Dolar
32.34
Euro
35.15
Altın
2,160.22
ETH/USDT
3,379.00
BTC/USDT
65,322.00
BIST 100
8,718.11
Dünya

ORSAM Suriye Çalışmaları Koordinatörü Orhan: Suriye'de Kovid-19'un yayılması İdlib'deki askeri gelişmeleri etkileyebilir

Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Suriye Çalışmaları Koordinatörü Orhan, yeni tip koronavirüsün Suriye'deki askeri gelişmeleri de etkileyebileceğini, salgının İdlib'de görülmesi durumda insani krizi daha da derinleştireceğini söyledi.

Mehmet Burak Karacaoğlu, Ahmad Wais  | 09.04.2020 - Güncelleme : 09.04.2020
ORSAM Suriye Çalışmaları Koordinatörü Orhan: Suriye'de Kovid-19'un yayılması İdlib'deki askeri gelişmeleri etkileyebilir

İdlib

Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Suriye Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan, İdlib'deki kırılgan ateşkesin geleceği, Suriye'deki Kovid -19 tehdidi, terör örgütü YPG/PKK'nın eylemleri ve İsrail-İran-ABD-Rusya cephesinde yaşanan son gelişmeleri AA muhabirine değerlendirdi. 

Türkiye ve Rusya arasında varılan mutabakat neticesinde ateşkesin büyük ölçüde uygulandığını söyleyen Orhan, "Özellikle rejim kanadının ufak çaplı ihlalleri söz konusu oluyor. Hem Rus hem Türk savunma bakanlıkları karşı tarafları bilgilendiriyor." dedi.

Türkiye ve Rusya arasında varılan mutabakatla M4 otoyolu üzerinde ortak devriyeler yapılmasının planladığını anımsatan Orhan, "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) M4 üzerinde askeri noktalar kurarak yolun güvenliğini sağmaya çalıştığını görüyoruz." şeklinde konuştu.

Orhan, ateşkesin kalıcılığına ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:

"Geçmiş deneyimlerden ve rejimin genel Suriye krizine çözüm bulma mantığından yola çıkarak, rejimin İdlib'i askeri olarak ele geçirme planından vazgeçmeyeceği söylenebilir. Ancak şu anda şartlar büyük bir operasyon için oluşmuş değil. Bahar Kalkanı Harekatı'yla Suriye ordusu ciddi bir darbe almış durumda. Dolayısıyla toparlanması için biraz zamana ihtiyacı var. Şu anda bu toparlanma süreci ve kritik noktalara yerleşme süreci gerçekleşiyor. Bunun karşısında TSK’nin bölgede konuşlanma çalışmalarına devam ettiğini söylemek mümkün. Taraflar ateşkesin kalıcılığı noktasında ciddi soru işaretleri barındırıyor. Buna dönük olarak da önümüzdeki dönemde olabilecek çatışma ortamına kendisini hazırlamaya çalışıyor."

Bu süreçte İran destekli grupların da Serakib ve Cisir eş Şuğur ilçeleri çevresinde yeniden konuşlanmaya başladığını anlatan Orhan, Türkiye'nin de hava sahasındaki sorunlarını gidermek için ABD ile müzakereler yürüttüğünü, yeni askeri üsler oluşturduğunu belirtti.

Orhan, bütün bunların tarafların ateşkese güvenemediğini ve yeni bir operasyon olabileceği düşüncesini gösterdiğine dikkati çekerek, "Özellikle M4'ün güneyinde Esed rejiminin İran destekli gruplarla birlikte ilerleme çabasına şahitlik edebiliriz." değerlendirmesini yaptı.

İdlib'deki insani kriz ve koronavirüs

Suriye uzmanı Orhan, "(İdlib) Dokuz yılı aşkın süredir devam eden Suriye krizinin bütün sivil, insani, askeri unsurlarının kümelendiği alan haline gelmiş durumda. Suriye'nin farklı bölgelerinden Esed rejiminin saldırılarından kaçan siviller bölgede kümelenmiş durumda. Nüfusun önemli kısmı kamplarda çok zor şartlar altında hayatlarına devam ediyor." ifadelerini kullandı.

Esed rejiminin 2019’un ilk çeyreğinde bölgeye dönük kapsamlı harekat başlattığını anımsatan Orhan, "Bu saldırılar neticesinde yüz binler kuzeye, Türkiye sınırına doğru akın etmeye başlamıştı. Son olarak 2020 yılının ilk çeyreğinde düzenlenen operasyonlar neticesinde yine bir milyonu aşkın Suriyeli sivil, akın etmeye başladı. Bu da zaten ağır olan insani şartları, krizi daha da derinleştirmiş durumda. Bu durumu daha da çok sıkıntıya sokan, uluslararası yardımların çok sınırlı seviyede kalması. Ne siyasi ne askeri ne de finansal anlamda uluslararası örgütlerin sorumluluk üstlenmemesi insani krizi daha da derinleştiriyor." tespitinde bulundu.

Dünyayı sarsan Kovid -19 tehdidinin İdlib'deki krizin daha da farklı bir boyuta ulaşmasına neden olabileceği uyarısında bulunan Orhan, şunları aktardı:

"Şu anda bütün dünyaya yayılan ve Suriye'de rejimin kontrol ettiği alanlarda da yavaş yavaş görülmeye başlayan koronavirüsün İdlib’de görülmeye başlaması ve yayılması oradaki insani durumu daha da ağır bir duruma getirebilir. Bölgede sağlık altyapısı son derece zayıf bir durumda. Sağlık alanında her türlü malzemeye ihtiyaç var. Ancak böyle bir yayılma söz konusu olursa kamplarda, hiçbir hijyenik koşulun olmadığı ortamda bu virüsün çok daha kolay yayılma imkanı bulabileceği, bunun da mevcut insani krizi daha da derinleştireceği söylenebilir."

Salgının askeri gelişmeleri etkileme ihtimali

Orhan, Esed rejiminin kontrol ettiği bölgelerde koronavirüsün beklendiğinden daha geç görülmüş olduğunu dile getirerek, "Rakamların da hala çok düşük seviyelerde seyrettiğini söyleyebiliriz. Günümüz itibariyle 15 vaka ve 2 ölüm söz konusu. Ancak bu rakamların güvenilirliliği konusunda ciddi soru işaretleri var. Muhtemeldir ki çok daha fazla sayıda hasta söz konusu. Ancak Suriye rejiminin bunları tespit etmekte yaşadığı eksiklik nedeniyle sayının düşük kaldığı söylenebilir." diye konuştu.

Rejim bölgelerinde özellikle İranlılarla çok fazla etkileşim içerisinde olunduğunun altını çizen Orhan, "Hem İran destekli milislerin yaşadığı hem de İran'dan din turizminin yaşandığı Seyyide Zeynep Türbesi çevresi karantina altına alınmış durumda. Irak sınırına yakın Deyrizor bölgesinde İranlı milislerin arasında koronavirüsün yoğun olduğu iddiaları söz konusu. Bu gelişmeler Suriye'de askeri ve siyasi meseleleri de etkileyebilir. Özellikle İdlib bağlamında Suriye rejimi ve İran'ın muhtemel operasyon planlarını ertelemesi veya tam tersine belki de karşı tarafta yaşanabilecek salgını fırsata dönüştürüp bu planlarını öne almasını beraberinde getirebilir. Ancak rejim bölgesinde sayının artmasını beklemek daha yüksek olasılık gibi gözüküyor." ifadelerini kullandı.

YPG/PKK tehdidi

Orhan, terör örgütü YPG/PKK'nın Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı Harekatı bölgelerindeki huzur ortamını hedef alan eylemlerine de değindi.

YPG/PKK'nın İdlib’deki Türk-Rus gerginliğini fırsata dönüştürme çabasında olduğunu vurgulayan Orhan, "PKK'nın Türkiye'yi farklı cephelerde zor duruma sokabilmek için terör eylemlerine hız verdiğini söylemek mümkün. Ancak TSK'nin ve Türkiye’nin desteklediği muhalif grupların bu sızma girişimlerini başarılı şekilde önleme operasyonlarına şahit olduk. Çok sayıda terörist bu sızma girişimlerinde etkisiz hale getirildi. Ama buna karşı özellikle sivillere dönük Afrin başta olmak üzere Barış Pınarı Harekatı bölgesinde bazı terör eylemleri oldu. Bu tamamen Türkiye'nin dikkatini dağıtmak farklı cephelere dikkatini yayarak özellikle İdlib sahasında Rusya ve rejim karşısında elini zayıflatmak amacı taşıyordu. Sadece Suriye’de değil, Türkiye - İran sınırında da PKK'nın veya uzantılarının terör eylemlerine hız verdiğini söylemek mümkün." yorumunu yaptı.

İran-İsrail gerginliği

Orhan, Suriye üzerindeki İran-İsrail gerginliğiyle ilgili, "İran'ın Suriye'deki nüfuzunun özellikle Hizbullah’ın Lübnan'dan sonra İsrail karşısında yeni bir cephe açmış olması İsrail kanadında ciddi bir kaygı yaratmış durumda. Ama İsrail sadece Hizbullah değil, genel anlamda artan İran etkisinden büyük bir tehdit algısı içerisinde. Buna dönük olarak da iç savaş boyunca tek müdahalesi İran'ın bölgedeki artan nüfusuna dönük bazı saldırılar oldu." diye konuştu.

Rusya'nın İsrail'in İran destekli gruplara saldırılarına göz yumduğunu dile getiren Orhan, şunları anlattı:

"Rusya, İran'la Suriye' de müttefik gibi görünmesine rağmen İsrail'in bu operasyonlarına ses çıkarmadı, hava savunma sistemlerini aktifleştirmedi. Dolayısıyla İran'ın Suriye’deki nüfuzunun kırılması veya törpülenmesi noktasında Rusya’nın da benzer görüşlere sahip olduğunu görüyoruz. Esasında sadece Rusya değil, genel olarak bütün okların Suriye'deki İran nüfuzuna yöneldiğini söylemek mümkün. Artan Şii milis etkisinden Türkiye de rahatsız. Rusya’da Suriye’nin geleceğinde kim daha çok söz sahibi olacak rejim üzerinde kim daha etkili olacak noktası üzerinden İranla bir rekabet halinde. Ama esas tehdit algısı İsrail kanadında. Rusya ile birlikte koordineli hava operasyonlarını sürdürüyor ve başta Hizbullah olmak üzere İran hedeflerini vurmaya devam ediyor."

Orhan, ABD ve İran arasında artan gerginliğin de Suriye sahasına yansımaları olacağını belirterek, "ABD doğrudan veya İsrail vasıtasıyla Suriye sahasında İran hedeflerini vurmaya devam edecektir. İran buna karşılık olarak aynen Irak'ta yaptığı gibi konvansiyonel olmayan yöntemlerle mücadele ederek, vekillerini öne sürerek ve süreci zamana yayarak buradaki varlığını korumayı çabalayacaktır. Anlık dönemsel kayıplardan, geri çekilmelerden ziyade daha uzun vadeli varlığı üzerine odaklanacaktır."

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın