Dolar
32.37
Euro
34.99
Altın
2,233.04
ETH/USDT
3,533.80
BTC/USDT
69,906.00
BIST 100
9,090.60
Politika, arşiv

Okul açmak isteyen yasal duruma uyacak

Adalet Bakanı Bozdağ, "Özel eğitim kurumlarında Kürtçe eğitimin yolu açıldı. Yasal düzenlemeyi bu işin önünü açmak için yaptık. Okul açmak isteyen bu yasal duruma uyacak" dedi.

16.09.2014 - Güncelleme : 16.09.2014
Okul açmak isteyen yasal duruma uyacak

DİYARBAKIR

Adalet Bakanı Bekir BozdağKürtçe eğitim vereceği öne sürülen "okul"a ilişkin, "Bunun bir algı operasyonu olduğunu düşünüyorum. Çözüm sürecine karşı olan çevrelerin de katkısıyla halkı, bu sürecin ve hükümetin aleyhine dönüştürmek için bir çaba olduğunu düşünüyorum" dedi.

Çeşitli temaslarda bulunmak üzere Diyarbakır'a gelen Bozdağ'ı havalimanında Vali Vekili Mehmet Demir, İl Emniyet Müdürü Halis Böğürcü, Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz, AK Parti Milletvekilleri Galip Ensarioğlu, Süleyman Hamzaoğulları, Mine Lök Beyaz ve Oya Eronat karşıladı.

Valiliği ziyaret eden Bakan Bozdağ, şeref defterini imzaladıktan sonra yaptığı açıklamada, bir dizi ziyaretlerde bulunmak üzere ülkenin en önemli tarih, medeniyet ve kültür merkezlerinden biri olan Diyarbakır'a geldiklerini söyledi.

Bozdağ, gün boyu ilde gerçekleştirecekleri ziyaretlerde bakanlık olarak gerçekleştirilen çalışmaları yerinde görme, ihtiyaçları tespit etme imkanı bulacaklarını belirtti.

Gazetecilerin "Kürtçe eğitim vereceği öne sürülen 'okul' çözüm sürecinde bir yol kazası mı?" şeklindeki sorusu üzerine Bakan Bozdağ, çözüm sürecinin son derece önemli bir süreç olduğunu hükümetin bu sürece büyük önem verdiğini vurguladı.

Çözüm süreci

Çözüm sürecinin ilk kez hükümet programında yer almasının konuya verdikleri önemi gösterdiğini kaydeden Bozdağ, mecliste bu konuda araştırma komisyonu kurulduğunu ifade etti.

Bozdağ, şunları söyledi:

"Bugüne kadar Türkiye'de çözüm süreciyle, Kürt sorunu ile ilgili böylesine bir sahiplenme ve çalışma yapılmadı. Parlamentoda siyasi partiler bu konuda görüşlerini, önerilerini ortaya koydular ve bir rapor hazırlandı. Bunu son derece önemli bir adım olarak görüyoruz. Akil İnsanlar heyetleri de önemli bir görev ifa etti. Türkiye'nin 81 ilinde ve pek çok ilçesinde ilk kez insanlar bu konuyu yüz yüze konuşma fırsatı buldu. Savunanlar, karşı çıkanlar, ortada duranlar, farklı noktadan bakanlar yan yana geldiler ve birbirlerine düşüncelerini söyleme imkanı buldular. Bu, konunun anlaşılması ve tartışmanın sağlıklı şekilde yürümesi, Türkiye'nin bu konuyla yüzleşmesi bakımından çok büyük bir fonksiyon icra etti."

"Devlet projesi bu yasa ile milletin projesine dönüşmüştür"

Çözüm sürecinde pek çok adım atıldığını dile getiren Bozdağ, son olarak mecliste çözüm süreciyle alakalı çok önemli ve tarihi bir yasa çıktığını belirtti.

"Esasen hükümetin yürüttüğü bu devlet projesi bu yasa ile milletin projesine dönüşmüştür. Artık bu proje, Türk milletinin birlikte yürüttüğü ortak bir barış ve çözüm projesidir" ifadesini kullanan Bozdağ, milletin buna sahip çıktığını vurguladı.

Bozdağ, "Bu proje çerçevesinde Bakanlar Kurulu kararı önümüzdeki günlerde muhtemelen çıkacaktır. Bu kararda bir takım görevlendirmeler de bu yasaya istinaden yapılacak ve çalışmalar bundan sonra devam edecektir" diye konuştu.

"Özel eğitim kurumlarında Kürtçe eğitimin yolu açıldı"

Özel öğretim kurumlarında Kürtçe eğitim yapılmasına imkan veren düzenlemenin son demokratikleşme paketi içerisinde yasalaştırıldığını hatırlatan Bozdağ, bunun Türkiye için tarihi bir adım olduğunu aktardı.

Bugüne kadar Türkiye'de kimsenin bu konuyu ağzına alıp konuşamadığını anlatan Bozdağ, şunları dile getirdi:

"Televizyonlardaki Kürtçe yayını belirli saatlerden 24 saate çıkardık. Radyolar da öyle. Dil üzerinde başka birçok adım atıldı. Nihai bir adım olarak özel eğitim kurumlarındaKürtçe eğitimin yolu açıldı. Bu ilk kez uygulanıyor. İlk kez uygulandığı için de bazı aksaklıklar olabilir. Yasalara uygun olmak kaydıyla bunların yapılması doğrudur. Ortada bir yasa varsa herkes uyacak, herkes de bu yasayı uygulayacak. Bu konuda kapatma ile ilgili konuları arkadaşlardan detaylı olarak öğrenmiş olacağız. Yasalara uygun olan bir işi milli eğitimin veya idarenin engellemesi mümkün değil."

"Zaman zaman bazı çevreler yasalara aykırı, yasaların arzu ettiği şartları yerine getirmeyen adımlar atıp daha sonra da bunu, 'Yasa çıktı ama attığımız adımlara izin vermiyorlar', 'Yasa çıktı ama adım atamıyoruz' gibi halk arasında farklı bir algı operasyonu da yapıyorlar" diyen Bozdağ, basın mensuplarının ve konuya ilgi gösterenlerin bu konudaki müracaatların yasanın öngördüğü şartları taşıyıp taşımadığı hususunda bir değerlendirme yapmalarında fayda olduğunu düşündüğünü söyledi.

"Bunun bir algı operasyonu olduğunu düşünüyorum"

Bozdağ, şu ana kadar bu konuda resmi bir başvuru yapılmadığına, okul açmanın şartları olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

"Okullar Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı olarak faaliyet gösteriyor. Dolayısıyla okul açmak isteyen bu yasal duruma uyacak. 'Kafama göre okul açıyorum, öğrenci alıyorum' denilirse orası hukuk devleti olmaz. Hukuk devletiysek hepimiz hukuk devletine sahip çıkıyorsak o zaman hukukun kurallarına da uymamız lazım. Bunun bir algı operasyonu olduğunu düşünüyorum. Çözüm sürecine karşı olan çevrelerin de katkısıyla halkı, bu sürecin ve hükümetin aleyhine dönüştürmek için bir çaba olduğunu düşünüyorum."

Her yıl eğitim öğretim yılı başlarken bu manada bir takım protestolar, bir takım olayların yaşandığını anımsatan Bozdağ, bu adımların bir daha bu tür olaylar yaşanmasın diye atıldığını vurguladı.

"Yasal düzenlemeyi bu işin önünü açmak için yaptık"

Bozdağ, eğitim almak isteyen her vatandaşın eğitim alması, Kürtçe eğitimine imkan veren dersler koyarak çocukların anadillerini okulda öğrenme imkanı bulmasını istediklerini ifade ederek, "Doğru olan bu adımların işlemez olduğunu göstermek değil, bu adımların yasal çerçevede işlediğini göstermektir ve bu konuda samimi adımlar atmaktır. 'Okullar kapatıldı' diyenlerin samimi olarak bu meseleye sahip çıktıklarını düşünmüyorum. Samimilerse Milli Eğitim Müdürlüğü, Valilik ve Milli Eğitim Bakanlığı'na müracaat ederler" şeklinde konuştu.

Okulların açılmasına ilişkin şartların ve prosedürlerin belli olduğuna dikkati çeken Bozdağ, o çerçevede açılan okullara çocukların gidebileceğini kaydetti.

Bozdağ, bu konuda herhangi bir sıkıntılarının olmadığını dile getirerek, "Sıkıntı olsa, irademizde bir problemimiz olsa bu konuda yasal düzenleme yapmayız. Yasal düzenlemeyi bu işin önünü açmak için yaptık. Bunu istismar edenler olacaktır. Her zaman olduğu gibi. Zamanla bu iş rayına oturacaktır. Bu konuda okullar ülkemizin değişik yerlerinde eğitime katkı verecektir" ifadesini kullandı.

"Bu süreçte provokasyonlar oluyor, bunu da görüyoruz"

"Çözüm süreciyle ilgili bu ay ne tür adımlar atılacak?" yönündeki soru üzerine Bakan Bozdağ, sürecin önemine değinerek, "Çözüm süreci hükümetin, 'Program olarak biz bu süreci işleteceğiz ve netice alacağız' diyerek meclise sunduğu ve onay aldığı bir süreç haline geldi. Yasa da bunu bir devlet politikası olmasının yanı sıra bir millet politikası olarak da yürütülmesinin önünü açtı" diye konuştu.

"Bu süreç bir takım kendi içindeki ortaya çıkacak sorunları da çöze çöze ilerleyecek bir süreçtir. Süreç içerisinde ortaya çıkacak pozitif adımların tamamı sürecin daha iyi ilerlemesine daha hızlı gitmesine elbette katkı sağlayacaktır" diyen Bozdağ, bundan sonra, sürecin yol haritasının sağlıklı bir şekilde ortaya konacağı ve bunun da hayata geçirileceği bir zaman dilimine doğru Türkiye'nin gittiğini belirtti.

Bozdağ, bunların ülkeye büyük bir kazanım ve  toplumsal bütünleşmeyi getirmesini dilediklerini ifade ederek, "Bunlar Türkiye'de iç huzurun, iç barışın daha güçlü bir biçimde yeniden tesisine yol açar diye düşünüyoruz" diye konuştu.

"Bu süreçte provokasyonlar oluyor, bunu da görüyoruz. Bunu kimlerin yaptığını herkes de biliyor. Yol kesmeler, adam kaçırmalar, 'yatırımlar yapılmasın' diye araç yakmalar, insanlara zor kullanmalar bu süreci provoke etmekten başka bir anlama gelmez" ifadesini kullanan Bozdağ, süreci provoke etmek isteyenlere asla prim verilmemesi gerektiğini ifade etti.

"Teröre karşı en fazla bedel ödeyen ülkelerden biriyiz"

Bozdağ, "Türkiye, IŞİD ile mücadele konusunda işin neresinde?" sorusuna, bu konuda dün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklama yaptığını, Başbakan Davutoğlu'nun da zaman zaman açıklama yaptığını kaydetti.

Türkiye'de bölgedeki tüm ateşin sıcaklığının doğrudan hissedildiğini anlatan Bozdağ, bu nedenle bölgedeki huzuru, barışı ve istikrarı önemsediklerini vurguladı.

Bozdağ, şunları dile getirdi:

"Etrafımızdaki ülkelerde maalesef uzun bir süredir gözyaşı, kan ve şiddet var. Bu nedenle pek çok insan mağdur oldu, çok sayıda kişi hayatını kaybetti. Bunda en fazla bedel ödeyen ülke Türkiye oldu. Şu anda 1 milyonun üzerinde Suriye vatandaşı ve IŞİD'ın saldırılarından kaçan 30 bini aşkın Yezidi Türkiye'de misafir. Türkiye her zaman darda ve zorda olan ülkeler ile onların vatandaşlarına kucak açmıştır. Halepçe katliamı yapıldığında da Türkiye yine kucak açmıştı. Teröre karşı en fazla bedel ödeyen ülkelerden biriyiz. Türkiye bu konudaki tavrını açıkça ortaya koydu."

Her yerde huzurun, barışın, birliğin ve kardeşliğin olmasını herkesten çok arzu ettiklerine işaret eden Bozdağ, bu konuda yeni bir şey söylemeyi şu anda düşünmediğini sözlerine ekledi.

Bakan Bozdağ'a valilik çıkışında çiçek veren Türkiye Sakatlar Derneği Diyarbakır Şube Başkanı Mithat Kavmaz ve derneğe üye bedensel engelli Veysi Yıldırım, kamu kurum ve kuruluşlarında engellilere yönelik düzenleme yapılmasını istediklerini belirtti. 

Hasta tutuklu ve hükümlüler

Bakan Bozdağ, beraberinde Vali Vekili Mehmet Demir, AK Parti Diyarbakır milletvekilleri Galip Ensarioğlu, Mine Lök Beyaz ve Oya Eronat, İl Emniyet Müdürü Halis Böğürcü ve AK Parti İl Başkanı Aydın Altaç ile Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak'ı makamında ziyaret etti.

Bozdağ, burada yaptığı konuşmada, ülkenin en önemli merkezlerinden biri olan Diyarbakır'da olduklarını, adalet üzerine kurulması durumunda her şeyin daha güzel olacağını kaydederek, cezaevinde tek başına hayatını idame ettiremeyecek olan hasta tutuklu ve hükümlülerle ilgili olarak ilk defa hükümetlerinin bir adım attığını vurguladı.

Daha önce bir yasa çıkarmak suretiyle bunun raporla belgelenmesi halinde infazın ertelenmesine imkan veren bir düzenleme yaptıklarını anımsatan Bozdağ, bu düzenleme çerçevesinde bazı tahliyelerin gerçekleştiğini, bazılarında alınan raporların Adli Tıp Kurumu tarafından yeterli görülmediğini söyledi.

Raporlar yeterli görüldüğü taktirde güvenlik raporlarında sorunlar çıktığını ama bunların önemli bir kısmını aştıklarına dikkati çeken Bozdağ, kanunun bir maddesini değiştirdiklerini, Adli Tıp Kurumu ile Sağlık Bakanlığı arasında ortak bir çalışma yaptıklarını, bu çalışmayla da bu raporlama sisteminin sağlıklı yürümesi bakımından birlikte neler yapılacağı konusunda değerlendirmeler yapıldığını belirtti.

Zaman zaman yereldeki rapor ile Adli Tıp Kurumu'nun raporunun birbirine uymadığına işaret eden Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Böyle olunca da büyük sıkıntılar ortaya çıkıyor. Sıkıntıları ortadan kaldırmak için Adli Tıp Kurumu ve Sağlık Bakanlığı ile raporların uyumu konusunda bir adım atılacak. Şu anda cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin durumlarını tek tek inceliyoruz. Bir doktor rapor veriyor, 'Yerinden kalkamayacak durumda' diye Adli Tıp Kurumu bu raporun doğru olmadığını söylüyor. Ben tek tek bizzat çağırdım başkanı. İsim isim sordum. Hatta bir tanesi yatalak yürüyemiyor deniliyor, 'Yürüyerek yanıma geldi' diyor. Raporda yazanla gerçek durum birbirine uymuyor. Biz bunu uyumlaştırmak zorundayız. Bu raporların gerçeğe uygun olmasını ve bu yasadan da zor durumda olan bütün vatandaşlarımızın yararlanması da bakanlığımızın temel hedefidir."

Adliye'yi ziyaret etti 

Adalet Bakanı Bozdağ,  temasları kapsamında adliyeyi ziyaret etti. Bozdağ, burada yaptığı açıklamada da, temasları kapsamında hem il hem de ilçelerdeki adliyelerle ilgili bir değerlendirme yapacaklarını, tespit edilen sorunların en kısa sürede çözüme kavuşturulacağını belirtti.

"Bölge Adliye Mahkemelerini ocak ayında fiilen hayata geçirmeyi planlıyoruz"

Diyarbakır Adliyesi'nin büyük bir görev ifa ettiğini vurgulayan Bozdağ, Diyarbakır'ın aynı zamanda bölge adliyelerinin de merkezi olduğunu dile getirdi.

"Bölge Adliye Mahkemelerini ocak ayında fiilen hayata geçirmeyi planlıyoruz. Kasım ayında büyük ihtimalle bölge adliyelerinde görev yapacak hakim ve savcıların atamaları yapılacak. Şu andaki rakamlara göre ceza davalarında dosyaların yüzde 91'i, hukuk davalarında dosyaların yüzde 89'u bu mahkemelerde kesinleşmiş olacak. Böylece Yargıtay'a daha az dosya gitmiş olacak" diyen Bozdağ, bu sayede Türkiye'de iki dereceli yargılamanın faaliyete geçmiş olacağını kaydetti.

"Yargıtay da tam anlamıyla bir İçtihat Mahkemesi'ne dönüşmüş olacak"

Bozdağ, bunun bir ölçüde davaların daha kısa sürede neticelenmesini de sağlayacağına işaret ederek, şöyle konuştu:

"Bölge Adliye Mahkemelerinin hayata geçirilmesiyle Yargıtay da tam anlamıyla bir İçtihat Mahkemesi'ne dönüşmüş olacak. Diğer dosyalar bu mahkemelerde sonuçlanacağı için vatandaşımız aradığı hakka daha erken kavuşma imkanı bulacak. Kimileri bu mahkemelerin kuruluşunun yargıyı uzatacağını ifade ediyor. Ancak işin gerçeğini bilmediklerinden böyle konuşuyorlar. İşin gerçeği bu mahkemelerin yargılama sürecini kısalttığıdır. Avrupa Birliği süreci bakımından da bu mahkemelerin hayata geçirilmesi son derece önemli."

Bozdağ, Osmanlı döneminde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında da Bölge Adliye Mahkemelerinin olduğuna dikkati çekerek, geçmişte yaşanan tecrübeye yeniden hayat vereceklerini belirtti.

"Özel Yetkili Mahkemeler artık yok, kaldırıldı" ifadesini kullanan Bozdağ, Bölge Adliye Mahkemelerinde Türkiye'deki durumun Diyarbakır'da da geçerli olacağını, yetkilerin Türkiye bazında olması nedeniyle de özel bir yetki ve görev olmayacağını vurguladı.

"Tüm gölgeleri yargı görevini yapanlar kaldırabilir"

Bozdağ, HSYK'nın yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının sigortası olduğuna işaret ederek, yargının bağımsız ve tarafsız işlemesinin ancak HSYK'nın görevinin bağımsız ve tarafsız bir şekilde yapması ile sağlanacağını dile getirdi.

HSYK seçimlerinin hukuk devleti ve demokrasi bakımından önemli olduğuna değinen Bozdağ, şöyle dedi:

"Yargının üzerindeki gölgeleri kaldırmaya yasaların tek başına gücü yetmez. Bu ancak yargı görevindekilerin görevlerini yaparken yasa ve yasalara uygun karar vermesi ile sağlanır. Bu kapsamda tüm gölgeleri yargı görevini yapanlar kaldırabilir. HSYK seçimlerinden umarım hayırlı sonuçlar ortaya çıkar da ülkemiz bu tartışmalardan kurtulur. Yargı da bu tartışmalardan kendisini vereceği kararla kurtarmış olur. Şu anda 14 binden fazla idari yargıda görev yapan hakim ve savcı var. Bunların içerisinde çok az bir grubun yaptığı yanlışlar nedeniyle hakim ve savcılarımızı lekelemek fevkalade yanlıştır."

 "Bu kanun teklifi bir hakkın teslimidir"

Bozdağ, hakim ve ve savcıların özlük haklarında yeni düzenlemeler içeren kanun teklifinin bir hakkın teslimi olduğunu vurgulayarak, özveri ile çalışan hakim ve savcılara özlük haklarında bu nedenle iyileştirme yapacaklarını söyledi.

Torba Yasa'da sigorta prim borçlarıyla ilgili yapılandırma yaptıklarında bunların hiçbirinin vatandaşa rüşvet olarak değerlendirilmediğini aktaran Bozdağ, şunları dile getirdi:

"Bu kanun teklifi bir hakkın teslimidir. Ancak bazı siyasi partiler HSYK seçimleri nedeniyle hakim ve savcıların hakkı olan bu düzenlemeyi çarpıtmaktadır. Hakim ve savcılara yapmayı planladığımız zam onlara hakkını vermekten ibarettir. Bunun çarpıtılması gayri ahlakidir."

Muhabir: Sema Kaplan

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın