Dolar
32.57
Euro
34.95
Altın
2,316.40
ETH/USDT
3,134.00
BTC/USDT
64,323.00
BIST 100
9,722.09
Gündem, arşiv

Atacağımız adımlar bölgesel barışa büyük katkı sağlayacak

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye ile İran'ın işbirliğinin bölgedeki istikrar, huzur, güvenlik, ekonomik işbirliği ve refahın gelişmesine katkı sağlayacağını belirtti.

09.06.2014 - Güncelleme : 09.06.2014
Atacağımız adımlar bölgesel barışa büyük katkı sağlayacak

ANKARA

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından Çankaya Köşkü'nde ortak basın toplantısı düzenledi.

Cumhurbaşkanı Gül, "dost ve komşu" olarak nitelediği İran'ın Cumhurbaşkanı Ruhani ve beraberindeki heyeti Türkiye'de ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek konuşmasına başladı. Ruhani ile New York'taki BM toplantısında ilk kez yüz yüze görüştüklerini anımsatan Gül, Ruhani'nin gelişiyle İran'dan Türkiye'ye 18 yıllık aranın ardından resmi ziyaret gerçekleştiğini, ziyaretin tarihi önemi olduğunu ifade etti. Gül, kendisinin de 2011'de İran'a devlet ziyareti yaptığını, Tahran, İsfahan ve Tebriz'e gittiğini hatırlattı.

"İran, derin insani ve kültürel bağlarla kadim bir dostumuz ve 1639'dan bu yana ortak bir sınırı paylaştığımız değerli bir komşumuzdur. Son yıllarda artan karşılıklı üst seviyedeki ziyaretimiz, birbirine komşu ve dost olan iki ülke arasındaki ilişkileri her bakımdan daha ileri seviyeye taşımaktadır" diyen Gül, bugün yapılacak Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi'nin, bir anlamda iki ülkenin ortak bakanlar toplantısı şeklinde geçeceğini, toplantının ilişkilerin geldiği seviyeyi gösterme açısından önemli olduğunu vurguladı. 

"İran'ın yeni politikaları, karşılıklı yatırım ve ticareti artıracak"

"Değerli biraderim, aziz dostum" diye hitap ettiği Ruhani ile baş başa ve heyetler arasında verimli görüşmeler yaptıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, siyasi, ekonomik, kültürel ve diğer alanlardaki ilişkilerin gözden geçirildiğini ve daha ileri taşıma iradesinin açıkça ortaya konduğunu söyledi. Türkiye-İran ilişkilerinin ahdi altyapısının mevcut olduğunu, geçmişte de çok önemli anlaşmaların imzalandığını ifade eden Gül, bugün imzalanan anlaşmaların hukuki altyapıyı daha da güçlendirdiğini kaydetti. 

Ekonominin, ikili ilişkilerin önemli bir boyutunu oluşturduğuna, iki ülke arasındaki ticaret hacminin 15 milyar dolar seviyesinde olduğuna işaret eden Gül, "Hedefimiz 30 milyar dolardır. Bunu gerçekleştirme potansiyeli ve iradesi her iki ülkede mevcuttur. İran'ın takip ettiği yeni politikalar, İran'ın ekonomisini daha da açmakta, özel sektöre Sayın Ruhani'nin önem vermesi dolayısıyla, inanıyorum, karşılıklı özel sektörlerimiz arasında daha çok yatırım, ticaret söz konusu olacaktır. Yarın (Bugün) iş adamlarıyla yapacağımız toplantıda da iş adamlarımızı karşılıklı olarak teşvik edeceğiz" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Gül, Ocak ayında imzalanan "Tercihli Ticaret Anlaşması"nın bir an önce onaylanması konusunda da mutabakatın tekrarlandığını, karma ekonomik komisyon toplantılarında alınan kararların da bir an önce hayata geçirileceğini söyledi.

"Türkiye-İran ilişkileri sadece iki ülkeyi ilgilendirmiyor"

İki kadim dost ve komşu olan Türkiye ile İran arasındaki ilişkilerin gelişmesinin sadece iki ülkeyi ilgilendirmediğine dikkati çeken Gül, sözlerine şöyle devam etti:

"Bu bölgenin iki büyük devleti, köklü geleneği, tarihi olan iki büyük ülkenin işbirliği tabii ki bölgemizdeki istikrar, huzur ve güvenliğin, nihayette de ekonomik işbirliğinin ve refahın gelişmesine de çok büyük katkı sağlayacaktır. Bu anlamda İran ile bölgemizle ilgili konularla ilgili de bugün geniş bir istişarede bulunduk.  Nasıl bölgedeki problemlerin çözümüne iki ülke olarak katkı veririz, nasıl acıların dinmesine, bölgedeki istikrarsızlık, bundan ortaya çıkan vakum, bundan ortaya çıkan terörist faaliyetler, bütün bunları nasıl önleriz, bu konularda gayet verimli ve faydalı görüşmelerde bulunduk. Yapıcı bir yaklaşımla birlikte atacağımız adımların bölgesel barış, huzur, istikrar ve refaha büyük katkı sağlayacağına yürekten inanıyoruz."

"Nükleer programla ilgili mesele diplomatik yöntemlerle çözülmeli"

Türkiye'nin, İran'ın nükleer programıyla ilgili meselenin diplomatik yöntemlerle çözüme kavuşturulması gerektiğini her zaman savunduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Gül, şu değerlendirmeleri yaptı:

"Bugün de aynı görüşteyiz. Ülkemizin bu husustaki tutumu da gayet açıktır, bölgemizde hiçbir ülkenin nükleer silaha sahip olmasını istemiyoruz. Kitle imha silahlarından arındırılmış bir Ortadoğu vizyonumuzu koruyoruz. Diğer yandan da hiçbir ülkenin nükleer enerjiden, barışçıl amaçlarla yararlanma hakkından mahrum bırakılmasına da müsaade etmiyoruz ve bunu da doğru bulmuyoruz. Bu konuda uluslararası normlara riayet edildiği ve Atom Enerjisi Kurumu ile tam ve şeffaf biçimde işbirliği yapıldığı sürece nükleer enerjiden barışçı amaçlarla faydalanmak hepimizin hakkıdır."

İran ile P5+1 ülkeleriyle yürütülen müzakerelerde gelinen noktanın memnuniyet verici olduğunu dile getiren Gül, "Müzakerelerin İran üzerindeki yaptırımların tamamen kaldırılmasını sağlayacak şekilde neticelenmesini de Türkiye güçlü bir şekilde desteklemektedir. Bu yönde, Türkiye elinden gelen gayreti daha önce de göstermiştir, bugün de göstermeye devam etmektedir" dedi. 

Ruhani ile tüm bu konularda samimi görüşmeler yaptıklarını ve mutabakatlara vardıklarını aktaran Gül, "Siyasi iradelerimiz gayet açıktır. Türkiye ve İran arasındaki ilişkileri her alanda çok daha ileri seviyelere taşımaktır. Bu yönde hükümetlerimiz de elinden gelen her türlü gayreti muhakkak ki gösterecektir" değerlendirmesinde bulundu.

"Ziyareti dönüm noktası olarak görüyorum"

Gül, açıklamalarının ardından, "Ruhani'nin ziyareti dolasıyla yapılan temasların iki ülke arasında yeni dönemin başlangıcı olup olmadığına" ilişkin soruyu da yanıtladı. Gül, yanıtına "Bu sorunuza 'evet' demek istiyorum. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı çok sayıda bakan ve güçlü bir iş adamı heyetiyle geldi" diyerek başladı. 

Görüşmelerde, Türkiye ve İran'ın çok büyük potansiyelini harekete geçirmek gerektiğine karar verdiklerini ifade eden Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hatta şu örneği verdik, Fransa ile Almanya ne kadar birbirlerine benzeyen ülkeler olmalarına rağmen çok büyük ticaret ve karşılıklı yatırımlar söz konusuysa Türkiye ile İran arasında da aynı şekilde çok büyük ticaret ve yatırımlar olabilir, her alanda olabilir. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanı Ruhani'nin yönetiminde takip ettiğimiz politikalar, İran'ın ekonomik olarak dünyaya açılmasına, özel sektörün daha çok rol almasına, rekabetçi, verimli bir ekonomik politikaya çok önem verdiklerini görüyoruz. Bu çerçeve içerisinde Türk, İran özel sektörü muhakkak ki yan yana gelip çok iş yapabilecekler.

Biraz önce her ikimiz de ifade ettik, yaptığımız anlaşmaları uygulamak çok önemli. Bu anlamda da bu ziyaretin bir dönüm noktası olacağına inanıyorum. Genellikle daha önce çok iyi niyetli bir çok beyanlarımızın uygulamaya geçmesinde biraz karşılıklı sıkıntılarımız olmuştu ama bu sefer görüyorum ki bütün niyetlerimizin, imzalanan anlaşmaların, karşılıklı verdiğimiz sözlerin meyvelerini karşılıklı olarak hep beraber alacağız. O bakımdan ekonomik olarak bu ziyaretin bir dönüm noktası olduğuna inanıyorum."

Cumhurbaşkanı Gül, iki ülkenin siyasi açıdan her alanda zaten çok yakın istişare içinde bulunduğunu, iki ülke Dışişleri Bakanlarının çok yakın çalıştığını belirterek, "Bölgesel konularda da hepimiz bölgede çekilen acıların, yıkımların bitmesini istiyoruz. Yanan ve yıkılan her evi sanki kendi evimiz gibi hissediyoruz bölgede, bunun acısını gerçekten görüyoruz. Onun için bu acının dindirilmesiyle ilgili de iradelerimiz gayet güçlüdür. O bakımdan Türkiye ve İran'ın ortak çabaları inanıyorum ki çok büyük katkı sağlayacaktır. Bundan dolayı bu ziyareti bir dönüm noktası olarak görüyorum" diye konuştu.

Fars Körfezi ve Umman Denizi, Karadeniz ve Akdeniz'e bağlanacak

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ise konuşmasına iki ülkenin kalkınmasının yararına adımlar atıldığını söyleyerek başladı. İlişkilerinin özellikle dost ve komşu ülkelerle gelişmesi için irade gösterdiklerini belirten Ruhani, komşu ülkeler arasında da Türkiye'nin, bölgedeki jeopolitik konumundan dolayı kendileri için özel öneme sahip olduğunu ifade etti.

Cumhurbaşkanı Gül ile ikili ve heyetler arası görüşmelerde iki ülke arasındaki ticaret hacmini geçen yıla göre iki katına çıkarma kararı aldıklarını vurgulayan Ruhani, önceki anlaşmalar doğrultusunda çalışmaları halinde ticaret hacmini 30 milyar dolara çıkartabileceklerini vurguladı. Demiryolu alanında imzaladıkları anlaşmayla iki ülkenin raylı sistemi üzerinden Fars Körfezi ve Umman Denizi'ni Karadeniz ve Akdeniz'e bağlayacaklarını anlatan konuk Cumhurbaşkanı, ilişkilerin artırılmasının sadece iki ülkenin değil, bölgenin de yararına olacağını kaydetti.

Türk girişimcilerinin İran'daki ve İranlı girişimcilerin Türkiye'deki yatırımları konusunda anlaşmaya vardıklarını söyleyen Ruhani, "Umarız yarın Türkiye ve İran'dan iş adamlarıyla yapacağımız toplantıda özel sektörlerimizin kalkınması ve gelişmesi için bir önemli adım daha atmış oluruz" diye konuştu. Bilim ve turizm alanlarında ilişkileri artırma ve daha çok yardımlaşma konularında işbirliği yapacaklarına dikkati çeken Ruhani, bankacılıkta özel sektörün parasal aktarımlarda gerekli kolaylıkları sağlaması konusunda da anlaştıklarını anlattı.

Ruhani, şöyle devam etti:

"İran ve Türkiye İslam dünyası ve bölgenin iki önemli ülkesi olarak, aşırılık ve terörizmle mücadele etmek konusunda kararlıdır ve bu anlamda her türlü çabayı göstererek rahmani İslam'ı gerçek İslam olarak tüm dünyaya tanıtacaktır. Bölgemizde bazı istikrarsızlıklar vardır ve bu durum hiç kimsenin yararına değildir. Bu alanda iki ülke işbirliklerini artırma konusunda kararlıdır ve bölgenin güvenlik ve istikrarı için ellerinden gelen her türlü çabayı gösterecektir."

Nükleer enerji 

Nükleer enerji konusuna ilişkin iki ülkenin ortak fikirlere sahip olduğunun altını çizen Hasan Ruhani, tüm ülkelerin barışçıl nükleer teknolojilere sahip olma konusunda aynı düşüncede olduğunu ve nükleer silahlardan arındırılmış bir Ortadoğu'nun, İran'ın bir önerisi olarak her iki ülkenin kabul ettiği bir anlaşma olduğunu vurguladı. Ruhani, "Bölgemizin sadece nükleer değil, konvansiyonel silahlardan da arındırılması ve barışçıl teknolojiler konusunda kendi haklarını elde etmesi gerekiyor" ifadesini kullandı. 

Türkiye'ye, geçmişte ve bugün nükleer konusunda kendilerinin yanında olması nedeniyle teşekkürlerini sunan İran Cumhurbaşkanı Ruhani, işbirliği alanları ve başta bölgesel olmak üzere diğer konularda da ortak bakış açılarını devam ettirme temennisinde bulundu.

"İlişkilerin gelişmesine ilişkin ciddi irade mevcut"

Ruhani, bir gazetecinin "Görüşmede Mısır ve Suriye başta olmak üzere bölgesel sorunlarla ilgili ortak bir görüş alındı mı ve enerji konusunda iki ülke arasında ileri bir adım olacak mı" sorularını şu şekilde yanıtladı:

"Bugünkü ziyaret şüphesiz iki ülke ilişkilerinde bir dönüm noktası olacaktır. Belki de ilk defa böyle bir kapasiteyle üst düzey makamlarla dost ülke Türkiye'nin başkentindeyiz ve ilk defa bugün üst düzey stratejik işbirliği toplantısı iki ülkenin bakanlarıyla yapılacak. İki ülke liderleri tarafından ilişkilerin ekonomik, kültürel, siyasi bölgesel alanda gelişmesine ilişkin çok ciddi bir irade mevcuttur.

Bugün müzakereler sırasında hem aşırılık ve terörizmle mücadele konusunda hem de bölge ülkeleriyle ilgili görüştük. Suriye ve Mısır'la ilgili de görüştük. Bizim için önemli olan, iki ülkenin istikrar ve güvenliği için bu ülkelerde anlaşmaya varılması, bu ülkelerin idaresiyle ilgili halkın oylarının belirleyici olması ve ayrıca bütün bölgede akan kanın durmasıdır. Biz eskiden de bu alanda çok ortak bir bakış açısına sahiptik. Dışişleri bakanlıklarımız bu alanda çalıştı."

10 anlaşma imzalandı

Basın toplantısı öncesinde Cumhurbaşkanı Gül ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani huzurunda iki ülke arasında çeşitli alanlarda anlaşmalar imzalandı. 

"Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İmzalanan 22 Mart 2010 Tarihli Esendere ve Sero Kara Hudut Kapılarının Ortak Kullanımına Dair Anlaşma'da Değişiklik Yapan Protokol" ve "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İmzalanan 14 Şubat 2011 Tarihli Kapıköy ve Razi Kara Hudut Kapılarının Ortak Kullanımına Dair Mutabakat Zaptı'nda Değişiklik Yapan Protokol"e Türkiye adına Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci imza attı. 

"Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nüfus İşleri Alanında İşbirliği" anlaşmasını Türk tarafından İçişleri Bakanı Efkan Ala imzaladı. 

"Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ortak Film Yapımına İlişkin Mutabakat Zaptı", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında 2014-2017 Yıllarına İlişkin Kültürel, Eğitsel, Bilimsel ve Gençlik ve Spor Alanlarında Değişim Programı", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında 2014-2016 Yılları için Tarihi ve Kültürel Miras İşbirliği Uygulama Programı" ve "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm İşbirliği Uygulama Programı 2014-2017"ye Türkiye adına Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik imza koydu.

"Maliye Bakanlığı ile İran Ekonomi ve Maliye Bakanlığı Arasında Devlet Taşınmazlarının Yönetimi Alanında İşbirliği Geliştirme Mutabakat Zaptı"nı Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile İran Haberleşme ve Enformasyon Teknolojileri Bakanlığı Arasında Mutabakat Zaptı"nı Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan imzaladı. 

Törende, Türk Standartları Enstitüsü ve İran Standartlar ve Endüstriyel Araştırmalar Enstitüsü arasında mutabakat zaptı da imzalandı.

Gül, Ruhani onuruna yemek verdi

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'ye resmi ziyarette bulunan İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani onuruna Çankaya Köşkü'nde akşam yemeği verdi.

Cumhurbaşkanı Gül, yemekte yaptığı konuşmada, 18 yıllık aradan sonra Ankara'ya resmi ziyarette bulunan Ruhani ve beraberindeki heyeti ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Ruhani'nin ziyaretinin, kendisinin 2011'de İran'a yaptığı ziyaret gibi tarihi önem taşıdığını ifade eden Gül, "İran kültür ve uygarlığının seçkin eserlerini hayranlıkla incelediğim ziyaretimin güzel hatıralarını hala muhafaza ediyorum. Bu anlamlı vesileyle ülkemize gelen siz İranlı misafirlerimize en samimi hislerimle hoşgeldiniz diyorum. Ayrıca, İran Milli Futbol Takımı'na birkaç gün sonra Brezilya'da başlayacak Dünya Futbol Kupası'nda vereceği mücadelede başarılar diliyorum" dedi. 

Türkiye ile İran halklarının "iki eski dost ve kardeş" olduğunu belirten Gül, ülkeleri de "iki kadim komşu" olarak niteledi. İlişkilerin gücünü, ortak tarih boyunca birbirini zenginleştiren değerlerden ve halklar arasındaki derin beşeri ve kültürel bağlardan aldığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, sözlerine şöyle devam etti:

"Bu çerçevede, 1639'dan bu yana değişmeyen Türkiye-İran sınırının mazisi ise başka birçok ülkenin tarihlerinden eskidir. 400 yıla yakın geçmişi bulunan ortak sınırımız, bölgemizde dış müdahale olmadan belirlenmiş ender sınırlardandır. Bu köklü müktesebat, günümüzde de ilişkilerimizin ilerletilmesi için kıymetli bir hazine teşkil etmektedir.

Son dönemde bu temelde artan üst düzey temaslarla ilişkilerimizde güçlü bir ivme yakalandığını memnuniyetle müşahede ediyoruz. Ziyaretinizin, çok yönlü ilişkilerimizin, halklarımızın ortak çıkarları doğrultusunda geliştirilmesine önemli katkılar sağlayacağına olan inancım tamdır.

Özellikle ekonomi, ticaret, ulaştırma, enerji, inşaat ve turizm gibi alanlarda işbirliği potansiyelimiz geniştir. Karşılıklı ve ortak yatırımlar için fırsatlar fazlasıyla mevcuttur. Ticaretimizin daha da çeşitlendirilmesi gerekir. Bu zengin ve çok boyutlu potansiyeli gerektiği gibi değerlendirmeleri için iş adamlarımızı ve müteşebbislerimizi teşvik etmeyi sürdürmeliyiz."

"Beşeri bağları pekiştirecek adımlar atılmalı"

Halklar arasındaki beşeri bağları daha da pekiştirecek adımların atılmasını öneren Cumhurbaşkanı Gül, kültür merkezlerinin dil, edebiyat, sinema ve mimari alanlarında faaliyetlerinin yoğunlaştırılmasının ilişkilerin geleceğine yapılacak en önemli yatırım olacağını ifade etti. İsfahan, Konya ve benzeri şehirlerin simgelediği ortak kültür miraslarının daha iyi korunması için tecrübe değişiminin, iki ülkeye de fayda getireceğini söyleyen Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Nitekim 2009 yılında Topkapı Sarayı Müzesinde, İran Milli Müzesiyle işbirliği halinde düzenlemiş olduğumuz 'İran Uygarlığının Onbin Yılı/Ortak Mirasımızın İkibin Yılı' başlıklı olağanüstü önemdeki sergi, geçmişte yatan ilişkilerimizin bugün de bilincinde olduğumuzu sergiyi gezen yerli ve yabancı binlerce kişiye bir kez daha göstermiştir.

Ziyaretiniz vesilesiyle ilk toplantısı düzenlenen Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi, tüm bu alanları kapsayan işbirliğimizin sistematik bir çerçevede ilerletilmesini sağlayacaktır."

"Samimi, yapıcı ve ortak katkılarla sorunlar çözülebilir"

Türkiye-İran ilişkilerinin yakın bir diyalogla sağlıklı zeminde ilerlemesinin, halkların olduğu kadar bölgenin huzur, istikrar ve refahı bakımından da önem taşıdığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Gül, "Bu doğrultuda müştereken atacağımız yapıcı adımlar, etnik ve mezhep temelli ayrışma senaryolarına karşı verilecek en güçlü cevabı teşkil edecektir" diye konuştu.

Ruhani'nin BM 68. Genel Kurulu'na sunduğu "Şiddete ve Aşırıcılığa Karşı Bir Dünya" başlıklı karar tasarısının önemine işaret eden Gül, Türkiye'nin tasarıya kuvvetli destek verdiğini anımsattı. 

Cumhurbaşkanı Gül, şunları belirtti:

"İslam İşbirliği Teşkilatı, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı ve D-8 gibi İslam aleminin birlik ve beraberliğinin pekiştiren önemli platformların yanı sıra, Türkiye ve İran, Afganistan merkezli İstanbul Süreci gibi önemli çok taraflı girişimler temelinde de işbirliği yapmaktadırlar.

Bu verimli işbirliğini sonuç odaklı bir yaklaşımla diğer bölgesel konulara da yoğun biçimde teşmil etmeliyiz. Suriye'deki trajedinin bir an önce sona ermesi, Irak'ta istikrarın tesisi, terörizm tehdidinin ve mülteci sorunlarının bertaraf edilmesi, Filistin meselesinin Ortadoğu Barış Süreci çerçevesinde adil ve kalıcı çözüme kavuşturulması ancak hepimizin samimi, yapıcı ve ortak katkılarda bulunmasıyla mümkün olacaktır.

Tüm bu sıkıntılar karşısında bölgemizde akan kanın durdurulması ile zengin tabii ve beşeri kaynaklarımızın ihtilaflar için değil, kalkınma ve refahımızın arttırılması için kullanılması vizyoner bir yaklaşım gerektirmektedir. Böyle bir vizyon, bölgemizde iyi komşuluk, içişlerine karışmama, sınırlara saygı temelinde bir işbirliği ve dayanışma ruhunun hakim olmasını ve bunun mekanizmalarının tesisini içermelidir. Bu vizyon ayrıca, halklarımızı ekonomik ve siyasi reformlar yoluyla layık oldukları daha adil ve insan haklarına dayalı bir ortama taşımamızı da öngörmelidir. Köklü medeniyetlerin mirasçısı olan Türkiye ile İran, güçlü devlet gelenekleriyle böyle bir bölgesel vizyonu ortaya koyacak basiret ve sağduyuya sahiptir."

"Diplomatik müzakereler barışçıl çözüm için fırsat"

Bu gayretlerden verimli neticeler alınmasının, İran'ın nükleer programıyla ilgili sorunun nihai olarak çözülmesiyle çok daha kolay olacağını belirten Gül, "Bu konuda son dönemde başarıyla yürüttüğünüz diplomatik müzakereler, barışçıl bir çözüme ulaşılması için önemli bir fırsat penceresi sunmaktadır" dedi. 

Son yıllarda büyük ivme kazandırılan dostane ilişkilerin tüm boyutlarıyla gelişmeyi sürdüreceğine olan inancını dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, Ruhani'nin "aşırılıkları sona erdirelim, ılımlılıktan başka çaremiz yoktur" çağrısını ortak kültür mirasının sembollerinden Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin asırları aşan felsefesinin bugündeki yansıması olarak gördüğünü söyledi. 

"Bölge ötesi ülkelerin müdahalesiyle durum karmaşık hal aldı"

Ruhani de yemekteki konuşmasına, kendisine ve heyetine gösterilen misafirperverlik için teşekkür ederek başladı. 

Tarihi ve kültürel ortak paydalara sahip İran ile Türkiye'nin ilişkilerinin, siyasi, ekonomik ve kültürel alanlarda sürekli geliştiğini ifade eden Ruhani, ilişkilerin gelecekte daha da geliştirilmesine yönelik kararlılığa işaret etti. İki ülke arasındaki ticaret hacminin 2012 itibarıyla 22 milyar doları aştığını söyleyen Ruhani, "İran'da bilim ve endüstri alanındaki ilerlemeleri, ticari kapasiteleri ve zengin enerji kaynaklarını, Türkiye'de ise çeşitli sanayilerin varlığını dikkate aldığımızda, iki ülke ekonomisinin entegrasyonunu, ikili ilişkilerin ötesinde, bölge ülkeleri ekonomisi için itici bir güç olarak görebiliriz" dedi. 

Özellikle 11 Eylül'den sonra yaşanan gelişmelerin Türkiye ve İran'ın içinde bulunduğu bölgeyi derinden etkilediğini, bölge ülkelerinin bu gelişmelerin beraberinde getirdiği sonuçlar nedeniyle her geçen gün artan şiddet ve aşırıcılığa, masum insanların hayatlarını kaybetmesine tanık olduğunu kaydeden Ruhani, sözlerine şöyle devam etti:

"Ne var ki bu olgu, bölge ötesi ülkelerin müdahalesiyle oldukça karmaşık bir hal almıştır. Bu yüzden bu durum İran İslam Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti'nin, amacı tüm bölge ülkelerinin bugününü ve geleceğini tahrip etmek olan bu uğursuz olgu ile BM 'Şiddet ve Aşırıcılıkla Küresel Mücadele' bildirgesi çerçevesinde birlikte mücadele etmesini ve bölge ülkelerinin dikkatini bu mücadeleye çekmek için birlikte çaba göstermesini gerektirmektedir. 

Zira şu an tarihi ilişkilerinin zirvesinde bulunan İran İslam Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti, bu yönden de gerek ikili ilişkilerin yönetiminde gerekse bölge yönetiminde ağır bir İslami sorumluluğu kendilerinde hissetmektedirler. Bu ilişki sadece iki ülkenin konumunu bölgede ve uluslararası sahnede yükseltmekle kalmayacak, onların huzur ve istikrarına ve bölgenin siyasi, ekonomik ve sosyal yönlerden kalkınmasına da vesile olacaktır."

Muhabir: A. Eda Ünlü Özen-Meltem Uzun

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.