Dolar
32.37
Euro
35.01
Altın
2,233.04
ETH/USDT
3,554.10
BTC/USDT
70,236.00
BIST 100
9,090.78
Politika

"Bu görüşme 'onlarla kol kola girme' görüşmeleri değil"

Başbakan Yardımcısı Akdoğan, HDP heyetiyle yaptığı görüşmelere ilişkin, "Bu görüşme 'onlarla kol kola girme' görüşmeleri değil" dedi.

24.05.2015 - Güncelleme : 24.05.2015
"Bu görüşme 'onlarla kol kola girme' görüşmeleri değil"

ANKARA

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Kanal 7 televizyonunda canlı yayınlanan "Başkent Kulisi" programında, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Akdoğan, "Seçim çalışmaları nasıl gidiyor ve halkın talepleri nasıl?" sorusu üzerine, uzun süredir alanlarda olduklarını belirterek, AK Parti'nin sadece seçimden seçime alanlara inen bir parti olmadığını söyledi. 

AK Parti'nin yaklaşık bir ay önce seçim kampanyasına başladığını ifade eden Akdoğan, diğer partilerin alanlarda bulunmadığını kaydetti.

Akdoğan, bazı muhalefet partilerinin geçen yıl insanları sokağa döktüğünü ancak şu an o çağrıyı yapanların alanlarda görülmediğini dile getirerek, AK Parti'nin ziyaretlerde ve mitinglerde coşkuyla karşılandığını vurguladı.

"Bu görüşme 'onlarla kol kola girme' görüşmeleri değil"

"HDP ile Çözüm Süreci ve seçim sürecindeki ilişki farklılıkları nasıl okunmalı?" sorusuna Akdoğan, HDP ile AK Parti'nin düşünce ve ideoloji açısından farklı partiler olduğunu söyledi.

Akdoğan, HDP ile büyük bir mücadele içerisinde bulunduklarını vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Bu mücadele bugün başlamadı. Ben yıllardır bunlarla ilgili kitaplar ve makaleler yazdım. O zaman da 'Sert eleştiriyorsun' diyorlardı bana. Ben bunları eleştirmeye yeni başlamadım. HDP heyetiyle benim yaptığım görüşmeler... Ben yasamadan sorumlu bakanım ve bütün partilerle görüşen kişiyim. Çözüm Süreci bağlamında da siyasi partiyle temas benim görevim. Bu noktada onlarla görüşüyorum. Bu görüşme 'onlarla kol kola girme' görüşmeleri değil. Terör son bulsun diye, terör örgütü silah bıraksın diye devam eden sürecin bir parçası olarak yapılan görüşmeler. Bu bizim her konuda görüştüğümüz, anlaştığımız anlamına gelmiyor. Ben onlara, görüşmeleri yaparken de aynı eleştirileri getiriyordum."

Yalçın Akdoğan, "Ben bugün HDP'nin parti olarak seçime sokulmasını bir proje olarak görüyorum. HDP zorlandı, parti olarak seçime sokuldu ve bundan bazı şeyler murat ediliyor. Bunun öncelikli şeyi AK Parti'yi devirmektir. AK Parti karşısında bir cephe var. Bunun iç bağlantıları dış bağlantıları var. Gezi olaylarından sonra her yolu denediler" ifadesini kullandı.

"Keşke kendisi tek başına seçime girseydi"

Başbakan Yardımcısı Akdoğan, HDP'nin, geçmişte partilerini kapatan zihniyetle birlikte olduğunu ifade ederek, şöyle dedi:

"HDP, AK Parti'yi devirme projesinde kendilerini kullandırtıyor. HDP, Kürt meselesini doğuran vesayetçi zihniyete kendini kullandırtan bir parti durumunda. O yüzden burada büyük bir paradoks var. Bu, kendi altını oyan bir durumdur HDP için. Bu cephe emellerine ulaşırsa kim Çözüm Süreci'ni yapacak? Bu çok açık bir sorudur. Buna çıkıp cevap versinler. AK Parti'nin olmadığı bir ortamda, Çözüm Süreci nasıl olacak? Ulusalcı CHP, kategorik olarak her şeyi reddeden MHP bu işi yapar mı veya HDP tek başına bir anlam ifade eder mi? Bu çok açık bir denklem."

"Çözüm Süreci'nin düşmanı olan bir yapıyla şu an ittifak halindeler" diyen Akdoğan, "HDP bir proje olarak seçimlere sokuldu. Hem darbeci, vesayetçi odaklar hem de Çözüm Süreci'nin düşmanları şu anda HDP üzerinden bir yere varmaya çalışıyorlar. Ben böyle bir proje başarılı olmasın diye gayret gösteriyorum. Başarılı olurlarsa eski Türkiye'ye döneriz. Keşke kendisi tek başına seçime girseydi, böyle ittifaklara girmeseydi belki söylediklerinin bir anlamı olurdu" diye konuştu.

"Bir algı savaşının söz konusu"

"Birileri AK Parti'nin yeni Türkiye'sinin ülkeyi felakete götürdüğünü söylüyor. New York Times'ta 'Türkiye üzerinde kara bulutlar dolaşıyor ve NATO-ABD müdahale etsin' şeklinde makale yayımlandı. Nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Akdoğan, bunların tamamının algı operasyonu olduğunu söyledi. 

Bir algı savaşının söz konusu olduğunu vurgulayan Akdoğan, "Askeri göreve çağıran zihniyetin bir parçasıdır bu. NATO'yu niye çağırıyor? Askeri bir yapı orası, ittifak. Türkiye'de nasıl askeri göreve çağıran hastalıklı anlayış var, onun gibi" diye konuştu.

Akdoğan, şunları kaydetti:

"Bu, öncelikle millete saygı duymamaktır. Türkiye'de demokrasi var, seçim var, sandık var. Milletin iradesi tezahür ediyor, sen birilerini göreve çağırıyorsun. Sonra da bunlar demokrat geçiniyor ve Türkiye'deki demokrasi adına bir şeyi dert ediyor oluyorlar. Çarpıklık buradadır. 

Bu bahsedilen gazeteler, televizyonlar, dergiler, yapılar, küresel sistemin ideolojik aygıtlarıdır. Türkiye'de o işbirliği yaptığı gazete, ulusal vesayet aktörüdür; diğeri de küresel vesayet düzeninin aktörüdür. Bu şekilde baskılamaya, yönetmeye alışmışlar. Şimdi, bunu yapamıyorlar. Çünkü, şimdi sesi çıkan bir Türkiye var. Yani zalime 'zalim' diyor, İsrail'de katile 'katil' diyor, Mısır'da darbeye 'darbe' diyor. Bundan dolayı, Türkiye'nin güçlenmesinden, sesinin çıkmasından rahatsızlar. Türkiye'de herkes her şeyi konuşuyor ve demokrasi de gayet sağlıklı işliyor."

"Bunlar siyaset mühendisliğinin parçası olmuşlar"

Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Baktığımızda, demokrasinin önemli bir aktörü olarak görülen bu medya, merkez medya, bahsettiğiniz gazeteler, 'Sen, hep darbe şakşakçılığı yapmışsın, milletin seçilmiş iktidarını devirmeye çalışmışsın, toplumun büyük bir kesiminin hak ve özgürlüğü konusunda hiç duyarlılık ortaya koymamışsın, şimdi ise demokrat geçiniyorsun'. Yani, o medyanın kendisi demokrasinin parçası değildir; demokrasiyi savunuyorsa o zaman o muhteva seni demokrat yapar veya yapmaz. Bunlar, hep vesayet düzeninin, siyaset mühendisliğinin parçası olmuşlar. Hükümetleri getirip götürmeye alışmışlar."

"Bunların işbirliği yaptıkları paralel yapı, tam hayalet bir yapı" diyen Akdoğan, şunları kaydetti:

"Hiçbir meşruiyeti yok. Milletten oy almıyor, seçilmiş bir yapı değil, devletin kurumlarına sızıyor, hukuk sistemine sızıyor virüs gibi. Bu hayalet yapı 'ben yöneteceğim' diyor. Şimdi bu hayalet yapıyla iş tutuyorsun, milletin seçtiği meşru, demokratik iktidara 'kara bulutlar dolaşıyor' diye laf söylüyorsun. O kara bulutları siz gönderdiniz? Türkiye'de demokrasi üzerine siz gönderdiniz. O hayalet yapıları, ülkeyi yönetmeye çalışan medya gruplarını siz cesaretlendiriyorsunuz. Evet, kara bulutları siz gönderdiniz ama hepsini tasfiye edeceğiz bu ülkeden. Milletin iradesine tasallut eden, demokrasiye tasallut eden ne kadar yapı varsa tasfiye edeceğiz. Millete efendilik taslayan, patronluk yapan ne varsa, yeni Türkiye'de bunlara yer yok." 

"Gitsin, oyunu bozsun vatandaşımız"

7 Haziran'da yapılacak seçimlerin bu açıdan kritik olduğunu vurgulayan Akdoğan, "Bunların iş yaptığı adamların hiçbirisi demokrasiye hizmet eden adamlar değildir" diye konuştu.

"Oy namustur ve çok değerlidir" diyen Akdoğan, vatandaşlara, hangi partiyi desteklerse desteklesin oy kullanmaları çağrısında bulundu. Akdoğan, "Her zaman diyoruz ki sizin oyunuz saygıdeğerdir, başımızın üstünde yeri vardır" dedi. 

Balkon konuşmasını literatüre kendilerinin soktuğunu ifade eden Akdoğan, "Çıktık ve dedik ki 'Bize oy vermeyen vatandaşlarımız, sizin de teminatınız biziz.' Hiçbir ayrım yapmadık hizmet götürürken" değerlendirmesinde bulundu.

Akdoğan, şunları söyledi:

"Biz diyoruz ki 'Türkiye kazanacaksa biz kaybetmeye razıyız'. Onlar da diyorlar ki 'AK Parti kaybetsin, onlar ne olursa olsun. İsterse batsın'. Türkiye'yi karıştırma, kaos planıdır. Türkiye'yi batırma projesidir bu ve büyük bir vebaldir.

Herkes, işi sıkı tutsun, vebal olduğunu görsün, nasıl bir oyun oynandığının farkına varsın. Gidip iradesini ortaya koysun ve desin ki 'Türkiye'nin geleceğinde ben de söz sahibiyim'. Gitsin, oyunu bozsun vatandaşımız. Bizim ricamız budur."

"HDP'nin ve PKK'nın siyasi projesi özerklik"

HDP'nin ve PKK'nın siyasi projesinin özerklik olduğunu belirten Akdoğan, "Terör örgütünün siyasi projesini, terör örgütünün belirlediği listelerle, onun belirlediği yöntemlerle gündeme getiren bir yapı var ortada. Bundan dolayı bir anlamı yok bunun. Örgüt silahsızlanma çağrısına karşılık verseydi, kongre toplansaydı, geriye gitseydi buradaki aşama bir anlam ifade ederdi. Elbetteki demokratik siyaset güç kazanmalı. Ama diğeri aşağı inerken burası yukarı çıkacak. İkisi birden yükselirse bu siyaset kurumunu, şiddeti, şantajı açık hale getirmektir" ifadesini kullandı.

Akdoğan, bunun çok tehlikeli olduğunu, insanların bu tehlikeyi görmediğini ve anlamadığını söyledi. 

İlk defa siyaset kurumunun şantaja ve tehdide açık hale geldiğine dikkati çeken Akdoğan, şunları kaydetti:

"Şöyle bakalım, Selahattin Demirtaş yüzde 9'u geçti. Daha demokrat oldu mu, daha fazla oy aldı, daha fazla akıllandı dedik mi? 45 gün sonra insanları sokağa döktü, şiddet çağrısı yaptı. Niye? Çünkü öyle alışmışlar. Bölgede öyle tutunabiliyorlar. Bir yerde elinde silah olan bir örgüt varsa o oralarda nüfuz sağlamaya, otorite tesis etmeye çalışıyorsa o zaman siyasetçi sadece onun önünü açma elemanı olarak faaliyet gösteriyor ve işine geldiği zaman hemen oraya gidiyor, tehdit savuruyor, şantaj yapıyor. Bu yüzden ben HDP'nin barajı geçmesini, Türk siyasetinde şiddetin şantajın açık hale gelmesi, demokrasinin zehirlenmesi, siyasetin terörize edilmesi olarak görüyorum. Bunu sorun olarak algılıyorum."

- "PKK silahını bıraksın görelim HDP ne kadar oy alıyor?"

Terör örgütünün varlığının tehdit olduğunu belirten Akdoğan, "Ben de diyorum ki, hodri meydan, PKK silahını bıraksın görelim HDP ne kadar oy alıyor, eti ne budu ne. Kim ona oy verecek. Görelim o zaman, Selahattin Demirtaş çıksın demokrasi havarisi kesilsin" dedi.

Akdoğan, HDP'nin arkasında eli kanlı bir terör örgütü bulunduğunu, barajı geçmesini riskli bir durum olarak gördüğünü aktardı. HDP'nin barajı geçememesi halinde tehditler savurduğunu ifade eden Akdoğan, bu ülkede iktidar olmuş partilerin barajı geçemediğini ancak kimsenin dağa çıkmadığını hatırlattı.

Çözüm Süreci'ne ilişkin soru üzerine Akdoğan, AK Parti'nin olmaması halinde Çözüm Süreci'nin de olmayacağını, HDP'nin tek başına Çözüm Süreci yapamayacağını söyledi. Akdoğan, Çözüm Süreci'ni kendilerinin başlattığını, HDP'nin o dönemde Meclis'te bulunmadığını vurguladı. 

Akdoğan, "Ne yapıldıysa Kürtlere biz yaptık, bundan sonra da biz yapacağız. Çünkü onlar bunu yapamazlar" dedi.

"Ver kurtulcu anlayışa sahip değiliz onlar gibi"

"'PKK Güneydoğu'da şehre indiyse, insanları tehdit ediyorsa, devlet nerede, bunları siz başlattınız, sorumlu sizsiniz' diye düşünenler var, nasıl değerlendirirsiniz?" sorusu üzerine Akdoğan, "Bunu söyleyen zihniyet, sorunu üreten zihniyettir. Bu sorunu siz ürettiniz. Bu adamlar nereden ortaya çıktı, kaç bin tane insan nasıl öldü, o kadar insan dağa nasıl çıktı? O kadar partiler geldi gitti. Bu sorunu bu zihniyet üretti. O yüzden bugün böyle sorunla uğraşıyoruz" yanıtını verdi.

Türkiye için büyük riskler meydana getiren bu sorunun üzerine kendilerinin gittiğini, bu zihniyetin bu sorunu hep görmezden geldiğini anlatan Akdoğan, "Bu 'ver kurtulcu anlayış'tır. Bu lafı söyleyen adamı sıkıştır. Hemen der ki 'ben İzmir'de rahat edeyim, o tarafı bölelim gitsin.' Biz yaşatmak için çalışıyoruz. Ver kurtulcu anlayışa sahip değiliz onlar gibi" ifadesini kullandı.

AK Parti dışında Türkiye'nin bütünlüğünü sağlayacak başka parti olmadığını belirten Akdoğan, şöyle devam etti:

"Adamların parti binaları yok, o şehirlerde aday çıkarmadılar. Bunlar utanmadan konuşuyorlar, yok 'siz şımarttınız, siz şöyle yapıyorsunuz.' Neredesin peki arkadaş, senin niye partin yok, niye adayın yok, oradaki insanlarla niye hiçbir temasın yok. Orası vatan toprağı değil mi? Ben vatan toprağı diye orayı korumaya çalışıyorum, mücadele ediyorum, orada bayrak dalgalandırıyorum, oraya hizmet ediyorum. Oradaki insanımız bizim insanımız, bin yıllık kardeşimiz. Biz onlara farklı adam muamelesi yapamayız. Biz sahip çıkıyoruz. Kimseyi şımarttığımız yok. Onlarla mücadeleyi ben yapıyorum. Siz de kol kola girdiniz. İşte öyle diyenlerin bir kısmı gidip 'oy verelim de AK Parti'nin önünü keselim' diyorlar. Hangi yüzle vereceksiniz, nasıl içinize sindireceksiniz? Sırf AK Parti düşmanlığı için düne kadar her lafı söylediğiniz HDP'ye nasıl destek vereceksiniz? Bu nasıl bir kirli işbirliğidir."

"Baasçı zihniyete Kürtleri terk edecek halimiz yok"

"Çözüm Süreci bu saatten sonra zor mu?" sorusunu Akdoğan, "Çözüm Süreci zor falan değil. Çözüm Süreci'ne Kürt meselesi bağlamında bakarsak farklı farklı bölümleri var. Hükümet birçok adım attı" diye yanıtladı.

Elinde silah olan bir örgüt olduğunu, bundan nasıl kurtulunacağı meselesine yönelik olarak Çözüm Süreci'nin devam ettiğini aktaran Akdoğan, burada birtakım diyalogların olmasının onlarla her konuda anlaşıldığı anlamına gelmediğini söyledi.

Bunun birbirlerini eleştirmeyecekleri anlamına gelmediğini dile getiren Akdoğan, "Bu zihniyetle bizim bir mücadelemiz var. Diyelim ki PKK diye bir örgüt ortadan kalktı, biz bu anlayışla mücadeleyi devam ettireceğiz. Görüyoruz, gittikleri her yerde nasıl ceberut bir anlayış kuruyorlar. Kendi içlerinde en ufak bir demokrasi yok, inancına, mezhebine sahip yok. Farklı sese tolerans gösterme diye bir şey yok. Bu anlayışa, Baasçı zihniyete Kürtleri terk edecek halimiz yok. Bu mücadeleyi devam ettirmek zorundayız" değerlendirmesinde bulundu.

Akdoğan, bu meseleyi siyaset kurumunun toplumsal destekle çözeceğini, milletten kaçırılan hiçbir şey olmadığını kaydetti.

Çözüm Süreci'nin devam edeceğini, HDP'yi eleştirmelerinin sürece zarar verecek bir durum olmadığını söyleyen Akdoğan, "HDP'nin kendini kullandırtması ve hükümeti devirmek için darbeci vesayetçi anlayışla Çözüm Süreci'nin düşmanı Paralel Yapı'ya kendini kullandırtması ve bir projenin parçasıdır Çözüm Süreci'ne zarar verecek olan" diye konuştu.

HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'le seçim sürecinde bazı atışmaların yaşandığının hatırlatılması üzerine Akdoğan, "Son günlerde aşağılayıcı ifadeler kullanıyor. Ben tabii içimi soğutmak için daha fazlasını söyleyebilirim ama bu tür şeyleri Allah'a havale ediyorum" şeklinde konuştu.

"Çok ciddi, sinsi bir işbirliği var"

Adana HDP binasına saldırı olayında "geçmiş olsun" dileğinde bulunduklarını anımsatan Akdoğan, "Türk siyasetinde birbirine düşman olan çok sert tartışmaların yaşandığı, tokalaşmayan insanlar bile bu tür hadiselerde birbirlerini ararlar o nezaketin gereğini yaparlar. Biz açıklama yapıyoruz, mesaj atıyoruz, 'geçmiş olsun' diyoruz, olayı kınıyoruz, acıyı paylaşmaya çalışıyoruz. Karşı taraftan son derece küstahça, nezaketsiz yaklaşımlar. Bu siyasi çiğlik, olgunluk olmaması, bu yüzden ben bu zihniyetin güçlenmesini demokrasiye katkı olarak görmüyorum" açıklamasında bulundu.

"AK Parti zorlanıyor mu bu defa tek parti olarak mücadele vermekte?" sorusuna Akdoğan, şu yanıtı verdi:

"Ben olumsuz bir tablo görmüyorum. AK Parti'nin güçlü şekilde iktidarını koruyacağına inanıyorum. Ama burada karşımızda bir cephe var, bir koalisyon var, muhalefet koalisyonu var. Çok ciddi, sinsi bir işbirliği var. Oy kaydırmaları, yerel bazda ilçelerde, köylerde birtakım ittifaklar. Her yolu deniyorlar AK Parti'nin bileğini bükebilmek için. Bundan dolayı rehavete kapılmamak lazım, uyanık olmak lazım. Bu oyunu fark etmek, müteyakkız bir şekilde sandığa gitmek, iradeyi ortaya koymak lazım. Çünkü bu cephenin kazanması demek o eski Türkiye'ye dönmek demek. Herkes her şeyini kaybeder, ne güven ne istikrar kalır, ne Çözüm Süreci kalır ne yeni anayasa olur. Tam bir kaos ve kriz planıdır bu."

Başbakan Yardımcısı Akdoğan, AK Parti'nin mağduriyetler üzerine yükselen bir parti olmadığını, Türkiye'yi demokratikleştirme mücadelesi verdiğini dile getirerek, bu seçimde güven ve istikrarı korumanın önemli olduğunu vurguladı.

Muhabir: Enes Duran, Yeşim Sert Karaaslan
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın