Dolar
32.37
Euro
35.00
Altın
2,233.04
ETH/USDT
3,552.70
BTC/USDT
70,158.00
BIST 100
9,101.22
Gündem, arşiv

Kaynakları verimli kullanmalıyız

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, yatırımlar konusunda valilere çağrıda bulunarak, Türkiye'nin kaynaklarını verimli kullanmak zorunda olduklarını belirtti.

26.02.2015 - Güncelleme : 26.02.2015
Kaynakları verimli kullanmalıyız

ANKARA

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, yatırımlar konusunda valilere çağrıda bulunarak, "Merkezi idareden gelen kaynakları en hızlı şekilde kullanmanızı bekliyorum. Kullanamayacağınız kaynağı da bence talep etmemelisiniz" dedi.

Yılmaz, İçişleri Bakanlığınca Gölbaşı'ndaki Vilayetlerevi'nde düzenlenen Valiler Buluşması'nda yaptığı konuşmada, valileri, yerel kalkınmanın lideri olarak gördüklerini söyledi.

Kalkınmanın en önemli unsurlarından birinin yatırımlar olduğunu dile getiren Yılmaz, kamu yatırımları açısından valilerden iyi bir koordinasyon yapmalarını, yatırımlar arasında uyumu sağlamalarını, karşılaşılan sorunları çözmelerini, yatırımları kolaylaştırmalarını beklediklerini ifade etti.

Türkiye'nin kaynaklarını verimli kullanmak durumunda olduğuna dikkati çeken Yılmaz, şöyle konuştu:

"Merkezi idareden gelen kaynakları en hızlı şekilde kullanmanızı bekliyorum. Kullanamayacağınız kaynağı da bence talep etmemelisiniz. Yeri, zamanı geldiğinde, kullanılır hale geldiğinde talep edilmeli. Aksi takdirde bir taraftan bazı kurumlarımızın kaynak ihtiyacı varken diğer kurumlarımızın da hesaplarında bir miktar finansmanın olması arzu ettiğimiz bir durum değil." 

Türkiye'de yatırımların yüzde 80'inin özel sektör tarafından gerçekleştirildiğine işaret eden Yılmaz, sadece kamu yatırımlarıyla ilgilenmenin yeterli olmadığını, özel sektör yatırımlarının da kolaylaştırılması, yatırım ortamının iyileştirilmesi gerektiğini belirtti.

Genel yatırım ortamı yeterli değil

Sadece genel yatırım ortamını ele almanın yeterli olmadığını ifade eden Yılmaz, tek tek illerde, bölgelerde yatırım ortamının nasıl olduğunun analiz edilmesi ve yatırım ortamını düzeltici tedbirler alınması gerektiğini söyledi. Yılmaz, şunları kaydetti:

"Her bölgenin farklı bir yapısı var. Özellikle bazı bölgelerimiz daha fazla stratejik yatırımlara odaklanmak, yurtdışından daha fazla proje cezbetmek, teknolojik projeler geliştirmek durumunda, başka bazı bölgelerimizde de farklı nitelikteki yatırımların geliştirilmesi gerekiyor. Her birimizin kendi illerimizde bu iş ve yatırım ortamını analiz etmemiz gerekiyor. Her birimizin kendi illerimizde bu iş ve yatırım ortamını analiz edip burada neler yapabiliriz diye kafa yormasında fayda görüyorum."

Kanun yasaklamıyorsa yapabiliriz

Yatırımlar konusunda bir zihniyet değişimine ihtiyaç olduğunu vurgulayan Yılmaz, "Bizim genel anlayışımız son 100 yılda 'bir şey kanunda yazmıyorsa yapmayalım' şeklinde. Halbuki olması gereken 'bir şeyi kanun yasaklamıyorsa yapabiliriz' diye düşünmemiz lazım. Doğru bir iş varsa kanunlarda da bu konuda yasak yoksa o işi pekala yapabiliriz. Bunu yapmalıyız ki bu tecrübelerden daha iyi noktalara gidebilelim" dedi.

Bakan Yılmaz, yerel kalkınma mekanizmalarının önemine işaret ederek, valilerin bu kurumları sahiplenmesi ve çalıştırmasının son derece önemli olduğunu söyledi.

İllerde sosyal analizler yapılmasına ihtiyaç olduğunu ifade eden Yılmaz, yapılacak çalışmalarla hangi mahallede eğitim, asayiş ve benzeri alanlarda zaaflar bulunduğunun ortaya konulmasının gerek sosyal gerekse ekonomik gelişmeye olumlu katkıda bulunacağını kaydetti.

Batıdan ithal çevre anlayışı

Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce ise "Valiler Buluşması"nda yaptığı konuşmada, Türkiye'deki çevre anlayışına dikkat çekti. 

Türkiye'de insanın merkeze oturtulmadığı, Batı'dan ithal bir çevre anlayışının bulunduğunu ifade eden Güllüce, "Oysa çevre, bizim öz değerimiz. Arşivimizde, çevreyle ilgili 80 bin belge var. Avrupa'nın, bütün dünyayı perişan ettikten sonra aklına gelen çevre anlayışı bizde çok çok daha gerilere gidiyor. Bunu biliyoruz" diye konuştu. 

Güllüce, uluslararası güçlerin, çevre konusunu özellikle gelişmekte olan ülkelere karşı bir manipülasyon ve frenleme aracı olarak kullandığını da herkesin bilmesi gerektiğini söyledi. 

Çevre ve Şehircilik Bakanlığının faaliyet bölgesinin zor bir alan olduğuna işaret eden Güllüce, "Birisinin işini yaparsak da kötü Bakanlığız, yapmasak da kötü Bakanlığız" dedi.

Bütün yaratılmışların hukukunu korumak bize görev verilmiş

Ülke topraklarının, bin yıldır vatanları olduğunu ve olmaya da devam edeceğini vurgulayan Güllüce, şöyle konuştu:

"Biz bütün varlıkların hukukundan sorumluyuz, canlı cansız fark etmeksizin tüm yaratılmışların. Bu, dinimizden gelen bir anlayış. Bütün yaratılmışların hukukunu korumak insan olarak bize görev verilmiştir. O konuda fedakarlık yapamayız. Dünyanın iki yüz senedir her şeyini berbat etmiş, perişan etmiş, hiçbir insanlık değeri bırakmamış, Afrikasını, Asyasını sömürmüş, perişan etmiş, kirletmiş, sonra gelmiş 'Beraber aynı parayı verilim şu dünyayı temizleyelim, hava kirliliğini ortadan kaldıralım' diyenlerle de kavga ederiz. 'İkimiz aynı çuvala konulamayız' deriz. Böyle bir farklılığımız var."

Kentsel dönüşüm çok önemli

"Biz garnizon toplumuyuz. Bin yıldır bu topraklar büyük badireler atlattı" diyen Güllüce, bu nedenle bilgi ve sanayi toplumuna geçişin kolay olmadığını anlattı.

Bakanlık olarak kentsel dönüşüm çalışmalarına büyük önem verdiklerini dile getiren Güllüce, Türkiye'nin, binaların tabut halinden çıkarılıp insanca yaşanılan şehirler ve yapılara sahip bir ülke olması gerektiğini bildirdi.

Bakan Güllüce, vatandaşların, riskli binalarda yaşamaması gerektiğini vurgulayarak, bu nedenle parti farkı gözetmeksizin belediye başkanlarına "Hazırlığınızı yapın, gelin" dediklerini kaydetti.

İç Güvenil Paketi toplum güvenliğinin paketidir

Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik de yaptığı konuşmada, İç Güvenlik Paketinin, bir devlet güvenliği veya kamu güvenliği paketi değil, bireyin, toplumun güvenliğinin paketi ve demokrasinin ihtiyaç duyduğu güvenliğin sağlanması olduğunu söyledi. 

Türkiye Cumhuriyetinin etrafındaki 9 ülkede, devletlerin yönetilemez hale geldiğini belirten Çelik, bunun dünyada eşi benzeri olmayan, tarihte de görülmemiş bir durum olduğunu kaydetti.

Türkiye'nin yaklaşık bin kilometrelik sınırının öte tarafında devlet ve milli ordu kalmadığını, bunun da bir ülkenin çok yoğun bir savaşa girmesinden daha yüksek bir güvenlik riskiyle karşı karşıya kalması anlamına geleceğini vurgulayan Çelik, şöyle devam etti: 

"Eskiden tehdit bir ülkeden bir ülkeye geliyordu. Ondan çok daha tehlikeli bir savaş ve güvenlik problemi ortaya çıkmıştır. O da bir milli ordunun bir milli orduyla savaşmasından çok daha yüksek kapasitede ve yıkıcı bir şekilde, asimetrik grupların, bir takım örgütlerin ve başka grupların devletleri, milli orduları ve güvenlik sistemlerini tehdit ettiği yeni bir küresel güvenlik problemi ile karşı karşıyayız." 

