ORSAM Irak Araştırmacısı Dr. Sercan Çalışkan, Türkiye ve Irak arasında imzalanan su işbirliği anlaşmasının iki ülke ilişkileri için önemini AA Analiz için kaleme aldı.
***
Türkiye ile Irak arasında su alanındaki işbirliğine ilişkin süreçte kritik bir adım daha atıldı. 2 Kasım 2025'te Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Bağdat ziyareti sırasında, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Irak Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Su Alanında İşbirliğine İlişkin Çerçeve Anlaşması Kapsamındaki Projelerin Finansmanı için Mekanizma Belgesi" imzalandı. Bu mekanizma, Nisan 2024'te akdedilen "Su Alanında İşbirliği Çerçeve Anlaşması"nın uygulanmasını sağlayacak teknik ve finansal düzenlemeleri içeriyor.
- Dışişleri Bakanı Fidan: Beklentimiz, PKK'nın Irak'ta da terör faaliyetlerine son vermesi
- Türkiye ile Irak arasında su konusunda su alanında işbirliği projelerinin finansmanı için "mekanizma belgesi" imzalandı
- ABD, Türkiye-Irak su anlaşmasını memnuniyetle karşıladı
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Belge, Irak'ın su altyapısının modernizasyonu ve su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimine yönelik projelerin finansmanının, Irak'ın petrol gelirlerine dayalı bir yapı üzerinden karşılanmasını öngörüyor. Böylece hem Irak'ın su yönetim kapasitesinin geliştirilmesi hem de Türk şirketlerinin bu süreçte etkin rol alması planlanıyor. Bu düzenleme aracılığıyla Türkiye, Irak'ın su altyapısının güçlendirilmesine ve su kaynaklarının daha verimli, planlı ve sürdürülebilir kullanımına katkısını artırmayı hedefliyor. Bu adım, Türkiye-Irak ilişkilerinde uzun süredir gündemde olan su meselesine yönelik somut, sürdürülebilir ve kurumsal bir işbirliği zemini yaratması bakımından dikkat çekiyor. Aynı zamanda Irak'ın kalkınma sürecine Türkiye'nin aktif katkısını pekiştirirken iki ülke ilişkilerinin geleceğini daha güçlü ve karşılıklı faydaya dayalı bir temelde inşa etme potansiyeli taşıyor.
Anlaşmanın stratejik çerçevesi: İkili ilişkilerde yeni dönemin halkası
Anlaşmaya daha geniş bir perspektiften bakıldığında, bunu Türkiye-Irak ilişkilerinde son yıllarda yakalanan olumlu ivmenin doğal bir sonucu olarak okumak mümkün. İki ülke arasında özellikle son yıllarda güvenlik alanında artan koordinasyon, Kalkınma Yolu Projesi ile ekonomik işbirliğinin derinleşmesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen yıl Bağdat'a gerçekleştirdiği kritik ziyaret ve bu sırada imzalanan kapsamlı anlaşmalar ilişkilerin stratejik bir boyuta evrildiğini göstermekteydi. Bu sürecin devamında Kerkük-Ceyhan Petrol Boru Hattı'nın yeniden işlerlik kazanması ve hattın geleceğine ilişkin perspektifin yeni bir anlaşma zemininde genişletilmesi planı, ekonomik entegrasyonun güçlendiğinin önemli işaretlerinden biri oldu.
Bu bağlamda, 2 Kasım 2025'te imzalanan su işbirliği mekanizması, Türkiye ile Irak arasındaki çok katmanlı, kapsamlı ve uzun vadeli ilişkiler mimarisinin yeni ve somut bir halkası niteliğini taşımaktadır. Su alanındaki işbirliği yalnızca teknik bir altyapı projesi değil, aynı zamanda iki ülkenin stratejik ortaklık vizyonunun sürdürülebilir kalkınma, bölgesel istikrar ve ekonomik karşılıklılık temelinde pekiştirilmesinin bir göstergesidir. Dolayısıyla imzalanan söz konusu belge ve inşa edilen mekanizma, tek başına teknik bir düzenleme olarak okunmamalıdır. Tam tersine, Türkiye ile Irak'ın çok alanlı ortaklık inşasında istikrarlı ilerleyişinin son halkası niteliğinde değerlendirilmelidir. Su meselesinin böylesine somut bir işbirliği çerçevesine kavuşması, tarafların kısa vadeli gündemlerinin ötesine geçerek sürdürülebilir kalkınma, bölgesel istikrar ve karşılıklı bağımlılık üretme hedefinde buluştuklarını gösteriyor.
Bölgesel konjonktür ve zamanlama
Zamanlama açısından bakıldığında anlaşmanın iki kritik boyut taşıdığı görülüyor. İlk olarak 7 Ekim sonrası Orta Doğu genelinde artan çatışma riski ve kırılgan güvenlik ortamı düşünüldüğünde, Türkiye ile Irak'ın eş zamanlı olarak hem Kalkınma Yolu hem enerji işbirliği hem de su meselesi gibi konularda ilerleme kaydetmesi istikrara yönelik stratejik bir tercih olarak okunmalıdır. Bölgenin giderek keskinleşen güvenlik eksenli gündeminin aksine iki ülkenin altyapı, ticaret ve su güvenliği gibi alanlarda somut adımlar atması yalnızca Ankara ve Bağdat açısından değil, bölgesel istikrar adına da pozitif bir örnek teşkil etmektedir.
Bu çerçevede, Türkiye'nin Irak'ın istikrar içinde kalmasını destekleyen bir yaklaşımı yalnızca söylem düzeyinde değil doğrudan politika pratiği üzerinden ortaya koyduğu görülüyor. Enerji işbirliklerinin yeniden canlanması ve su alanındaki bu son mekanizma, Ankara'nın Bağdat'a yönelik stratejisinde "karşılıklı kazanç ve kalkınma temelli" hattın güçlendirildiğinin önemli bir işaretidir.
Anlaşmanın kamuoyuna dönük etkisi ve resmi diplomatik ilişkilerin yanı sıra kamu diplomasisi boyutu da atlanmamalıdır. Irak'ta su meselesi ve iklim değişikliği kaynaklı baskılar artık günlük yaşamı doğrudan etkileyen bir gerçeklik haline gelmiş durumda. Dolayısıyla Türkiye'nin su altyapısının modernizasyonuna dönük bu adımı, teknik bir anlaşma olmasının ötesinde Irak kamuoyuna yönelik bir güven ve ortak çözüm iradesi mesajı olarak da yorumlanabilir.
Zamanlama açısından ikinci önemli husus ise anlaşmanın Irak'ta 11 Kasım 2025'te gerçekleştirilecek parlamento seçimlerinin hemen öncesinde imzalanmış olmasıdır. 2022'de göreve gelen Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani döneminde Ankara-Bağdat hattında yakalanan yapıcı ivme dikkate alındığında, belgenin seçim sonrasına bırakılmadan hayata geçirilmesi dikkat çekicidir. Bu durum, Türkiye'nin Irak ile ilişkilerini yalnızca hükümetler arası düzeyde değil, daha geniş bir stratejik işbirliği perspektifiyle ele aldığına işaret etmektedir. Başka bir ifadeyle Ankara-Bağdat ilişkileri kişilere veya kısa dönemli siyasi konjonktüre indirgenmeyen, kurumsallaşma kapasitesi yüksek uzun vadeli bir zemine oturmaktadır.
Öte yandan, anlaşmanın seçim öncesi dönemde imzalanması, Sudani yönetiminin başarısı açısından da bir önem taşımaktadır. Zira su meselesi Irak kamuoyunda uzun süredir en kritik gündem başlıklarından biri olup, bu alanda atılan somut bir adım Sudani hükümeti için hem kalkınma vizyonunun hem de dış politika performansının seçimler öncesinde somutlaştığı bir başarı göstergesi olarak değerlendirilebilir.
[Dr. Sercan Çalışkan, ORSAM Irak Çalışmaları Araştırmacısı. Doktora eğitimini Polis Akademisinde tamamlamıştır. 2019'dan bu yana Irak'ın birçok vilayetinde saha araştırmaları yürüten Çalışkan; 2021 Irak Parlamento Seçimleri ve 2023 Irak Vilayet Meclisi Seçimleri'nde uluslararası gözlemci olarak görev yapmıştır. Uzmanlık alanları, 2003 sonrası Irak güvenlik bürokrasisinin inşası ve dönüşümü, Irak'taki güvenlik sorunları ve bu sorunların bölgesel etkileri ile etnik ve mezhebi yapının toplumsal ve siyasal yansımalarıdır.]
*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.