Dolar
32.31
Euro
34.87
Altın
2,194.50
ETH/USDT
3,577.00
BTC/USDT
70,589.00
BIST 100
8,994.47
Analiz

ABD'nin BM İnsan Hakları Konseyi ile ilişkisi inişli çıkışlı oldu

Trump yönetiminin ayrılma kararı aldığı uluslararası örgütlerin sonuncusu, ABD'nin her platformda savunduğu ve kalkan olduğu İsrail'e karşı "ön yargılı" olmakla eleştirdiği BM İnsan Hakları Konseyi oldu.

21.06.2018 - Güncelleme : 21.06.2018
ABD'nin BM İnsan Hakları Konseyi ile ilişkisi inişli çıkışlı oldu

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER - BETÜL YÜRÜK

Donald Trump yönetiminin ayrılma kararı aldığı uluslararası örgütlerin sonuncusu, ABD'nin her platformda savunduğu ve kalkan olduğu İsrail'e karşı ''ön yargılı'' olmakla eleştirdiği Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi oldu.

ABD’nin merkezi Cenevre'de bulunan BM organından ayrılma kararı, beklenmedik bir gelişme değildi yine de hem tepkilere neden oldu hem de hayal kırıklığı yarattı.

Bu kararla Trump yönetimi bir ilke de imza attı ve ABD, BM İnsan Hakları Konseyi'nden ayrılan ilk ülke oldu. Böylece ABD, BM İnsan Hakları Konseyi toplantılarına katılmayı insan hakları karneleri nedeniyle sık sık eleştirdikleri için reddeden İran, Kuzey Kore ve Eritre'ye katılmış oldu.

İsrail'in Filistin'i işgali ve insan hakları ihlalleri karşısında üç maymunu oynayan ABD, 47 üyeli BM organından ayrılmasına gerekçe olarak Konseyin İsrail'e karşı ''kronik, ön yargılı tutum sergilemesini'' gösterdi.

ABD'nin vetosu nedeniyle BM Güvenlik Konseyi'nde İsrail'in 50 yıldan uzun süredir devam eden Filistin işgaline, yasa dışı yerleşim birimlerine ve Filistinli sivillere yönelik orantısız güç kullanımına ilişkin hiçbir adımın atılamaması, uluslararası toplumu BM İnsan Hakları Konseyi'nde çare aramaya yöneltiyor. Bu konudaki tek istisna, Barack Obama döneminde alınan ancak yasal bağlayıcılığı olmasına rağmen uygulanamayan BMGK kararıydı.

Kararlarının yasal bağlayıcılığı olmasa da uluslararası toplumun dikkatini İsrail'in işlediği insan hakları ihlallerine çekmek ve sessiz kalmak istemeyen BM İnsan Hakları Konseyi, her yıl oturumlarında ''7. gündem maddesi'' başlığı altında işgal altındaki Filistin topraklarında işlenen insan hakları ihlallerini görüşüyor, İsrail'in yasa dışı eylemlerini kınıyor ve eylemlere son vermesi çağrısı yapıyor.

ABD ise BM İnsan Hakları Konseyi'nin 7. gündem maddesinin varlığına şiddetle karşı çıkıyor ve bu maddenin konseyin gündeminden kaldırılmasını istiyor.

ABD'nin BM İnsan Hakları Konseyi'nden ayrılma kararını hiç şüphesiz Trump yönetiminde İsrail'i savunan en güçlü seslerden biri olan BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley açıkladı.

''İkiyüzlü'' ve ''İsrail'e karşı kronik ön yargılı'' olmakla suçladığı BM İnsan Hakları Konseyi'nin ABD'nin ''reform çağrılarına kayıtsız kaldığını'' belirten Haley, sık sık insan hakları ihlalleri nedeniyle topa tuttuğu Venezuela, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Çin, Küba, Suudi Arabistan gibi ülkelerin de üyesi olduğu ''insan hakları konusunu alaya alan bir örgütün parçası olmak istemediklerini'' söyledi.

Haley, ABD'nin BM İnsan Hakları Konseyi'nden çekilmesini eleştiren insan hakları ve sivil toplum örgütlerini de topa tuttu.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) başta olmak üzere 17 sivil toplum örgütüne mektup gönderen Haley, bu kuruluşları reform girişimlerini engellemekle eleştirdiği Rusya ve Çin gibi ülkelerin yanında yer alarak ABD'nin konseyden çekilme kararında etkili olmakla suçladı.

HRW ise Haley'e yanıt vermekte gecikmedi. HRW Direktörü Kenneth Roth, ''Trump yönetimi, insan hakları örgütlerini günah keçisi yapmak yerine, kendi yanlış yönlendirilmiş stratejisine kafa yormalı. Kendi hatalarından ötürü başkalarını suçlayan bu yaklaşım, genelde kötü niyetli liderlerin rutin olarak yaptığı bir şey. Trump yönetimi, bir yandan güney sınırındaki göçmenlere kötü muamelede bulunurken diğer taraftan insan haklarını savunmak için uluslararası bir sistemden ayrılıyor. Nikki Haley'nin meşhur BM'de kendilerini desteklemeyen ülkelerin isimlerini not etme tehdidini de unutmamak lazım. Bağımsız insan hakları örgütlerinin isimlerini alacağını ise hiç tahmin etmezdik.'' değerlendirmesinde bulundu.

ABD'nin ayrılma kararını, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeyd Raad El Hüseyin'in Trump yönetimini Meksika sınırında çocukları ailelerinden ayıran uygulamasını ''vicdansızca'' olarak nitelemesinden bir gün sonra açıklaması ise dikkati çekti.

İnsan hakları ihlalleri konusunda İran, Venezuela, Küba başta olmak üzere birçok ülkeye eleştiride bulunan Trump yönetimi, gerek Müslüman ülkelere vize yasağı son olarak da ABD'ye yasa dışı yollardan giren yetişkin göçmenleri gözaltına alarak çocuklarından ayıran uygulamalarıyla sık sık hem ülke içinden hem ülke dışından eleştiri ve tepki alıyor.

ABD'nin İnsan Hakları Konseyi ile ilişkisi inişli çıkışlı oldu

ABD'nin ayrılma kararı aldığı BM İnsan Hakları Konseyi ile ilişkisi örgütün kurulduğu günden beri inişli çıkışlı oldu.

Washington'ın 2006'da kurulan BM İnsan Hakları Konseyi ile ilişkisi Bush yönetiminde de iyi değildi.

ABD'nin 43. Başkanı George W. Bush, döneminde insan hakları karnesi zayıf ülkeleri üye olarak bünyesinde bulundurduğu için çok fazla eleştirilen "BM İnsan Hakları Komisyonu" yerine kurulan "BM İnsan Hakları Konseyinin" ilkinden çok da farklı olmayacağını savunmuştu. Bu nedenle yeni BM organına katılmayı reddetmişti. Bush yönetiminin bu kararı almasında BM'ye yönelik eleştirel tutumuyla bilinen dönemin BM Daimi Temsilcisi John Bolton etkili olmuştu.

Bolton'ın şimdi de Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak ABD'nin Konsey'den çekilme kararındaki rolü yadsınamaz.

ABD'nin konseye ilk katılma süreci ise Obama yönetimi döneminde 2010'da gerçekleşti. O dönemde iddialı bir ajandayla konseye giren ABD, Cenevre'deki temsiliyetini artırmakla kalmadı aynı zamanda BM İnsan Hakları Konseyi'ne ayrı bir büyükelçi atanması kararı aldı. BM insan hakları organında üçer yıldan iki dönem koltuk sahibi olan ABD, konseye 2016 yılında 2017-2009 yılları için yeniden üye seçildi.

BM İnsan Hakları Konseyi

BM İnsan Hakları Konseyi 2006'da kuruldu. BM üyesi olan ülkeler, İnsan Hakları Konseyi üyeliğine BM Genel Kurulu tarafından 3 yıllığına seçiliyor. Türkiye'nin ise konseyde gözlemci statüsü bulunuyor.

47 üyesi bulunan BM organı, insan hakları konularını görüşmek üzere her yıl 3 kez toplanıyor. Konsey oturumları sırasında karar tasarıları da görüşülüyor ve kabul ediliyor. Ancak BM İnsan Hakları Konseyinin kararları tavsiye niteliği taşıyor ve kararların yasal bağlayıcılığı bulunmuyor.

BM İnsan Hakları Konseyi, insan hakları sicili iyi olmayan ülkelerin dönem dönem üye olarak seçilmesi nedeniyle zaman zaman hem BM üyesi ülkeler hem de sivil toplum örgütleri tarafından eleştiriliyor.

Karara dünyadan tepkiler

Çin'den Rusya'ya, Fransa'dan İngiltere'ye birçok ülke, ABD'nin konseyden ayrılma kararına tepki göstererek üzüntüyle karşıladıklarını bildirdi.

Rusya, ABD'nin aldığı kararla insan haklarına yönelik kendi itibarına bir kez daha "güçlü bir darbe vurduğu" açıklamasında bulundu.

Avrupa ülkelerinden Fransa ve İngiltere, kararı üzüntüyle karşıladıklarını belirtirken Alman hükümetinin insan hakları ve insani yardım sorumlusu Baerbel Kofler derin hayal kırıklığına uğradıklarını söyledi.

"ABD yönetimi de insan hakları ihlallerinden mesuldür"

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "İnsan hakları ihlalleri konusunda bir numaralı devlet İsrail'dir. ABD'nin bu tutumu da İsrail'in insan hakları ihlallerine verdiği limitsiz bir destektir. ABD yönetimi de insan hakları ihlallerinden mesuldür." dedi.

Bozdağ, insan hakları ihlalleri konusunda bir numaralı devletin İsrail olduğunu vurgulayarak "ABD'nin, İsrail'e karşı ön yargıyı gerekçe göstermesi, gerçek bir ön yargıya sahip olduğunu gösteriyor." diye konuştu.

Kararın ardından açıklama yapan BM İnsan Hakları Konseyi Başkanı Vojislav Suc, konseyde ABD'den boşalan üyelik için en kısa zamanda seçim yapılacağını belirtti.

İsrail, ABD'nin kararından memnun

ABD'nin Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyinden ayrılma kararı İsrail yönetimini memnun etti.

İsrail Başbakanlık Basın Ofisi'nden yapılan açıklamada, ABD'nin konseyden ayrılma kararından dolayı Trump, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley'e teşekkür edilerek kararın memnuniyetle karşılandığı belirtildi.

Açıklamada, konseyin uzun yıllardır ön yargılı, düşmanca ve İsrail karşıtı bir kuruluş olduğunu ispatladığı, insan haklarını koruma misyonuna ihanet ettiği ileri sürülerek, ABD'nin Konseyden ayrılmasının "cesur" bir karar olduğu savunuldu.  

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.