Dolar
32.58
Euro
34.89
Altın
2,317.73
ETH/USDT
3,149.80
BTC/USDT
64,073.00
BIST 100
9,722.09
Analiz, ABD Başkanlık seçimleri 2020

ABD'nin yeni başkanı 3 Kasım'da belli olacak mı?

ABD'de uzun zamandır var olan "posta yoluyla oy kullanma" yönteminin Kovid-19'dan dolayı neredeyse seçmenlerin yüzde 70'ini kapsayacak şekilde genişletilmesi, Beyaz Saray ile Demokratları karşı karşıya getirdi.

Hakan Çopur  | 31.08.2020 - Güncelleme : 01.10.2020
ABD'nin yeni başkanı 3 Kasım'da belli olacak mı?

Washington

ABD'de 3 Kasım'da yapılacak başkanlık seçimleri öncesinde başlayan "posta yoluyla oy kullanma" tartışması, seçim sonuçlarını doğrudan etkileme potansiyeli dolayısıyla hem Cumhuriyetçiler hem de Demokratlar için kritik bir mücadeleye dönüştü.


ABD’de 3 Kasım Salı günü yapılacak 59. Başkanlık seçimleri şimdiden yakın tarihin en önemli seçimlerinden biri olmaya aday.

Mevcut Başkan Cumhuriyetçi Donald Trump ile Demokratların 77 yaşındaki adayı Joe Biden'ı karşı karşıya getiren seçim süreci, başta ABD olmak üzere tüm dünyayı kasıp kavuran yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle bambaşka bir seviyeye taşındı.

180 binin üzerinde kişinin hayatını kaybettiği ve salgından açık ara en fazla etkilenen ülke olan ABD'de milyonlarca kişi, virüsten korunabilmek için oy sandıkları yerine evlerinden posta yoluyla oy kullanma yöntemini tercih ediyor ya da etmek istiyor.

Güncel duruma göre, ABD'de 44 milyon seçmene "herhangi bir başvuruya gerek olmaksızın otomatik olarak", 118 milyon seçmene "mazerete gerek olmaksızın başvuruda bulunması halinde", 46 milyon seçmene ise Kovid-19 dışında "geçerli bir mazeret bildirmesi durumunda" posta yoluyla oy kullanma hakkı veriliyor.

ABD'de esasen uzun zamandır var olan "posta yoluyla oy kullanma" yönteminin bu sefer neredeyse seçmenlerin yüzde 70'ini kapsayacak şekilde genişletilmesi, Beyaz Saray ile Demokratları karşı karşıya getirdi.

Trump bazı gerekçelerle milyonlarca Amerikalının postayla oy kullanması durumunda birçok noktada usulsüzlüklerin yapılabileceğini ve Demokratların seçimi bu yolla kazanmak istediklerini savunuyor.

Öte yandan Demokratlar ise salgından dolayı insanların mecburen bu yolu seçtiklerini ve postayla oy işleminin kolaylaştırılması gerektiğini vurguluyor.

Posta yoluyla oy kullanmak ne demek?

ABD'de seçim kanunlarına göre bir seçmen, belirli durumlarda seçim sandığına gitmeden uzaktan posta yoluyla oy kullanabiliyor.

Kovid-19 salgınına kadar ABD'de sadece birkaç eyaletteki seçmenler, sandığa gitmeden sadece posta yoluyla oy kullanıyorlardı.

ABD Başkanı Donald Trump, herhangi bir başvuru yapılmadan tüm seçmenlere otomatik olarak oy pusulası gönderilmesi ya da Kovid-19'u gerekçe göstererek posta yoluyla oy kullanılmasına karşı çıkıyor.

Ülkedeki birçok eyalet ise geçerli bir mazereti olan seçmenlere (yurt dışında bulunmak, hastalık, mecburi görev, askerlik vb.) önceden başvuruda bulunmak kaydıyla posta yoluyla oy kullanma seçeneğini sunuyordu. Bazı az sayıdaki eyalet ise herhangi bir mazeret belirtmeden de sadece başvuru yapılması durumunda söz konusu seçmenlere postayla oy kullandırıyordu.

Ülkeyi vuran Kovid-19 salgını ise tüm bu yerleşik geleneği önemli ölçüde etkilemiş durumda. Salgını zaten "geçerli bir mazeret" olarak kabul eden birçok eyalet, tüm seçmenlerine herhangi bir başvuruda bulunmasalar bile sandık başına gitmeden posta yoluyla oy kullanabilmesinin önünü açtı.

Sonuçların çok yakın olması durumunda posta yoluyla kullanılan yüz binlerce belki milyonlarca oy tartışmalı hale gelebilir.

Son verilere göre ABD'de 9 eyalet ve başkent Washington DC'de kayıtlı 44 milyon seçmene (yüzde 21) herhangi bir başvuruya gerek olmaksızın "otomatik olarak" oy pusulaları gönderiliyor. Bu eyaletlerin çoğunda Demokrat seçmenler ön planda.

34 eyalette kayıtlı 118 milyon seçmene (yüzde 57) "başvuruda bulunması halinde evlerine oy pusulası" gönderilecek şekilde postayla oy kullanma hakkı tanınıyor. Bu kişiler bir mazeret bildirmek zorunda olmadığı gibi koronavirüs salgını da mazeret olarak gösterebiliyorlar.

Kalan 7 eyalette kayıtlı 46 milyon seçmen ise (yüzde 22) posta yoluyla oy kullanabilmek için Kovid-19 dışında "geçerli bir mazeret bildirmek" zorunda. Çoğu Cumhuriyetçi olan bu eyaletlerdeki seçmenlerin büyük çoğunluğunun 3 Kasım'da sandık başında oy kullanması bekleniyor.

Trump neden karşı çıkıyor?

Başkan Trump, herhangi bir başvuru yapılmadan tüm seçmenlere otomatik olarak oy pusulası gönderilmesine ya da mazeretsiz posta yoluyla oy kullanılmasına karşı çıkıyor.

Geleneksel olarak uygulanan mazeret bildirerek posta yoluyla oy kullanılmasına (absentee ballot) itiraz etmediğini söyleyen Trump, mazeretsiz posta yoluyla oy kullanılmasının ve hatta başvuruda dahi bulunmayan seçmenlere oy pusulalarının gönderilmesinin büyük oranda Demokratların işine yarayacağını ve burada usulsüzlükler yapılacağını iddia ediyor.

Uygulama Demokratların lehine gözüküyor

Posta yoluyla oy kullanma tartışmasının arka planında, uygulamanın büyük oranda Demokrat cepheye yarayacağı görüşü hakim.

Seçimlere katılım oranlarında istedikleri seviyeyi yakalamakta zorlanan Demokratlar, 2016 yılındaki seçimlerde Wisconsin, Pennsylvania ve Michigan gibi eyaletleri çok az farklarla Trump'a kaptırmıştı.

Bu seçimlerde katılımı artırmak için var güçleriyle çalışan Demokratlar için "evden dahi çıkmadan posta yoluyla oy kullanma" yöntemi adeta bir hediye niteliği taşıyor. Bu şekilde daha fazla kişinin oy kullanması öngörülüyor ve bu durumda Biden'ın özellikle kritik eyaletlerde Trump'ı geçmesi ihtimali artıyor.

Bir diğer unsur ise salgından en fazla olumsuz etkilenen toplumsal kesim olan yaşlıların bu yöntemle daha rahat oy verme imkanına kavuşacak olması.

Güncel anketlere göre, en yüksek risk grubunda yer alan 65 yaş üstü kişilerin önemli bir kısmı Trump'ın ABD'deki salgın sürecini kötü yönettiğini düşünüyor; bu da doğal olarak yaşlı seçmenlerin oylarının önemli ölçüde Biden'a gideceği anlamına geliyor.

Bu iki ana sebebi göz önünde bulunduran Demokratlar, ilk günden itibaren posta yoluyla oy kullanma uygulamasının kolaylaştırılmasını ve postaları taşıyan USPS'in tüm önlemleri almasını istiyor.

3 Kasım'da yeni başkan belli olmayabilir

ABD Anayasasına göre şu tarihler değiştirilemez: 3 Kasım'daki başkanlık seçimleri, 14 Aralık'taki Seçiciler Kurulu (Electoral College) üyelerinin başkan ve başkan yardımcısını seçmesi ve nihayet 20 Ocak 2021'deki yeni başkanın yemin töreni.

Yine Anayasaya göre 3 Kasım gününden sonra oy kullanılamaz, dolayısıyla posta yoluyla kullanılacak tüm oyların en geç 3 Kasım Salı günü ilgili seçim merkezine ulaştırılmış olması gerekiyor.

Oylar tam zamanında ulaştırılsa bile postayla gelen oyların sayımı seçim sandığında kullanılan oyların sayımından daha uzun zaman aldığı için özellikle sonuçların çok yakın olduğu yerlerde taraflar arasında bir "kavga" çıkma ihtimali yüksek. Böyle bir anlaşmazlık durumunda sayım işlemleri uzayacak.

Bu durumda ikinci kritik tarih, tüm eyaletlerin Seçiciler Kurulu üyelerinin belirleneceği son gün olan 14 Aralık olacak. Eğer bu tarihe kadar bir eyalette Seçiciler Kurulu üyeleri belirlenemezse o zaman bu delegeler başkan ve yardımcısı için oy kullanamayacak.

Dolayısıyla 3 Kasım ile 14 Aralık arasındaki yaklaşık 6 haftalık süreçte ABD'deki tüm eyaletlerde ilgili delegelerin belirlenmiş ve onaylanmış olması gerekiyor. Bu da sonuçların birbirine çok yakın olduğu kent veya eyaletlerde tarafların itirazlarının olması ve oyların yeniden sayılması gibi muhtemel senaryolarda ciddi bir krizi beraberinde getirecek.

Sonuçların yakın olması durumunda posta yoluyla kullanılan yüz binlerce belki milyonlarca oy tartışmalı hale gelebilir, bu da Anayasa'da belirtilen söz konusu tarihlerin tutturulamaması anlamına gelebilir. Böyle bir durumda ABD yeni başkanını 3 Kasım günü öğrenemeyebilir.

Kriz senaryosu: 2000 yılındaki gibi mahkemede bitebilir

Posta yoluyla kullanılacak milyonlarca oyun zamanında seçim merkezlerine ulaştırılması ve bu oyların zamanında sayılması, 3 Kasım seçimleri için en kritik konu olmuş durumda.

Bu süreçte yaşanabilecek tüm aksaklıklar ve tarafları karşı karşıya getiren tüm itirazlar takvimde doğrudan kayıp zaman anlamına gelecek. 2000 yılında Florida'daki anlaşmazlık yüzünden uzayan seçim süreci en sonunda Yüksek Mahkemede bitmiş ve kazanan kıl payı Cumhuriyetçiler olmuştu.

Bu seçimlerde daha fazla yerde adayların birbirine çok yakın sonuçlar alması ve dolayısıyla tarafların daha fazla resmi itirazda bulunması söz konusu olacak gibi gözüküyor.

Trump'ın "postalarda hile ve sahtekarlık yapılabilir" iddiası bir yana, orada hiçbir ihlal olmasa bile posta yoluyla kullanılan oyların yeniden sayılması gerekirse ABD, yeni başkanını 3 Kasım günü öğrenemeyebilir.

Mevcut siyasi kutuplaşma da göz önünde bulundurulursa, Amerikan siyasi tarihinde çok nadir olan bu manzaranın 3 Kasım Salı günü yaşanma olasılığı hiç de azımsanmayacak bir düzeyde.

Bu durumun yaşanmaması için adaylardan birinin itiraza mahal bırakmayacak şekilde tüm kritik eyaletlerde net bir şekilde kazanması gerekecek. Mevcut anket sonuçlarında Biden önde gözükse de kendi seçmen kitlesini Trump'ın daha iyi mobilize ettiği yadsınamaz bir gerçek. Dolayısıyla nihai olarak sandığa neyin ne şekilde yansıyacağı asıl belirleyici etken olacak.

2016'daki senaryoya benzer şekilde, bu sefer Biden ülke genelinde daha fazla oy alıp kritik eyaletlerde ipi göğüsleyen Trump mı yeniden başkan seçilecek; yoksa anketlerin gösterdiği gibi Biden 4-5 puan farkla net bir galibiyete mi imza atacak?

Yoksa 2000 yılındaki gibi Amerikan halkı yeni başkanını Yüksek Mahkeme hakiminden mi öğrenecek?

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.