Avrupa Parlamentosu seçimleri Avrupa'da aşırı sağdaki yükselişi teyit etti
Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinin sonuçlarını değerlendiren uzmanlar, birçok Avrupa ülkesindeki aşırı sağcı partilerin kazanımlarının uzun süredir gözlemlenen yükseliş eğilimini teyit ettiğini belirtti.
Brüksel
27 AB üyesinde 6-9 Haziran'da düzenlenen AP seçimlerinde merkez partiler yerlerini koruyarak çoğunluğu elde etse de beklendiği üzere aşırı sağcı partiler birçok ülkede nüfuzlarını artırdı.
AA muhabiri, bu eğilimin nedenlerini ve AB siyasetinin geleceği için ne sonuçlar doğurabileceğine ilişkin uzman görüşlerini derledi.
Seçmenin mesajı daha çok kendi hükümetlerine yönelikti
Almanya Dresden Teknik Üniversitesi Öğretim Görevlisi Oliviero Angeli, aşırı sağın Fransa'da, İtalya'da, Almanya'da aldığı sonuçların şaşırtıcı olmadığına işaret ederek "Avrupa ülkelerinde aşırı sağ partilerin güçlendiği açık. Çoğu ülkede gerçekten büyük kazanımları oldu." dedi.
Avrupa seçmeninin AP seçimlerini daha çok iç siyasete yönelik mesaj vermek için kullandığını vurgulayan Angeli, bunun Almanya ve Fransa'daki sonuçlardan açıkça belli olduğunu söyledi.
Angeli, göç krizi, Ukrayna'daki savaş ve AB'nin "yeşil dönüşüm" politikasının vatandaşa yansıyan yüksek maliyetlerinin seçmenin oyunda belirleyici olduğu ve bu konuların aşırı sağ partilerin ilgi alanına girmesinin oylarını artırmalarına sebebiyet verdiğini aktardı.
AP'nin gelecek formasyonunda aşırı sağcı partileri içeren iki tür koalisyon senaryosunun mümkün olduğunu belirten Angeli, şunları kaydetti:
"Aşırı sağ partiler bir bakıma üç grup oluşturuyorlar. İtalya Başbakanı Giorgi Meloni'nin Avrupalı Muhafazakarlar ve Reformistleri (ECR), Kimlik ve Demokrasi Grubu (ID) ve bir de gerçekte bir gruba ait olmayan partiler var. Bunların arasında Fiidesz ve AfD gibi oldukça güçlü partiler var. Birinci ihtimal Marine Le Pen'in ECR'yi ID'nin bazı kesimleriyle birleştirmeye çalışması. Çünkü (Le Pen) daha pragmatik hale geldiğini kanıtlamak istiyor. Bu yüzden Meloni ve diğer pragmatik partilerle bir tür ittifak kurmaya çalışacağını düşünüyorum. Diğer olasılık ise örneğin AfD'nin de aralarında bulunduğu daha radikal partilerin ID grubuna girerek daha büyük bir grup oluşturması ve bu grubun çok güçlü olması. Ancak Ursula von der Leyen ve ana akım sağ direndiği için sanırım pek bir şey değişmeyecek. Von der Leyen yine 2019'da seçildiği koalisyon temelinde seçilecek."
"Sağ hareketten gelen bir tehdit var"
Hollandalı siyaset bilimci Radboud Üniversitesi Öğretim Görevlisi Peter van der Heiden de "Avrupa-yanlısı partiler kuşatma altındaydı ve kurtuldular. Öte yandan sağ kanat hareketinin büyüdüğünü ve kuşatmanın tamamen ortadan kalkmadığını görüyoruz. Yani kazanan, Avrupa yanlısı hareket. Ancak güvende değiller. Sağ hareketten gelen bir tehdit var." değerlendirmesini yaptı.
Van der Heiden, "Avrupa'ya dahil olmak istemeyen ve bir kez daha gücün ulusal parlamentolara geri dönmesini isteyen büyüyen bir grup var." dedi.
Bir sonraki seçimlerin bu anlamda daha önemli olacağını düşündüğünü belirten van der Heiden, "Aşırı sağın artık AP'de güçlü bir dayanağı olduğunu görüyoruz. Bu, aşırı sağın etkisinin zirvesi ya da sadece başlangıcı mı olacak? Bu yüzden bir sonraki seçimi gerçekten sabırsızlıkla bekliyorum." diye konuştu.
Van der Heiden, AP'nin şekillenmesinin ardından hangi siyasi grupların birlikte hareket edeceğiyle ilgili şu öngörüde bulundu:
"Tamamen farklı bir Avrupa programına sahip aşırı sağla koalisyon kurmak gerçekten zor olacak. O yüzden Hristiyan demokratlar, sosyalistler ve liberaller arasındaki mevcut ilişkinin devam edeceğini düşünüyorum. Belki de aşırı sağı hiç absorbe edemeyecekler ve bir sonraki seçime kadar bekleyip aşırı sağ rüzgarının sona ermesini umut edecekler."
Aşırı sağcı partilerin açık mesajları vardı
ABD Delaware Üniversitesi Avrupa Çalışmaları Direktörü Daniel Kinderman da "Aşırı sağ partilerin neyi temsil ettiklerinin oldukça açık olduğunu düşünüyorum. Bunu fark etmek zor değil." ifadelerini kullandı.
Bu nedenle Avrupa'da yüksek göç oranları, Avrupa içerisindeki ve kıtayı çevreleyen krizler gibi etkenlerin seçmeni aşırı sağ partilere yönlendirdiğini belirten Kinderman, "İnsanlar bu krizlerin bitmesini istiyor. Nasıl olacağından pek emin olmasalar da Ukrayna'daki savaşı bitirmek istiyorlar. Aşırı sağcı partilerin burada açık bir mesajı olduğunu düşünüyorum. Ukrayna'yı desteklemenin yanlış olduğunu düşünüyorlar. Yani orada da bir mesaj var." dedi.
Kinderman şöyle devam etti:
"İnsanların kendi hükümetlerinden de memnun olmadıklarını düşünüyorum. Almanya örneğinde aktarılan bazı mesajların, insanların Olaf Scholz'un koalisyon hükümetinden hiç memnun olmağını düşünüyorum. İnsanlar Fransa'da Emmanuel Macron'dan açıkça memnun değiller. Yani bir bakıma konu sadece Avrupa meseleleriyle ilgili değil, aynı zamanda birçok ülkedeki birçok iç meselelerle ilgili."
AP'deki ittifakların nasıl şekilleneceğiyle ilgili Kinderman, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Ben merkezi ittifakın baki kalacağını düşünüyorum. Merkez sol ve merkez merkez sağ ittifakı. Bu ittifak ya liberallerin katılmasıyla ya da Yeşillerin katılmasıyla kalacak. Bu, AP'de çoğunluk için kolaylıkla yeterli olacaktır. Daha aşırı sağ grupların dahil olduğu yeni ittifaklar da ortaya çıkabilir. Bu konuda spekülasyonlar var. Ama bunun kısa vadede çok gerçekçi olduğundan emin değilim. Ama kim bilir, değil mi? Meloni, von der Leyen'e elini uzatmıştı."
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.