Dolar
32.45
Euro
35.12
Altın
2,233.04
ETH/USDT
3,560.60
BTC/USDT
70,724.00
BIST 100
9,079.97
Gündem, arşiv

Yeni Türkiye'de birçok noktada değişim yaşandı

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Genel Koordinatörü Prof. Dr. Muhittin Ataman, "Yeni Türkiye'de birçok noktada değişim dönüşüm yaşandı" dedi.

24.10.2014 - Güncelleme : 24.10.2014
Yeni Türkiye'de birçok noktada değişim yaşandı

ANKARA

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA)  Genel Koordinatörü Prof. Dr. Muhittin Ataman, "Yeni Türkiye'de birçok noktada değişim dönüşüm yaşandı. Kürt sorunu, eski Türkiye'de kültürel sorun bile değildi" dedi.

Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü ve Anadolu Ajansı işbirliğiyle Kuzey Irak'tan Türkiye’ye getirilen gazeteciler, SETA'yı ziyaret etti.

Gazetecilere kurumla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Ataman, SETA'da çok yönlü çalışmalar yapıldığını, 70'in üzerindeki araştırmacının, eğitim, dış politika, ekonomi, sosyoloji gibi konularda raporlar hazırladığını söyledi.

Ataman, SETA'nın hazırladığı raporların hükümetin ilgili birimleri ve kamuoyuyla paylaşıldığını belirterek, bugüne kadar Türkiye'nin en önemli sorunları konusunda gerekli raporlara imza attıklarını dile getirdi.

Çözüm süreci konusunda bilgiler veren Ataman, "Kürt sorununun çözümünde gelinen nokta takdir edilmelidir. Yeni Türkiye'de birçok noktada değişim dönüşüm yaşandı. Kürt sorunu, eski Türkiye'de kültürel sorun bile değildi" diye konuştu.

Ataman, çözüm sürecinin yaşanan zihniyet değişikliği nedeniyle önemli aşamaya geldiğini ifade ederek, şöyle devam etti:

"Ancak yeni Türkiye'de Kürt sorunu, çok boyutlu olarak görülüyor. Hem ekonomik, hem siyasi, hem kültürel olmak üzere görüyor ve öyle değerlendiriyoruz. Ancak her şeyden önce bunun ağırlıklı olarak siyasi sorun olduğunu ve çözüm yollarının da böylece uygulamaya konulmasını savunuyoruz."

IŞİD konusunda ise Ataman, "IŞİD'e gelince, doğuşu ve Suriye'deki iç savaşla birlikte dünya ve bölge gündemine gelişi var. Bunları birbirinden ayırmak gerekiyor. Birincisi Irak'taki kaotik durum da Maliki'nin mezhepçi siyaseti neticesinde çıktı" şeklinde konuştu.

"Türkiye devleti ve halkı IŞİD'i terörist olarak görüyor"

Iraklı gazetecilerin IŞİD’in ülkenin kuzeyinde gerçekleştirdiği teröre ilişkin soruları üzerine Prof. Dr. Ataman, hem Türkiye devletinin hem de halkının bu grubu terörist örgüt olarak değerlendirdiğini vurgulayarak, şunları söyledi:

"Önceleri IŞİD'e çok olumsuz bakılmıyordu. Bu nedenle çok fazla Sünni Arap IŞİD'e destek verdi. Suriye'ye geçtikten sonra ve Esed rejimine karşı savaştığında hala o olumlu algı ve bakış açısı devam etti. IŞİD'in gerçek siyaseti ve gerçek yüzüyle hedefinin ne olduğu bilinmiyordu. Hem bölgedeki ülkeler hem de küresel güçler, Esed'in siyasetiyle ilgileniyorlardı. Ancak birden Nusra Cephesi'nden ayrılıp İslam devleti olduğunu ilan etmesi ve herkesle savaşması sonucu gerçek yüzü görüldü. Herkes IŞİD'i kendi düşmanı olarak görmeye başladı."

"Dolayısıyla iki IŞİD algısı var. İki farklı bağlamda ele almak gerekiyor" diyen Ataman, "Türkiye'nin pozisyonu nedir diye çok soruluyor. İlk dönemde Türkiye, Esed'in düşüşüne odaklanmıştı. Muhaliflerin ne yaptığıyla çok ilgilenmiyordu. Hilafet ilanı sonrasında IŞİD'in terörist yönü ortaya çıkınca Türkiye tavrını değiştirdi ve 49 rehineye zarar gelmemesi için de sert söylemlerden kaçındı. Şu anda Türkiye devleti ve halkı IŞİD'i terör örgütü olarak görüyor" ifadelerini kullandı.

İsrail ile ilişkiler

SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Muhittin Ataman, Türkiye-İsrail ilişkilerine ilişkin ise Iraklı gazetecilere şu değerlendirmede bulundu:

"Türkiye siyasi amaçlarına ulaşmaya çalışırken dost-düşman devlet tanımı yapmıyor. Her devletle ilişki kurmaya çalışıyor. Türkiye kendi ulusal çıkarlarının, Ortadoğu'daki siyasi ve ekonomik kalkınmadan geçtiğini biliyor. Onun için bir taraftan Irak'taki Kürdistan yönetimi, Suriye ve Lübnan'la ilişkiler geliştirirken İsrail ile de güçlü ilişkiler kurmaya çalıştı. Fakat biz öyle inanıyoruz ki İsrail, İran ve Suudi Arabistan gibi ülkeler çatışmalardan medet umuyorlar. Özellikle İsrail söz konusu olduğunda kendini hukukun üstünde tutmaya çalışan bir devletten bahsediyoruz. Türkiye, İsrail'in siyasetinin normalleşmesine yardımcı olmaya çalıştı."

Ataman İsrail'in uzlaşmacı tavır göstermediğini, Mavi Marmara olayı ve Gazze'ye saldırıların Türkiye- İsrail ilişkilerinin kopmasına yol açtığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

 "İsrail kamuoyundaki iç siyaset de bunu körüklemiş oldu. Arap Baharı başladığında ise Türkiye'nin halkları desteklemesi üzerine Türkiye-İsrail ilişkilerindeki makas genişlemiş oldu. Çünkü İsrail, Ortadoğu'daki bütün devletlerde despot ve aynı zamanda siyaseten zayıf ülkeleri istedi ve destekledi. Suriye'deki Esed rejimi, İsrail’in Golan Tepeleri'ndeki işgaline ses çıkaramadı."

Cemaat devleti ele geçirmek istedi

Fethullah Gülen ile hükümet arasındaki sorunun neden kaynaklandığına ilişkin soruları da cevaplayan SETA Koordinatörü Ataman şunları kaydetti:

"Kavganın temel nedeni cemaatin devleti ele geçirmeye çalışması yani devlet içinde yeni bir devlet kurmak istemesi üzerine başladı. Ayrıca geçmişteki faaliyetleri de masaya yatırılınca, bu sefer üzerinde daha fazla duruldu. Kürt sorununun çözümüne karşı çıktılar. Kürt sorununun çözümü için uzlaşmacı dil kullanan kişileri polisleri aracılığıyla cezaevine atmaya başladılar. Bütün bunlar ve diğer konularda da benzer olumsuzluklar ortaya çıkardılar. Ellerinden geldiğince devleti zayıflatmaya çalıştılar. Devlet de buna refleks gösterip kendini korumaya aldı."

Muhabir: Adem Demir

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın