Dolar
32.40
Euro
35.16
Altın
2,233.04
ETH/USDT
3,565.80
BTC/USDT
70,880.00
BIST 100
9,079.97
Analiz

Türkiye, Avrupa’nın enerji güvenliğinde kilit konuma geliyor

Türk Akımı ve Azerbaycan’ın Şahdeniz 2 yatağındaki doğalgazın, TANAP ve onun devamı olan Trans-Adriyatik Boru Hattı ile Avrupa pazarına ulaştırılması Avrasya'nın enerji haritasını etkileyebilecek önemde gelişmeler.

Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu  | 14.01.2021 - Güncelleme : 14.01.2021
Türkiye, Avrupa’nın enerji güvenliğinde kilit konuma geliyor Fotoğraf: Celal Güneş/AA

İstanbul

Geçen yılın sonunda ve 2021’in başında enerji alanında önemli gelişmeler yaşandı. Ancak bu gelişmeler, Azerbaycan’ın Ermenistan’ın işgali altında bulunan topraklarını kurtarma süreci (II. Karabağ Savaşı), ABD’deki Başkanlık seçimleri dolayısıyla yaşanan olaylar ve yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadele gibi konuların gölgesinde kaldı. Peki, önümüzdeki dönemde Avrasya’nın enerji haritasını etkileyebilecek bu gelişmeler nelerdi?

1 Ocak 2021 tarihinde Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç Sırbistan’ın Türk Akımı’nın Balkan kolu olan Balkan Akımı’ndan Rus gazını almaya başladığını açıkladı. Böylece Bulgaristan’ın Türk Akımı üzerinden Rus gazını 1 Ocak 2020’den itibaren almaya başlamasından tam bir yıl sonra Sırbistan da bu hattan Rus gazını almış oldu; hatta bu hat, Sırbistan üzerinden Macaristan’a kadar uzatıldı. Her sene Türk Akımı’ndan Balkan koluna 15,8 milyar metreküp Rus gazı aktarılacak. Bulgaristan’ın yanı sıra Yunanistan ve Kuzey Makedonya da bu hattan 2020 yılında gaz almaya başladılar, ilkbahar 2021’de ise Macaristan, ardından da Slovakya gaz alacak. Bu hattan Bulgaristan yılda 3,5 milyar metreküp, Sırbistan 2,5 milyar metreküp, Macaristan 6 milyar metreküp, Avusturya 3,75 milyar metreküp gaz kullanacak. Dolayısıyla Rusya’nın mevcut boru hatlarının yanı sıra Türk Akımı üzerinden de Avrupa’ya gaz ihracatını başlatması, Rusya’nın arasının bozuk olduğu ve bundan dolayı enerji alanında aralarında sıkça sorunun yaşandığı Ukrayna’ya transit konusunda bağlılığını azaltacak.

Balkan ülkelerinin hatta Avusturya’nın bu projeye dâhil olmalarının sebebi; hem Avrupa Birliği’nin (AB), ABD’nin Rus gazına alternatif arayışı konusundaki baskısına rağmen pek bir sonuç elde edememesi hem de bu hattan gelen gazın Ukrayna üzerinden gelen gazın fiyatına kıyasla daha ucuz olmasıdır. Örneğin Sırbistan, Ukrayna üzerinden gelen bin metreküp gaz için yaklaşık 240 dolar öderken, bu hattan gelecek gazın fiyatı 170 dolar. Dolayısıyla Türk Akımı’nın Balkanlara gaz akışını sağlamaya başlaması, hem projenin iki önemli ayağını oluşturan Rusya ile Türkiye’nin hem de bu hattan doğalgaz ihtiyacını karşılayacak Balkan ülkelerinin çıkarına olduğu görülüyor.

Azerbaycan doğalgazı doğrudan hatla ilk kez Avrupa'da

1 Ocak 2021’de Türkiye’yi yakından ilgilendiren bir başka gelişme daha yaşandı. Türk Akımı’nın Balkan kolu ile aynı gün Avrupa’ya bir başka hattan daha gaz akımı başlatıldı. Azerbaycan’ın Şahdeniz 2 yatağındaki doğalgaz, Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) ve onun devamı olan Trans-Adriyatik Boru Hattı (TAP) ile Avrupa pazarına ulaştırıldı. Bu iki boru hattı 30 Kasım günü Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in katılımıyla düzenlenen törende birbirine bağlanmıştı. Böylece tarihte ilk kez Azerbaycan gazı direkt bir boru hattıyla Avrupa’ya taşınmış oldu.

Azerbaycan bu hatla Yunanistan, Arnavutluk ve Adriyatik denizinin altından geçen hatla İtalya’ya toplamda yılda 10 milyar metre küp gaz ihraç edecek. Boru hattının kapasitesi yıllık 20 milyar metreküpe kadar çıkarılabilecek. Türkiye ise TANAP’tan kendi ihtiyaçları için de ayrıca 6 milyar metreküp gaz alacak. Bu projenin hayata geçmesi hem Azerbaycan açısından hem de Türkiye açısından büyük önem arz ediyor. Türkiye bir taraftan doğalgaz ithalatında Rusya’ya olan bağımlılığını azaltırken ve enerji tedarikçilerini artırırken (ki 2020 yılının ilk yarısında Rusya, Türkiye’nin ithalatında 5. sıraya kadar düşmüştü), diğer taraftan da topraklarından geçen boru hatları sayesinde Avrupa’nın enerji güvenliği konusunda da kilit konuma geliyor. Bunun şüphesiz Türkiye’ye maddi kazançları olacağı gibi bu husus, AB ile münasebetlerde de Ankara’nın elini kuvvetlendirecektir.

Azerbaycan gazının boru hattıyla Avrupa’ya ulaştırılması, bir ilk olması açısından da taraflara Rusya ile fiyat konusunda pazarlık yapma şansı tanıması bakımından da hiç şüphesiz önemli. Ancak kısa ve orta vadede Rusya’nın Avrupa’daki enerji hâkimiyetinin devam edeceğini de söyleyebiliriz. TAP’ın kapasitesi maksimum seviyeye çıkartıldığı takdirde bile bu miktar, Rus devi Gazprom’un birkaç boru hattıyla ihraç ettiği toplam gazın ancak yüzde 10’unu oluşturacaktır. Örneğin 2019 yılında Rusya, Türkiye dâhil Avrupa’ya 200 milyar metre küp gaz ihraç etti. Kovid-19’un ekonomiyi olumsuz etkilemesi, son yıllarda genel küresel ısınmanın artarak devam etmesi, önceki yıllarda muhtemel krizler karşısında Avrupa ülkelerinin yeraltı gaz depolarını doldurması, ülkelerin bir kısmının sıkıştırılmış gaz kullanımını artırması gibi faktörler, 2020’de söz konusu miktarın azalmasına neden olsa da gerek TAP gerekse de Türk Akımı’nın Balkan koluna olan ilgi, önümüzdeki yıllarda boru hatlarıyla ithal edilecek gazın miktarının yine artacağına işaret ediyor. Kaldı ki 2020’de sıkıştırılmış gaz ithalatı da azaldı ve önümüzdeki yıllarda daha da azalacağı öngörülüyor. Bundan dolayıdır ki Moskova, bazı olumsuz istatistiklere rağmen son yıllarda adı geçen projelerin dışında 55 milyar metre küp kapasiteli Kuzey Akım-2 projesinin de hayata geçirilmesi üzerinde çalışmalarını devam ettiriyor.

ABD'nin enerji politikasının açmazları

Rusya ile Almanya’yı Baltık denizinin altından bağlayacak boru hattının büyük kısmı tamamlanmış olmasına rağmen başta Avrupa pazarına kendi sıkıştırılmış gazını satmak isteyen ABD, transit konumunu daha fazla kaybetmek istemeyen Ukrayna ve birkaç ülke daha bu projeye karşı çıkıyorlar. Özellikle ABD’nin Kuzey Akım-2 projesinde yer alacak Avrupalı şirketlere yaptırım uygulayacağını açıklaması, projenin tamamlanmasını geciktiriyor. Ancak bir taraftan başta Almanya olmak üzere projenin hayata geçirilmesi taraftarlarının da fazla olması, diğer taraftan ABD’de son günlerde yaşanan gelişmelerin bundan sonra ABD’nin sözünün tüm dünyada olduğu gibi Avrupa’da da daha az dinleneceğine işaret etmesi Kuzey Akım-2’nin de er ya da geç tamamlanacağını gösteriyor.

Görüldüğü gibi enerji alanındaki hamleler, ülkelerin dış politikalarının boyutlarından birini oluşturuyor. Rusya ile ABD arasında siyasi alandaki sorunlar kendisini enerji alanında da gösteriyor. Taraflar arasında bölgesel rekabetler yaşandığı gibi enerji ve silah pazarındaki paylarını artırma mücadelesi de dikkat çekiyor. Tıpkı siyasi alanda olduğu gibi ABD bu rekabet çerçevesinde AB’yi kendi tarafına çekmek istese de bu konuda pek başarılı olamıyor. Alternatif boru hatlarının olmaması, ABD’nin Avrupa ülkelerine satmak istediği sıkıştırılmış gazın pahalı olması ve her ülkenin bunun için gereken altyapıya sahip olmaması, söz konusu başarısızlığın başlıca sebepleri arasında yer alıyor. Nitekim ABD’nin Avrupa’daki en yakın müttefikleri dahi Rusya’dan gaz ithal etmeye devam ediyorlar.

Rusya ile ABD arasında bu mücadele sürerken Azerbaycan’ın gazını Avrupa’ya ulaştırması son derece sevindirici bir gelişme. Bu husus, Azerbaycan’ın 44 gün süren savaşta Ermenistan işgali altında bulunan topraklarını kurtarması ile birlikte değerlendirildiğinde Azerbaycan’ın bağımsızlığının 30. yıldönümünde kat ettiği mesafe daha net anlaşılacaktır. Ankara ile Bakü, Azerbaycan tarihi açısından büyük önem arz eden bu iki süreçte de birlikte hareket ettiler ve bu birlikteliğin ne tür başarılara yol açtığını tüm dünyaya göstermiş oldular.

[Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesidir]

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.