Dolar
32.37
Euro
34.96
Altın
2,233.04
ETH/USDT
3,570.50
BTC/USDT
70,400.00
BIST 100
9,079.97
Gündem, arşiv

Bu çağrı karşılığını bulur

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1915 olaylarına ilişkin mesajının bir çağrı olduğunu vurgulayarak, "Umut ederim bu çağrı karşılığını bulur" dedi.

24.04.2014 - Güncelleme : 24.04.2014
Bu çağrı karşılığını bulur

ANKARA

NTV'de yayınlanan Bugün Yarın programına katılan Davutoğlu, yarattığı etkiler ve tartışmaların, Erdoğan'ın mesajının iyi kaleme alınmış ve üzerinde titizlikle çalışılmış bir metin olduğunu gösterdiğini vurgulayarak, metnin kavramsal haritasına bakıldığında ortada felsefi bir boyut olduğunu belirtti.

"Adil ve insani bir duruş diyoruz. Adil hafıza diyoruz. Kavramsal haritayı çıkarmadan bir metni okumak çok zor. Konjonktürel değerlendirirseniz o kavramsal haritadan kopuk olur ve metnin ne olduğunu anlamak zorlaşır" diyen Davutoğlu, konjonktürle kavramsal harita yan yana getirildiğinde metinde, "evrensel ve insani bir dil, empati, hoşgörü, kadim ve eşsiz coğrafya, bir taraftan geçmişe doğru bir atıf, diğer taraftan zamanın ruhu diyerek bugüne atıf ve geleceği birlikte inşa edebiliriz fikrini birlikte işleyerek bu şekilde geleceğe bir atıf" bulunduğunu kaydetti. 

"Felsefi olarak kavramsal haritayı öyle bir dokumaya çalıştık ki dünyanın neresinde olursa olsun, kim olursa olsun bu metni okuduğunda onun sadece aklına değil, gönlüne de hitap etsin" diyen Davutoğlu, öteden beri "dünyadaki her bir insan bireyine hitap etmeyen bir dilin politika olarak da kalıcı olamayacağını, konjonktürel kalabileceğini" ifade etti. 

"Hedefimize ulaştığımızı düşünüyorum"

Davutoğlu, "Bu metin üzerinde son 24 saat içinde dünyanın değişik yerlerinden gelen, kimisi bizzat telefon açarak ifade edilen sözlere baktığımızda aslında hedefimize ulaştığımızı düşünüyorum" diyerek, bu metnin özünün daha önceden de mevcut olduğuna işaret etti. 

Bakan Davutoğlu, "Bu metnin ön izlerini 2005 yılında TBMM'de alınan kararda, daha sonra Başbakanımızın değişik açıklamalarında görebilirsiniz. Protokoller imzaladığımız gün, bizim önceden anlaştığımız gibi Ermenistan Dışişleri Bakanı dostum eğer vazgeçmemiş olsaydı, ben orada adil hafıza etrafında bir açıklama yapacaktım. İki taraf da bir açıklama yapacaktı. Bu metnin özü olabilecek bir açıklamayı orada yapmayı tasavvur ediyordum. Aralık ayında Ermenistan'a giderken yaptığım açıklamalarda bu öz var" diye konuştu.

Davutoğlu şöyle devam etti:

"Ermenilerin bir hafızası var, Türklerin bir hafızası var. Şimdi bu iki hafızayı çatıştırırsak oradan bir fikir çıkması çok zor. Halbuki iki hafızayı da anlarsak, iki hafızayı da objektif biçimde paylaşırsak, gönlümüzü açarak iki insan olarak, geçmişte ihtilaf yaşamış iki ulusun karşılıklı hesaplaşması gibi değil insan olarak bu meseleye yaklaşırsak işte ben adil hafızayı orada görüyorum."

Ermenistan ve Türkiye arasında yaklaşık bin yıllık ortak tarih, ortak kültürel miras olduğunu belirten Davutoğlu, buna bazı örnekler vererek, "O acıları biz paylaşabilirsek, o geçmişte dokuz yüz yılı aşkın ortak mirasımızı da kadim ve eşsiz coğrafyada inşa ettiğimiz ortak mirası da değerlendirebiliriz. Ama gözümüz o acıların tek taraflı anlatımına dayalı olursa bu sefer onu da inşa edemeyiz" ifadesini kullandı. 

"Taziye bizim kültürümüzün bir parçası"

"Yöntemde anlaşırsak, zamanın ruhunu kavrarsak geleceği birlikte inşa ederiz" diyen Davutoğlu, Anadolu'da ne sebeple olursa olsun, küs bile olunsa taziye günü taziye dilendiğini vurgulayarak, "Bu bizim kültürümüzün bir parçası, taziye dilemek bir zaaf değildir. Aslında bir şekilde karşı tarafa 'ben senin hissiyatını anlıyorum, saygı duyuyorum' demek insani bir görev" diye konuştu. 

Davutoğlu şunları kaydetti:

"Bu bir çağrıdır. Tek taraflı bir deklarasyon değildir. Biz zihinlerimizi ve gönüllerimizi birbirine yaklaştıracak biçimde, hani el sıkışmak için uzatırsınız ya elinizi birbirinize, biz burada hissiyatımızı, Sayın Başbakanımız gönlünden geçeni karşı tarafa iletiyor. Bu karşılık görürse birlikte bir yol yürünebilir. Umut ederim bu çağrı karşılığını bulur."  

"Tarihin parantezlerini kapatmamız lazım artık" diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak Balkan Savaşı'ndan, bir Dünya Savaşı'ndan, Trablusgarp hatta daha öncekilerden, gerileme dönemlerinden gelen travmaları yaşadık. Büyük bir devlet kurmuştuk. İçinde her bir şehrin kültürel birikimiyle devlet kurduk. Sonra o küçülmenin getirdiği bir travma yaşadık. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir devlet olarak doğarken bu travmaları da miras aldı ve doğaldır, bunu hiç de yadırgamamak lazım. Ama aradan yüz yıl geçmişse biz olgun devlet geleneğimiz içinde, asırları aşmış devlet geleneğimiz içinde ve bu toprakların kültürü içinde çok daha özgüvenle, çok daha açık bir şekilde meseleleri konuşabilmemiz lazım.". 

"Özgüveni olan birisinin tartışmaktan korkmayacağının" altını çizen Davutoğlu, "Bu açıdan Türkiye çok büyük mesafe aldı. Aslında ümit ederiz ki Ermeni diasporası da bu mesafeyi alır. Benim Erivan'a giderkenki rahatlığım gibi Ermenistan Dışişleri Bakanı da Ankara'ya rahatlıkla gelebilir" diye konuştu.

Üç ayaklı süreç

Davutoğlu, "çok değişik parametreleri aynı anda kontrol edemezseniz bir barışı zor kurarsınız" diyerek, Ermenilere uzun süredir normalleşmeyi istediklerini anlatmaya çalıştıklarını söyledi.

"Ama bu üç ayaklı bir süreç. Türkiye ve Ermenistan'ın ikili ilişkileri, Türk ve Ermenilerin dünyanın her yerinde karşı karşıya geldiklerinde, selamlaştıklarında iki halk olarak konuşmalarında barışın sağlanması, üçüncüsü de Ermenistan ve Azerbaycan arasında barış için adım atılması" diyen Davutoğlu, bunlardan herhangi birinde mesafe alıp diğerinin ihmal edilmesinin bütün sistemi çökertebileceğini kaydetti. 

"Tarihi olarak bir uzlaşı çağrısında bulunduklarını" ifade eden Davutoğlu, Erivan'da da "Adım adım birlikte yürüyelim, bütün sınırları açalım, Avrasya'nın en serbest alanını Türkiye, Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan arasında kuralım" mesajını verdiğini ancak bunun kolay bir süreç olmadığının da farkında olduğunu belirtti.

"Konjonktürel bir metin değil"

"Siyaset eğer cesurca resmi dili değiştirme iradesi gösterirse Sayın Başbakanımızın gösterdiği gibi ve bunun entelektüel bir arka planı varsa o zaman bir dönüşüm yaşanıyor. Bunun referans bir metin olmasına önem verdik" diyen Davutoğlu, açıklamanın "ABD Başkanı Barack Obama'nın 24 Nisan açıklamasını engellemek üzere yapıldığı" değerlendirmesine de karşı çıkarak, "bunun konjonktürel bir metin olmadığını, böyle okunmaması gerektiğini" söyledi.

Davutoğlu, "Ben eminim bu metinden sonra birçok Türk aydın, entelektüel, dünyanın değişik yerlerinde bir tarihçi, kendini anlatırken, görüşü ne olursa olsun arkasında böyle evrensel dili kullanan bir Türk resmi söyleminin gücünü hissedecek" dedi.

Bakan Davutoğlu, "Türkiye’nin bu mesajına karşılık ne olabilir, nasıl bir cevap bekliyorsunuz?" sorusu üzerine, "Şimdi bu tür durumlarda iki taraf var ise bir taraf el uzatmışsa zihin uzatmışsa ve gönül uzatmışsa o zihin ve gönül ve el orada durur" diyerek, oluşan yanlış algıyı kökten sarsacak bir adım attıklarını söyledi. Davutoğlu, "Şimdi diasporanın farklı olduğundan bahsediliyor. O aslında bir şans. Biz hepsinden bir anda bütün ezberleri bozan hamleler beklemiyoruz" diye konuştu.

Başbakanın bu açıklamayı kendi adına değil, ülke adına yaptığına işaret eden Davutoğlu, bunun, adil ve insani duruşa sahip Ermenilerin gönlüne ve aklına hitap edeceğini ve orada etki uyandıracağını söyledi. 

Böyle hamlelerin suya atılan bir taş gibi olduğunu belirten Davutoğlu, "Kendi halelerini oluşturur ve bir müddet sonra suya baktığınızda o dalgaları görürsünüz. Ama önce dalgalar oluşsun sonra ben taşı atayım diyemezsiniz. Tarihe öncelik verecek olanlar başkalarını beklemeden gerekli taşı gerekli zamanda atarlar" dedi.

Davutoğlu şöyle devam etti:

"Beraber çalıştığım diplomat arkadaşlarım bu metni oluşturma talimatını kendilerine verdiğimde bana getirdikleri metne baktım. Bu 10 sene önce olsa muhtemelen benim zihnimdeki kavramsal haritayla o metin arasında daha fazla fark olurdu. Ama baktığım bu metin büyük ölçüde çizilen şeye uygundu. Hiçbir büyükelçi arkadaşım bana şunu demediler ki onların arkadaşları Asala terörü tarafından şehit edilen diplomatlar. Şunu demediler, 'peki onlar da bizim şehit edilen arkadaşlarımız için taziye dilesinler, sonra biz yapalım' demediler. Ama şimdi bizim sorma hakkımız var. O terör saldırısında şehit edilen masum diplomatlarımız için bir taziye dilenecek mi ama bunu beklediğimiz için demiyorum. Ama üçüncü taraflar en azından 'bu adil ve insani duruşun karşısında ne bekliyorsunuz' dediklerinde, klasik tepkiler vermek o Ermeni diasporası yanlılarını kendi mahallelerine hapseder. Devrimci tepkiler verirlerse o zaman birlikte bir mahalle kurarız. Birlikte otururuz ve her şeyi konuşuruz. Biz bu devrimci adımı attık. Eminim onlar arasında da bu devrimci adıma olumlu anlamda mukabelede bulunacaklar çıkacak ve bu geleceği birlikte inşa edeceğiz diye ben ümit ediyorum."

Yunanistan’a gittiğinde, orada Türkiye’den giden Rumlarla buluştuğunda da bu çağrıyı yaptığını hatırlatan Davutoğlu, "Çok dar kesimden gelen birtakım eleştirel ya da sert tavırları ise biz suhuletle ya da 'bunlar da olabilir, her dönemde her şartta bu tür tepkiler de gelebilir' diyerek soğukkanlılıkla karşılayıp yola devam etmemiz lazım. Ümit ederiz ki zihinden zihine, gönülden gönüle doğru uzanan bu el karşılıksız kalmaz" dedi.

Muhabir: Duygu Bayar Ekren

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın