Bağımsız Araştırmacı Dr. Hüseyin Korkmaz, Çok kutuplu dünyanın inşa sürecinde ŞİÖ Zirvesi'yle verilen mesajları AA Analiz için kaleme aldı.
***
Çin’in Tiencin kentinde düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Zirvesi ve sonrasında gerçekleşen askeri geçit töreni küresel jeopolitik açısından dikkat çekici görüntülere ev sahipliği yaptı. ŞİÖ Zirve'sinde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Rusya devlet başkanı Vladimir Putin ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi'nin koordineli tavrı dikkati çekerken, askeri geçit töreninde Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’un boy göstermesi ABD ve Batı nezdinde net bir stratejik mesaj olarak algılandı.
Çin ve Rusya uzun süredir ŞİÖ'yü BRICS ile çok kutuplu küresel düzenin kurucu sütunlarından biri olarak tanımlıyor. ŞİÖ, Batı nezdinde sınırlı kurumsallaşması ve Hindistan'ın ikircikli tutumu üzerinden eleştirilse de son Zirve büyük bir dayanışma gösterisine dönüştü. Pekin bu gösteriyi özenle kurgularken Rusya ve Hindistan aynı karede olmaktan mutlu görünüyor.
Hindistan'ın denge stratejisi
Hindistan bir süredir ABD ile sorunlar yaşıyor. ABD, Hindistan'a önce yüzde 25'lik bir gümrük vergisi getirmiş ancak Hindistan Rusya'dan petrol ithal etmeye devam edince bu oranı yüzde 50'ye çıkarmıştı. ABD Başkanı Donald Trump'ın bu vergi hamlesinden sonra ŞİÖ Zirvesi'nden yansıyan görüntüler Hindistan'ın yüzünü Doğu'ya çevirdiği şeklinde okunuyor.
Zirve'den yansıyan kareler Çin, Rusya ve Hindistan'ın çok kutuplu bir troykaya dönüştürdüğü izlenimi verse de Çin ve Hindistan arasında çözülmeyi bekleyen birçok sorun var. İkili ticarette Hindistan aleyhine olan 99 milyar dolarlık açık ve geçtiğimiz dönemde Pakistan ile yaşanan düşük yoğunluklu savaşta Pakistan'ın temel silah tedarikçisinin Pekin olmasından kaynaklanan gerilim devam ediyor.
"Ejderha ile fil birlikte dans etmeli." diyen Şi Cinping'e nazaran Hindistan hala dengede durmayı tercih ediyor. Çin, Zirve'yi 'Hindistan ABD ile aynı kampta değil' demek için çerçevelemek isterken Hindistan "karşılıklı güven ve hassasiyet temelinde ilişkileri ileri taşıyacağız." demekle yetiniyor. Kısacası ilişkileri üst bir seviyeye taşımaktan ziyade pragmatik bir normalleşme söz konusu. Hindistan'ın ABD'ye yönelik mesajı aslında net, "stratejik seçeneklerimiz arasında artık Pekin ve Moskova da var."
Çin-Rusya hattında ise ilişkilerin özellikle de enerji alanında yoğunlaştığı görülüyor. İki ülke arasında Sibirya’nın Gücü-2 (Power of Siberia-2) anlaşması imzalandı. Rus Arktik bölgesinden Çin'e uzanan bu 50 milyar metreküp kapasiteli dev doğal gaz hattı, Moskova'nın Avrupa'dan Asya'ya kalıcı yön değişimini simgeliyor. Öte yandan Putin "gerçek çok taraflılığı canlandırma" çağrısı yaparak Avrasya’da yeni bir güvenlik ve istikrar sistemi inşa edilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Batı karşıtı cephe konsolide oluyor: Çin, Rusya ve Kuzey Kore
ŞİÖ Zirvesi kadar merakla beklenen bir başka husus ise İkinci Dünya Savaşı'nın 80. yıl dönümünü anmak için organize edilen ve Çin tarihinin en büyük askeri olayına dönüşen "geçit töreni." Çin, Pekin'de düzenlenen bu geçit töreninde en gelişmiş silahlarından bazılarını sergiledi. Özellikle tüm gezegeni kapsayacak genişlikte bir menzile sahip olan DF-5C stratejik kıtalararası nükleer füze büyük ilgi gördü. Çin ayrıca dünyanın en güçlü lazer hava savunma sistemini de görücüye çıkardı.
Ama geçit töreninin en büyük haberi Çin lideri Şi Cinping, Rusya lideri Vladimir Putin ve Kuzey Kore lideri Kim Jong Un'un ilk kez kamuya açık şekilde bir araya gelmesi oldu. "Güçlünün zayıfı avladığı orman kanununa asla geri dönmemeliyiz." diyen Şi Cinping, bu görüntüyle ABD öncülüğündeki Batı nezdinde ciddi ve sert bir stratejik mesaj vermiş oldu. Hatta Trump alelacele bir paylaşım yaparak Şi, Putin ve Kim Jong Un'u ABD'ye karşı komplo kurmakla suçladı.
Çin'in askeri gösterisi, Çin'in yeni dünya düzeni vizyonunu destekleyecek güce sahip olduğunu ortaya koyuyor. Hatta bir adım öteye gidersek ABD'nin İkinci Dünya Savaşı'nı kazanmak için oluşturduğu üretim kapasitesini hatırlatıyor. Fabrikaların savaşı olarak bilinen İkinci Dünya Savaşı'nda daha fazla ve hızlı üretenin kazandığı biliniyor. Çin eğer sergilediği silahları hızlıca ordusuna entegre ederse olası bölgesel askeri hamlelerini engellemek kolay olmayabilir. Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CSIS) tarafından yayınlanan bir rapor Çin'in savunma harcamalarının son 30 yılda 13 kat arttığını gösteriyor.
Yeni dünya düzenine doğru: Uzun, sınırsız ve akıllı savaş
Gerek ŞİÖ Zirvesi'nde öne çıkan temalar ve yapılan konuşmalar gerekse askeri geçit töreninde ortaya çıkan görüntüler Çin ve Rusya'nın ŞİÖ ve benzeri platformları bir diyalog mekanizması olmaktan çıkarıp üye devletlere somut faydalar sağlayan ve Batı nezdinde karşı hegemonya alanı yaratan jeopolitik bir enstrümana dönüştürmek istediğini gösteriyor. Bunu yaparken de askeri anlamda ciddi bir birikim sağlandığı hususu vurgulanıyor.
İki ülke de bu hedefe kilitlenmişken ŞİÖ, jeopolitik koordinasyon için bir prototip olarak öne çıkıyor. Bununla birlikte "batı merkezli kurallara dayalı müesses nizama" alternatif bir anlatı geliştiriliyor. Bu aslında aynı zamanda bir kimlik arayışı. Bu arayışı Doğu'nun kendisini Çin ve Rusya'nın öncülüğünde çok kutuplu bir bağlamda yeniden inşası olarak okumak mümkün. Çin bir yandan Rusya gibi jeopolitik bir gücü vazgeçilmez bir stratejik dost olarak konumlandırırken diğer yandan Kuzey Kore gibi ABD'yi meşgul edebilecek orta ölçekli aktörleri de çeperinde hizalamayı ihmal etmiyor.
Bütün bunları koordine ederken de Çin'in temel stratejisi uzun ve yıpratmaya dayalı bir rekabet modeli. Mao'nun bir dönem "uzatılmış savaş" (protracted war) olarak tanımladığı durum. Bu uzatılmış savaş sınırsız bir cepheler alanında cereyan ediyor. Askeri-sivil füzyon olarak adlandırılan yaklaşım da aslında bu modelin ürünü. Akıllı savaş (intelligentized warfare) ise otonom kapasite, ağ bağlantısı ve modern 21. yüzyıl savaş sistemlerine dayalı nihai yaklaşım olarak öne çıkıyor.
Sonuç olarak Çin, ABD rekabeti bağlamında uzun ve stratejik bir rekabetin içerisinde. Bu bağlamda siyasi, ekonomik ve askeri anlamda tüm adımlarını hesaplayarak atıyor. Rusya ile stratejik bağların kuvvetlendirilmesi, BRICS ile ilgili atılan adımlar, ŞİÖ Zirvesi'nin askeri geçit töreniyle bir "küresel yönetişim manifestosuna" dönüşmesi bu hassas hesaplamaların sonucu. Çok kutuplu dünyanın inşası ya da yeni bir soğuk savaşın derinleşmesi mi bilinmez ama gerçek olan bir şey var ki o da Çin ABD ile arasındaki farkı hızla kapatıyor.
[Dr. Hüseyin Korkmaz, Bağımsız araştırmacı. 2021 yılında "Küresel Organik Kriz ve Yeni Soğuk Savaş: ABD ve Çin'in Sınırsız Stratejik Rekabeti" başlıklı kitabı yayınlanan yazarın çalışma alanları arasında Küresel hegemonya, ABD-Çin ilişkileri ve Çin’in Dış Politikası bulunuyor.]
* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.