır ilkesinin uygulanması için mekanizmalar oluşturulmasına yönelik hükümlerin, muhalif sesleri susturmak için, web siteleri üzerinde siyasi iktidarın bir tehdit mekanizması olarak kullanılacağı öne sürülüyor. İkincisi ise kanun hükümlerinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine yönelik. Deepfake içeriklerin de pornografik olmadıkları sürece ifade özgürlüğü kapsamında olması gerektiği ve yasaklanmaması gerektiği savunuluyor.
TRUMP'IN YAKLAŞIMI: Aslında her iki tartışma da esasen yapay zekadan ve deepfake konseptinden çok öncelere dayanan ve sentetik içeriklerin ilk üretilmeye başladığı tarihten beri süregelen tartışmaların birer uzantısı olarak düşünülebilir. Yine de bu tartışmaların alevlenmesinde yeni hükümete duyulan güvensizliğin ve özellikle Trump’ın bu kanundaki imkanları bizzat kullanacağını -kendisine özgü üslubuyla- söylemesinin de büyük etkisi oldu.
TÜRKİYE'DEKİ MEVZUAT: Üzülerek söylemek gerekir ki, Türkiye’deki mevzuat şu anda bu sorunları çözebilecek durumda değil. Türk hukukundaki ilgili hükümler üretken yapay zekâ programlarının ortaya çıkışından önceye dayanıyor ve bu programlarla gerek yetişkinlere gerekse çocuklara ilişkin müstehcen içeriklerin üretilmesi ve yayılmasıyla ilgili suç tanımları mevcut değil. Şu anda bu fiillerin tümüyle cezasız kalması riskiyle karşı karşıyayız. ABD ve AB’dekine benzer bir yasama çalışması Türkiye’de yapılmadığı gibi, böyle bir çalışmaya dair herhangi bir hazırlıktan da haberdar değilim. Bu sorun maalesef Türkiye’de henüz yeterince ciddiye alınmıyor.
5651 SAYILI KANUN: Aslında 5651 Sayılı Kanun'da belli içeriklerin kaldırılmasına veya onlara erişim engeli getirilmesine yönelik hükümler mevcut ancak bu hükümlerin uygulanabilmesi için içeriklerin belli suçları teşkil etmesi gerekiyor. Maalesef suç tanımlarındaki eksiklik dolayısıyla şu anda bu hükümleri de sağlıklı işletmek mümkün olmayacak. Özel hayatın gizliliği nedeniyle erişimin engellenmesine yönelik hükümler de her durumda yeterli değil. Her halükârda bu kanundaki tedbirler istenilen düzeyde etkili olamıyor.
YAYGIN VPN KULLANIMI: Çünkü Türkiye'de yaygın olarak VPN kullanılması nedeniyle erişim engelleri kolaylıkla aşılıyor ve deepfake içerikler Türkiye dışında bulunan ve temsilcisi de olmayan sitelerden yayımlandığı içerik sahibinin sorumluluğuna yönelik hükümler de uygulanamıyor.
HAZIRLIKLI OLMAK: Türkiye'de deepfake ve "intikam pornosu" kültürünün Batı'daki kadar yaygın olmaması, bizi bu sosyal sorundan şu ana dek bir nebze korudu ancak yakın zamanda bu tablo değişecektir. Türkiye’de de bu fiillerin yaygın olarak işlendiğine şahit olmaya başladığımızda, mevzuatımızın ve uygulamamızın bu duruma hazırlıklı olması çok önemli. O yüzden yetkililerin bir an önce harekete geçmesi gerekiyor.
ÇAĞIN HIZINA YETİŞİLEMİYOR: Son olarak ifade etmek isterim ki, karşılaştığımız sosyal sorun, ABD’dekine benzer bir yasal düzenleme yapmakla da çözülebilecek boyutta değil. Teknolojik gelişmelerin bu denli hızlı olduğu bir dönemde toplumlar da aynı hızda değişip dönüşüyor ve her an yeni haksızlıkların ve suçların ortaya çıktığına şahit oluyoruz. Henüz birkaç yıl önce gerçek kişilere ait sentetik videolar üretilmesi mümkün değilken, bugün bu durumun yol açtığı bilumum farklı sorunla karşı karşıyayız. Gerek Türkiye’de gerekse dünya genelinde, devletler bu sorunlarla mücadele ederken hep geç kalıyor gibi görünüyor. Nitekim Take It Down Act de yıllar süren bir çabanın sonucunda ortaya çıkarılabildi. Bu da klasik yasama anlayışının çağın hızına yetişememesinin doğal bir sonucu. Eğer bu sorunlarla mücadele edecek isek, yeni fikirlere ve devlet yönetiminde daha dinamik yeni bir yapılanmaya ihtiyacımız var.