Politika, arşiv

İsrail Yahudi olmayan herkesi 2. sınıf vatandaş ilan ediyor

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, İsrail Ulusal Yasası teklifiyle ilgili, "İsrail'de yaşayan Yahudi asıllı olmayan herkes ikinci sınıf vatandaş ilan ediliyor" dedi.

28.11.2014 - Güncelleme : 28.11.2014
İsrail Yahudi olmayan herkesi 2. sınıf vatandaş ilan ediyor

İSTANBUL

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, önümüzdeki hafta İsrail Parlamentosu'nda İsrail Ulusal Yasası teklifinin oylanacağını belirterek, "Teklif yasalaşırsa İsrail Ortadoğu'nun göbeğinde, dünyanın merkezinde yeni bir Apartayt rejimi kuracaktır. Bu yasayla İsrail'de yaşayan Yahudi asıllı olmayan herkes, Araplar, Müslüman ve Hristiyan Araplar, diğer dinlerin mezhepleri ve mensupları, ikinci sınıf vatandaş ilan ediliyor. Bu yasayla yeni bir hançer daha Ortadoğu'nun kalbine saplanacaktır" dedi.

Kurtulmuş, Yıldız Sarayı'nda İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) tarafından düzenlenen "Kudüs'teki İslam Mirasının Korunması" konferansının açılışında yaptığı konuşmada, İsrail hükümetinin son dönemlerde artırdığı baskıları ve saldırgan tavırlarının barışın Ortadoğu'da ve küresel anlamda sağlanması çabalarını neredeyse berhava ettiğini söyledi.

Dünya barışının giriş kapısının Ortadoğu, Ortadoğu'daki barışı açacak kapının kilidinin ise Filistin barışı olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, Filistin devleti kurulmadan bölgede barışın sağlanmasının mümkün olmadığını kaydetti.

İsrail'in saldırgan tavırlarından birinin de bağımsız Filistin devletinin varlığının sürekli dibini oymak olduğunu ifade eden Kurtulmuş, "Belki, uluslararası camianın baskılarından kaçamadığı için bağımsız Filistin devletinin varlığına bir şey dememektedir ama sürekli Filistin devletinin altını oymakta, kağıt üzerinde sadece adı olan bir devlet haline getirmeye çalışmaktadır" diye konuştu.

Kurtulmuş, Filistin topraklarına yapılan yeni yerleşimlerle İsrail işgalinin artarak devam ettiğini belirterek, toprakların sürekli genişletilme politikasının asla kabul edilebilir bir şey olmadığını, bunun Ortadoğu ve dünya barışına hizmet etmeyeceğini anlattı.

"Ortadoğu'nun kalbine yeni bir hançer"

Mescid-i Aksa saldırısının asla kabul edilebilir bir şey olmadığını, bunun İsrail'in adım adım bölge barışına karşı işlediği suçlardan biri olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Önümüzdeki hafta İsrail Parlamentosu'nda İsrail Ulusal Yasası teklifi oylanacak. Hükümetin içindeki bazı muhalefet partileri de buna karşı çıktı. Bu yasayı kabul etmediler. Ümit ederiz ki, İsrail Parlamentosu'ndan da çıkmaz. Teklif yasalaşırsa İsrail, Ortadoğu'nun göbeğinde dünyanın merkezinde yeni bir Apartayt rejimi kuracaktır. Dünya ırk ayrımcılığı üzerine oturtulan rejimden yeni kurtulmuş ve Apartayt rejimlerini tarihe gömdüğünü zannettiği bir dönemde, öyle görünüyor ki İsrail, yeni bir Apartayt rejimi olarak ortaya çıkacaktır. Bu en başta İsrail'deki İsraillilere, Yahudilerin de aleyhine olan bir durumdur. Bu yasayla İsrail'de yaşayan Yahudi asıllı olmayan herkes, Araplar, Müslüman ve Hristiyan Araplar, diğer dinlerin mezhepler ve mensupları yasa önünde ikinci sınıf vatandaş ilan ediliyor. Ana dillerini konuşamayacaklar. İsrail bu yasayla dünyanın her tarafındaki Yahudileri, İsrail'e davet ediyor ve vatandaşlık kimliğini vermek istiyor. Bu yasayla yeni bir hançer daha Ortadoğu'nun kalbine saplanacaktır. Ümit ederiz ki İsrail, bu yasayı iptal eder, onaylamaz"

"Uluslararası Kudüs Vakfı'na ihtiyaç var"

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Kudüs'teki İslam mirasını korumak için Uluslararası Kudüs Vakfı'nın kurulması gerektiğini belirterek, yok edilmeye çalışılan İslami eserlerin derlenip toparlanması ve uluslararası camiaya takdim edilmesi için vakfa ihtiyaç olduğunu kaydetti.

Kudüs'ün sembol isimlerinden Fevziye Sudki Cabir'in hikayesini anlatan Kurtulmuş, kadının Mescid'i Aksa'ya komşu olan evinden çıkmamak için verdiği mücadelenin bir film vasıtasıyla dünyaya duyurulmasının İslam mirasını tanıtmak konusunda büyük bir adım olacağını söyledi. Kurtulmuş,  bu şekildeki mücadeleleri uluslararası kamuoyuna anlatmak için vakfa ihtiyaç duyulduğunu anlattı.

Karamsar olunmaması gerektiğini, Filistin davasının sonunda bütün dünya tarafından kabul edileceğini ve tanınacağını dile getiren Kurtulmuş, "Esas sormamız gereken soru şu; dünyada yeni bir barış düzenini kurulabilir mi? Barış düzenini hangi perspektifle kimin bakış açısıyla kuracağız? İnsanları bir hegemonya çerçevesinde değil, yaradılıştan hepsinin eşit olduğuna inanır, herkesin eşit hak ve özgürlüklere sahip olduğu bilinciyle hareket edersek, yeryüzünde pax kurulabilir" ifadelerini kullandı.

Kudüs kriterleri

Kudüs'teki Müslüman mirasının nasıl korunacağı konusunda endişe duyulduğunu ifade eden Kurtulmuş, yaklaşık 400 sene önce Osmanlı zamanında orada herkesin barış içinde yaşadığını vurguladı.

Numan Kurtulmuş, "Çünkü merkezinde hazreti insan vardı. Sadece insanlara hoşgörüyle bakmak değil, Müslümana, Hristiyana, Yahudiye de saygıyla bakmak vardı. Öyle olduğu için hep birlikte barış içinde yaşandı. 400 senelik paxın ortaya koyduğu bu değerler manzumesine ben, Kudüs kriterleri diyorum. Eğer Kudüs kriterlerini yaparsak, Ortadoğu ve dünyada barış kurabiliriz" dedi.

Bu kriterleri, "herkesin dilediğine istediği gibi inanması, yönetimin inançlar üzerinde baskısının olmaması, insanların inançları doğrultusunda bir araya gelebilmesi, örgütlenebilmesi ve bu inançları başkalarına teklif edebilmesi" şeklinde sıralayan Kurtulmuş, "İstediği gibi dini eğitimini alacak. Herkes o toprakların içinde serbest dolaşacak. Herkes dilediği gibi ticaret yapacak. Bu beş kuralı dünyanın neresinde uygularsanız uygulayın ertesi gün orada barışı sağlarsınız" diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, İsrail'in saldırgan tavırlarının, uluslararası camianın suskunluğunun temel nedeninin, İsrail hükümetinin gücü olmadığını ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Zannetmeyin ki yeryüzündeki siyonist lobinin kuvvetidir, İsrail'in askeri ve ekonomik gücüdür. Bunların var olduğunu biliyoruz. Ama daha önemlisi bugünkü durumumuzun temel nedeni, İslam ülkelerinin politik iradesinin zafiyetidir. 1,5 milyar Müslüman bütün Filistin meselesini, Mescid-i Aksa'nın, Kubbet-üs Sahra'nın korunması meselesini oradaki bir avuç Filistinli'nin omuzlarına bırakmıştır. Bu kadar güçlü kuvvetli İslam coğrafyası dünya nüfusunun dörtte birine sahip olan büyük bir kitleyi temsil ediyorken ortaya koyduğumuz bu siyasi iradesizlik, maalesef İsrail devletinin saldırganlığından daha fazla mücadele etmemiz gereken başka meseledir. Biz Filistin davası konusunda bütün İslam ülkelerinin çok daha hareketli, hassas ve duyarlı olmalarını istiyoruz. Bu bir kaç milyon Filistinli'nin omuzlarına bırakılmayacak kadar ağır bir meseledir. Bütün dünya yalnız bıraksa biz asla Filistin davasını yalnız bırakmayacağız."

Muhabir: Hanife Sevinç

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.