Dolar
32.41
Euro
35.09
Altın
2,233.04
ETH/USDT
3,572.40
BTC/USDT
70,808.00
BIST 100
9,079.97
Gündem

FETÖ alaycı ifadelerle gerçeği saklamaya çalışıyor

FETÖ üyeleri, darbe teşebbüsüne ilişkin emniyet ve adliyede verdikleri ifadelerde, gerçekleri gizlemek amacıyla ilginç savunmalarda bulundu.

27.10.2016 - Güncelleme : 27.10.2016
FETÖ alaycı ifadelerle gerçeği saklamaya çalışıyor İnfografik: AA/Muhammed Ali Yiğit

Ankara

ANKARA - Kemal Karadağ/Duygu Yener

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeleri, darbe teşebbüsüne ilişkin emniyet ve adliyede verdikleri ifadelerde, gerçekleri gizlemek amacıyla ilginç savunmalarda bulundu.

Hukuk, güvenlik ve psikiyatri alanındaki uzmanlar, FETÖ üyelerinin ifadelerinde yer alan, "tesadüfen oradaydım, bir anda kendimi darbe girişiminin içinde buldum, tarla bakmaya gitmiştim, odamdan hiç çıkmadım, torunlarımı görmeye gittim" şeklindeki söylemleriyle gerçeklerin ortaya çıkmasının engellenmesinin amaçlandığını belirtti.

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, davanın adli yargılama, sosyal, psikolojik ve siyasi boyutu olduğunu söyledi. 

Tarhan, savcılık ve mahkemelerin kamu vicdanına göre karar verdiğini belirterek, "Türkiye'deki kamu vicdanı düşünüldüğünde ise bu konuyla ilgili aşırı bir duyarlılık var. Böyle durumlarda psikolojide aşırı değerlendirilmiş fikirler olarak ifade kullanıyoruz. Gerçek bir olay olduğundan aşırı değerlendirilmiş fikirler olarak kabul edilir. Her zaman değer yargılarını ve muhakemeyi bozar bu fikirler." dedi. 

Toplumdaki darbe karşıtı bir ruh halinin olması ve bu konunun sürekli takip edilmesi, mahkeme, savcılıktaki durumların basına yansıması, kamuoyunca takip edilmesinin aşırı değerlendirilmiş fikirlerin kapsamına girdiğini dile getiren Tarhan, "Toplumun konuya hassasiyetinden hakimin yaptığı her hareketin, verdiği her karar sürekli mercek altında tutuluyor. Dolayısıyla böyle durumlarda insanlar gerçek fikirlerini söylemekten korkup, kaçınabiliyor." değerlendirmesinde bulundu. 

Tutuklananlar arasında dört tip insan olduğunu belirten Tarhan, darbeye karışan ama şu anda FETÖ aleyhinde konuşup rol yapanlar, yanlış yerde bulunduğunu savunanlar, çeşitli sebepler nedeniyle korktukları için ifade vermeyenler ile halen örgütle hareket etmeye devam edenler bulunduğunu anlattı. 

Tarhan, "(Fetullah Gülen bana beddua edecek) diye korkanlar var. Olayın ne kadar vahim, dini bir kılıfa sokulduğunu, bunun nasıl bir cihat psikolojisi içinde yapıldığını gösteriyor. Cihat duygusuyla kaçan, liderlerinden beddua alacağı için ebedi hayatlarının gideceğini düşünenler bulunduğu gibi, bu kişiler halen olayı objektif değerlendiremiyorlar. Bu kişilere rehabilitasyon gerekebilir. Bu kişiler farklı sorgulama ve psikoloji destekli sorgulama teknikleriyle sorgulanabilir." ifadelerini kullandı.

"Türk milletin aklıyla alay edilmemeli"

Yargıda Birlik Derneği Başkanvekili Birol Kırmaz ise Türkiye'nin 15 Temmuz'da çok ağır bir travma geçirdiğini söyledi.

Yaşanan darbe teşebbüsünün ardından devletin reflekslerinin üst seviyeye çıktığının altını çizen Kırmaz, Türk milletinin ülkesinin geleceğine, bütünlüğüne, demokrasinin varlığına sahip çıktığını ifade etti.

Kırmaz, şunları kaydetti:

"Yargıya düşen, bu ağır travmayı yaşatanlardan hukuk kuralları çerçevesinde hesap sormaktır. Bu şekilde darbeye karışanlar yargının önünde en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Elbette savunmalar savunma hakkının kutsallığı çerçevesinde dikkate alınacaktır. Ama 15 Temmuz'da yaşananlar bütün çıplaklığıyla ortadadır. Ülkemiz canlı olarak bu darbe teşebbüsünü yaşatanları gözlemlemiştir. Hiç kimse Türk milletinin aklıyla alay etmemelidir."

Türkiye'nin bu rezilliği yaşatanlardan hesap soracak güç ve kudrete sahip olduğunu vurgulayan Kırmaz, bağımsız yargının üzerine düşen sorumluluğu layıkıyla yerine getireceğini dile getirdi.

