Dolar
32.34
Euro
35.18
Altın
2,158.53
ETH/USDT
3,377.40
BTC/USDT
64,982.00
BIST 100
8,718.11
Analiz

'ABD, Filistin davasına karşı savaşıyor'

Filistinli akademisyen ve siyasiler, ABD Başkanı Trump'ın kararlarıyla, Filistin davasını tasfiyeye çalıştığı görüşünde.

20.09.2018 - Güncelleme : 20.09.2018
'ABD, Filistin davasına karşı savaşıyor'

RAMALLAH/GAZZE - Kays Ebu Semra - Nur Ebu Iyşe 

Filistinli uzmanlar ve siyasiler, ABD'de Trump yönetiminin son dönemde Filistin konusunda aldığı kararlarla, Filistin davasını bütünüyle tasfiye etmeyi hedeflediğini düşünüyor.

Filistin yönetiminin, Filistinliler arasındaki bölünmüşlüğü sona erdirecek ve birliği sağlayacak yeni bir strateji kurarak ABD'ye karşı koyabileceğini dile getiren uzmanlar ve siyasiler, bu kritik süreçte Arap ve İslam dünyası ile uluslararası ölçekte Filistin davasına verilen desteğin güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor.

ABD Başkanı Donald Trump, göreve başladığı tarihten itibaren açıkça İsrail yanlısı politikalar uygulayarak, Kudüs'ün İsrail'in başkenti olarak tanınması, ABD büyükelçiliğinin Kudüs'e taşınması ve Filistinli mülteciler için hayati önem taşıyan Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı'nın (UNRWA) tasfiyeye çalışılması gibi Filistin'in hukuki haklarını ihlal eden ve doğrudan Filistin yönetiminin varlığı açısından tehlike oluşturan kararlara imza attı.

ABD yönetimi ayrıca, "Yüzyılın Anlaşması" olarak adlandırılan ve ayrıntıları henüz kamuoyuna açıklanmayan 'barış planına' karşı çıktığı için Filistin tarafını cezalandırma anlamına gelen bir dizi kararı da yürürlüğe koydu. Bu kapsamda son olarak Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Washington Temsilcisi Husam Zomlot ile ailesinin oturum iznini iptal edildi, teşkilatın banka hesapları kapatıldı ve gençlik programlarının finansmanı için kullanılan 10 milyon dolarlık yardımı kesti.

ABD müzakerelerde aracılık rolünü kaybetti

Filistin Ulusal Girişim Hareketi Genel Sekreteri Mustafa el-Bergusi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ABD'nin kararlarını esef verici, mantıksız ve cezalandırıcı olarak nitelendirdi.

Kararların, ABD Başkanı Trump'ın ekibinin çok açık bir şekilde İsrail yanlısı olduğunu ve İsrail'in isteklerini yerine getirdiğini ortaya koyduğunu, ABD'nin barış sürecine öncülük yapmaya devam etme fırsatını yok ettiğini dile getiren Bergusi, "Tarafgirlik, güvenilir bir aracı olmak istediğini söyleyen devletle uyuşmaz. ABD'nin icraatları, işleri büyük ölçüde karmaşık hale getirdi." dedi.

"Biz, Oslo Anlaşması'nın başarısız kalmasının ardından, ABD'ye güvenmenin yersiz olduğunu idrak ettik. (İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu hükümetiyle yapılan müzakerelerin akibeti başarısızlık oldu." diye konuşan Bergusi, halk direnişine, İsrail'i boykot etmeye ve Filistin birliğinin sağlanmasını hızlandırmaya odaklanan alternatif bir Filistin stratejisinin inşasının zorunlu olduğuna işaret etti.

Bergusi, mücadelenin en önemli unsurunun, Filistinliler arasındaki bölünmüşlüğü sona erdirmek suretiyle Filistinlileri birleştirmek ve kaynaştırmak olduğunu, daha sonra da genel olarak ABD'nin politikalarına karşı çıkan uluslararası toplumu bu strateji doğrultusunda harekete geçirmeye devam etmek olduğunu kaydetti. Ulusal Konsey ve FKÖ Merkez Konseyi'nde, güvenlik koordinasyonu da dahil İsrail'in ihlal ettiği tüm anlaşmalardan çekilmeyi içeren önemli kararlar aldıklarını söyleyen Bergusi, "Filistin halkı apartheid rejimi altında yaşamayı kabul etmeyecek" şeklinde konuştu.

Hedef Filistin davasının tasfiyesi

Ramallah'taki Stratejik ve Siyasi Araştırmalar Merkezi Müdürü Hani el-Mısri de Trump yönetiminin kararlarının, ABD'nin açık bir şekilde Filistin davasını tüm boyutlarıyla tasfiye etme kararlılığını gösterdiğine işaret etti. Mısri, Filistin yönetiminin söz konusu kararları, aceleci ve ve fevri karşılıklar vermek yerine ciddi ve derinlemesine ele alması gerektiğini ifade etti.

ABD'nin, İsrail ile aynı doğrultuda, Filistin davasının tasiyesine yönelik adımlarına karşı koymak için öncelikle Filistin'deki iç ihtilafların aşılması ve birliğin temin edilmesi gerektiğini vurgulayan Mısri, bütün siyasi ve toplumsal kesimlerin enerjilerini Kudüs ile mülteciler gibi Filistin davasının temel meseleleri ve bunlara yönelik tehditlerle mücadele üzerine teksif etmesi gerektiğini kaydetti. Mısri şöyle devam etti:

"Bu konularda bir gelişme sağlanamaması halinde Batı Şeria'nın İsrail'e ilhakı, daha fazla Filistinlinin tehciri ve Filistinli mültecilerin yaşadıkları ülkelere ya da üçüncü bir ülkeye yerleştirilmesi gibi yeni bir Nekbe'ye (felaket) doğru ilerleyeceğiz."

Mısri, bedel ödemeye hazır ve vizyon sahibi bir yönetimin işbaşında olması halinde Filistin halkının direnme ve fedakarlık yapma gücüne sahip olduğunu da aktardı.

ABD şantaj yapıyor

Birzeit Üniversitesinde Siyasi Bilimler alanında dersler veren Cihad Harb da Trump yönetiminin, uluslararası kamuyounda büyük infiale yol açan kararlarıyla 'teslim olma belgesini' imzalamaları için Filistinlilere şantaj yapmaya çalıştığını ifade etti. Harb, Filistinlilerin, Arap ve İslam ülkeleri tarafından siyasi ve ekonomik açıdan desteklenmesi, meşru tezlerine Avrupa Birliği (AB) ülkeleri başta olmak üzere uluslararası platformlarda destek bulmaları halinde ABD yönetiminin bu şantaj girişmlerine karşı koyma gücüne sahip olacağını dile getirdi.

Filistin cephesinde birliğin sağlanmasının hayati önem taşıdığını, Filistin yönetiminin bu doğrultuda kapsamlı bir plan hazırlaması gerektiğini kaydeden Harb, Trump yönetiminin İsrail yanlısı politikalarının bölgede yeni şiddet olaylarını tetikleyebileceği uyarısında da bulundu.

Yazar ve siyasi analist Abdulmecid Suveylim de ABD'nin İsrail ile işbirliği içinde Filistin halkına karşı savaştığını, Filistin yönetimi ve halkının da boyun eğeceğini zannettiğini ifade etti. Barış sürecinin nihai olarak bitirildiğine ve bir önceki aşamanın kapsamlı ve tam bir şekilde gözden geçirilmesi gerektiğine dikkati çeken Suveylim, "Artık yolumuz, barışçıl ve organize Filistin halk mücadelesinden ve birlik ve beraberlikten geçiyor." dedi.

"İsrail’i tecrit etmek için tüm platformlarda diplomatik savaşın başlaması gerekiyor." diyen Suveylim, Filistin halkının kendi kaderini tayin edeceğinin ve Filistin halkının onayı olmadan hiçbir şeyin gerçekleşmeyeceğinin altını çizdi.

Filistin yönetimi kendi yol haritasını çizecek

Fetih Hareketi (Merkez Komitesi üyesi Abbas Zeki, Trump yönetiminin aldığı son kararların, "Yüzyılın anlaşmasının" fiili olarak uygulanması anlamına geldiğini ifade ederek, bu kararlarının BM Genel Kurulu ve BM Güvenlik Konseyi kararları ile uluslararası hukuka aykırı olduğunu söyledi. Filistin'in tavrının, "Yüzyılın anlaşması" üzerine hesap yapanlar için büyük bir şok olacağını dile getiren Zeki, "Biz saldırıya uğrayan tarafız ve ezilen bir halkız." diye konuştu.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın, bu ay sonunda BM Genel Kurulu'nda konuşma yapacağına işaret eden Zeki, bunun yeni bir atılım olacağını, İsrail'le ilişkilerin belirleneceğini ve Filistin halkının önüne bir takım tercihlerin konulacağını söyledi.

Zeki, Filistin halkının, mukaddesatının müdaafası bakımından İslam ümmetinin "öncü kuvveti" olduğuna dikkati çekerek, "İsrail ve ABD'yle mücadele için Filistinli gruplar arasında bölünmenin son bulması gerekir. Arap ve İslam dünyası, sadece Filistinlileri değil uluslararası düzeni bütünüyle hedef alan ABD tehlikesini püskürtmek için birleşmeli." ifadesini kullandı.

En girift dosya "mülteciler"

Gazze İslam Üniversitesi Siyaset Bilimi öğretim üyesi Velid el-Mudellel de Washington yönetiminin tasfiye etmek istediği mülteciler meselesinin, Filistin sorununun en tehlikeli ve karmaşık dosyalardan biri olduğunu ifade ederek, "Eğer mülteciler dosyası kapanırsa ABD, Filistin meselesini tasfiye etmiş sayılır. Nitekim Filistin meselesi, temelde mültecilerin dönüş hakkı üzerine kuruludur." dedi.

ABD yönetiminin, "Tel Aviv Büyükelçiliğini Kudüs'e taşımasında" olduğu gibi alacağı kararların uluslararası camiada kabul görmeyeceğine işaret eden Mudellel, ABD'nin meşru olmayan kararlarının, Filistin meselesini olumsuz etkilediğini ancak bu kararların, Washington yönetimini yalnız bıraktığını belirtti.

Filistinli mültecilere evsahipliği yapan ülkelerin, mültecilere vatandaşlık vermeye gücünün olmadığını, böyle bir adımın yeni bir yük olacağı ve yeni sorunlar doğurabileceğini söyleyen Mudellel, bu nedenle söz konusu ülkelerin, UNRWA'dan başlayarak mülteciler sorununu tasfiye etmeye çalışan Trump yönetimiyle bu konuda işbirliği içinde olmayacaklarını savundu.

Siyasi analist ve yazar Talal Avkel de Washington yönetiminin Filistin meselesini tasfiye etmesinin çok da kolay olmadığını ifade ediyor.

Avkel, "ABD'nin izlediği siyaset ve aldığı kararlar, muhakkak uygulanacak değil. Zira BM, Filistin meselesiyle ilgili kararlarına bağlı kalacaktır. Mülteciler dosyası, ABD kararlarıyla ilga edilemeyecek İsrail-Filistin sorununun bir parçasıdır." dedi.

Gazze'deki siyasi analistlerden Mustafa İbrahim ise Trump yönetiminin, bazı Avrupa ülkeleri ve uluslararası tarafları, planlarını kabul ettirme veya "UNRWA'ya destek vermemeleri" konusunda ikna edebileceğini söyledi.

Yüzyılın anlaşmasıyla mücadelenin, sloganlardan öteye gidemediğini ve fiili bir adım atılamadığını ifade eden İbrahim, ne İsraille ne de ABD yönetiminin kararlarıyla mücadelede önlerinde etkili bir liderliğin bulunmadığını kaydetti.

Mütercimler: Ali Semerci/Zeynep Tüfekçi/Said İbicioğlu

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın