Dolar
32.49
Euro
35.23
Altın
2,233.04
ETH/USDT
3,554.30
BTC/USDT
70,687.00
BIST 100
9,079.97
Politika

'Kalkınmamızı devam ettireceğiz'

Geçici Bakanlar Kurulu'nda Başbakan Yardımcılığı görevine getirilen Yılmaz, "Türkiye'de demokrasinin daha ileri noktalara geldiği bir ortamda kalkınmamızı devam ettireceğimize yürekten inanıyorum" dedi.

29.08.2015 - Güncelleme : 29.08.2015
'Kalkınmamızı devam ettireceğiz'

ANKARA

Geçici Bakanlar Kurulu'nda Başbakan Yardımcılığı görevine getirilen Cevdet Yılmaz, Geçici Bakanlar Kurulu açıklanmadan önce TV Net kanalında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. 

Kabine sürecini değerlendiren Yılmaz, kabinenin bir koalisyon kabinesi olmadığı söyledi. Söz konusu durumu Türkiye'nin ilk defa yaşadığına dikkati çeken Yılmaz, "Bugün ilk defa Türkiye'de siyaset kurumu böyle bir mekanizmaya başvurmakla karşı karşıya kaldı. Normal koalisyon görüşmeleri sonuç vermeyince, 45 günlük süre içinde kalıcı hükümet kurulamayınca, Cumhurbaşkanımızın süreci başlatmasıyla birlikte yeni bir oluşum var. Bu bir seçim hükümeti, tek görevi ülkeyi tabii idare etmek ve selametle seçime götürmek durumunda bir kabineden bahsediyoruz" diye konuştu.

Siyasetin aynı zamanda ülkeye ve millete karşı sorumluluk olduğuna işaret eden Yılmaz, "AK Parti bunu yaptı, keşke bütün partiler de yapsaydı, Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi de keşke bu hükümette yer alsalardı ve hiçbir gereksiz tartışmaya girmeden vekillerin çözemediği bu meseleleri asillere sormak üzere gittiğimiz bu seçime hep birlikte bir hükümet olarak gitseydik, gönül bunu isterdi ama olmadı olmamasının sebebi de kesinlikle AK Parti değildir. Cumhuriyet Halk Partisi'nin ve Milliyetçi Hareket Partisinin anayasal zorunluluğu bile bile ve siyasetin getirdiği sorumluluk anlayışını da bile bile maalesef bu yolu tercih etmeleridir. Bunu da halkımız en güzel şekilde izliyor ve gerekli tepkiyi mutlaka verecektir diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

"Türkeş'in kararı takdir edilmeli"

"Tuğrul Türkeş'in tavrı sizin için şaşırtıcı oldu mu o pek beklenmeyen bir durumdu sanki?" sorusunu cevaplayan Yılmaz, Türkeş'in çok önemli bir sorumluluğu ortaya koyduğunu ve kendisine teşekkür ettiğini söyledi. 

Bir grubun baskısı altındayken böyle bir kararı vermenin kolay olmadığını vurgulayan Yılmaz, Türkeş'in kararının takdir edilmesi gerektiğini belirtti. Türkeş'in hükümete ve Türkiye'deki siyasetin geleceğine önemli katkıları olacağına işaret eden Yılmaz, "Medyadan izlediğim bazı tepkilere de üzüldüğümü belirtmek isterim, neredeyse bir linç anlayışı içinde, kişiliğini yıpratmaya dönük çok aşırı birtakım tepkiler de görüyorum MHP kanadından. Eleştirebilirler onu anlıyorum, ama bunun da bir sınırı, bir haddi, bir nezaketi var ve o nezaket kurallarının ben çok fazla aşırı bir şekilde çiğnendiğini de görüyorum bu da üzüntü verici" değerlendirmesinde bulundu.

Yılmaz, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye 4 farklı alternatif götürdüğünü ve "hayır" cevabı aldığını hatırlatarak, "Milliyetçi Hareket Partisi başından itibaren adeta böyle bir iktidardan çekinir bir tavır içinde. İlk akşamı hatırlıyorum Bahçeli, 'biz ana muhalefet olmak istiyoruz' dedi ve kesinlikle iktidara girmek istemedi ve erken seçim için de 'hodri meydan' dedi. Milliyetçi Hareket Partisi bir muhalif tavır ve hayırcı bir tavır içinde oldu. Önümüzdeki seçimde Kasım seçimlerinde ben bunun demokratik bir şekilde cevabını halkımızdan alacağına yürekten inanıyorum" şeklinde konuştu.

"Hiçbir şekilde bir ekonomik krizden bahsedemeyiz"

Seçim yapılacak olmasının belirsizliği azaltan bir unsur olduğuna işaret eden Yılmaz, şöyle devam etti:

"Kasım seçimleriyle birlikte 2016'ya giderken belirsizliklerin azaldığı, istikrarın güçlendiği ve Türkiye'de demokrasinin daha ileri noktalara geldiği bir ortamda kalkınmamızı devam ettireceğimize yürekten inanıyorum. Mecburen seçime gidiyoruz. Bu seçimde ben inanıyorum ki halkımız bütün bu sürecin değerlendirmesini en güzel şekilde yapacaktır. Kimin samimi bir şekilde gayret ettiğini, kimin yan çizdiğini, farklı yollara girdiğini görecektir. Daha farklı birçok politikayla birlikte inşallah 1 Kasım seçimlerine doğru gideceğiz ve gelecek perspektifimizi de toplumumuzla tekrar paylaşma imkanı bulmuş olacağız."

Yılmaz, finansal piyasalarda dalgalanma olduğunu ancak bu durumun Türkiye'nin büyümesini engellemediğini ve ülkenin büyümeye devam ettiğini söyledi. Ekonomik krizden bahsedilemeyeceğini vurgulayan Yılmaz, "Hiçbir şekilde bir ekonomik krizden bahsedemeyiz, yani ekonomik kriz var diyenler ekonomi literatürüne ihanet etmiş olurlar. İlk iki çeyreğimizde biliyorsunuz büyüme gerçekleşti, yıl sonu itibarıyla yüzde 4 bir büyüme tahminimiz var, inşallah ona yakın mertebelerde bir büyümeyi de başaracağız" dedi.

Uzun süredir Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsına ve AK Parti'ye yönelik, uluslararası destek gören bir yıpratma kampanyası bulunduğuna dikkati çeken Yılmaz, "Bunun bir ayağı da ekonomi. Ekonomiyi zayıflatarak, ekonomi zayıflamasa bile ekonominin algısını bozarak, yani sanki başarısız bir ekonomik durum varmış gibi bir algı oluşturarak bunun üzerinden siyaseti zayıflatmaya çalışanlar var. Şuna yürekten inanıyorum, Kasım seçimlerinden sonra inşallah çok daha farklı bir siyasi yapılanma oluşacak, bunun getireceği öngörülebilirlikle, güven ortamıyla ekonomimiz çok daha yüksek bir büyüme performansı gösterecek inşallah ve daha rekabetçi bir şekilde yoluna devam edecek. Yapısal reformlarımızı da gerçekleştirme imkanına kavuşmuş olacağız" diye konuştu.

"Baskıyla verilen oy, irade hırsızlığıdır"

"Sandıkların güvenliği 1 Kasım seçiminde nasıl sağlanacak?" sorusunu da yanıtlayan Yılmaz, bir tek insanın bile baskıyla oy verdiği bir ortamın bütün partilerin ayıbı olduğunu söyledi. Söz konusu durumun Doğu'da, Güneydoğu'da çok yaygın şekilde görüldüğüne dikkati çeken Yılmaz, "Baskıyla verilen oy, irade hırsızlığıdır. Geçmişte bazı kamu kurumlarının belki yaptığı yanlışlar vardı, bugün örgüt benzer bir şeyi yapıyor. Burada HDP yöneticilerine sesleniyorum. Onların da çıkıp bunları istemediklerini söylemeleri lazım. Bakın göz göre oluyor bu işler ve hepsi de biliyorlar kusura bakmasınlar, hepsi de neyin ne olduğunu gayet iyi biliyorlar, ama gözlerini kapatıyorlar" dedi.

Bakan Yılmaz, genel güvenlik ortamının iyileştirilmesi ve halkın terörden kurtulması için hükümetin çok önemli çalışmalar yaptığını ve gayret gösterdiğini belirtti. "Silahla, siyaset aynı anda olmaz" diyen Yılmaz, seçim güvenliği için hiçbir örgütün elinde silah olmaması gerektiğini vurguladı. Türkiye'nin silahlardan kurtulması gerektiğine işaret eden Yılmaz, şunları kaydetti:

"Şimdi bir siyasi parti var, ama arkada silahlı unsurlarla bunun birtakım bağlarını algılıyor insanlar, böyle bir ortam zaten başka bir şeye gerek yok. Silahlı bir örgüt varsa, bir yerlerde duruyorsa hiçbir şey yapmasa bile seçim ortamını zehirliyor demektir. Dolayısıyla, Türkiye'nin silahlardan kurtulması lazım, bu illegal yasadışı örgütlerin halk üzerindeki tasallutundan kurtulmamız lazım. Bu seçmene baskı, iş adamından haraç alma, seçilmiş insanlara baskı yapıp onları istifa ettirmeye zorlamak şeklinde ortaya çıkıyor birçok şekillerde ve gerçekten o bölgemizdeki demokrasiyi de, kalkınmayı da zehirleyen, demokrasiye de kalkınmaya da darbe vuran hadise bu silahlı hadiseler. Bunlar devreden çıktıktan sonra oturup demokratik bir şekilde rekabet ederiz, biz hiçbir partiyi düşman olarak da görmüyoruz rakip olarak görüyoruz. Bu rekabet içinde halkımız da bakar kimi beğeniyorsa ona oyunu verir bu kadar basit."

"Çözüm sürecinde samimi olmadıklarını gördük"

Kamu düzenini sağlayacaklarını, kazanımları koruyacaklarını ve halka hizmet sunmaya devam edeceklerini belirten Yılmaz, şöyle devam etti:

"Çözüm Süreci'nde samimi olmadıklarını gördük. Nasıl gördük? Çözüm süreci neydi? Dağdan insanların inmesiydi değil mi? Silahlarını bırakıp normal hayata katılmalarıydı. Tam tersine binlerce insanı bu süreçte dağa çıkardılar. Çözüm sürecine samimi inanıyor olsalardı bunu yaparlar mıydı? Veya silahların bırakılmasıydı, yurtdışına çıkılmasıydı. Yaptılar mı bunu? Hayır, yapmadılar. Şimdi bunları yapmayıp, ondan sonra çözüm sürecini bilmem hükümete yıkmak, başka yere yıkmak bu samimiyetsizlik. Samimi olmadıklarını hep birlikte gördük, nitekim son hadiseler, yaşadıklarımızda bunu gösteriyor. Ama biz her şeye rağmen hem kamu düzenini sağlayacağız hem kazanımlarımızı koruyacağız hem de demokratikleşmeye, halkımızın hak ettiği hizmetleri sunmaya devam edeceğiz inşallah."

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın