Dolar
32.50
Euro
35.17
Altın
2,233.04
ETH/USDT
3,555.00
BTC/USDT
70,783.00
BIST 100
9,079.97
Gündem, arşiv

"Devralacak arkadaşımız Ahmet Bey"

Cumhurbaşkanı Gül, AK Parti kongresinin cumhurbaşkanlığını devretmeden 1 gün önce yapılacağını anımsatarak, "Göründüğü kadarıyla devralacak arkadaşımız Dışişleri Bakanı Ahmet Bey" dedi.

19.08.2014 - Güncelleme : 19.08.2014
"Devralacak arkadaşımız Ahmet Bey"

ANKARA

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, iş dünyasından isimler, sanatçılar, yazarlar, gazeteciler ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerine Çankaya Köşkü'nde veda resepsiyonu verdi.

Cumhurbaşkanı Gül, ikinci veda resepsiyonunun ardından basın mensuplarıyla bir araya gelerek, gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Gül, cumhurbaşkanı seçildiğinde ve tüm milleti temsil etme şerefini kazandığında duyduğu onuru, süresinin bitiminde, görevi devrederken de duyduğunu ifade etti. 

Demokrasilerin iyi yanının dönemler olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, "Seçilir, belli dönemlerle, görevinizi yaparsınız, gidersiniz. Buraları Hayrünnisa Hanım yaptı, eski halini bilirsiniz. Bazen derdim ki ona, 'Çok kendini veriyorsun yani ben kral falan değilim, bırakıp gideceğim, sonra üzülme' derdim. O da 'Giderken güzel bırakalım işte, ne güzel' derdi. Dolayısıyla dönemimiz geldi, büyük bir şeref ve onurla ayrılıyoruz, gönül rahatlığıyla" diye konuştu.

Bağımsız bir kişi veya bürokrat olarak değil siyasi bir kimlikle cumhurbaşkanlığına geldiğine dikkati çeken Gül, şöyle devam etti:

"Siyasi kimliği olan, siyasi mücadelesi olan bir kişi olarak geldim. Bundan dolayı da cumhurbaşkanı olmamam için nelerin yaşandığını hatırlarsınız. Cumhurbaşkanı olursam irticanın hortlayacağını söyleyenlerden tutun da her şey oldu. Ama daha sonra da, 2007 seçimleri aslında, halkın Cumhurbaşkanlığına ilk müdahalesidir ve o seçimlerin başarımızı da hatırlarsanız, daha sonra da Cumhurbaşkanı oldum. Cumhurbaşkanı olunca da anayasa gereği, anayasaya verdiğim önemden dolayı, siyasi kimliğimi bir tarafa koyup, tarafsızlığımı muhafaza ettim. Şimdi Cumhurbaşkanlığı sürem bitince, tabii ki benim gibi dünyanın başka yerlerinde de siyasi kimlikle politik kimliğiyle mücadeleyle cumhurbaşkanı olanlar, tekrar siyasi kimliklerine, politik konumlarına dönerler. Benim politik konumum, siyasi kimliğimde tabii ki  AK Parti ile beraber. AK Parti'nin kurucusuyum. İlk tohumunu atanım, yenilikçi hareketle birlikte. Partinin ilk programını hazırlayanım ve arkadaşlarımızla hep beraber Türkiye'yi dönüştüren hareketin içinde bulunan bir kişiyim."

Cumhurbaşkanlığı süresi içerisinde bütün partilere eşit mesafede olmayı bir anayasal görev olarak düşündüğü için herkese aynı mesafede durduğunu aktaran Gül, "Bittikten sonra benim partime, politik kimliğime dönmemden daha doğal bir şey olamaz. Bunu söyledim. Tecrübelerimi, birikimlerimi devletime, milletime, içeride, uluslararası faaliyetlerde aktarmak için bundan sonra da bu şekilde hareket edeceğim" değerlendirmesinde bulundu. 

