

Bartın Üniversitesi Fen Fakültesi Bilgisayar Teknolojisi ve Bilişim Sistemleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ramazan Yılmaz, "Dijital ortamda gerçek olanla olmayan, doğruyla yanlış arasındaki ayrımı yapabilmek için öncelikle kaynakların, bilgi kaynağının, doğruluğu ve güvenilirliği kontrol edilmeli." dedi.
Anadolu Ajansı Teyit Hattı'na son teknolojik gelişmeler bağlamında Türkiye'yi değerlendiren Ramazan Yılmaz, "Ülkemiz, son teknolojik gelişmeleri takip eden ve benimseyen bir ülke olarak dikkati çekmektedir." diye konuştu.
Aralık 2023'te "Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi" alanındaki çalışmalarıyla "Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı Ödülü"ne layık bulunan Ramazan Yılmaz, yapay zeka, sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik, insan-bilgisayar etkileşimi ve siber psikolojiyi araştırıyor. TÜBİTAK Bilim ve Toplum Başkanlığı Danışma ve Değerlendirilme Kurulu Üyesi olarak görevlendirilen Ramazan Yılmaz, Bartın Üniversitesi'nin rektör Prof. Dr. Orhan Uzun'un girişimleri ile "akıllı lojistik" alanında ihtisaslaşan bir üniversite olduğunu belirtti.
Ramazan Yılmaz, "Bu kapsamda Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığınca desteklenen proje ile üniversitemize dijital yetkinlik merkezi kurulumu gerçekleştirilmiştir. Bu merkezde sanal ve artırılmış gerçeklik laboratuvarı, insan-bilgisayar etkileşimi laboratuvarları kurulmuş ve bu konuda araştırma ve ürün geliştirme faaliyetlerimiz devam ediyor. Bölgemizden başlayarak Ülkemizin Milli Teknoloji Hamlesine katkı sağlayacak çalışmaları gerçekleştirme gayretindeyiz. Yine gerçekleştirdiğimiz TÜBİTAK projeleri ile yapay zeka, veri analitikleri üzerine bir sistem geliştirme, AR-GE çalışmaları gerçekleştirme faaliyetlerimiz devam etmektedir." dedi.
Tarihsel süreçte bilgisayar, internet ve yapay zeka gibi teknolojik gelişmelerin insanı nasıl etkilediğini anlatan Ramazan Yılmaz şunları söyledi:
BİLGİSAYAR… İNTERNET… YAPAY ZEKA…. Bilgisayar, internet ve yapay zeka gibi teknolojik gelişmelerin insan hayatı üzerindeki etkileri oldukça derin ve çeşitli. Bu etkileri tarihsel süreç içerisinde ve önemleri açısından değerlendirebiliriz. Başlıca kilometre taşlarını ele almak gerekirse ilk olarak; Alan Turing, 1936'da kavramsal olarak modern bilgisayarın temelini oluşturan Turing makinesini tanımlamıştır. Bu, hesaplama yapabilen evrensel bir makine modelidir. Alan Turing, "Bilgisayarlar Düşünebilir Mi?" adlı makalesinde "Turing Testi"ni önerdi ve 1950'de makine zekası kavramını tanımlamıştır. Bu, yapay zeka alanının temelini oluşturmuştur.
ASKERİ ARAŞTIRMALAR İÇİN… Elektronik sayısal bilgisayarların ilk örneği olan ENIAC, 1946'da Pennsylvania Üniversitesi'nde geliştirilmiştir. ENIAC, toplama, çıkarma, çarpma ve bölme gibi işlemleri gerçekleştirebilen devasa bir makinedir. ARPANET, 1969 itibariyle günümüzün internetinin temeli olarak kabul edilmektedir. ABD Savunma Bakanlığı'nın finansmanıyla geliştirilen ARPANET'in amacı, askeri araştırmalar için bilgi paylaşımını kolaylaştırmaktır. World Wide Web (WWW), 1991'de web sayfalarını birbirine bağlayan, internet üzerinde gezinmeyi sağlayan bir sistem olarak hayatımıza girmiştir.
TAŞINABİLİR BİLGİSAYAR … Google, 1990'larda internet aramaları için güçlü bir arama motoru sağlamıştır ve arama motorları, internet üzerindeki bilgi erişimini daha kolay hale getirmiştir. 1990’lar ve 2000’lerde Amazon, eBay ve diğer e-ticaret platformları, internet üzerinde alışverişi kolaylaştırmış ve internet üzerinden ticaretin patlamasına öncülük etmiştir. Akıllı telefonlar, bilgisayar teknolojisinin taşınabilir hale gelmesini sağlamıştır. Bu, insanların her yerde internete erişimini ve dijital hizmetlerden faydalanmasına olanak tanımıştır. Böylelikle, internetin mobil hale gelmesi ve mobil uygulamaların yaygınlaşması sağlanmıştır.
SOSYAL MEDYA … 2000'lerde Facebook, Twitter, LinkedIn gibi sosyal medya platformları, insanların internet üzerinde bağlantı kurmasını, içerik paylaşmasını ve etkileşimde bulunmasını, bu da internetin sosyal bir platform haline gelmesini sağlamıştır. Makine öğrenmesi ve derin öğrenme teknikleri, 2000'lerden 2010'lara büyük miktarda veri üzerinde karmaşık desenleri tespit etmek için kullanılmaktadır. Bu teknikler; görüntü işleme, doğal dil işleme, otonom araçlar ve diğer birçok uygulamada büyük başarı elde edilmesini sağlamıştır.
TURING TESTİ GERÇEKLEŞTİ… Google'ın DeepMind şirketi tarafından geliştirilen AlphaGo, 2016'da dünya şampiyonu Go oyuncusu Lee Sedol'ü yenerek yapay zeka alanında büyük bir başarı elde etmiştir. Bu, derin öğrenme tekniklerinin oyun alanında ne kadar güçlü olduğunu göstermiştir. OpenAI tarafından geliştirilen GPT serisi (Generative Pre-trained Transformer), 2018 ve sonrasında doğal dil işleme alanında devrim niteliğinde bir ilerleme sağlamıştır. GPT-3, milyarlarca parametre içeren bir dil modeli olup, çeşitli metin tabanlı görevlerde insan benzeri sonuçlar üretmektedir. GPT serisi ile Alan Turing Testi büyük oranda gerçekleşmiştir.
Ramazan Yılmaz, teknolojik gelişmelerin hayatımızda neleri değiştirdiğini şöyle sıraladı:
- Otomasyon, karar alma süreçleri, karmaşık problemlerin çözümü bilgisayarlara bırakılmaya başlanmıştır.
- İş dünyasında verimlilik artmış, işletmelerin operasyonlarını daha verimli ve hızlı bir şekilde yönetmesi sağlanmıştır.
- İnternetin ortaya çıkışı ile, bilgiye erişimde ve iletişimde, bilgi paylaşımında devrim niteliğinde değişiklikler yaşanmıştır.
- İnternet, küresel ticaretin büyümesine olanak tanımıştır. Özellikle Covid 19 Pandemisi bu süreci hızlandırmıştır.
- Yapay zeka teknolojisinin gelişimi, birçok sektörde büyük değişimlere yol açmaya başlamıştır. Otomotiv, sağlık, finans, eğitim ve üretim gibi alanlarda kullanılan yapay zeka, iş süreçlerini optimize etme, daha iyi kararlar alma ve yeni ürün ve hizmetler geliştirme imkanı sağlamaya başlamıştır.
Ancak Ramazan Yılmaz'a göre; teknolojinin getirmiş olduğu tüm bu faydalara karşın, yapay zekanın etik ve sosyal sorunları da beraberinde getirdiğini unutmamak gerekiyor. Özellikle otomasyonun iş gücü piyasasındaki etkileri, veri gizliliği endişeleri ve algoritmik ön yargı -yapay zekanın ırkçı, cinsiyetçi yaklaşımları ve kararları vb- gibi konular tartışılıyor.
Ramazan Yılmaz, "Yapay zeka, programlandığı şekilde davranmakta ve kararlar alıyor. Ancak yapay zeka tarafından alınan kararların ırkçı veya cinsiyetçi olması, veri setlerinin ve algoritmaların nasıl eğitildiğine bağlı. Eğer eğitim verilerinde ırkçılık veya cinsiyetçilik önyargıları varsa, yapay zeka bu önyargıları öğrenerek kararlarına yansıtabiliyor. Bu nedenle yapay zeka sistemlerinin ırkçılık veya cinsiyetçilik gibi önyargıları öğrenmesini önlemek için çeşitli teknikler ve yöntemler geliştiriliyor. Bu teknikler arasında veri setlerinin dengelenmesi, eğitim verilerindeki önyargıları belirleyip düzeltme, önyargıları tespit etmek için denetimli veya denetimsiz yöntemler kullanma gibi yaklaşımlar bulunuyor. Ancak bu konu hala aktif araştırma ve geliştirme alanıdır ve tamamen çözülmüş değil." dedi.
Bilgisayar, internet ve yapay zeka gibi teknolojilerin yaygınlaşmasıyla birlikte siber suçların ve sorunların da artığını ve çeşitlendiğini ifade eden Ramazan Yılmaz, "algoritmaların dezenformasyon üretimi, yayılımı ve engellenmesindeki rolü"nü değerlendirerek, "Algoritmaların işleyişinin şeffaf ve denetlenebilir olması, dezenformasyonun önlenmesinde önemli. Platformlar, algoritmaların nasıl çalıştığı hakkında kullanıcılara ve kamuoyuna daha fazla bilgi sunarak, yanıltıcı içeriklerin yayılmasını ve etkisini azaltabilir." dedi. İşte dikkat çektiği hususlar:
SEÇİME MÜDAHALE: Söz konusu teknolojilerle birlikte veri sızıntısı ve siber saldırılar, kimlik ve kişisel veri hırsızlığı, oltalama- tuzağa düşürme gibi saldırılar; siber dolandırıcılık, siber tehdit, siber taciz olaylarında artışlar yaşanmış ve insanların yaşamını etkiler duruma gelmiştir. Siber suçlular, sosyal medya platformlarında sahte hesaplar oluşturarak yanıltıcı bilgiler yayabilmekte, etkileşimleri manipüle edebilmekte veya kamuoyunu manipüle edebilmektedir. Bu, seçimlere müdahale etmek, toplumsal huzursuzluğu körüklemek veya ticari kazanç sağlamak için kullanılabilmektedir.
SOSYAL MÜHENDİSLİK SALDIRILARI: Yapay zeka ve makine öğrenme algoritmaları, siber suçluların saldırılarını daha karmaşık hale getirebilmektedir. Örneğin, derin öğrenme teknikleri kullanılarak sahte video, fotoğraf veya ses dosyaları (Deepfake) üretilebilir ve manipüle edilmiş içerikler aracılığıyla sosyal mühendislik saldırıları gerçekleştirilebilir, itibar zararına yol açılabilir. Yapay zeka, sahte haberlerin üretilmesi, derin taklitlerle dolandırıcılık ve diğer kötü niyetli amaçlar için kullanılabilir. İnternete bağlı cihazlar (IoT), siber suçlular için yeni bir hedef oluşturabilir. Siber suçlular, güvenlik zafiyetlerini sömürerek IoT cihazlarını -güvenlik kamerası, akıllı evler, akıllı beyaz eşyalar, akıllı otomobiller vb- ele geçirebilir ve büyük ölçekli saldırılara yol açabilirler.
ABD'DE YAŞANDI: Dezenformasyonla ilgili yapay zekanın ve günümüz teknolojisinin etkisi büyük. Siber suçlular, sosyal medya platformlarında sahte hesaplar oluşturarak yanıltıcı bilgiler yayabilmekte, etkileşimleri manipüle ederek kamuoyunu yanlış yönlendirebilmektedir. Bu ABD'de yaşanmıştı; seçimlere müdahale etmek, toplumsal huzursuzluğu körüklemek, ticari kazanç sağlamak için bu teknolojiler günümüzde kullanılıyor.
SAHTE HABERLE PROPAGANDA: Yapay zeka tabanlı saldırılara baktığımızda özellikle "deepfake" dediğimiz sahte video, sahte fotoğraf, sahte ses dosyalarının oluşturulması, üretilmesi, bunların sosyal mühendislik amaçlı kullanılması günümüzde yaygın hale gelmeye başlamış ve insanlarda karşı tarafta itibar kayıplarına yol açar duruma gelmiştir. Yapay zeka tabanlı sahte haberlerin üretilmesi ve bu haberlerin sosyal medyada da propaganda amaçlı kullanılması, yayılması oldukça sık karşılaştığımız durumlardır.
HEM POZİTİF HEM NEGATİF … Algoritmalar bu sürece hem pozitif hem negatif etki edebiliyor. Önce olumsuz yanlarına baktığımızda dezenformasyonun üretilmesinde ve yayılmasında etkili olabiliyor. Üretimi açısından bakarsak algoritmalar, sosyal medya platformlarında kullanıcıların ilgi alanlarına ve davranışlarına göre içerikleri kişiselleştirebiliyor. Bu kişiselleştirme sonucunda yanıltıcı ve yanlış bilgilerin daha geniş bir kitleye ulaşmasını sağlayabiliyor. Buna bir örnek vermek gerekirse bir algoritma, kullanıcının daha önce tıkladığı sosyal medyada, beğendiği içeriklere benzer dezenformasyon içerikleri önererek kullanıcıyı etkilemeye çalışabiliyor.
PROVOKATİF VE DUYGUSAL İÇERİKLER… Dezenformasyonun yayılımı açısından baktığımızda da yine benzer durumlar söz konusu. İçeriğin ne kadar çok etkileşim alacağına yönelik algoritmalar belli ölçütler belirleyebiliyor ve bu ölçütlere göre yayılım hızı artabiliyor. Örneğin, provokatif veya duygusal içeriklerle insanların duygularını etkileyerek daha fazla paylaşım ve etkileşim alarak daha geniş bir kitleye dezenformasyonların yayılması sağlanabiliyor.
ENGELLEMEK MÜMKÜN: Peki bunula mücadele olarak; algoritmaların da işlevleri var, neler yapılabilir, buna baktığımızda ise algoritmalar dezenformasyon içeren içerikleri tanımlamak, veri madenciliği yöntemleriyle sınıflandırmak için kullanılabilir. Bu şekilde makine öğrenmesi teknikleriyle sahte haberleri, yanıltıcı içerikleri tespit etmek ve bunların yayılmasını engelleyebilmek mümkün.
ALGORİTMALAR NASIL OLMALI? Peki bu durumda sormamız gereken soru şu: Algoritmalar nasıl olmalı? Burada şeffaflık ve denetim oldukça önemli. Algoritmaların mümkün olduğunca şeffaf ve denetlenebilir olması, nasıl çalıştığı hakkında platformların kullanıcılarına, kamuoyuna bilgiler sunması oldukça önemli. Yine algoritmalar kullanıcıları eğitmek, bilinçlendirmek amaçlı da kullanılabilir. Örneğin sosyal medya platformları algoritmalar aracılığıyla kullanıcılara doğru bilgiyi nasıl tanıyabilecekleri konusunda eğitim materyalleri sunabilir, bu konuda uyarılarda, yönlendirmelerde bulunabilmektedir.
ETİK VE GÜVENLİ: Algoritmaların da dezenformasyonla mücadeledeki etkinliği ve doğruluğu konusunda günümüzde çeşitli tartışmalar bulunmaktadır. Algoritmaların tarafsız olmadığı, yazan şirketin ya da devletin genellikle onun için olumlu kararlar verdiği yönünde tartışmalar günümüzde endişeleri artırıyor. Bu nedenle algoritmaların etik ve güvenilir şekilde kullanılması için dikkatle tasarlanması ve mutlaka denetlenmesi önemli.
Anadolu Ajansı Teyit Hattı'na "Veri madenciliği, sanal öğrenmeyi ne yönde etkiliyor? İnternetteki veriden kaynaklanan 'yanlış bilgi' ve 'yanlış öğrenme' sorununun çözümü için neler yapılabilir?" şeklindeki soruyu yanıtlayan Ramazan Yılmaz, şunları söyledi:
VERİ MADENCİLİĞİ: Veri madenciliği, büyük miktarda veriyi inceleyerek içindeki desenleri, ilişkileri ve anlamlı bilgileri keşfetmek için kullanılan bir teknik. Daha basit bir ifadeyle, veri madenciliği, veri setlerinde gizli olan bilgileri bulmak için kullanılan bir teknik. Veri madenciliği, sanal öğrenmeyi olumlu yönde etkileyebilir çünkü veri madenciliği teknikleri, büyük veri kümelerinden anlamlı bilgileri ve desenleri çıkarmak için kullanılır. Bu bilgiler, sanal öğrenme ortamlarının daha akıllı ve etkili hale gelmesini sağlayabilir. Örneğin, veri madenciliği, öğrencilerin öğrenme tarzlarını ve ihtiyaçlarını daha iyi anlamak için kullanılabilir, böylece eğitim materyalleri ve ders planları daha kişiselleştirilebilir.
YANLIŞ ÇOKSA DOĞRUYA ULAŞMAYI ENGELLER: Ancak veri madenciliğiyle gelen büyük veri kümeleri, internetteki "yanlış bilgi" ve "yanlış öğrenme" sorunlarını da tetikleyebilir. Özellikle sosyal medya platformları gibi bilgi paylaşımı yoğun olan ortamlarda, yanlış veya yanıltıcı bilgilerin yayılması hızlı bir şekilde gerçekleşebilir. Bu durum, insanların yanlış bilgilerle dolup taşan bir ortamda doğru bilgiye ulaşmasını engelleyebilir ve yanlış öğrenmeye yol açabilir. Çünkü veri madenciliğine alınacak veri kaynağı hatalı/yanlış bilgi içermektedir.
ÇÖZÜM ETKİLİ ALGORİTMA: Bu sorunun çözümü için şu adımlar atılabilir. Sosyal medya platformları ve diğer internet siteleri, yanlış bilgiyi tespit etmek ve yayılmasını önlemek için daha etkili algoritmalar geliştirebilirler. Bu algoritmalar, sahte haberleri veya yanıltıcı içerikleri tanımlamak için makine öğrenmesi ve doğal dil işleme tekniklerini kullanabilir. Kullanıcılar, internette karşılaştıkları bilgilere eleştirel bir gözle yaklaşmayı ve doğrulamak için kaynakları kontrol etmeyi öğrenmelidirler. Eğitim materyalleri, seminerler ve bilinçlendirme kampanyaları aracılığıyla kullanıcıların medya okuryazarlığını artırmak önemlidir.
KAYNAĞIN DOĞRULUK KONTROLÜ: Dijital ortamda gerçek olanla gerçek olmayan, doğruyla yanlış nasıl ayırt edilebilir? Bunun için ne gerekir? Ramazan Yılmaz’a göre; dijital ortamda gerçek olanla gerçek olmayan, doğruyla yanlış arasındaki ayrımı yapabilmek için kaynakların doğruluğu ve güvenilirliği kontrol edilmelidir. Bilgiyi sağlayan kaynağın güvenilirliği önemlidir. Doğruluk ve güvenilirlik standartlarına sahip resmi kaynaklar veya tanınmış kuruluşlardan gelen bilgiler daha güvenilir olabilir. Ancak bu günümüzde tek başına yeterli olmayabilir. Bu nedenle bilgi kaynaklarında çeşitlilik de sağlanmalıdır. Bilgiyi teyit etmek ve çeşitli bakış açılarını değerlendirmek için farklı kaynakları kullanmak önemlidir. Bunları yapabilmek içinse yapay zeka okuryazarlığı, dijital okuryazarlık, farkındalık eğitimlerinin, dijital çağda oldukça önemli olduğunu söylemek mümkün.
YAPAY ZEKA OKURYAZARLIĞI: Yapay zeka okuryazarlığı, dijital okuryazarlık ve farkındalık eğitimleri, dijital çağın karmaşıklıklarıyla başa çıkabilmek ve bilgiye erişimde, kullanımında ve paylaşımında bilinçli ve güvenilir bir yaklaşım geliştirebilmek için önemlidir. Bu eğitimler, bireylerin bu teknolojileri anlamalarına, potansiyel etkilerini değerlendirmelerine ve etik sorunlarını tanımalarına yardımcı olabilir.
TAKİPÇİ VE BENİMSEYİCİ: Son teknolojik gelişmeler ışığında Türkiye'nin durumunu değerlendiren Ramazan Yılmaz, "Ülkemiz, son teknolojik gelişmeleri takip eden ve benimseyen bir ülke olarak dikkat çekmektedir. Bunun da ötesinde Yerli ve Millî Teknoloji Hamlesi ile, kritik teknolojileri ve ürünleri millî imkânlarla tasarlama, geliştirme ve üretme kabiliyetlerimizi en yüksek seviyeye taşıma gayretleri sonuç vermeye başlamıştır. Ülkemizde yapay zeka ve veri bilimi, nesnelerin interneti, siber güvenlik, dijital dönüşüm gibi alanlarda önemli çalışmalar gerçekleştirilmektedir." dedi. Ramazan Yılmaz şunları söyledi:
TÜRKİYE'NİN VERİSİ TÜRKİYE'DE KALSIN: Günümüz dijital dünyasında verinin oldukça değerli bir hazine olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu noktada başta Türkiye’nin verisinin Türkiye’de kalmasına/depolanmasına yönelik atılan adımlar oldukça kıymetli. Bu anlamda veri depolama ve kullanmaya yönelik başta TÜBİTAK olmak üzere yerli çözümler üretilmeye çalışılmaktadır. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı bünyesinde Dijital Türkiye, Açık Veri, Yapay Zeka projeleri başta olmak üzere önemli çalışmalar gerçekleştiriliyor. TÜBİTAK bünyesinde yürütülen çalışmalar, üniversite-kamu-sanayi proje çağrıları/öncelikli alanlar, bilim merkezlerinin kurulması, TÜBİTAK Bilim ve Toplum Başkanlığı’nın okulöncesinden lisansüstü eğitime kadar toplumun birçok kesimini kapsayan proje çağrıları, Teknofest gibi teknoloji festivalleri ile bilim ve teknoloji temelli ekosistem oluşturma gayretleri önemli çıktılar vermeye başlamıştır.
ÜNİVERSİTELERDE YAPAY ZEKA BÖLÜMLERİ: Son yıllarda Bilişim Vadisi kurulması, teknoparkların sayısının artırılması; gerçekleştirilen savunma sanayi projeleri, yerli otomobil TOGG (akıllı cihaz) gibi projeler, aslında bir ekosistemin gelişme gösterdiğinin bir göstergesidir. Bu cihazlar yapay zeka, nesnelerin interneti gibi güncel teknolojileri bünyesinde barındırmaktadır. Yükseköğretim Kurulumuz yapay zekâ, dijitalleşme ve büyük veri alanlarında üniversitelerde yeni program ve bölümler açılmaya başlandığını yakın zamanda duyurmuştur. Bunlar oldukça kıymetli çalışmalardır. Ülkemizin en önemli sermayesi olan insan kaynağının yetiştirilmesi noktasında oldukça yararlı sonuçlar verecektir.
YAKIN GELECEKTE NELER BEKLENİYOR? Önümüzdeki yıllarda teknolojik gelişmelerin hızla ilerlemesiyle birlikte, birçok heyecan verici ve potansiyel olarak çarpıcı yeniliklere tanık olabiliriz. Özellikle kısa vadede yapay zekanın, sanal/karma gerçeklik teknolojilerinin gündelik hayatımızın önemli bir parçası haline geleceğini düşünüyorum. Bu teknolojilerin; eğitim-öğretim, iş dünyası, eğlence sektörü, sağlık ve rehabilitasyon, sosyal etkileşim gibi alanlarda önemli yenilikler getirecektir.
BİLİNÇ TRANSFERİ: Günümüzde, insan beyninin ve zihninin işleyişini daha iyi anlamaya yönelik çalışmalar hızla sürdürülmeye devam etmektedir. Bu bağlamda, bilinç transferi gibi kavramlar üzerine araştırmalar ve geliştirmeler yapılıyor. Ancak, insan bilincinin tamamen bir bedenden başka birine aktarılması veya kopyalanması gibi konular halen bilim kurgu seviyesindedir ve etik sorunları da beraberinde getirmektedir.
KUANTUM BİLGİSAYARLAR… Kuantum bilgisayarlar, geleneksel bilgisayarlardan çok daha hızlı ve güçlü işlem yapabilme kapasitesine sahiptir. Bu teknolojinin; şifreleme, ilaç keşfi, yeni ürün keşfi, yapay zeka ve büyük veri analitiği gibi birçok alanda devrim niteliğinde ilerlemelere yol açabileceği düşünülmektedir.
Jetgiller'deki kadar radikal ve fantastik bir dönüşümün gerçekleşmesi için hala çok yol kat etmek gerekiyor. Bazı teknolojik ilerlemeler gerçek hayatta Jetgiller dünyasına yaklaştırsa da tamamen Jetgiller gibi bir gelecek oluşturmak için çok daha büyük teknolojik atılımlara ihtiyaç vardır.