

6 Şubat'ta, merkez üssü Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan ve "Asrın Felaketi" olarak nitelendirilen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin üzerinden bir yıl geçti. Bu bir yıl içinde depremden etkilenen 11 ilde sayısız artçılar, diğer illerde de çeşitli büyüklüklerde depremler meydana geldi. Her bir depremin ardından, yanlış yönlendirici sayısız bilgi de dolaşıma sokuldu. Peki, deprem hakkında doğru bilinen yanlışlar hangileri?
AA Teyit Hattı depremlerle ilgili doğru bilinen yanlışları Ankara Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bahadır Aktuğ ve İstanbul UMKE Sorumlusu Selim Altınarık'a sordu.
- Depremler önceden tahmin edilebilir mi?
Faylanma ile tarihsel ve aletsel dönem depremsellik kullanılarak depremlerin nerelerde meydana geleceği tahmin edilebilmektedir. Buna karşın, depremlerin ne zaman meydana geleceği henüz tahmin edilememektedir. Deprem tekrarlıklarına dayalı zaman tahminlerinin duyarlılığı ise birkaç yüzyılı aşabilmekte olup, insanların beklentisi olan saatlik, günlük, haftalık ve aylık tahminlerden çok uzaktır.
- Deprem havası diye bir şey var mıdır?
Tarihsel dönemde henüz depremin neden ve nasıl meydana geldiği bilimsel olarak açıklanamazken, yaygın inanışlardan biri, yeraltı mağaralarına sıkışmış hava akımlarının yüzeye kuvvetli rüzgar olarak çıkmasıyla depremlerin meydana geldiğidir. Günümüzde yapılan bilimsel incelemelere göre, meteorolojik veriler ile depremler arasında herhangi bir ilişki yoktur. "Deprem havası" diye bir şey bilimsel anlamda bulunmamaktadır.
- Depremler HAARP ya da titanyum çubuklarla tetiklenebilir mi?
Soğuk savaş döneminde, Titanyum veya tungsten çubukların silah olarak kullanılması şeklinde bir teori ve konsept vardı. Bu gerçekte hiçbir zaman hayata geçmese de, bilim kurgu filmlerinde sıkça kullanıldı. Temeli, metal alaşımlı çubukların yörünge üstünde yüksek çizgisel hıza sahip uydular tarafından yer hedeflerine karşı kullanılmasına dayanmaktadır. Çok hızlı olmaları nedeniyle havada imha edilmelerinin güç olması, savaş başlığı içermeden de yüksek kinetik enerji ile tahrip yeteneklerinin olması gibi nedenlerle tasarlanmış olmakla birlikte, bu ağırlıktaki çubukların yörünge yüksekliğe çıkarılması ve yörünge hızına eriştirilmelerinin güç olması nedeniyle pratikte hayata geçemedi.
Bu tür çubukların deprem üretmek için kullanılması için diğer bir güçlük ise yer içinde derinliklere penetrasyonları. Ne kadar yüksek kinetik enerjiye sahip olurlarsa olsunlar, bu büyüklükte bir depremi yaratmak ve tetiklemek için hala çok küçük kalıyorlar. Özetle, silah sistemi olarak tasarlanan ancak çeşitli fiziksel nedenlerle hayata geçmeyen ve geçmeyecek (en azında yakın gelecekte) bir sistem ile depremlerin oluşturulması söz konusu değildir.
- Deprem anında görülen ışıklar depremin doğal olmadığı, insan yapımı olduğunu mu gösterir?
Deprem sırasında görülen ışıkların nedeni ile ilgili çeşitli teoriler bulunmaktadır. Bunlardan biri, deprem sırasında derindeki ani gerilme boşalımı ile oksijen iyonizasyonunun meydana gelmesi, oluşan iyonların yüzeye çıktığında havada iyonizasyona neden olarak plazma oluşturması ve buna bağlı ışıma. Diğeri ise kuvars gibi piezoelektrik mineral içeren kayaçların, deprem sırasındaki yüksek mekanik enerjiye maruz kaldıklarında elektrik alanı oluşturması. Başka teoriler de bulunmaktadır. Örneğin, deprem sırasında meydana gelen iyonosferik anomaliler halen aktif bir çalışma konusu ancak doğrudan böyle bir ilişki henüz ispatlanmış değildir.
- Deprem esnasında kapı eşiğinde durmak hayat kurtarır mı?
Deprem esnasında kapı eşiğinde durmanın hayat kurtaracağına dair bir inanış var, ancak bu sadece eski kargir yapılar için geçerli olabilir. Betonarme binalarda kapı eşiğinde durmak güvenli değildir. Deprem sırasında en iyi yöntem, yat-korun-tutun ya da çök-kapan-tutun formülünü uygulamaktır.
- Deprem esnasında masa altına girmek hayat kurtarır mı?
Deprem esnasında masa altına girmek, bazı durumlarda hayat kurtarabilir, ancak her zaman güvenli bir yöntem değildir. Masa altına girmenin faydalı olması, binanın ve masanın sağlamlığına bağlıdır. Eğer bina çok hasar görürse, masa altında kalmak tehlikeli olabilir. Bu yüzden, deprem anında en iyi yöntem, yat-kapan-tutun formülünü uygulamaktır. Bu formülde, sağlam bir eşya yanına çökerek, başınızı ve boynunuzu koruyacak şekilde kapanır ve tutunursunuz. Böylece, hayat üçgeni adı verilen bir alan oluşturursunuz. Bu alan, enkaz altında hayatta kalma şansınızı artırır.
- Deprem esnasında hemen kapıya koşmalı ve binayı boşaltmalı mıyız?
Hayır, deprem esnasında hemen kapıya koşmak ve binayı boşaltmak doğru bir davranış değildir. Deprem sırasında panik yapmadan, yat-kapan-tutun formülünü uygulamak en güvenli yöntemdir. Deprem sırasında dışarı çıkmaya çalışmak, merdiven ve asansör kullanmak, cam ve pencere kenarında durmak gibi hareketlerden kaçınmak gerekir. Sarsıntı bitene kadar bulunduğunuz yerde kalmak ve daha sonra güvenli bir şekilde binayı terk etmek önemlidir.
- Deprem esnasında ve sonrasında merdivenleri kullanmalı mıyız?
Deprem esnasında ve sonrasında merdivenleri kullanmamalısınız. Merdivenler, deprem sırasında en çok hasar gören ve enkaz altında kalan yerlerdir. Deprem sırasında merdivenlere koşmak, yaralanma veya ölüm riskini artırır. Sarsıntı bitene kadar bulunduğunuz yerde kalmak ve yat-kapan-tutun formülünü uygulamak en güvenli yöntemdir. Sarsıntı bittikten sonra da merdivenleri kullanmak güvenli değildir, çünkü merdivenlerin çökme tehlikesi vardır. Bu yüzden, binayı terk ederken merdivenleri değil, acil çıkış kapılarını kullanmalısınız.