"Başarılı olması Türkiye'nin başarısı olacaktır"

AK Parti olağanüstü kongresinin cumhurbaşkanlığını devretmeden bir gün önce yapılacağını anımsatan Gül, şöyle konuştu:

"Partinin kongresi, ben cumhurbaşkanı olduğum, cumhurbaşkanlığını devretmeden bir gün önce olacak. Göründüğü kadarıyla devralacak arkadaşımız Dışişleri Bakanı Ahmet Bey, siyasete de devlet hayatına da kazandıran benim. Başbakan olduğumda büyükelçi yaptığımı hatırlarsanız, ondan sonra da Dışişleri Bakanlığım boyunca, beş yıl hep yanımda oldu, beraber olduk. Bizim dava, akım içerisinde bizden sonraki jenerasyonun değerli isimlerinden birisi. Tabii ki inanıyorum ki çok başarılı olur. Başarılı olması Türkiye'nin başarısı olacaktır. Hepimiz de birikimlerimizle tabii ki destek oluruz. 

Bu arada, çeşitli yazılanlar, çizilenler konusunda, bir taraftan benim Cumhurbaşkanı olma sürecimde 'Aman cumhurbaşkanı olmasın' diyenlerin bana parti kurdurması, yeni, başka cephelere çekmesi, onu gördüm. Bir taraftan da bizim cenahtan yapılan epeyce doğrusu saygısızlıkları da gördüm, bu son süre içerisinde. Bunların hepsini de takip ettim. Çevremdeki herkes nihayette görevini yapıyordu, tarafsız bir cumhurbaşkanlığı mevkisinde. Ama doğrusu, bunlar da olağan şeyler. Bundan sonra birikimlerimizi, tecrübemi yine davama, kendi kurduğum partinin başarılı olması için şüphesiz ki desteklemeye, aktarmaya çalışacağım."

"Saygısızlıklarını hatırlatmış olayım"

Cumhurbaşkanlığı görevini devrettikten sonra İstanbul'a yaşayacağına işaret eden Gül, şu değerlendirmelerde bulundu:

"İstanbul'a yerleşeceğim, biliyorsunuz, Ankara'da şimdi olmayı düşünmüyorum. Türkiye'nin başarısı hepimizin. Cumhurbaşkanlığı yapmış bir kişi nasıl davranırsa ben de bundan sonra muhakkak ki  öyle davranacağım. Beni bilenler bunu bilir. Beni bilmeyen, yani bizim cenaha yeni giren veyahut da geçmişi çok iyi bilmeyenler bu konuları günlük konuşurlar. İşte onlara da söyleyeceğim, demin söylediğim kadar söylemiş olayım yani saygısızlıklarını bir hatırlatmış olayım, geçeyim. O kadar."

"Cumhurbaşkanlığı makamına ait değil"

Gündemde çeşitli tartışmalar bulunduğunu dile getiren Gül, "TBMM üyeliğinin düşüp düşmediğini bir kişinin karar vermek, tespit etmek Cumhurbaşkanlığı makamına ait değil. Geçmiş teamüller var. Bütün onlara da hep baktırdım. Bize yazılar yazılıyor, biz de, cumhurbaşkanı da onun üzerine hareket ediyor. Fakat tartışmalar var, takip ediyorum. Bir kişinin milletvekilliğinin düşüp düşmediğini Cumhurbaşkanlığı makamı olarak biz tayin etmiyoruz. O bizde değil. Onun için bir kaosa, herhangi bir şeye fırsat verecek durumda değilim. Fakat daha önceki teamüllerde olduğu gibi süreçler işlerse, ben de o zaman üstüme düşeni yaparım" değerlendirmesini yaptı. 

Gül'ün soruların tamamına yanıtladığını söylemesi üzerine gazeteciler, "başkanlık sistemi''ne ilişkin soruyu hatırlattı. Gül, konuya ilişkin görüşlerinin bilindiğinin altını çizerek, şunları söyledi:

"Bu konular ilk kez tartışılırken ben parlamenter sistemden yana olduğumu söylemiştim. Tabii ki, başkanlık sisteminin de demokratik sistem olduğunu, hiç kimse yadsıyamaz. Fakat başkanlık sistemi içerisinde gerçek anlamda denge ve check-balans var. Bunlar, kuvvetler ayrılığı kurulduğu takdirde, Amerika sistemi böyle bir sistem, Kongre ile yönetim arasında çok kesin ayrılıklar var, şüphesiz ki o da demokratik bir sistemdir. Dolayısıyla bunlar tercih sebebidir. Önemli olan sistemlerin kendi içindeki tutarlılığının korunması. Bu bir başkanlık sistemi ise de o sistemin kendi tutarlığını, dengelerini, kuvvetlerin ayrılığını muhafaza edecek şekilde olması, eğer bu parlamenter sistemse parlamenter sistemin içinde kuvvetlerin ayrılığını, dengeler olacak şekilde gerçekleşmesidir. Nihayette bunun hangisini tercih ederseniz, bu halkın, çoğunluğun tercihi ile olacak bir şeydir."

"Mevcut anayasa ile bu fiili başkanlık olur mu?" sorusuna ise Gül, o konuya girmek istemediğini, soruların sorulduğunu ve alt soruların sorulması durumunda ise soru-cevabın uzayacağını ve gayet net cevaplar verdiğini belirtti.

Gül, "(Siyaseti bırakmayı düşünüyorum) açıklamasının ardından ne değiştiğinin" sorulması üzerine, "Günlük siyasetin içinde şu anda olmadığımı, bir cumhurbaşkanı olarak siyasi kimliğime dönmekle, bir partinin kurucusu, partinin kurucu felsefe, kurucu düşüncelerine kendi değerlerimizin daima partide güçlü olmasını konuşurum, tavsiye ederim, paylaşırım. Nihayette bunlar gayet açıkça söylediğim şeylerdir" yanıtını verdi. 

"Bizim cenah ifadesini çok kullandınız" denilmesi üzerine Gül, "Çok mu kullandım? İki kere söyledim. Onunla bağlantılı olarak bir kelime daha söyledim. Onu da iki kez söyledim. Yani bunda bir şey yok" dedi.

Gül, cumhurbaşkanlığı adaylığı döneminde kırmızı siyah "Bu adamı cumhurbaşkanı yapmayalım, yaparsak memleket mahvolur" manşetlerinin de atıldığını anımsatarak, "Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi ve Müzesini Kayseri'de oluşturuyoruz. Bütün Türkiye'nin siyasi tarihi, hem cumhurbaşkanlığı dönemi, gazete manşetlerine bakınca nelerin yaşandığını görüyoruz. Orada çok partiler de kurduruldu bize, başka şeyler de oldu ama bugün artık görevimiz bittiği için bunları konuşuyorum. Yoksa çok konuşmadım bunları, mümkün olduğu kadar. Başında biraz konuşur gibi olduğumda, hemen haklı olarak siyasi partiler 'bir dakika' der. Cumhurbaşkanı sıfatıyla var değil, iki üç ay vardı o zaman da" ifadesini kullandı. 

Ekibine yönelik saldırılar geldiğinin anımsatılması üzerine Gül, "Arkadaşlara da dönük olan şeyleri, onlara da ifade ettim. Nihayette herkes profesyonelce işlerini yaptılar. Bazı şeyler atfettiler hiç aslı olmadığı halde" dedi.

Gül, "Parti üyeliğinizi hemen gerçekleştirecek misiniz, yoksa donmuştu, yeniden canlanacak mı?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Şöyle söyleyeyim. Allah rahmet etsin, Ertuğrul Bey, son Osmanlı şehzadelerinden. Vefat edeli iki-üç sene oldu. Ertuğrul bey, çok uzun süre Amerika'da, Venezuela'da yaşıyordu. Ertuğrul Bey'in pasaportu yoktu. Ben Dışişleri Bakanı olduğumda New York'ta Ertuğrul Bey ile buluştuk bir otelde. Son Osmanlı silüetleri ile süslenmiş büyük bir oteldi. Bana arkadaşlar, Türk vatandaşlığına geçmediğini ve pasaportu olmadığını, hala seyahat  belgesi ile dolaştığını söylediler. Kendisi ile neyse konuştuk, kahve içtik. 'Bu nasıl olur, cihanşümul bir devletin kurucu ailesine mensupsunuz siz. Geçmişte yanlışlar olmuş olabilir ama ondan sebep neden pasaportunuzu almıyorsunuz?' dedim. Bana dedi ki, 'Almak için müracaat etmek ve Türk olduğumu söylemek gerekiyor. Ben hepinizden daha çok Türküm' dedi. Sonra öğrendik ki kendisi müracaat etmeyi şey edemiyormuş. Sonra talimat verdim. Böyle bir formaliteden dolayı o kendisine şey edemiyor. 'Ben daha çok Türküm' dedi. Ömür boyu seyahat belgesi ile vatandaşlıksız, Amerikan vatandaşlığı, Fransız vatandaşlığı, İngiliz vatandaşlığı, her şey teklif edilmiş. Hiçbirini almamış, 'hayır' demiş. Seyahat belgesi ile dolaşıyordu. Sonradan talimat verdim, onun bilgilerini biz doldurduk. O şekilde tekrar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldu. Pasaportu da aldı ve geldi. Burada söylemek istediğim, formaliteler önemli değil, yani. Gidilir de, doldurulur da, edilir de. Ben nihayette ben partinin, bildiğiniz gibi kurucusuyum. Fikirlerini döşeyen, programını döşeyen, acil eylem planını yayınlayan, iktidarda, hep beraber Tayyip beyle ve diğer arkadaşlarla birlikte Türkiye'ye büyük hizmetler eden politik pozisyonlarımız oldu. Onun için işin bu yanına bakmak lazım."

Merhum gazeteci Mehmet Ali Birand'ı anan Gül, "Bakardı 'hükümet komiseri konuşuyor' derdi. Bizim Gürcan bey konuşurdu o zaman. Burada da Hükümet Komiseri Ahmet bey. Burada bitirelim dediğine göre, burada bitirelim" dedi. 

Gül'e gazetecilerle sohbeti sırasında eşi Hayrünnisa Gül de eşlik etti. Sohbetin ardından Gül çifti, basın mensupları ile anı fotoğrafı çektirdi.

"Türkiye yükselecek"

Gül, resepsiyonda yaptığı konuşmada da, Cumhurbaşkanlığı süresince Türkiye'nin her bakımdan yükseldiğini ifade ederek, yerel yönetimlerden ekonomiye, sanattan, bilimden, kültürden spora kadar her alanda çok başarılı şeyler olduğunu söyledi. 

Gül, şöyle devam etti:

 "Hepimizin kıvanç duyduğu, övündüğümüz, bunları hep beraber yaşadık, geçen 7 yıl içerisinde. İşte bütün bunlar, sizlerin, burada bulunanlar ki, sizler demin söylediğim gibi çok geniş bir toplumun temsilcileri olarak buradasınız, hep sizlerin sayesinde oldu. Ülkemizin artan refahının temelinde işçilerimizin, mühendislerimizin, teknisyenlerimizin, müteşebbis ve iş adamlarımızın, sanayici ve tüccarlarımızın, esnafımızın, çiftçilerimizin emeklerinin yattığının bilinciyle herkese teşekkür etmek istiyorum. Türkiye’nin kalkınmasında herkesin çok büyük emeği oldu. Şüphesiz ki geçen hafta yaptığım veda konuşmasında Türkiye’nin siyasetiyle ilgili söyleyeceklerimi söylemiştim. Dolayısıyla bugün, sadece mesajım sizlere. Sanatçılarımızın, bilim ve kültür adamlarımızın, araştırmacılarımızın yaratıcılıklarından ve aldıkları ödüllerden de her zaman gurur duydum. Sporcularımızı, yine onların başarılarını gördükçe onları arayıp ilk kutlayanlardan oldum. Yerel yönetimlerin hizmetlerine bizzat hep şahit oldum ve hepsinden gerçekten yine çok büyük mutluluk duydum. Basın mensuplarının cesaret ve dikkatini her zaman takdir ettim. Sivil toplum olarak gündelik siyasetin kimi zaman kısır döngüsü dışında kaldınız ve bu başarıları temin ettiniz. İnançlar, kimlikler arasında çok yakın yine işbirliği oldu ve huzur içerisinde Türkiye’de herkes beraber yaşadı. Dolayısıyla bugün sizleri bir kez daha bundan dolayı kutluyorum, tebrik ediyorum ve dediğim gibi veda ediyorum.

 Doğrusunu söylemem gerekirse ben de Çankaya’yı herkese açtım, kapılarımı herkese açtım. Sizin bu ilginizi de karşılıksız bırakmamaya çalıştım. Cumhurbaşkanlığı benim dönemimde sendikaların, hepsini burada görüyorum, esnaf ve meslek kuruluşlarının, odaların en sık uğradıkları ve dertlerini meselelerini ilettikleri ve bunlara çare aradıkları makam oldu."

Gül, iş adamları, ihracatçılar, yatırımcılarla yurt dışına yaptığı seyahatlerde, adeta yeni pazarlar, yeni dostlar keşfettiklerini belirterek, gittikleri her yerde Türkiye'yi gururla temsil ettiklerini anlattı. 

"Belediyeler arasında hiçbir ayrım yapmadım"

Hiçbir ayrım yapmadan bütün belediyeleri ziyaret ettiğine değinen Gül, "Dolayısıyla bütün siyasi partilerimizin temsil ettikleri belediyelerin hepsine gittim ve hepsini teşvik ettim. Çeşitliliğimizi ve zenginliğimizi oluşturan bütün mezhep, inanç, düşünce, din ve kimliklere ve onların temsilcilerine de daima kapılarımızı açık tuttum" diye konuştu. 

Gül, Cumhurbaşkanı seçildiğinde yaptığı ilk konuşmada, "Sanat, kültür, bilim faaliyetlerini daima himayeme alacağım ve destekleyeceğim" dediğini hatırlatarak, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Ödüllerini yeniden vermeye başladıklarına da dikkati çekti.

Türkiye'nin, Dünya Kültür Mirası Alanlarının bakım ve restorasyonlarını himayesine aldığını belirten Cumhurbaşkanı Gül, , "Cumhurbaşkanlığında bulunan kültür ve sanat eserlerinin bakım, restorasyon ve korunması konusunda eşim Hayrünnisa Hanım öncülüğünde gerçekten çok çalışmalar yapıldı ve birçok şeyler ortaya çıkartıldı" ifadesini kullandı.

Gül, şöyle devam etti:

"Bilimsel, teknolojik çalışmaların ülkemiz için önemine daima dikkati çekmek amacıyla TÜBİTAK tarafından verilen bütün ödüller,  bilim adamlarımıza ödülleri, Çankaya'da, burada vererek, ilginin, alakanın, takdirin nerede yoğunlaşması gerektiğini özellikle gösterdim ve bilim adamlarımızla daima gurur duydum. Üniversiteler ve düşünce kuruluşları ile yine çok yakın diyalog içerisinde oldum ve gittiğim bütün illerde üniversiteleri ziyaret ederek, onları daima teşvik ettim. Değerli basın mensuplarına da her zaman açık davrandım. Yeri geldiğinde de yapılan yanlışlıkları açıkça zikretmekten hiç çekinmedim."

"Sosyal medyayı da kullanan ilk Cumhurbaşkanı oldum. Belki aranızda da epey takipçi vardır" ifadesini kullanan Gül, yine birçok alanda sosyal sorumluluk projelerine, eşi Hayrünnisa Gül ile öncülük ettiklerini ifade etti. 

Başarılı sporcuları daima kutladığını ve onlarla da hep gurur duyduğunu dile getiren Gül, şunları kaydetti:

"Zaman zaman değerli kültür, bilim insanları ve gençlerle burada Çankaya Sofraları düzenledim ve o geleneği tekrar başlatıp burada hem birçok meseleyi konuştuk hem oradan öğrendiklerimizle onların çözümünü sağladım. Önümüzdeki dönemde de Türkiye'nin bütün bu alanlarda daha ileri gideceğinden eminim ve Türkiye'nin geleceğinin çok daha parlak olduğundan, her alanda Türkiye'nin çok daha yükseleceğinden de hiçbir şüphem yoktur. Bu duygularla bir kez daha hepinize 'hoşgeldiniz' diyorum ve aynı zamanda eşimle birlikte veda ediyorum. Hepinize başarılar diliyorum. Sağolun, varolun."

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın