Dolar
32.51
Euro
34.95
Altın
2,326.57
ETH/USDT
3,146.90
BTC/USDT
64,160.00
BIST 100
9,789.53
Politika, arşiv

Hiçbir kimliği ötelemeden dostluk elimizi uzatıyoruz

Cumhurbaşkanı adayı ve HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, "Hiçbir kimliği, inancı ötelemeden şimdi Türkiye'ye bütün Türkiye halklarına kardeşlik, barış ve dostluk elimizi uzatıyoruz" dedi.

23.07.2014 - Güncelleme : 23.07.2014
Hiçbir kimliği ötelemeden dostluk elimizi uzatıyoruz

MUŞ

Cumhurbaşkanı adayı ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Bu halkın bütün duygularını, inançlarını ve kimliklerini kucaklayacak bir cumhurbaşkanı olacağım" dedi.

Eski Hal Meydanı'ndaki seçim irtibat bürosunun açılışınını yapan Demirtaş, uzun yıllar sürdürdükleri demokrasi, özgürlük, adalet ve barış mücadelesinde önemli ve kritik bir aşamaya geldiklerini belirterek, Türk, Kürt, Sunni, Alevi, bütün Türkiye halklarının önünde cumhurbaşkanı adayı konusunda güçlü bir seçenek bulunduğunu söyledi.

Demirtaş, diğer cumhurbaşkanı adaylarının neler yapabileceğinin pratikte görüldüğünü, bu nedenle de uzun uzadıya anlatmaya gerek olmadığını vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Amacımız Türkiye'de yeni bir otoriter lider yaratmak değil, artık özgürlüğe ve demokrasiye ihtiyacımız var. Yani anavatanımızda ve topraklarımızda, özgürce yaşamaya ihtiyacımız var. Bu halkın bütün duygularını, inançlarını ve kimliklerini kucaklayacak bir cumhurbaşkanı olacağım. Ben özellikle AK Parti'ye oy ve gönül vermiş kardeşlerime sesleniyorum. AK Parti'liler gerçekten Recep Tayyip Erdoğan'ı seviyorsa onun başına onu denetleyecek ve frenleyecek birini seçmeleri lazım. Dolayısıyla AK Parti'lilerin bana oy vermesi lazım.

Eminim ki her AK Parti'li artık şunu görüyor ve düşünüyor. Başbakan'ın freni boşalmış şu anda yokuş aşağı frensiz bir şekilde gidiyor. Biri onun frenine basmazsa duvara toslayacak. O nedenle Recep Tayyip Erdoğan başbakan olarak kalacaksa ona demokrasiyi, kardeşliği, adaleti ve eşitliği hatırlatacak ve öğretecek birine ihtiyaç var. O nedenle AK Parti'liler de özgürlüğe ve barışa inanıyorsa, bizim çizgimize oy vermeleri lazım."

Çankaya'da bulunacak çizginin halkı temsil etmesi gerektiğini anlatan Demirtaş, Muş halkının da Kürt'ü, Türk'ü, Alevi'si ve Sunni'si ile önlerine çıkan bu fırsatı en iyi şekilde değerlendireceğini ifade etti.

Demirtaş, Muş halkının her zaman kendilerine destek verdiğini ancak son seçimde belediye başkanlığını kazanamadıklarını anımsatarak, "Muş halkının bunu iyi bilmesi lazım. Bizler yüzyıl aradan sonra yani cumhuriyetin kuruluşundan bu yana, 90 küsür yıl sonra ilk defa kendi kimliğimizle, inancımızla ve varlığımızla Türkiye Cumhuriyeti'nde cumhurbaşkanlığına adayız. Hiçbir kimliği, inancı ötelemeden, ezmeden öz gücümüzle ve halkımızın mücadelesiyle şimdi Türkiye'ye bütün Türkiye halklarına kardeşlik, barış ve dostluk elimizi uzatıyoruz. Muş halkının da birlik ve beraberlik ruhu içinde sandığa gitmesi ve kendi evladını Çankaya'ya göndermesinin en güçlü mesajını verilebilmesi gerekiyor" diye konuştu.

"Oyumuzu kendimize, kendi evladımıza vereceğiz"

Muşluların, seçim günü tüm ülkeye "buradayız, barıştan, özgürlükten, kardeşlikten yanayız" mesajı vereceğine inandığını belirten Demirtaş, konuşmasına şöyle devam etti:

"O nedenle 'oyumuz Demirtaş'a' diyecek ve oyumuzu kendimize, kendi evladımıza vereceğiz. Sizler bunu başarabilecek inançtasınız. Defalarca bunu ispatlamış bir halksınız. Şimdi Kürt halkı eğer bütün Türkiye'ye böylesine önemli bir yeni yaşam teklifinde bulunuyorsa, Türkiye'nin batısı da bu mesajı güçlü alacaktır. İnancınız olsun. Muş'tan göndereceğiniz selamı Edirne'deki, Ege'deki yoksullar da işçiler, emekçiler de yürekten alacaktır. Eğer ki bu seçimlerde güçlü bir oy potansiyeli ile Çankaya'ya doğru iddialı olduğumuzu, yürüyüşümüzün ciddi olduğunu gösterirsek Türkiye'de bütün sorunları çözmek artık daha kolay olacak. Bu memleketin haklarını kendi çıkarı için kullanan anlayışa, bu cebini ve kasasını doldurmaktan başka hiçbir şeyi düşünmeyen anlayışa Çankaya yolunda 'dur' denilmesi gerekiyor. Hırsızlık övülecek, baş tacı edilecek ve ödüllendirilecek bir durum değil."

"Yöneticinin vicdanlı, ahlaklı ve dürüst olması gerekir"

Demirtaş, Türkiye'nin her tarafından kendilerine büyük destek verildiğine değinerek, Muş halkının da kendisine destek vereceğinden şüphesi olmadığını dile getirdi.

Halkın önünde aslında üç aday değil tek seçenek bulunduğunu anlatan Demirtaş, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Muş halkı şunu elbette iyi biliyor. Önümüzde aslında üç aday yok, tek seçenek var. O seçenek bütün halkları ve kimlikleri kucaklayabilecek bir mücadeleden çıkmış bir adaydır. Bunu daha önce de ifade etmiştim. Kürt cumhurbaşkanlarımız, bakanlarımız ve milletvekillerimiz oldu. Ama bizimle birlikte artık ilk defa gerçek bir Kürt cumhurbaşkanı olsun istiyoruz. Kürt halkının bir evladı, kendini inkar etmeyen, kendi halkı için mücadele etmiş, özgürlük ve barış için mücadele eden bir kişi neden Çankaya'da bütün halkları temsil etmesin? Kürt, Çerkez ve Ermeni olması fark etmez. Yöneticinin vicdanlı, ahlaklı ve dürüst olması gerekir. Kürtlükten, Türklükten önce insan olması lazım. Biz insani duruşumuzla, kimliğimizle bugüne kadar yürüttüğümüz mücadelenin kazandırdığı birikim ve deneyimle şimdi bütün Türkiye'nin cumhurbaşkanı olabiliriz. Çizgimize ve ilkelerimize güveniyoruz. Bize destek olan halklara güveniyoruz. İnşallah rekor oylarla buralardan Çankaya'nın yolunu sizler açacaksınız."

Demirtaş, Türkiye'nin her tarafından kendisine destek verildiğinin altını çizerek, "Ama beni ben yapan bu mücadelenin evlatları, yani siz Kürt halkı, en büyük destek sizden olmalı ki kendi evladınızı Çankaya'ya yollayabilesiniz. Buralardan çıkacak en yüksek ve rekor oylarla Türkiye'de demokrasinin önünü sizler açacaksınız. Bu seçim bunun en somut göstergesi olacaktır. Nerede bir yoksul, ezilen ve ikinci sınıf vatandaş muamelesi gören varsa Çankaya onun yoldaşı olacak. Korkusuzca, özgüvenimizle kendi geleceğimizi yaratacağız" ifadelerini kullandı.

Demirtaş, konuşmasının ardından kentteki bir otelde sivil toplum örgütü temsilcileriyle yapacağı toplantıya katıldı.

"Bizim derdimiz bu kadar basit değil"

Cumhurbaşkanlığı seçimi çalışmalarını sürdüren Demirtaş, Muş'taki bir otelde sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile de bir araya geldi.

Demirtaş, seçilecek cumhurbaşkanının, halktan yana, adil, eşitlikçi, bütün kimliklere ve inançlara saygı duyması, yoksulun ve fakirin derdinden anlaması gerektiğini belirterek, başbakanın, genelkurmay başkanının, hükümetin, bürokrasinin ve devletin halktan uzak olduğunu, halkın altta, devletin ise her zaman üstte konumlandırıldığını savundu.

"Bazıları sadece, 'Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olmasın, kim olursa olsun' diye aday çıkarmış olabilir. Bizim derdimiz bu kadar basit değil, bir cumhurbaşkanı seçiyoruz" diyen Demirtaş, kendi başkanını seçecek olan halkın, kendisi gibi olanı seçmesi gerektiğini söyledi.

Sivil toplum örgütü temsilcilerine seslenen Demirtaş, şöyle konuştu:

"Bugüne kadar devletten korkmadan yaşadığınız bir gün ve bir saat olmuş mu? İnsan kendi devletinden korkar mı? Ama 90 yıldır devlet bizi korkutmuş. Devletin en küçük memuru bile korkutmak üzere inşa edilmiş bir sistem üzerinde duruyor. Bu adil ve insan onurunu büyütmek için kurgulanmış bir devlet değil. Her dakikamız bu devletten azar işitmek, fırça ve ceza yemekle geçiyor. Devlet bunun için kurulmuş bir mekanizma değil ki. Devlet, insanın kulu, kölesi ve hizmetkarıdır. Devletin vatandaşından korkması gerekiyor. Vatandaşından ve halkından korkmayan devlet otoriter, totaliter ve diktatördür. Böyle bir devlet asla demokratik olamaz."

Demirtaş, bu olgunun değiştirilmediği sürece devletin halkın üzerindeki yönetim baskısının devam edeceğini bildirerek, bunun için sokaklarda, alanlarda, sivil toplum kuruluşlarında ve vakıflarda mücadele ettiklerini dile getirdi.

Önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminde devletin başındaki bir numaralı kişinin seçileceğini anlatan Demirtaş, "Yıllardır bizi korkutan ve her gece televizyondan bizi azarlayan devletin başına bir numaralı kişiyi seçeceğiz. Bu parti seçimi ve kişi meselesi değil. Bu devlet bize saygı duysun ve başörtülü hakarete uğradığında cumhurbaşkanı onun yanında olsun istiyorsak, işçi, köylü, emekçi, zulüm gördüğünde başkanı yanında olsun diyorsak, halkın içinden birini seçmemiz lazım" diye konuştu.

Soma'daki maden faciası

Manisa'nın Soma ilçesindeki maden faciasında 301 işçinin hayatını kaybettiğini ve bunun azımsanmayacak bir rakam olduğunu vurgulayan Demirtaş, devletin sahiplerinin, 'bu işin fıtratında var, abartmaya ve büyütmeye gerek yok' dediklerini öne sürdü.

Demirtaş, şunları kaydetti:

"Orada 301 tane dünyanın en zengin patronu ölseydi, 301 milyarder, tanınmış zengin ölseydi, ne olurdu? Yer yerinden oynardı, hükümetler istifa ederdi ve dünya çalkalanırdı. Herkes cebindeki paraya göre mi kıymetlidir? 301 zengin ölseydi, Başbakan, 'bu işin fıtratında var' der miydi? Roboski'de 34 Kürt gariban öldürüldü. Orada 34 tane Kürt değil de milyarderler savaş uçağıyla öldürülseydi, Başbakan ertesi gün Genelkurmay Başkanını tebrik eder miydi?"

Halkın kendi içinden çıkmış birini Çankaya'ya gönderebileceğine değinen Demirtaş, mührün doğru yere basılmasıyla bir anda yeni bir sistem kurulabileceğini söyledi.

"Yoksulluğun rengi, kimliği yoktur"

Demirtaş, Türk'ün, Alevi'nin, Ermeni'nin, Süryani'nin, Yezidi'nin, kadınların, gençlerin ve herkesin kalbinin heyecan içinde attığını belirterek, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bunu yakalamak ve yaratmak bizim için zor değil. Her yerde büyük bir heyecan var. Yoksulluğun rengi, kimliği yoktur. Yoksul gittiği devlet dairesinde hakaret görüyor. Herkes giydiği kürke göre değer görüyor. Devletler kurulduğu günden beri bu böyledir. Dönem dönem halk duruma el koyar ve kendi yöneticisini, kendisi seçer. Doğru yönetici seçilmişse halk rahat eder. Yoksa devlet her zaman, ye kürküm ye misali, kürkü iyi olandan yanadır. Bizler uzun yıllar halkların kardeşliği ve Türkiye'nin birliği için, Kürt halkının özgürlüğü için mücadele ettiysek, cumhurbaşkanı seçiminde de bu fırsatı iyi kullanmalıyız. İnsanlar kulak kabartıp bizi dinliyor. 'Bu kadar fedakar halkın içinden çıkmış hakiki bir halk adayı acaba ne yapacak' diye herkes bizi izliyor. Diğerlerinde umut ve gözlerinde fer yok. Yalandan başka hiçbir şeyleri yok. Mal varlığını açıklamış o da yalan. Verdiği beyan yalan. Bütün mal varlığı başkasının adına. Mal varlığı açıklansa kimse ona oy vermez."

Başbakan Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı seçiminde yürüttüğü kampanyayı eleştiren Demirtaş, şöyle dedi:

"Seçimi kaybetsek de insanlığımızı kaybetmeyelim. Biz bu ilkelerimizin arkasında dimdik duralım. Adalet, eşitlik, barış, kardeşlik, emekten ve yoksuldan yana, bütün inançları kucaklayan, dürüstlük ve şeffaflık bizim ilkelerimiz. Bunlar bize seçim kaybettirecek ise yine de vazgeçemeyeceğiz. O yüzden mesele cumhurbaşkanı, bu bir kişi mevzusu değil. Bunların hepsini sorgulayacağız ve sorgulatacağız. Yeni yaşam teklifiyle gerçek kardeşliği önermek istiyoruz. Bu partiler ne zamana kadar bizi kandıracak. Bu dönem tek vücut olma dönemidir. Birlik olamayanı kuş yemi gibi tek tek yerler. Bu nedenle cumhurbaşkanı seçiyoruz. Gururla senin yanında olacak ve hakkını savunacak biri olmalı. Bu fırsatı kaçırırsak zor günler yaşarız."

"Biz özgürlüğe, demokrasiye, çoğulcuya hasretiz"

Demirtaş, cumhurbaşkanlığı seçimi çalışmaları kapsamında bir düğün salonunda sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle bir araya geldi. Demirtaş, bir Çankaya hasreti için aday olmadığını, çalışmalarını da bu anlayışla yürütmeyeceklerini belirttiklerini söyledi.

Türkiye'yi teslim almış tekçi, mezhepçi, ırkçı yönetim anlayışını değiştirmek, Türkiye toplumunun çok kültürlü, inançlı ve dilli yapısına uygun bir yönetim modeli ve yönetim anlayışı inşa etmek istediklerini kaydeden Demirtaş, cumhurbaşkanlığı seçiminin tek dil, ırk, millet dayatmasına karşı bütün kimliklerin, inançların, mezheplerin kendini özgünlüğüyle ve özgürlüğüyle var ettiği, korkmadan yaşadığı, kaygı duymadan nefes aldığı bir devlet yönetimi inşa etmek için bir fırsat olduğunu savundu.

Tekçi anlayışla, ısrarla tekçi ırk anlayışıyla, tekçi mezhep anlayışıyla yönetilmeye çalışılan bir devlette hiç kimsenin kendini güvende hissedemeyeceğini dile getiren Demirtaş, şöyle konuştu:

"Çünkü tek dil ve millet dediğiniz zaman geri kalan bütün milletleri, inançları ve mezhepleri yok edeceğim anlamına gelir. Hele hele bunu bir devlet politikası, bir başbakan olarak her seferinde büyük bir maharetmiş gibi 'Biz ne dedik? Tek dil dedik' diyerek bağıra çağıra söylerse millet korkar kardeşim senden. Biz özgürlüğe, demokrasiye, çoğulcuya hasretiz. Senin gibi bağıran, çağıran, faşizmi bir maharetmiş gibi tek millet dayatmasıyla, tek dil dayatmasıyla bizlere sunan bir cumhurbaşkanı Türkiye'yi olsa olsa korkutur sadece."

"Cumhuriyet tarihi boyunca halk yönetime gelemedi"

Demirtaş, cumhuriyet tarihi boyunca halka fırsat verilmediğini ifade ederek, cumhurbaşkanlığı seçiminin önemli bir fırsat olduğunu anlattı.

Cumhurbaşkanlığının Türkiye bürokrasisinin bir numaralı koltuğu olduğunu kaydeden Demirtaş, şöyle devam etti:

"Cumhuriyet tarihi boyunca asla halk yönetime gelmedi, gelemedi. Buna fırsat verilmedi. Büyük seçim hileleri, aldatmacaları nedeniyle halk gelemedi. Seçim barajları nedeniyle halk iktidara gelemedi. İyi rol yapan, halkçı gibi görünen, halkı kandıran liderler yüzünden halk iktidara gelemedi. Şimdi önümüzde bir fırsat var, cumhurbaşkanlığı seçimi. Partizancılık, particilik bir yere kadar. Ama o kabinden içeri girdiğinizde bunları düşünmeniz lazım. 'Seçeceğim kişi sadece bana yakındır, diğerine zulüm eder' derseniz o zulme ortak olursunuz. 'Seçeceğim başkan, cumhurbaşkanı benim işimi görür, benim kimliğime, inancıma destek olur ama geri kalanları ezer' diye düşünüyorsanız bu zulme ortak olacaksınız demektir. Sadece kendinize yakın olanı değil, kendinizle birlikte herkese yakın olacak kimse, ona oy vermemiz lazım."

"Valiler her yerde sana çalışıyor. İşadamlarını çağırıyorlar, 'Önce git bir başbakanın hesabına bağış yap' diyorlar. İşadamları gidip orda önce 9 bin lira başbakanın hesabına bağış yapıyorlar, gönüllü bağış değil, zorunlu yapıyorlar, ondan sonra valinin yanına gelip 'Yatırdık efendim' diyorlar. Sana bu şekilde bağış toplanıyor" iddiasında bulunan Demirtaş, devletin bütün olanaklarıyla seçim kampanyası yürütüldüğünü savundu.

Çankaya'da insan haklarına, evrensel hukuka saygılı bir halk temsilcisinin oturması durumunda hükümetin yanlışlarının düzeltilmesi fırsatı olacağını belirten Demirtaş, bu durumda parlamentonun yanlışlarının da düzeltilme fırsatının doğacağını dile getirdi.

Parlamentodan yasaların veto edilmediğini öne süren Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Halkın çıkarına aykırı bir yasayı gönül rahatlığıyla, cesurca veto edebilecek bir cumhurbaşkanına ihtiyaç var. Halkın çıkarını koruyacak, devletin menfaatinden önce halkın çıkarını koruyacak bir cumhurbaşkanına ihtiyaç var. Hükümet ya da belediye seçimi yapmıyoruz. Halk, kendi başkanını doğru seçerse sistemin değişimi daha kolay olur. Demokratikleşme daha kolay olur, kalıcı barış daha mümkün, daha kolay olur. O nedenle bir Kürtün, bir Kürt kökenlinin değil, bir Kürtün Kürt siyasal mücadelesinin içerisinden gelmiş, o halkın mücadelesiyle büyümüş, o halkın bütün değerlerini temsil eden ve ayrımcılığın ne demek olduğunu bilen, ötekileştirilmenin, zulmün ne demek olduğunu bilen biri oraya oturmalı ki Türkiye'de bir daha kimse ayrımcılık görmesin, kimsenin anadiline hakaret edilmesin, kimsenin mezhebine, dinine hakaret edilmesin." 

Filistin ve Suriye'deki olaylar

Demirtaş, Filistin ve Suriye'de vahşice saldırıların olduğunu ve bu saldırılara karşı verilen mücadeleleri selamladığını kaydetti.

Her zaman direnen Müslümanların yanında olduklarını vurgulayan Demirtaş, ''Bir yandan İsrail'in acımasız saldırısıyla katledilen mazlum Filistin halkı var, öbür tarafta barbarca, vahşice saldıran IŞİD'e karşı direnen Kobani, Rojava halkı var. Her iki direnişe de buradan selam gönderiyoruz, her iki direnişin de her iki halkın da yanında olduğumuzu belirtmek istiyoruz" ifadelerini kullandı.

Masasından kolaları kaldırttı

Demirtaş, iftar öncesinde oturduğu masadaki bir firmaya ait kolaların kaldırılmasını istedi. Demirtaş'ın uyarısından sonra, masada bulunan bütün kolalar yetkililer tarafından toplatıldı.

Siirt Belediye Başkanı Tuncer Bakırhan ve Eşbaşkan Belkiza Beştaş Epözdemir tarafından verilen iftara, HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, HDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, HDP Siirt İl Başkanı Yılmaz Çınar, DBP Siirt İl Başkanı Mehmet Ata İnan, Siirt Belediye eski Başkanı Selim Sadak ve sivil toplum örgütleri temsilcileri katıldı.

Muhabir: Şener Toktaş, Yunus Okur

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın