
ANKARA
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin, Burdur Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitinginde halka hitap etti.
Başbakan Erdoğan, "Ey hoca, eğer bir yanlışın yoksa Pensilvanya'da durma" diyerek, "Senin vatanın Türkiye ise buyur Türkiye'ye, vatanına gel. Siyaset de yapacaksan çık meydanlarda siyaset yap ama bu ülkeyi karıştırma, huzurunu bozma. Ulusal güvenliğimizi tehdide yönelik birçok provakatif eylemelerin içinde bulunma" şeklinde konuştu.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Okyanus ötesinden CHP'nin Hocası, bu Genel Müdür'ün eline bir montaj ses kaydı verdi. Önceki rezaletlerden ders almayan Genel Müdür, şimdi de eline tutuşturulan bu montajla işi idare etmeye çalışıyor. Çünkü bu senaryoda Hocası ona bu görevi verdi."
"Cumhuriyet tarihinin en önemli meydan mitinglerinden birini yapıyoruz"
Başbakan Erdoğan, Cumhuriyet tarihinin en önemli meydan mitinglerinden birini yaptıklarını, en hayati seçimlerinden bir tanesine gideceklerini belirterek, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin istikametinin belirleneceği, Türkiye'nin rotasının çizileceği son derece kritik bir seçime giriyoruz. 30 Mart seçimlerinde sadece belediye başkanları, sadece meclis üyelerini, sadece muhtarları seçmeyeceğiz. 30 Mart seçimlerinde, 77 milyon, hep birlikte ülkemiz için milletimiz için Türkiye'miz için bir tercihte bulunacağız. Bakın burası son derece önemli; 30 Mart, eski Türkiye ile yeni Türkiye arasında bir tercih yapacağız. Kardeşlerim, bakın bunu özellikle ifade ediyorum; eski Türkiye demek yeniden koalisyon dönemleri demektir. Eski Türkiye demek yeniden kriz demektir, kaos demektir, yeniden gerilim, bunalım demektir. Eski Türkiye demek, yolsuzluk demektir, yeniden yasaklara dönüş demektir. Eski Türkiye demek içine kapanmış, iddiası olmayan, hedefleri olmayan, projeleri olmayan, dünyada esamesi okunmayan bir Türkiye demektir. 10 yıl öncesine dönün. 10 yıl önce nasıl Türkiye vardı? Bugün nasıl bir Türkiye var şimdi? Yeni Türkiye onunla sizin karşınızdayız. Yeni Türkiye demek büyük Türkiye demektir. Yeni Türkiye demek istikrar demektir, yeni Türkiye demek güven demektir.”
"Yeni Türkiye inşallah adaletin tecelli ettiği bir Türkiye olacak"
Göreve geldiklerinde, Türkiye'nin milli gelirinin 230 milyar dolar olduğunu, bugün ise 800 milyar dolara ulaştığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ey Burdur, 79 senede 230 milyar dolar ve 11 senede buyrun 800 milyar dolara çıkan bir Türkiye. Kardeşlerim, başınızı iki elinizin arasına alıp düşünelim. 36 milyar dolar ihracatı olan bir Türkiye, 79 senede ama şu anda 152 milyar dolar ihracatı olan bir Türkiye. Ah benim Burdurlu kardeşlerim, size daha farklı bir örnek vereceğim; Türkiye'nin dış borcu neydi biliyor musunuz? Biz geldiğimizde 100 liranın 73 lirası borçtu. Dış borç. Şimdi 100 lirasının 35 lirası borç. Nereden nereye. Kardeşlerim, adalet denilen bir şey yoktu. Her konuda. Yeni Türkiye, inşallah adaletin tecelli ettiği, bir Türkiye olacak. Kalkınma olacak, ilerleme olacak, kardeşlerim. Büyüme, hamdolsun, bütün dünyadaki ekonomik krizlere rağmen şu anda OECD raporlarına göre, Türkiye ilk 5 içerisinde, büyümede. Yeni Türkiye birlik demek. İşte buyurun, beraberlik demek, kardeşlik demek.”
"Onlar montajcı montajcı"
"Bizim bu birliğimizi, beraberliğimizi kardeşliğimizi kıskananlar var. Bizi bölmek parçalamak isteyenler var" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İşte bu adı "paralel yapı" olan virüs, bizim birliğimizi, bölmek için ortaya çıktı. Kardeşlerim, ama başaramayacaklar. Sizin bu dirliğinizi, bu beraberliğinizi, sizin bu kardeşliğinizi, sizin yeniden büyük Türkiye anlayışınız buna fırsat vermeyecek. Yeni Türkiye 2023 hedefleri demek. Dünyada itibarı olan, gücü olan, sözü olan Türkiye demek. 30 Mart'ta çok net biçimde bir tercihte bulunacağız. Gençler, hanım kardeşlerim, anneler, ne diyeceğiz, 30 Mart'ta ya eski Türkiye diyeceğiz ya da yeni Türkiye diyeceğiz. Onun için durmak yok. Kapı kapı dolaşmaya var mıyız?
Durmaksızın biz yaptıklarımızı anlatacağız, onlar iftira. Onlar dedikodu üretecekler. Onlar montajcı montajcı. Yalancının mumu yatsıya kadar yanarmış ama bunların ki yatsıya kadar sürmedi. Geldi bir sabah rüzgarı bunu aldı götürdü. Söndü. Sevgili kardeşlerim eski Türkiye'nin aktörlerini görüyorsunuz, değil mi? Bugünlerde yeniden iş başındalar. Yeni provokasyonları, yeni darbe girişimlerinin mücadelesi içindeler. Eski Türkiye'de işleri tıkır tıkır yürüyenler, milleti düşünmeyenler, milletin alın terine, emeğine ekmeğine musallat olanlar, bugünlerde Türkiye'yi bir kez daha paçasından tutuyor, aşağılara doğru çekmeye, geçmişe doğru götürmeye çalışıyorlar."
"Tarihi bir belge göstereceğim"
Tarihi bir belge göstereceğini, belgenin çok önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bu belge CHP'nin genel müdürünün o sahte montaj belgelerine benzemez. Sizlerin, sizlerle birlikte bizi televizyonlarının başında izleyen aziz milletimin bu tarihi belgeyi dikkatlerine sunuyorum. Zira CHP'nin bu genel müdürünün geçmişi de böyleydi ve zaten onların yayın organlarında bunlar özellikle yayınlanmıştı" dedi.
Erdoğan, Eskişehir Örfi İdare Kumandanlığı'nın tebliği olduğunu söylediği belgenin 27 Mayıs 1960 müdahalesinin hemen ardından Eskişehir'de halka dağıtıldığını bildirdi. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Eskişehir Örfi İdare, ne demek, yani Sıkıyönetim Kumandanlığı Tebliği. Diyor ki, 'Ankara'daki bütün hükümet erkanı ve Demokrat Parti başkanları yabancı memlekete kaçarken yakalanmışlardır. Beraberlerinde', şunabakın ya Allah aşkına,'12 uçak dolusu altın mücevherat ve parayı kaçırmakta iken yakalandılar'. Düşünebiliyor musunuz, 12 uçak dolusu altın mücevheratı kaçırmakta iken yakanmışlar. 'Sabık Başbakan Adnan Menderes ve Sabık Reisi Cumhurbaşı, başkanı Celal Bayar, askeri kumandanlık tarafından tevkif edilmiştir. Eskişehir'de matbaası olan herkes bu havadisi, yani bu haberleri basıp yayınlamalıdır, vatanseverliğinize hitap ediyoruz.' Bitmedi, 'Demokrat Parti il, ilçe ve bucak başkanlarının kaçmalarına mahal vermeden tevkif edilmelerini ve askeri kuvvetler gelinceye kadar salınmamalarını rica ederim. Eskişehir Örfi İdare Komutanı Tuğgeneral Bedii Kireçtepe'. Ah sevgili kardeşlerim ah, bu ülke hangi badirelerden geçti, bu Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkede ne menem işler çevirdi. Hep bunların arkasından hep bunlardan istifade ederek Türkiye'de iktidar olmaya çalıştı. Bu millet hiç bir zaman bu CHP'yi iktidar yapmadı. Zaten 1950'ye kadar da yine bunlar tek başına iktidar olamadılar, tek partili dönem olduğu için bunlar dayatmacı iktidardılar."
Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"54 yıl önce 27 Mayıs müdahalesinin öncesinde ve sonrasında her ne yapıldıysa işte bugün de aynı senaryo uygulanmaya, aynı tuzak kurulmaya çalışılıyor. O gün hangi manşetler atıldıysa bugün de tıpa tıp aynı manşetler atılıyor. Hiç fark yok, değişen bir şey yok. O gün merhum Menderes ve arkadaşlarına hangi iftiralar atıldıysa bugün de montaj ses kayıtlarıyla aynı iftiralar atılıyor, o gün nasıl sokaklar hareketlendirildiyse gençler sokaklara döküldüyse vandallık nasıl körüklendiyse bugün de tıpatıp aynısı yapılmak isteniyor. O gün CHP nasıl ülkeyi gerilime sürüklediyse, nasıl ülkeyi tahrik ettiyse, darbeye nasıl zemin hazırladıysa aynı CHP bugün de tıpa tıp aynı rolü oynuyor. Türkiye'ye bir kez daha ağır bir bedel ödettirmek istiyorlar, Türkiye'ye bir kez daha ağır bir fatura ödettirmek istiyorlar. Türkiye ekonomisini bir kez daha uçuruma sürüklemek, Türkiye'yi yoksullaştırmak istiyorlar. Biz bunlara rağmen 230 milyar dolardan, 800 milyar dolara çıkardık."
"Siyaset yapacaksan çık meydanlarda siyaset yap"
Erdoğan, Kayseri Büyükşehir Başkanı'nın, Kılıçdaroğlu'na açtığı davadan para kazandığını, bu paralarla Kayseri'de vatandaşlarla sucuk partisi yaptığını dile getirdi.
Kendisinin de mahkemelerden bir hayli para kazandığını belirten Erdoğan, "Bende düşünüyorum. Ankara'da Kızılay Meydanı'nda vatandaşlarla böyle bir şey mi yapsak, yoksa bazı vakıflara mı buradan kazandıklarımızı göndersek. Onun hesabını yapıyorum. Baya ciddi. Bütün bu mahkemelerden aldığımız rakamlar yüksek. Şimdi bu iftiralarla ilgili de arka arkaya mahkemeler açılacak. Çok mahkemeler açılacak. Yasaların içerisinde. Bu bir defa ayağa kalkamayacak. O mecali dahi kendinde bulamayacak. Bunların hiçbirinden ders almadı. Şimdi de Okyanus ötesinden CHP'nin Hocası bu Genel Müdür'ün eline bir montaj ses kaydı verdi. Evet. Önceki rezaletlerden ders alamayan Genel Müdür şimdi de eline tutuşturulan bu montajla işi idare etmeye çalışıyor. Çünkü bu senaryoda Hocası ona bu görevi verdi. 'Sen belge sallayacaksın' dedi. 'Biz buradan montaj yapacağız sen gideceksin grup toplantılarında, meydanlarda bizim montajlarımızı anlatacaksın' dedi.
"Ey hoca, bu ülkeyi karıştırma, huzurunu bozma"
Başbakan Erdoğan, "Ey hoca, eğer bir yanlışın yoksa Pensilvanya'da durma. Senin vatanın Türkiye ise buyur vatanına gel. Siyaset yapacaksan çık meydanlarda siyaset yap. Ama bu ülkeyi karıştırma, bu ülkenin huzurunu bozma. Ulusal güvenliğimizi tehdide yönelik birçok provokatif eylemlerin içerisinde bulunma. Şimdi okyanus ötesindeki hocayla CHP genel müdürü, el ele, kol kola şu anda Türkiye'yi bir kaosa sürüklemenin gayretindeler" şeklinde konuştu.
"Yasalar çerçevesinde onlara gereğini yapacağız"
Bazı yazarların, Türkçe Olimpiyatları'nda Fettulah Gülen'i övdüğünü yazdıklarını belirten Erdoğan, bunu doğru olduğunu ama o zaman bu tür şeylerini görmediklerini, hep samimi, iyi niyetle davrandıklarını söyledi.
Erdoğan, "Biz affedersiniz, ülkemin birliğine, beraberliğine saldırı olduğu zaman aynı tavrı devam ettirebilir miyiz? Bitti. Bunun tarihte çok örnekleri var. Şimdi kendileri o çizgiyi saptılar, ülkemizi bölmeye gayret ediyorlar. Şimdi ne geliyorsa bizlerde elimizden hukuk içerisinde yasalar çerçevesinde onlara gereğini yapacağız. Bu işin hiç öyle sağa sola gidecek yanı yok. Bu mücadele artık bir istiklal mücadelesidir, bir milli mücadeledir" değerlendirmesinde bulundu.
Selam Örgütü adı altında telefonları dinlemişler
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Selam diye bir örgüt uydurmuşlar. Gazetelerde gördünüz değil mi? Tamamen hukuksuz bir biçimde 3 yıldan fazla bir süre Türkiye genelinde binlerce kişinin kendileri dışında, kendileri hariç, binlerce kişinin telefonunu dinlemişler. Birbiriyle ilgisi olmayan, irtibatı olmayan, alakası olmayan binlerce kişinin siyasetçi, sanatçı, işadamı, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay aklınıza ne gelirse hepsini dinlemişler. Şantaj, vakti saati geldiğinde hemen bunu yayına sokup oradan tehdit etmek. Düşünebiliyor musunuz, Türkiye Cumhuriyeti'nin Enerji Bakanı'nı Selam Örgütünün üyesidir diye dosyaya alıyor telefonunu dinliyorlar, bir ülkenin Enerji Bakanı yurt dışında bir çok ülkenin başbakanlarıyla, bakanlarıyla enerji şirketleriyle çok gizli görüşmeler yapar. Bir ülkenin Enerji Bakanı o ülkenin istikbalini ilgilendiren enerji güvenliğini ilgilendiren konularda gizli görüşmeler yapar, bir ülkenin Enerji Bakanı değişik firmalarla Türkiye'nin lehine olacak enerji anlaşmalarını pazarlıklarını çok gizli şekilde görüşür. Selam Örgütü üyesidir diye Türkiye Cumhuriyeti'nin Enerji Bakanını dinliyor, kayıtlarını depoluyor bunları da çok büyük bir ihtimalle bir yerlere servis ediyorlar."
Milletvekillerinin, üst düzey bürokratların, CHP ve MHP'nin "bizi de dinlediler" dediklerini anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
"Peki sizi dinledilerde biz internet yasasını getirince niye karşı çıktınız? Neden karşısına dikildiniz? Çünkü hesap başka. Şimdi ben buradan açık açık savcıya soruyorum, 'Sen hangi ülke adına bu dinlemeleri yaptın', polise de soruyorum, tabi polis derken tüm polisleri kastetmiyorum, bu işi yapanları kastediyorum, o dinlemeleri, ey polis, sen hangi ülke adına yaptın, benim ülkemin Türkiye Cumhuriyeti'nin en mahrem bilgileri başka ülkelerin adına çalışan casuslar tarafından dinleniyor, servis ediliyor ve bu ülkenin savcısı hakimi hala buna kayıtsız kalıyor. Düşünebiliyor musun, benim yanıma polis olarak gelen bizim yetiştirdiğimiz emniyet müdürü, emniyet amiri, komiseri benim ofisimin bakıyorsunuz en mahrem yerine böcek yerleştiriyor ve beni dinliyor. Şimdi CHP'nin genel müdürü iki de bir çıkıyor diyor ki 'sen hükümetsin kontrol et'. Casusluk denilen bir olay var, ajanlık denilen bir olay var. Adam yargıda yapılanmış, polisin içinde yapılanmış. Sen diyorsun ki 'bu devletin resmi polisi' bu da yargıda. Ona güvenmeyeceksin, buna güvenmeyeceksin gerekli müdahaleyi yaptığım zaman da o zaman kalkıp bağırıp çağırıyorsun."
Erdoğan, "İşte buyrun şimdi yakaladık, tespit ettik ve bununla ilgili yargı sürecini başlattık. Bakın bir tanesi kaçtı, öbürü gidip geldi. Bunların sayısı artacak onu söyleyelim. Bakın klasörler çoğalmaya başladı. İstanbul Başsavcısı açıklama yaptı 'bu sayılar daha da artabilir' diye. Bütün bunlara karşı bizler sessiz durabilir miyiz" dedi.
"Bakın burada bir skandalı daha hatırlatıyorum" diyen Erdoğan, "3 yıldan fazla bir süre Selam Örgütü adı altında Mavi Marmara şehitlerinin ailelerinin telefonları da dinleniyor. Şu açaklığa bakar mısınız, şu ihanete bakar mısınız. Bunlar Mavi Marmara şehitlerinin ailelerini dinliyorlar. Bunu niye dinlerler, soruyorum niye dinlerler? Sizden bunları dinlemenizi, takip etmenizi kim istedi? Ne adına dinlediniz, neye hizmet etmek için dinlediniz" diye konuştu.
"Ortada çok büyük bir ihanet var"
Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"O paralel yapının mensubu olan, tabandaki, samimi, halis çok insan var. Zekatını veriyor, bunlara veriyor. Ne diye? 'Çocuklarımızı yetiştiriyorlar, samimiler, dinimizi öğretiyorlar'. Bunlara böyle inandılar ama öyle çıkmadı. Geçenlerde büyük bir işadamı geldi, çok önemli değerli bir dostuma gelmiş diyor ki 'ben bütün zekatımı bunlara veriyorum.' Kardeşleriyle beraber geliyor, 'şimdi benim zekatımın yerine gitmediğine inanıyorum yeniden ödemem gerekir mi' diyor. Yıllarca adamcağız zekatlarını oraya vermiş, öyle ufak tefek paralar değil. Düşünebiliyor musunuz, şu hale bakın. Halis niyetli, hizmet gayreti içindeki kardeşlerime sesleniyorum, bu paralel yapı gerçekten çok büyük bir ihanetin içine girmiş. Bu paralel yapı Türkiye için değil başka ülkeler için uluslararası bazı istihbarat örgütleri için, uluslararası bazı odaklar için çalışmış. Ortada çok büyük bir ihanet, ortada çok büyük bir ajanlık var, casusluk faaliyeti var. Bu yapının tabanındaki kardeşlerimin bu ihaneti, Türkiye'nin sırtına saplanmak istenen bu hançeri artık görmelerini rica ediyorum. Bu korkunç girişimi görmelerini, ülkeleri adına, milleti adına, çocuklarımızın istikbali ve istiklali adına bu ihaneti sorgulamalarını rica ediyorum."
"MHP bu kirli komplonun aracı olmamalı"
MHP tabanına da seslenen Erdoğan, "Ey MHP'ye gönül vermiş kardeşlerim, Türkiye'ye karşı aziz miletimize karşı yapılan bu apaçık saldırı karşısında artık milliyetçi olduğunu kabul ettiğim o tabandaki samimi kardeşlerime sesleniyorum, sizin de tavrınızı ortaya koymanız lazım. MHP bu kirli komplonun aracı olmamalıdır. MHP Türkiye'nin istiklaline yönelik bu alçakça girişimde paydaş olmamalıdır. Türkiye'nin Enerji Bakanı dinleniyorsa, MİT Müsteşarı, İçişleri Bakanı dinleniyorsa, Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları dinleniyorsa, hatta Başbakanı, Cumhurbaşkanı dinleniyorsa hiçbir siyasi parti susamaz, özellikle MHP susamaz. Bu ihanete karşı sessiz kalamaz" değerlendirmesinde bulundu.
"Durduran ben oldum"
"Buradan CHP'ye gönül vermiş olan sağduyulu vekillere ve vatandaşlarıma da sesleniyorum" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"CHP'nin şu andaki genel müdürü bir kaset ürünü genel müdürdür, genel başkanıdır. Eski genel başkan bir kasetle gönderildi. Geçen gün çıkmış bana çağrı yapıyor 'çıksın, açıklasın' diyor. Ben neyi açıklayayım? Anayasa tartışmalarının olduğu anda bu sosyal medyaya düştüğü anda Ulaştırma Bakanıma hemen talimat verip sosyal medyada onu durduran ben oldum. Daha sana ne anlatayım ben? Ve sen bununla gittin, CHP'nin başından seni böyle indirdiler. Seni ziyarete gelen bu adam seni ziyaretten döndüğünde gazeteciler kendisine sorduğunda 'hayır ben genel başkan adayı olmuyorum' demesine rağmen 24 saat sonra geldi genel başkan oldu neyle, işte bu kasetle. CHP içinde kasetle, şantajla sonuç alabildiğini gören CHP genel müdürü şimdi de Türkiye Cumhuriyeti hükümetini, Türkiye'nin istiklalini kasetle esir almaya çalışıyor. Fakat, CHP içinden sağduyulu sesler yükselmeye başladı. Bu kaset siyasetinin ne kadar çirkin, ne kadar aşağılık olduğunu CHP içinden de seslendirmeye başladılar. CHP'li kardeşlerimin tamamı oynanan oyunu lütfen görsün. CHP'ye gönül vermiş kardeşlerim CHP yönetiminin neye hizmet ettiğini, nasıl bir ihanet kumpasının içinde olduğunu görsün."