Örgüt mensuplarının söz konusu ifadeleriyle gerçeğin ortaya çıkarılmasının engellenmeye çalışıldığını kaydeden Kırmaz, "Savunma hakkı kutsaldır ama deliller sadece savunmadan ibaret değildir. Ülkemiz ve dünya canlı olarak bu rezaleti seyretmiştir. Savunmalarda geçen ibareler, olayı başka yöne çekerek gerçeklerin çarpıtılıyor olmasını sağlamak içindir. Biz suça karıştığı için pişmanlık duyanları örgüt hakkında tüm bildiklerini samimi olarak itiraf etmeye davet ediyoruz." şeklinde konuştu.

"İfadeler talimat gereği verildi"

Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar da, darbe girişiminin sonuçsuz kalmasının ardından FETÖ'nün etkinliğini kaybetmemek için çabaladığına işaret etti.

Örgütün yakalanmamasını istediği üyelerin de var olduğunu ifade eden Ağar, bunun için de örgütün bazı tedbirleri devreye koyduğunu belirtti.

Söz konusu ifadelerde yer alanların gerçeğin ortaya çıkmasının engellenmesi için söylendiğini aktaran Ağar, örgütün çözülmeleri önlemek istediğini vurguladı.

İfadelerde yer alan söylemlerin bir talimat olduğuna işaret eden Ağar, "Talimat gereği böyle ifadeler verilmiştir. Hem talimat var hem de örgüte destek var. Örgütün iş birliği içinde olduğu yapılar var. FETÖ'nün iş birliği içindeki yapılar da FETÖ ile mücadeleyi etkisizleştirmeye, caydırmaya, sulandırmaya, geciktirmeye, önlemeye, yanlış yöne kanalize etmeye çalışıyorlar. Bizim mücadelemiz sadece FETÖ ile değil." değerlendirmesinde bulundu.

Ağar, devlet kurumları içindeki FETÖ mensuplarının ihracının devletin bekası için önemli olduğunun altını çizerek, mücadelede caydırıcı tedbirlerin devreye sokulması gerektiğini belirtti.

Neler söylemişlerdi?

FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan bazı şüpheliler savunmalarında, olaylarda yer almalarını ilginç gerekçelerle anlatmışlardı. Soruşturma kapsamında tutuklanan isimlerin çoğu darbe girişiminden haberi olmadıklarını ileri sürerek, çeşitli bahaneler dile getirmişlerdi.

İfadelere yansıyan, bazı ilginç savunmalar şöyle:

FETÖ'nün "hava kuvvetleri imamı" firari Adil Öksüz: "14 Temmuz'da Sakarya'dan Ankara'ya geldim. Keçiören'de kaldım. Tarla bakmak için 150 TL'ye anlaştığım taksici beni getirip Kazan'a bıraktı."

Eski Hava Kuvvetleri Komutanı ve Yüksek Askeri Şura üyesi Akın Öztürk: "Darbeyi planlayıp yöneten değilim. Kimin planlayıp yaptığını da bilmiyorum. Torunlarımı görmek için Akıncı Üssüne gittim. Lojmanda akşama kadar vakit geçirdim."

Öztürk'ün damadı ve eski 141. Filo Komutanı Yarbay Hakan Karakuş: "(Evindeki aramalarda bulunan 1 dolarlık banknotlar) Ben bu dolarları Amerika'ya tatbikata gittiğimde harcamalar sonrasında artan para üstleri şeklinde biriktirdim. Onlar hatıra olsun diye çekmecede duruyordu."

Eski Genelkurmay Proje Yönetimi Daire Başkanı Tümgeneral Mehmet Dişli: "Yaptığım bütün görüşmeleri komutanın emriyle, onun bilgisi dahilinde can güvenliği için yaptım."

Eski 2. Ana Jet Üs Komutanı Tümgeneral Kubilay Selçuk: "İzmir'den hafta sonunu kardeşimin evinde geçirmek üzere öğle saatlerinde askeri uçakla Akıncı Üssü'ne geldim. Kendimi olayların içinde buldum."

Darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a suikast girişiminde bulunan Astsubay Başçavuş Zekeriya Kuzu: "Kumsala indik. Oradaki evin içine girdiğimizde ateş altında kaldık. Sürünürken silahımı kumsallık alanda bıraktım."

Güvenlik kamerası görüntülerine göre karargah içinde dolaştığı görülen eski Personel Başkanı Korgeneral İlhan Talu, "Kapıyı kilitledim, ışıkları söndürdüm. Odamdan çıkmadım."

Eski Akıncı 4. Anajet Üs Komutanı Tuğgeneral Hakan Evrim: "(Yurtta Sulh Konseyi) Kim tarafından oluştuğunu, hedeflerinin ne olduğunu bilmiyorum, ilk defa TRT'de olay günü bu konseyden haberim oldu."

Yayınları kesmek amacıyla TÜRKSAT'a girmeye çalışırken yakalanan Burhan Güneş: "Polis olduklarını sonradan öğrendiğimiz şahıslar bizi durdurduğu esnada ben panikle 'Bizi çağırdılar' dedim ancak beni buradan arayan da, çağıran da olmadı. TÜRKSAT içerisinde hiç kimseyi tanımam."

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.