İsrail'in Gazze ve Batı Şeria işgali sırasında kullandığı yapay zeka destekli silahlar, dünya genelindeki farklı rejimlere satıldığı için küresel tehdide dönüşmeye başladı.
Mardin Artuklu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Rakipoğlu, İsrail’in kullandığı teknolojilerin oluşturduğu riskleri AA muhabirine değerlendirdi.
Rakipoğlu, İsrail’in Filistin'de alışılagelmiş bir çatışmanın ötesinde teknolojinin ve yapay zekanın en kötü şekliyle nasıl kullanılabileceğinin bir örneğini sunduğunu belirterek, "İsrail, Gazze'deki soykırımı ve Batı Şeria'daki işgalini sürdürmek için gelişmiş yapay zeka ve gözetim teknolojilerini kullanıyor. İsrail'in şu an ki durumunu otomatik hale gelmiş apartheid, ayrımcılık ya da ırkçı rejim olarak tanımlayabiliriz. Yani 75 yıldır süre gelen soykırım ve işgalin teknolojiyle yeniden harmanlanması şeklinde somut bir şekilde ifade edilebilir. Bu teknolojilerle işgal ve soykırım icra edilmiş oldu." dedi
Uluslararası Af Örgütü ve pek çok uluslararası kuruluşun İsrail'in Filistin işgalini teknoloji ile harmanlamasını "otomatik apartheid (ırkçılık/ayrımcılık)" olarak tanımladığını aktaran Rakipoğlu, "İsrail’in ürettiği ve kullandığı teknolojiler, dünyadaki farklı otoriter rejimlere satılarak küresel tehdit teşkil ediyor. Örnek olarak teknoloji destekli ölümcül silahlar, Myanmar’daki cunta rejimine verildi ve pek çok Rohingya sivilin katledilmesinde kullanıldı." dedi.
Rakipoğlu, Filistin ve Filistinlilerin İsrail tarafından ileri gözetim sistemleri, yapay zeka ve casus yazılım teknolojileri için bir laboratuvar haline getirildiğini ve Filistinliler üzerinde denenmiş teknolojilerin dünyaya pazarlandığını aktararak, "Pegasus adlı bir yazılım, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve diğer 50 bin kişinin şahsi telefonlarına sızarak özel bilgilere kolaylıkla erişim sağladı ve pek çok diktatör de bu casus yazılım sayesinde konum tespit etti." diye konuştu.