"Tek yürek olacağız"
"Sizin hükümetiniz olarak bizler, en başta değerli vatandaşlarım size işte bu saldırıya, bu darbe girişimine, istiklalimize yönelik bu alçakça taarruza karşı tek yürek olacağız" ifadesini kullanan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bütün Türkiye'de AK Parti'li, CHP'li, MHP'li, BDP'li velhasıl bütün partilerden kardeşlerimin, Türk, Kürt, Çerkez, Laz, Gürcü ülkemizdeki ne kadar etnik unsur varsa biz birbirimizi seviyor muyuz? Niçin seviyoruz? Biz yaratılanı yaradandan ötürü sevdik. Türk'ü de seviyorum, Kürt'ü de seviyorum, Laz'ı da Çerkez'i de Gürcüsünü de Muhacirini de Romanını da Boşnağını da Arnavutunu da aklınıza ne gelirse 77 milyon benim canımdır, ciğerimdir. Hepsini seviyorum. Bu yeni istiklal mücadelesine herkesin omuz vermesini bekliyorum. Sokağa dökülmek istenen gençlere de sesleniyorum bu paralel yapının tuzağına düşmeyin okyanus ötesinin oyuncağı olmayın. Ülkenize karşı oynanan haince oyunda lütfen figüran olmayın. Biz bu saldırıyı Allah'ın izniyle sizlerin de desteğiyle inşallah defedeceğiz. Hiç bundan endişeniz olmasın. Bu hayasızca saldırıya göğsümüzü siper edecek, siyaseti, sandığı, istiklalimizi canımız pahasına hep birlikte koruyacağız."
"Analar ne çileler çektiğinizi ben bilirim"
Başbakan Erdoğan, "Analar, sizin ne çileler çektiğinizi ben anamdan bilirim. Apartmanın bodrumundan kömürleri taşıyıp sadece bir odayı ısıttığını, ondan sonra külleri nasıl temizlediğini ben bilirim. Şimdiyse kombinin düğmesine bas, sadece bir oda değil bütün daire ısınıyor" diyerek, göreve geldiklerinde 9 kentte doğal gaz olduğunu şimdiyse 73 vilayette doğal gaz bulunduğunu söyledi.
"30 Mart bizim için dönüm noktası"
Modern dünyada olduğu gibi Türkiye'de de doğal gaz kullanımının yaygınlaşması gerektiğini kaydeden Erdoğan, Türkiye'nin geri kalmış bir ülke olmadığını, iktidara geldiklerinde "en az gelişmiş" ülkelerden olan Türkiye'nin şimdi en büyük 16 ekonomi içinde yer aldığını söyledi. Erdoğan, "Hedef, 2023'te ilk 10. Buna yürüyoruz. Onun için de 30 Mart bizim için dönüm noktası. Fazla bir şey kalmadı, bir ay çalışacağız, yoğun çalışacağız. Allah'ın izniyle de sandıklardan gümbür gümbür biz çıkacağız inşallah" ifadelerini kullandı.
Burdur'da, eşi vefat etmiş bin 777 kadına iki ayda bir, 500 lira ödediklerini anımsatan Erdoğan, artık her doğan çocuğun genel sağlık sigortasıyla doğduğunu, 18 yaşına kadar bundan yararlandığını, Burdur'da 13 bin kişinin primlerinin devlet tarafından ödendiğini söyledi.
Burdur'u hem hükümet hem de yerel yönetim yatırımlarıyla daha da büyüteceklerine vurgu yapan Erdoğan, 10 yıldır Burdur'da belediye başkanlığı yapan Sebahattin Akkaya ile seçime gireceklerini, yapılan kamuoyu yoklamalarında Akkaya'nın isminin çıktığını söyledi.
Yoğun bakım açıklaması
Başbakan Erdoğan, "Bir tane gazete, sosyal medya çıkmış bugün bir haber yapmış duydunuz mu? Ben yoğun bakımdaymışım. Duymadınız mı? İşte yoğun bakımda buraya geldim" ifadelerini kullandı.
Dün Milli Güvenlik Kurulunda olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Hemen bir yoğun bakıma soktular beni. Yoğun bakımdan çıktım, şimdi buradayım. Buradan da Uşak'a gidiyorum. Uşak'ta da aynı şekilde bekliyor beni vatandaşlarım. Artık nelerden medet umuyorlar. Ya montaj ya iftira işte ya öldürecekler ya kaldıracaklar kendilerine göre. Allah'ın verdiği canı kimse Allah'tan başka alamaz, bunu biliniz" diye konuştu.
Erdoğan, bu mücadeleyi onlara rağmen böyle sürdüreceklerini belirterek, kimsenin endişelenmemesini istedi.
"Hukuksuzluğun hesabını birlikte soracağız"
"Şu can şu tende olduğu sürece biz milletimize, vatanımıza hizmet etmeye devam edeceğiz" diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"30 Mart'ta Burdur'da, diğer 80 vilayette sandığa gidecek, Türkiye'nin geleceğini, istiklaline mührü basacağız, mührü. Ben sizden gayret istiyorum. Çok koşacağız, çalışacağız. Burdur merkez, tüm ilçeler hep birlikte inşallah 30 Mart'ta sandıkları AK Parti'nin ampulüyle aydınlatacağız. Hukuk içinde, yargı yoluyla bu emanetin, bu hukuksuzluğun hesabını da birlikte soracağız. 30 Mart'ta çok önemli bir tercihte bulunacaksınız. İnanıyorum ki 30 Mart'ta eski Türkiye, kaos, gerilim, yoksulluk değil 30 Mart'ta yeni Türkiye, büyük Türkiye, geleceği aydınlık Türkiye bir kez daha kazanacak. Hiç endişeniz olmasın."
"Bırakın bunların dershanelerini"
Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Geçen gün, bu paralel yapının bir gazetesi var. Böyle dayatmayla, zorla satarlar. Dayatmayla, 'dershaneye üye olacaksın gazete almak mecburiyetindesin' derler. Öyle değil mi? Ben size bir şey söyleyeceğim. Bırakın bunların dershaneleri filan. Bırakın bunların dershanelerini, bırakın bunların okullarını falan. 'Bize devletin okulları yeter' deyin, biz burada size her türlü hizmeti vereceğiz. Hafta sonlarında anne baba eğer yavrusuna takviye istiyorsa hafta sonlarında da takviye dersler vereceğiz. Ücretsiz olarak. Takviye dersine giren öğretmenlerimiz ayrıca bedellerini alacaklar. Bunlara hep birlikte milletçe bir ders verilmesi gerekiyor. 'Milletimizin huzurunu bozmaya hakkınız yok' diyelim. 'Birliğimizi bozmaya hakkınız yok' diyelim. Bunlara gereğini gösterelim."
Esmaların zaferi
Bütün bunlarla beraber sağlıkta şu ana kadar 140 trilyonluk yatırım yaptıklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"İstediğin hastaneye gidiyor musun? İstediğin eczaneden ilacını alıyor musun? Hani şu CHP'nin genel müdürü var ya o bir zamanlar SSK'nın da Genel Müdürü idi biliyor musun, gençler biliyor musunuz? Siz tabii o zamanlar yoktunuz. Ama biz çok çile çektik. Ben sabahın erken saatinde Ok Meydanı SSK Hastanesi'ne gider, numara alırdım numara. Size de anneniz anlatmıştır, babalarınız anlatmıştır. Giderdik hastanenin altında eczaneye. Eczanede ilaç yok. Doktorun yazdığı ilaçların yarısını alırsın yarısını alamazsın. Öyle mi? 'Gidin eczaneden alın' derlerdi. Giderdik ve paramızla oradan alırdık. Ben SSK primi ödüyorum niye oraya gideyim? Giderdik oradan alırdık. Şimdi sizin bu idrakiniz, bu şuurunuz, Allah'ın izniyle 30 Mart'ı Esmaların zaferi olarak bize getirecek. Hiç endişeniz olmasın, Esmaların zaferi, onların ruhu bizim aramızda evelallah.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.