Bakan Çelik, Avrupa Birliğinde bulunan pek çok devletin ciddi bir ekonomik güvenlikle karşı karşıya olduğunu, haritada aşağıya bakıldığında da Suriye, Irak, Libya örneğinde görüldüğü gibi, ciddi bir demokratik güvenlik problemi yaşandığını ifade etti.

Yeni Türkiye'nin, ilk bakışta çağrıştırdığının aksine, geçmişinden kopuk bir varlığı asla ifade etmediğini vurgulayan Çelik, "Yeni Türkiye, geçmişine ait değerleri benimseyen, bunlarla barışık yaşayan fakat bununla beraber gelişimine engel olan prangalar karşısında da büyük bir dönüşüm ve değişim geçiren bir ülkedir. Ülkemizde gerçekleşen bu sessiz devrimin belki de ileride ciltler dolusu anlatımı yapılacak" ifadelerini kullandı.

Yazılım eskimişse sürekli bunun içerisinde virüsler türer

Ömer Çelik, devletin yönetme biçiminin, bir valinin, bir kaymakamın yönetme biçiminden, başbakanın, bakanın, hükümetin yönetme biçimine kadar bir "yazılım" olduğunu belirterek, şöyle devam etti: 

"Eğer bu yazılım eskimişse, sürekli bunun içerisinde virüsler türer. Bu ülkeyi tehdit eder. Bu zaman zaman Kürt sorunu olur, zaman zaman Alevi sorunu olur, zaman zaman 28 Şubat olur, zaman zaman 6-7 Eylül olayları, zaman zaman 6-7 Ekim olayları gibi olaylar olur. Siz bu virüsleri ortadan kaldırmak için sürekli antivirüs programları üretirseniz, bu yazılımın kötü sonuçlar üretmesinin önüne hiçbir şekilde geçemezsiniz. Buradaki temel yaklaşım yazılımı değiştirmektir. Yazılımı değiştirmediğimiz müddetçe bu virüsler türeyecek ve bu virüslere karşı biz antivirüs programıyla mücadele etmek zorunda kalacağız. İşte çözüm süreci yani daha önce 'milli birlik ve kardeşlik projesi' bu yazılımın değiştirilmesidir. Şimdi elimizde Türkiye'nin yönetim sisteminde temel ihtiyaçları karşılamayacak bir yazılım var. Nitekim bu, Meclisteki İç Güvenlik Paketi görüşmelerinde, ben şu gözle bakıyorum olaya, kuşkusuz hükümeti eleştirebilirler, götürdüğümüz tasarıyı, teklifi eleştirebilirler, buna da sonuna kadar hakları vardır. Fakat Türkiye'de hakikaten bu ihtiyaçları karşılayacak şekilde bizden daha ileri bir takım düzenlemeler ya da daha derinlemesine çalışılmış düzenlemeler teklif ediyorlar mı? Kesinlikle böyle bir teklif görmüyoruz."

Bakış açımız vatandaşın güvenliğidir

Türkiye'de, tekrar 6-7 Ekim Olayları gibi olaylar yaşansa hatta bu eylemlerin yarısı kadar eylemler olsa, "Devlet çökmüş, hükümet vazifesini yerine getiremiyor. Siz geçmişte bu olayları gördünüz 6-7 Ekim'de şimdi ise bununla ilgili tedbirleri niçin almıyorsunuz" denileceğini ifade eden Bakan Çelik, şunları kaydetti: 

"Dolayısıyla ortaya çıkan mesele Türkiye'nin iyi yönetilmesiyle ilgili bir mesele olmuyor. Tam tersine hükümet tarafından getirilen teklifin daha çok kilitlenmesiyle ilgili mesele oluyor. Biz burada devletin güvenliği diye bir meselenin peşinde koşmuyoruz. Bizim bakış açımız vatandaşın güvenliğidir. Bugün bütün etrafımızda bir güvenlik paradigması söz konusuyken biz sürekli olarak demokratikleşme paketleri açıklıyoruz. Fakat 6-7 Ekim olaylarında gördük ki; vatandaşın güvenliğini asimetrik gruplar tehdit ediyor. Eskiden devlet tehdit ederdi, şimdi bu asimetrik gruplar tehdit ediyor. Peki bu asimetrik gurupların vatandaşın güvenliğini tehdit etmesi karşısında, kütüphaneleri, okulları yakması karşısında, bine yakın kamu kurumunu yakması karşısında, bunun karşılığında tedbiri kim alacak, vatandaşı kim koruyacak? İşte buradaki fark şudur, bu getirilen İç Güvenlik Paketi bir devlet güvenliği veya kamu güvenliği paketi değildir. Bu bireyin güvenliğinin paketidir. Bu toplumun güvenliğinin paketidir. Bu, demokrasinin ihtiyaç duyduğu güvenliğin sağlanması demektir."

Ezberler bozuldu

Artık Türkiye Cumhuriyetinin, kendisine layık görülen seyirci koltuğundan kalktığını, bu nedenle ezberler bozulduğu için bir şaşkınlık ortaya çıktığını belirten Çelik, şöyle devam etti:

"Cumhurbaşkanımıza haksız ve hukuksuz biçimde 'diktatör' denmesinin sebebi de budur. Yani Mısır'daki darbeye karşı çıkan Cumhurbaşkanımıza 'diktatör' diyorlar ama oradaki darbeyi destekleyenlere 'demokrat' diyorlar. Buradaki çelişkiyi hiçbir şeyle izah edemezler. Bunun arkasında ne var? Artık biz Türkiye Cumhuriyeti olarak herhangi bir şekilde seyirci koltuğunda kalmaya razı değiliz. Herhangi şekilde de sadece önümüze sunulan bir plan ve faaliyeti yürütmek, o programın içinde yer almak istemiyoruz. Biz mutfakta yer almak istiyoruz. Herkes ile özgür ve eşit ilişki kurmak istiyoruz. Kuşkusuz bu başarı hepimizin ortak başarısıdır."

KYK'da değişikliğe gideceğiz

Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç da yaptığı konuşmada, Kredi ve Yurtlar Kurumunun mevcut yönetiminde, 20 bölge üzerinden görev yapıldığını belirterek, bunu değiştireceklerini söyledi.  

Son 1 yıl içindeki çalışmalarla yurt kapasitesini, 110 binin üzerinde arttırdıklarını kaydeden Kılıç, "İç Güvenlik Yasası'ndan sonra gündeme gelecek yasada, kredi ve yurtların yönetim sistemini değiştiriyoruz. Mevcut yönetimde 20 bölge üzerinden görev yapılıyor. Bazı illerde bölge müdürü var, bazı illerde ise sadece yurt müdürleri görev yapıyor. Bölge müdürünün 100 kilometre uzaktaki duruma müdahil olması mümkün değil. Bundan sonra kurum il müdürleri olacak. Oradaki koordinasyon daha iyi sağlanabilecek" diye konuştu.

Gençlik merkezlerine de değinen Kılıç, şunları söyledi:

"Merkezlerin özellikle belli bölgelerde çok büyük görevi var. Burada bizim maddi kaynak sıkıntımız yok. Bu bilgiyi illerinize götürün. Yapılacak işlerde ödenek olmadığı gerekçesiyle engeller çıkarılıyor olabilir ama tekrar söylüyorum, bu konuda maddi sıkıntımız yok. Gençlik merkezlerinde çok güzel bir sinerji var. Bir milyonu aşkın üye sayımızla buralarda çok güzel sosyal aktiviteler yapılıyor. Unutulmaya yüz tutan el sanatlarımız yaşatılıyor. 193 gençlik merkezine yenilerini eklemek için çalışmalarımız devam ediyor. Gençlik merkezleri ile yurtlardaki çalışmaları bir arada götürebilirsek çok iyi şeyler yapabiliriz."

Gençlerimizle iç içe olmanız gerektiğini düşünüyorum

Kılıç, valilere hitaben, "Sizler devletimizin, illerimizdeki temsilcileri olarak hem devlet politikalarının uygulanmasını, hem de kamu düzenini sağlıyorsunuz. Sizlerin, illerimizdeki vatandaşlarımızla özelikle de gençlerimizle iç içe olmanız gerektiğini düşünüyorum" diye konuştu.

"Zaman zaman böyle olduğunu da takip ediyorum" diyen kılıç, "Gençler bugünden itibaren edinecekleri donanımla geleceğimizi oluşturacaklar. Şu anda okullarında öğrenimi devam eden gençler sorumluluk alma noktasına geldiklerinde, aralarında, kamu görevi yapanlar, siyasete girenler, valiler, milletvekilleri, bakanlar, başbakanlar, cumhurbaşkanları olacak. Buralarda, bugün aldıkları eğitim ve donanımla çalışacaklar" ifadesini kullandı. 

Salondaki birçok valiyle yakından tanışma fırsatı bulduğunu dile getiren Kılıç, şöyle devam etti:

"Sizlerin de bildiği gibi Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızın üzerinde durduğu önemli konulardan biri, halkla iç içe olmak. Yaptığımız ziyaretlerde bunun çok iyi örneklerini gördük ama bazen illerdeki temsilcilerimiz arasında halka uzak duranlar da olabiliyor. Burada sizlerin otoritesi ve anlayışı devreye girmeli. Onları halkla yakınlaştırmanız önemli. Makamında oturan ve telefonla kenti idare etmeye çalışanlar, o gün için başarılı olabilir ancak geleceği yönelik başarı elde etme olanağı olmuyor. Milletçe en önemli özelliklerimizden biri ev sahipliğimiz ve kardeşliğimiz. Buna önem verdiğiniz zaman halk, sizi bağrına basıyor. Bazı valilerimiz, görev yaptıkları ille özdeşleşiyor. Kendi memleketi olmasa da vatandaşla o kadar iç içe oluyor ki vatandaş onu göndermek istemiyor. İşte bu tip bir yaklaşımın büyük başarılar getireceğine inanıyorum."

77 milyonluk nüfusun, 30 milyona yakın bölümü 30 yaşın altında

Türk İstatistik Kurumunun verilerine göre 77 milyonluk nüfusun, 30 milyona yakın bölümünün 30 yaşın altında olduğunu kaydeden Kılıç, bunun büyük bir sorumluluk getirdiğini ve aynı zamanda gelecek için de umut verdiğini söyledi.  

Birçok Avrupa ülkesinin iş ve beyin güçlerini garanti altına almak için araştırmalar yaptığını anlatan Kılıç, "Bizim bu konuda bir sıkıntımız yok ama dikkatli olmak gerekiyor. Bu neslin iyi yetişmesi, donanımlı olması, yeri geldiği zaman doğru bir şekilde hakkını araması gerek. Enerjisini doğru şekilde kullanabilen bir gençliğe ihtiyacımız var" dedi. 

Bakan Kılıç, 6-7 Ekim olaylarında gençlerin kullanıldığını ve istismar edildiğini vurgulayarak, "Gençlerin bu tip istismarlara kurban gitmemesi için çalışmalarımızı arttırmalıyız" ifadesini kullandı.

İl spor müdürlerinizle yakın çalışın

Valilerden, illerindeki spor tesisleriyle ilgili durumları yakından takip etmeleri ve kendilerini bilgilendirmelerini rica eden Kılıç, "İl spor müdürlerinizle yakın çalışın. Yıkılması gerekenler varsa, yıkıp yeniden yapalım. Toparlanabilecekleri toparlayalım" diye konuştu. 

Spor Genel Müdürlüğü'nün kanun yapısından kaynaklanan ilginç bir durumu fark ettiklerini belirten Kılıç, sözlerini şöyle sürdü:

"İl spor müdürlerimizin harcamalarla ilgili yetkileri sizlerin elindeydi. Bununla ilgili bir çalışma yapacağız ve restorasyon hızımız artacak. Bu noktada bizlere destek olmanızı istiyorum, çünkü tesisin varlığı önemli ama eskiyse varlığı bir işe yaramıyor. Tesisi yaptıktan sonra da içini doldurmak gerekiyor. On beş sene öncesine nazaran çok daha farklı bir noktadayız. Kaynakları doğru yere aktarıp, kullanacağız."

Gençlik konusunun bazıları tarafından istismar edildiğine dikkati çeken Bakan Kılıç, "Bunu engellemek bizim elimizde. Bakanlık olarak birçok konuya çok hızlı cevap verecek durumdayız. Yeni yurtlarımız çok modern. Buralarda barınan kardeşlerimiz huzur içinde derslerini yapıyor. Ufak tefek eksikler olabilir. Bunların giderilmesi için sizden destek istiyoruz. Yoğunluktan dolayı bazı şeyleri atlayabiliriz. Çok hızlı giderilebilecek aksaklıklar zamana yayılıyor olabilir" diye konuştu.

Geçen yıl 18 yaz kampı düzenledik

Geçen yıl 18 yaz kampı düzenlediklerini ve bu kamplardan 32 bin gencin faydalandığını aktaran Kılıç, şunları kaydetti:

"Bu yıl 14 kampımız daha eklenecek. Kamplara katılan genç sayısı 60 binin üzerine çıkacak. Bu kamplarda gençlerimiz bir araya geliyor, sosyalleşiyor, birbirini tanıyor. İllerinizde kamplara başvuranların dışında, kampa katılmasında fayda gördüğünüz kardeşlerimizin olduğunu fark ederseniz, bunları bize iletin. Yardımcı olalım."

Kredi ve Yurtlar Kurumuna bağlı yurtlarda kalan öğrencilere yapılan beslenme yardımını arttırdıklarını dile getiren Kılıç, 2002 yılında öğrenim kredisi ve burs verilen öğrenci sayısının 451 bin olduğunu, bu rakamın bu yıl 1 milyon 260 bine çıktığını bildirdi. 

Eskiden başvuruların beyan esaslı sıralandığını hatırlatan Kılıç, bunu da değiştirdiklerini, artık 11 kamu kurumundan gelen bilgilerin kontrol edilip, doğrulandığını, sıralamanın buna göre oluşturulduğunu kaydetti. Böylece ihtiyacı daha fazla olanlara öncelik verebileceklerini ve beyanların doğruluğunu tespit edebileceklerini belirten Kılıç, "Gelecek yıldan itibaren artık kimsenin yanlış beyan vereceğini düşünmüyorum" dedi.  

Spor tesislerindeki sayı artışı devam edecek

Bakan Kılıç, spor tesislerindeki sayı artışının devam edeceğini ve yakın zamanda, bu konuyla ilgili hayata geçirecekleri yeni bir projeyi, kamuoyuyla paylaşacaklarını dile getirdi.   

Sporun gençler üzerinde pozitif bir etkisi bulunduğunu vurgulayan Kılıç, şöyle devam etti:

"2014'te 1 milyon 200 bin çocuk, ilk kez sporla tanıştı. 2015 yılının sonunda hedef 1,5 milyonun üzerine çıkmak. Sağlık Bakanımızın da ricası var. Ne kadar çok aktivite yaparsak sağlık anlamında o kadar iyi oluruz. 17 ilimizde olimpiyat hazırlık merkezimiz var. 2016 ve 2020 olimpiyatlarına hazırlıkta bu merkezler çok önem taşıyor. Sizden ricamız bu merkezlerdeki eksiklikleri bize iletirseniz, kısa zamanda gideririz. Ne kadar hızlı müdahil olursak, o kadar hızlı çözüme ulaşırız."

Valilerden, gençlerle yakın olmalarını isteyen Kılıç, "Onların düşünce yapısını, ruh halini anlayarak öngörmemiz gerek. Onlara yakın olursanız kendilerini daha güvende hissederler. Siz de onların neler hayal ettiğini, gelecekten neler beklediğini, günlük sorunlarının neler olduğunu daha iyi anlarsınız. Seçim sürecine giriyoruz. Sizlere büyük görev düşüyor. Bu süreci yanlış düşüncelerle farklı noktalara çekmek isteyenler olacak. Çözüm Süreci'ni farklı şekilde kaşıyanlar olacak. Düzeni bozmak isteyenler, gençlerimize yöneliyorlar" diye konuştu.  

Bakan Kılıç, konuşmasının ardından gelen soruları yanıtladı.

Kılıç, yurtlara gelen misafirlerden alınan ücretler, Çanakkale'ye yapılan gezilerin arttırılması, kontenjanlarını arttıran üniversitelerin, bu bilgilendirmeyi valiliklere, 3-4 ay önce değil de daha erken yapıp, yapamayacakları ile ilgili yöneltilen sorularla ilgili notlar aldı.

Muhabir: Göksel Yıldırım, Necip Fazil Celik, Duygu Can, Aylin Sırıklı, İlknur Çetinbaş

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın